'Herkese kin ve öfke dolu'! Perihan Mağden çok kızdıracak!

Tanınmış gazeteci, yeni mizah dergisi Manyak'a çok konuşulacak açıklamalar yaptı.

Taraf gazetesi yazarı Perihan Mağden, yeni mizah dergisi Manyak’a konuştu. Ünlü yönetmen Quentin Tarantino’nun filmi Kill Bill’deki intikamcı kadın gibi resmedilen Mağden, “Köşelerinden bana iftira atan kim varsa intikamımı alacağım” dedi. Mesud Ata’nın sorularını yanıtlayan Mağden, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı kocası tarafından yüzüne kezzap atılan ve öldürülen arabesk-fantezi şarkıcısı Bergen’e ve O Tarz Benim’in jüri üyelerinden Nur Yerlitaş’a benzetti.



O röportajdan bazı bölümler:



Erdoğan’ın ideolojisi ‘Ya benimsin, ya kara toprağın!’



Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’a yapmaya çalıştığı Bergen’e kocasının yaptığı gibi; “Madem benim değilsin bir gözün kör olsun” dedi, sonra dairesini yaktı, arabasını yaktı. En sonunda altı kurşunla öldürdü kadını. Erdoğan ideolojisini de şu laflarla özetleyebilirim; “Ya benimsin, ya kara toprağın!” AK Parti bir kurumu, coğrafyayı ya da silueti ya ele geçirecek ya da öldürecek. Anadolu işgalciliğinin vahşi kapitalizmle bileştiği andayız. Amerika’nın en vahşi kapitalizmini bir takke gibi tepelerine geçirdiler.



‘AK Parti’nin demokrat olma ihtimalini sevmiştim’



“Kullanışlı aptallar” lafını söyleyenler o kadar şerefsiz durumdalar ki kendi dönüşlerini ve duruşlarını gerekçelendirmek için de liberallere laf atıyorlar. Ben ülkemde demokrasiyi mi destekledim yoksa maaşa mı bağlandım, başbakanın uçağına mı bindim ya da televizyonlarda program yapıp oradan para mı kaldırdım? Ben sadece pro-demokrat bir duruşa inanmak istedim. Çünkü hakikaten darbe ve askeri güç yorgunuyduk biz. Bu benim için çok çok önemli bir şeydi. Askeri vesayete karşı çok büyük bir mücadele veriyorsun, sonra da “demokratik bir ümit ihtimali mi belirdi” diyorsun. AKP’nin ya da Erdoğan’ın demokrat olma ihtimalini sevdim, diye bir lafım vardı. Bu ihtimali sevdim ve bu ihtimal yanlış çıktı. Askeri vesayetçi kafaların tasfiye edilmesini istiyorken burada da dindar bir vesayet tarafından kıstırıldığımızı gördüm.



‘Ahmet Şık’ı Ekrem Dumanlı mı içeri attırdı?’



Zaman gazetesine 17 Aralık’ın yıldönümünde operasyon yapılıyor. Bu kadar rövanşist bir şeyin samimiyetine nasıl inanayım. Erdoğan, korkunç bir komplo teorisini bize kakalıyor. Yolsuzluk soruşturmalarını kapattır, hiçbir şeyin hesabını verme, sonra şapkadan tavşan çıkar. Ben Zaman gazetesini okumuyorum ama Zaman’ın yayınlanmasının ne sakıncası var. İfade özgürlüğüne vurulan darbeye niçin karşı çıkmayayım kardeşim. Ahmet Şık’ı ya da diğer gazetecileri içeri attıran Ekrem Dumanlı mıydı? Zaman gazetesi mi onları içeri attırdı?



‘Balbay’a ettiğim kindar lafların arkasındayım’



Ergenekon’un birden sütten çıkmış ak kaşıklaştırılması çok tehlikeli bir şey. Yine hortlar ve ayağımıza dolanırlar kardeşim. O nedenle Mustafa Balbay’lara ettiğim kindar lafların arkasındayım. Benim mahkememi kimler bastırdıysa onlara kin duyacağım tabii, eşek miyim! Benim “vicdani ret insan hakkıdır” yazım yüzünden mahkememi kim bastırttı? Ben onlara düşmanlık duymayacak mıyım?



‘Twitter’daki manyakların şan ve şöhretle derdi var’



Bir teşhir çağında yaşıyoruz. Herkes teşhirci-röntgenci. Bu Tarz Benim’de de kızlar teşhir mücadelesinde. Bütün kavga ilgi çekmek üzerine. Twitter’daki manyakların şan ve şöhretle de derdi var. Sınıfsal kin çok daha haklı bir kindi. Bir serfe, feodal beye kin duymak şerefli bir kindir. Ama şöhretli insana kin duyuyorlar, çünkü şöhretli olmak istiyorlar. Bu çok acıklı. Bunu da çok sosyopatça buluyorum. Cem Garipoğlu yazısından sonra benimle ilgili “şöhreti bitti, göz önünde olmaya çalışıyor” diyorlar. Şöhretle dertleri var ama benim yok.



 ‘Herkese kin ve öfke doluyum’



“Kadın düşmanı” dediklerinde de çok bozuluyorum; ben insan düşmanıyım. Yaşım da ilerledikçe, mükemmel bir şekilde misantropluk okyanusunda yol alıyorum şilebimle. Ben sınıfıma kin ve öfke doluyum ama burada çok eşitlikçiyim; herkese kin ve öfke doluyum.



‘Alev Alatlı, Özal’ın gülüydü’



Alev Alatlı, Turgut Özal’ın gülüydü, akıl danesiydi. Şimdi de bunların akıl danesi oldu. Biz bunları niye unutuyoruz? Dün Özal’ın danışmanı, bugün Erdoğan’ın ahbabı. Bu bir devamlılıktır.



Aslında uzaktan insan olarak hoşuma gidiyordu; tek başına, yazıp-çizen içkici bir kadın…  Ama iktidar şakşakçılığına tenezzül edeceğini beklemezdim. Normalde insan gidip öyle bir ödülü almaz; ne hakla bana bu ödülü vermek istiyorsunuz, der. Ancak onlar ödülü de kime vereceğini çok iyi biliyorlar.



 ‘Nur Yerlitaş, Tayyip Erdoğan’ın bir türevi’



Nur Yerlitaş, Tayyip Erdoğan’ın bir türevi. Kadında ses yok, müzik yok, fizik yok. Ya sen kendine nasıl bu kadar güveniyorsun? Kendini nasıl bu kadar beğenilesi, sevinilesi, katlanılası buluyorsun? Neyin var da bize bu kadar zulmetme hakkını kendinde görüyorsun? Aynı şey Tayyip için de söz konusu. Dehşet içinde, o psikolojiyi izliyorum.






Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem Narin Güran cinayetine ilişkin kritik bilgi İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında