Habertürk yazarı 'Mehmet Turgut'un yalanı!'nı ortaya çıkardı!
Ünlü fotoğrafçı, Yaşar Kemal'in kahkaha attığı ilk ve tek fotoğrafı ben çektim demişti.
Mehmet Turgut, Türk Edebiyat'ının en önemli isimlerinden Yaşar Kemal'in, kahkaha attığı bir fotoğrafı olmadığını iddia etmişti. Turgut, Yaşar Kemal'in kahkaha attığı ilk ve tek fotoğrafı da kendisinin çektiğini söylemişti. Habertürk yazarı Kadir Kaymakçı'dan, Mehmet Turgut'a 'fotoğraflı' yanıt geldi.
Kadir KAYMAKÇI / HABERTÜRK
MEHMET TURGUT’UN YALANI!
Bu haberi okurken Tuhaf Dergisi’nin mayıs sayısında fotoğrafçı Mehmet Turgut’un ‘Yaşar Kemal’in Kahkahası’ adlı yazısı geldi aklıma. Turgut yazıda, fotoğraf çekmek için Yaşar Kemal’in evine gitmesini, içtikleri 8 çayı, büyük yazarın ‘güzel sövmesini’ falan anlatıp ekliyor: “Biraz araştıran görecektir ki Yaşar Kemal’in gülerken hiç fotoğrafı yoktur. Ben de gitmeden önce kafama takmıştım; n’olursa olsun Yaşar abiyi gülerken çekecektim...”
Okuyunca, gerçekten Yaşar Kemal’in gülerken ‘HİÇ’ fotoğrafı yok mu diye Google’a baktım. Keşke Turgut da baksaymış!
Biraz araştıran -ki bu yaklaşık 10-15 saniye falan sürüyor- Yaşar Kemal’in Mehmet Turgut’tan çok çok önce de ‘gülerken fotoğrafları’ olduğunu görecektir!
TUHAFLIKLAR ÜLKESİ
“Hiç fotoğrafı yoktur” yerine “Çok az var, birini de ben çektim. Bu da gurur duyduğum bir şey” yazsa neyi eksilir Turgut’un? 10-15 saniyesini ayırıp Google’lasa ‘yalanıyla’ yüz yüze gelecekken “Gülerken HİÇ fotoğrafı yoktur” yazmak nasıl bir zavallılık!
Oscar Wilde, “Sanatın amacı doğru olmayan güzel şeyler söylemektir” derken, “Sanatçı canı istediği gibi yalan söyler” demek istememişti. İşte Rebel Wilson'ın durumu! Bir gazeteciye yaşı ve adı hakkında yalan söyleyince Hollywood kariyeri bitiyor... Ama burası Türkiye, burada ‘yalan’ kariyer bitirmek şöyle dursun, ‘içi boş şöhret balonlarını’ daha da şişiriyor.
Tuhaf Dergi’yi çıkaran arkadaşların Mehmet Turgut’un bu gereksiz ‘tuhaflığıyla’ ilgili bir şey yapacaklarını HİÇ sanmıyorum... Yaparlarsa tuhaf olur!
Yazının devamını BURADAN okuyabilirsiniz.
Kadir Kaymakçı'nın yazısında kullandığı o fotoğraf!