Gülse Birsel Medyatava'ya konuştu: Seyirci Mihriban'a gıcık olsun istiyorum

"Aile Arasında" filminin senaristi ve Mihriban'ı Gülse Birsel, Medyatava'dan Canan Kaya'nın sorularını yanıtladı...

Türkiye’de kadın mizah yazarı denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri Gülse Birsel… Keza senaristliğini üstlendiği ve oyuncu kadrosunda yer aldığı “Avrupa Yakası” ile “Yalan Dünya” sitcom dizileri reyting rekorları kırmış ve ekranda uzun soluklu yer bulmuş işlerdi. Birsel’i daha önce dizilerde olduğu gibi sinema perdesinde de oyuncu olarak görmüştük elbette.  Ancak hem yazıp hem oynadığı bir sinema filmiyle ilk kez karşımıza çıkıyor…



1 Aralık Cuma günü (yarın) vizyona girecek olan “Aile Arasında”, çekimleri başladığı günden bu yana sezonun merak edilen filmleri arasında yer aldı. Öte yandan kadın elinin değdiği bir film olmasının yanı sıra, güçlü oyuncu kadrosuyla da bir hayli heyecan yarattı. Yönetmenliğini Ozan Açıktan’ın üstlendiği ve BKM yapımı olan filmde; Engin Günaydın, Demet Evgar, Gülse Birsel, Devrim Yakut, Fatih Artman, Derya Karadaş ve 29 yıl aradan sonra ilk kez bir film setinde gördüğümüz usta oyuncu Erdal Özyağcılar yer alıyor…



Filmin yaratıcısı ve “Mihriban”ı Gülse Birsel’le hem “Aile Arasında”nın hikâyesini hem de hazırlıkları devam eden yeni sitcom dizisini konuştuk…







Vizyona saatler kaldı… Nasıl bir hikâyesi var “Aile Arasında” filminin?



Aslında Cihangirli bir alternatif aile diyelim… Çünkü filmin başında henüz aile değiller. Cihangirli bir grup insanla, klasik, geleneksel, tatlı, ocakbaşı zinciri olan bir ailenin hikayesi... Birinin kızı birinin de oğlu bir süredir aşk yaşıyorlar ve filmin başında evlenmeye karar veriyorlar. Fakat kız kendini olduğu gibi tanıtmamış. Dolayısıyla oradan itibaren Engin Günaydın’ın oynadığı karakterin yalan söyleme süreci mecburiyeti başlıyor. Fakat şöyle bir sıkıntı var ki; hayatta en yalan söyleyemeyen, en tedirgin, en heyecanlı insanlardan biri ve bu durumun içine düşüp, yalanlar içinde yuvarlanma sürecine giriyor.



Bu durumdan dolayı bayağı bir savaş veriyor anlaşılan…



Evet o var. Bir yandan da düğün hazırlıkları, kına geceleri, ocakbaşları, Adana’da geçen terslikler ve koşuşturmalar içinde de bir aşk devam ediyor…



“HEYECANDAN ELİM AYAĞIM TİTRİYORDU”



Aslında hayatımızın çok içinde olan şeyler bunlar ve siz bizi bize anlatmayı çok seviyorsunuz… Bu durumu da bu kez sinemaya aktardınız. İlk filmin heyecanı da vardır elbette…



Var tabii ki... Yani 280 bölüm sitcom yazmışım bugüne kadar. Oynadığım filmler vardı ama yazıp oynadığım film yoktu. Kendi filmim gibi hissettiğim ilk film bu. Dün gece felaket heyecanlıydım. Elim ayağım titriyordu. ‘Herhalde hiç uyumayacağım’ sabaha kadar dedim. Bir şekilde yattım ve 9 saat kesintisiz uyuyup geldim. Şu an çok iyiyim. (Gülüyor)



Çok iyi görünüyorsunuz gerçekten…



Teşekkür ederim ama hâlâ bir heyecan var. Ellerimiz buz gibi. Demet’le (Evgar) ve Engin’le de (Günaydın) konuşuyoruz aynı şeyi. Onlar da çok heyecanlılar. Düşünün bir de bu onların kaçıncı filmi, ona rağmen yani…





“SİNEMADA BİR ATIŞLIK KURŞUNUNUZ VAR”



Bir de sinemada televizyona kıyasla çok farklı dengeler var tabii…



Televizyon gibi değil, başka bir durum var burada. Televizyonda bir bölüm yazarsınız, biraz düşük olur, ertesi hafta yüklenirsiniz ve çok farklı bir bölüm yazarsınız. Orada ortalamayı tutturmaktır önemli olan. Burada bir atışlık kurşununuz var. Ya hedefi vuracaksınız ya da vuramayacaksınız. Ama bir yandan da tabii dizilerde bir hafta içerisinde o senaryoyu bitirip veriyorsunuz, burada üzerinde tekrar tekrar oynayabildiğiniz, daha ince çalışabildiğiniz bir senaryo var. Farklı bir deneyimmiş…



Devamı gelir mi?



Ben devam ederim…



“BAKALIM KÜFÜRLÜ KOMEDİ İSTEMİYORUZ DİYEN KAÇ KİŞİ VAR”



Röportajdan önce fragmana yapılan izleyici yorumlarına baktım. Yorumlardan okuduğum kadarıyla insanlar artık küfür ağırlıklı komedi filmlerinden çok sıkılmış… Daha ince, daha zekice yapılmış komediler görmek istiyorlar sanırım. Siz ne düşünüyorsunuz?



Bakalım onlar kaç kişi… Onu göreceğiz hep birlikte. (Gülüyor) Biz hakikaten elimizden geleni yaptık. İki şeyi hedefledik. O iki şeyin bir arada olduğu komedi filmi biraz az bizde…



“BU FİLMİ YAPARKEN İKİ ŞEYİ HEDEFLEDİK”



Nedir o iki şey?



Hem seyircinin çok kahkaha attığı, hem de 20 yıl sonra da seyredilecek, sinema perdesine yakışan ve bir alt metni, duygusu olan bir film yapmak… Bu ikisini bir arada yapmak bazen zor oluyor. Biz ikisini de hedefledik. Galiba o tadı da bulduk. Böyle hissediyoruz. Bakalım seyirci cuma günü ne diyecek…





“AİLE, SADECE KAN BAĞIYLA BAĞLI OLDUĞUNUZ KİŞİLER MİDİR, YOKSA GÖNÜL BAĞI MIDIR”



Bu filmin alt metni nedir peki?



‘Aile kurumu nedir?’… Bunu tartışıyor aslında film. Sadece anne-baba ve çocuklar mıdır aile… Öyle bir ailemiz var mesela filmde. Klasik Adanalı bir aile. Anne-baba, çocuklar, gelinleri, kalabalık büyük bir aile. Zaman içinde artık büyük şehirlerdeki hayatta biraz apartman komşuları da aileye dönüşüyor mu, iş arkadaşları sizin aileniz mi oluyor veya artık daha çekirdek aileler mi ön planda… Sadece kan bağıyla bağlı olduğunuz insanlar mıdır, yoksa gönül bağı mıdır? Aile kurmak o kadar kolay bir şey midir, her aile aile midir? Yani ‘aile nedir’ sorusunu tartışan bir film.



“DUYGUSAL SAHNELERİMİZ DE VAR”



Duygusal sahneleri var mı peki filmin?



Genel olarak çok eğlenerek çıkacaklarını düşünüyorum filmden. Ama yer yer duygusal sahnelerimiz de oldu. Karakterler oraya götürdü. Ben seyircinin çok fazla gözlerinin dolmasını seven biri değilim biliyorsunuz. Ancak karakterlerin yaraları, getirdikleri duygusal bagajlar ve yaşadıkları biraz oraya götürdü ara ara.



“MİHRİBAN ÇOK FENA BİR İNSAN”



Peki Mihriban karakterini neden siz canlandırmak istediniz?



Aslında ben bir senaryoyu yazarken ‘bunu ben oynarım’ diyerek kendime rol yazmıyorum. Senaryoyu yazıyorum, yarısına doğru ‘bunu ben oynayabilirim’ diyorum. Bunda da öyle bir durum oldu. Senaryonun yarısında baktım bana uygun olan karakter Mihriban ve Mihriban’ın senaryodaki yeri de 5-6 sahne…  Çok da zevkle oynadım. Şu ana kadar oynadığım karakterler daha aklı başında, daha tatlı karakterlerdi. Mihriban çok fena bir insan. Yakın olmak istemeyeceğimiz biri…





Var mı böyle yakınlarınızda Mihriban gibi insanlar?



Yakınlarımda Allah’tan yok. (Gülüyor) Zaten olamaz da yani… Çok yakınında olmazsınız o insanların.



“SEYİRCİ MİHRİBAN’A GICIK OLSUN İSTİYORUM”



Maruz kalırsınız ya bazen…



Ama hep karşılaşırız evet. Bu kadınlardan çok var etrafta. Mutsuz ve etrafını da mutsuz etmeyi seviyor. Öyle bir kadın Mihriban. Seyirci Mihriban’a gıcık olsun istiyorum.



Şimdiden gıcık olduk…



Tahmin edebiliyorum. (Gülüyor)



“GÜZEL CAST YAPIYORUM GALİBA”



Bu arada sitcomlarınızda olduğu gibi filminizde de bomba gibi bir oyuncu kadrosu seçmişsiniz. Oyuncuları seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?



Galiba güzel cast yapıyorum. Bunun sebebi de karakter ne ise ve orada o oyuncuyu hayal edebiliyorsam genellikle doğru çıkıyor. Bir de daha sesini, tavrını, duruşunu, mimiğini bilmediğimiz oyunculara da okutuyoruz rolü muhakkak. Kafanızda bir şey canlanıyor mu, tam hayal ettiğiniz şey mi diye soruyoruz. Dizide de böyle oluyor, bu filmde de bir iki karakterde böyle oldu. Dolayısıyla çok doğru bir cast yaptığımıza inanıyorum.





Usta oyuncu Erdal Özyağcılar’ı da 29 yıl sonra yeniden bir film setinde gördük… Nasıl ikna ettiniz?



Bir akşam buluştuk ve 4 saat konuştuk. Birbirimizi de çok sevdik.



Daha önce tanışmamıştınız o halde…



Belki bir kere karşılaşıp tanışmışızdır ama hiç böyle uzun uzun sohbet etmemiştik. İlk defa çalıştık. Hakikaten muhteşem bir oyuncu ve senaryoyu da çok beğendi. Dolayısıyla beğendiği ve güvendiği bir senaryo olunca çok rahat çalıştık.



“ERDAL ÖZYAĞCILAR MUHTEŞEMDİ”



Beraber çalışmak nasıl bir duyguydu?



Benim için büyük onur oldu onunla çalışmak. Senaryodan da çok iyi anlayan biri. Başka bir inandırıcılığı vardı filmde, muhteşemdi. Ne oynarsa oynasın başka bir gerçeklik katması beni çok etkiliyor Erdal Özyağcılar’ın…



“YENİ SİTCOM ŞUBAT AYINDA EKRANDA OLACAK”



Yeni sitcom da geliyor bu arada… Nasıl gidiyor hazırlıklar, son olarak ocak ayında yayınlanacağı açıklanmıştı…



Şubat ayında ekranda olacak. Ocak ayında çekimlerimiz var. İlk bölümü verdim, herkes okudu. Castımızın yüzde 80’i tamamlandı.



Birkaç isim alabilir miyiz? Yeni eklenen isimler kimler?



Çağlar Çorumlu, Sarp Apak, Derya Karadaş, Bartu Küçükçağlayan, Hasibe Eren, Cengiz Bozkurt ve ben varım kadroda…





“SEMT HİKAYESİ DİYEMEYİZ. BU KEZ FARKLI BİR KONUSU OLACAK”



Bu kez hangi semtte geçecek hikâye?



Semt hikayesi diyemeyiz. Yine tabii coğrafi olarak birbirine yakın insanlar ama mahalle değil bu sefer…



Nasıl bir konusu olacak peki?



Çok ipucu vermek istemiyorum. Şimdilik filmi izleyip görelim, sonra diziyi uzun uzun konuşuruz.





Canan Kaya / Medyatava



canankaya@medyatava.com
















Son halini gören herkes aynı yorumu yaptı Okan Buruk'un özel isteği Michail Antonio Narin Güran cinayeti davasında yeni gelişme! Sıcaklıklar 15 derece birden düşecek Restorandaki yangından acı haber geldi Komutan askerlere cinsel saldırıda bulunmuştu...