Hrant Dink için bunları yazdılar
8 yıl önce katledilen gazeteci, bugünkü köşelerde.
19 Ocak 2007 tarihinde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, köşe yazılarında da anılıyor.
8 yıl önce hayatını kaybeden gazeteciyi meslektaşları, şu yazılarıyla köşelerine taşıdı:
Orhan Kemal Cengiz: Hrant Dink'i kim öldürdü?
Orhan Kemal Cengiz: Şimdi, tetikçileri, azmettiricileri, cinayetin işleneceğini bilmelerine rağmen bilmezlikten gelenlerin hepsini cezalandıralım, eyvallah...
Ama o cinayeti çözmek için her şeyi hatırlamamız gerekiyor; her şey hafızalarımızın kıvrımlarında saklı bir şekilde duruyor...
Hatırlıyor musunuz?
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Aydın Engin: Unutmayın bugün 19 Ocak
Bu yedinci 19 Ocak yazısı. Daha kaç 19 Ocak yazısı yazacağım bilmiyorum.
Arkadaşımı kalleş bir pusuda yitirmenin acısı yıllar geçtikçe azalacağına artıyor. Bu nasıl açıklanmalı? Bilmiyorum.
Bildiğim yedi yıl önce, zaptedebildiğim gözyaşlarıyla bilgisayar başına çökmüştüm. Bugün gözyaşları zaptedilmiyor.
Niye?
Dedim a, bilmiyorum…
Acı arttığı kadar öfke de artıyor. Katili yakalanmış, katilin suç ortakları yakalanmış.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Murat Aksoy: 1915’ten 2015’e Hrant’sız 8 yıl
Bundan 8 yıl önce öğleden sonra yazı işleri toplantısına girmeye hazırlanırken haber düştü ekranlara. Saat 15.03 ya da 15.04’tü; “Hrant öldürüldü” yazıyordu ekranda. “Hrant abimi mi vurdular?” deyip, hemen masama döndüm, Etyen hocamı (Mahçupyan) aradım. “Doğru mu” dedim, “Evet” dediğini hatırlamıyorum bile. Bir dostumu arayıp, ağladım.
HRANT ANADOLULUYDU
Onu ‘Türk ya da Türkiye düşmanı’ olarak belleyenler, belletmeye çalışanlar ve onların tetikçileri eğer Hrant'ın yüzüne 5 dakika baksalar, onunla 5 dakika konuşsalar; kendilerinden ve bu düşüncelerinden şüphe duyabilirlerdi. Çünkü Hrant, bu toprağın insanıydı. Anadoluluydu, yüreğiyle, aklıyla, diliyle.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Hasan Cemal: Sevgili Hrant kardeşim, sen huzur içinde uyu ama...
Sevgili kardeşim Hrant;
Sekiz yıl geçti.
Ama hepimizin yanı başındasın.
Benim de yanımdasın.
Varlığını hep hissediyorum.
O kadar yoğundu ki duygularım, bir kaç yıl önce onları kitaba bile döktüm.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Markar Esayan: Hrant’ın ‘arkadaşı’ olmaya gerek yok, dürüst olun yeter
Hrant Dink Davası ile ilgili olarak cinayetin ilk günlerindeki kanaatim, tabii ki bunun sıradan bir nefret, ırkçılık eylemi olmadığı, Pelitli’de durdukları yerde hareketlenen birkaç öfkeli genç üzerinden bu konunun üzerinin örtüleceği idi. Nitekim daha ilk günlerden itibaren bu iki görüş çarpışmaya başlayacak ve dava bir muharebe alanına dönüşecekti. Tabii ki bu çekişmenin kaderi de “medyada” çizilecekti. Bunda her kesimin değişen oranlarda payı oldu.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Hilal Kaplan: Bu dava ‘paralel’e sığmaz mı?
Hrant Dink cinayetine giden süreçte sorumluluğu olanları, kışkırtanlar, tetikçiler, ihmali bulunanlar ve kastı olanlar olarak sınıflandırmak mümkün. Kışkırtanlar, Dink’i, Sabiha Gökçen’in Ermeni kökenli olduğu haberinden itibaren sistematik olarak hedefe koyanlar ve dava süreçlerinde bizzat yer alarak linç etmeye çalışanlardır. Tetikçiler, Ogün Samast ve onu yönlendiren Yasin Hayal ve ikiliyi azmettirici olarak öne çıkan Erhan Tuncel’dir. Geriye çoğunluğu devlet kademelerinde ihmali ve kastı olan görevliler kalıyor.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Müge İplikçi: Mevsimler geçerken, Hrant!
‘İnsan bir şey hakkında yalan söyleyebilir ama acının özü hakkında yalan söyleyemez’ der Fransız yazar Marguerite Duras, kendisiyle yapılmış bir röportajda.
***
Bugün 19 Ocak. Türkiye’nin üzerinde gezinen gölgenin biraz daha karardığı bir gün. Hrant Dink cinayeti, bu ülkede kaleme yönelik şiddetin en acı örneklerinden biri. Acı. Ve ne yazık ki hâlâ gerçek anlamda aydınlatılabilmiş değil. Halkalar sürekli birbirine ekleniyor, sonra yine dağılıyor. Hal böyle olunca sonuca ulaşmak mümkün gözükmüyor elbette.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.