Hayatını kaybeden Okay Gönensin'in son yazısı
Gazeteci Gönensin sabah saatlerinde hayatını kaybetti.
Gazeteci Okay Gönensin (66), bu sabah saat 04:30'da hayatını kaybetti. Uzun yıllar Cumhuriyet'te Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapan Hasan Cemal ile birlikte gazeteyi çıkaran Gönensin, bir süredir ciddi sağlık sorunları yaşıyordu.
Okay Gönensin, 1975 yılında Cumhuriyet gazetesi yazı işlerinde çalışma hayatına başladı. Hasan Cemal, 1981'de Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olunca Gönensin, gazetenin tek yazı işleri müdürü oldu. 1992'ye kadar Cemal ile birlikte gazetenin yayımlanmasında önemli roller üstlendi.
Gönensin'in son yazısı 11 Temmuz'da Vatan Gazetesi'nde yayınlanmıştı. İşte Okay Gönensin'in son yazısı.
Okay GÖNENSİN / VATAN
Adalet yürüyüşü öncesi ve sırasında hükümet tarafından gelen sert tepkilerin etkili olmadığını görmek zor değil.
Sürekli olarak “FETÖ’cüler, teröristler” suçlamasının kullanılması 16 Nisan referandumunda da etkili olmamıştı. Hükümet tarafı sert bir propaganda yöntemiyle 16 Nisan’da yüzde 60’ın üzerinde evet bekliyordu, olmadı.
Her farklı görüşe FETÖ’cü veya terörist denmesinin bir faydası olmadığını en başta Ak Partililer görüyordur.
Her farklı sese “vatan haini” denilmesinden halkın haz etmediğinin 16 Nisan’da belli olmasına rağmen Ak Parti’nin gerginlik hattında durmasının açıklaması kolay değil.
Bir Ak Parti sözcüsünün, CHP genel başkanını “halkı isyana teşvik” ile suçlaması da ancak teşhis sıkıntısı gösterir.
Türkiye’de bir yargı sorunu olduğunu Türk halkı Kılıçdaroğlu söylemeden önce de biliyordu.
Türkiye’deki yargı sorununun FETÖ operasyonlarıyla derinleştiğini, bazı kısımların kangrene döndüğünü de Türk halkı gayet iyi biliyor.
Türk halkı 27 Mayıs öncesindeki yargıyı da yaşadı 27 Mayıs sonrasındaki yargıyı da yaşadı. 12 Mart’taki yargıyı da yaşadı, 12 Eylül’deki yargıyı da yaşadı. 28 Şubat’ta askerden talimat almakta beis görmeyen yargıyı da izledi.
Gülen cemaatinin yargıyla oynamasını, istediği davaları çıkmaza sokmasını, kadrolaşmasını da izledi.
Şimdi Türk halkı yargının normalleşmesini istiyor. Yargının siyasi rüzgarlara göre eğilip bükülmesini istemiyor. Medeni ülkelerde yargı nasıl çalışıyorsa bizde de öyle çalışsın istiyor.
Bunu kuvvetli bir şekilde ifade etme imkanının ana muhalefet partisi ve genel başkanı sağladı. Türk halkı da bu imkanı kullandı ve “normal yargı” istediğini söyledi.
Buna bağlı olarak gelecek soru da “siyasetin sertleşmesini mi normalleşmesini mi istiyoruz” sorusudur.
Aslında cevap bellidir. Ama yine de Ak Parti kendisine oy verenlere ve 16 Nisan’da evet diyenlere bu soruyu sorarsa hazırlandığı büyük değişime nereden başlaması gerektiğini de doğru tespit edebilir.