Gülen nasihat vermişti, Sabah yazarı açık mektupla karşılık verdi!
Gazetenin köşe yazarı, Gülen'e açık mektup yazdı.
Sabah gazetesi köşe yazarı Sevilay Yükselir'in bugünkü köşesinde Fethullah Gülen'e açık mektubu yer aldı.
Gülen'in Taraf gazetesinde yayımlanan 2004'e ait MGK kararıyla ilgili yaptığı açıklamada kendisiyle ilgili cemaatine bazı nasihatlerde bulunduğunu belirten Yükselir'in köşe yazısı şu şekilde:
"Fethullah Gülen'e açık mektup!
Pazar yazısını bitirdikten sonra haberim oldu Fethullah Gülen'in yaptığı açıklamadan.
Bilseydim kesinlikle o açıklama üzerinden kaleme alırdım yazımı. Çünkü Hocaefendi, Taraf gazetesinde yayımlanan 2004'e ait MGK kararıyla ilgili yaptığı açıklamada farkında olmadan bendenizle ilgili cemaatine de bazı nasihatlerde bulunmuştu. Şimdi izninizle Gülen'in; "Kolum kanadım kırıldı! Dilime de kilit vuruldu" şeklinde başladığı konuşmasının devamında kullandığı; "CD'ler oluşturmak, chiplere değişik şeyler yüklemek, bazı kimselerin haysiyet, şeref, namus ve iffetiyle alakalı bazı şeyleri teşhir etmek suretiyle onları yıkmak ve devirmek, bir mü'minin yapmaması gereken şeylerdir!" ifadelerinden yola çıkıp, bir mektup da ben yazmak istiyorum kendisine!
Sayın Gülen... Aslına bakarsanız size gönül verdiğini söyleyenlerce yazılı ve sözlü saldırıya bu ilk uğrayışım değil. Üzülerek söylemek zorundayım ki hocam, daha önceleri de aynı biçimde ve aynı üslupla saldırılara maruz kaldım.
Efendim ilki Hanefi Avcı'nın tutuklanması sonrasında yaşandı. Sol gelenekten gelen ve Avcı'yı devrimcilere işkence yapan bir polis şefi olarak bilen bendeniz, Avcı'nın devrimci bir örgüt üyesi olabilmesinin gerçek olamayacağına inancımdan hareketle o dönem program yaptığım Beyaz TV'de ve gazetedeki köşemde tutuklanmasına itirazımı dile getirdim. http://www.sabah.com.tr/ Yazarlar/yukselir/2010/10/01/tophane_ olayindan_ne_farki_var Efendim cemaatinizden bu yazı üzerine başlayan ufak tefek saldırılar gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanmasına yaptığım itirazla tavana vurdu. http://www.sabah.com.tr/ Yazarlar/yukselir/ 2011/03/04/nedim_sener_ve_ ahmet_sik.
Maalesef size bağlı medyada görev yapan bazı kimselerin el altından desteklediği bilinen "post medya" adlı internet sitesinde hakkımda bir linç kampanyası başlatıldı.
Bu kampanya mahkemelik oldu; ama biliyor musunuz hocam o saldırıda kullanılan argümanlar da son saldırıda kullanılanlarla aynıydı. "İşte Sevilay Yükselir'in gerçek yüzü!" başlığı ile sunulan arkası önü kesilip hazırlanan videolarda amaç benim geçmişteki bazı ifadelerimi çarpıtıp itibarımı, haysiyetimi, şerefimi zedelemek ve elbette ki yukarıda derin mevzularda yazmamam noktasında sindirmekti! Tabii Allah biliyor o günlerdeki itirazın nedeni gazetecilik hissiyatından kaynaklıydı. Sonrasında işin aslını öğrendiğimde... Yani Avcı ve gazeteciler Şener ve Şık'ın tutuklanmasına, cemaatiniz içindeki bir iktidar kavgasının sebep olduğunu duyduğumda bir kez daha girdim topa hocam. Ve bir yazı kaleme alarak bu tutuklamaların perde arkasında, emniyette kadrolaşmanızın ilk mimarı olan Kemallettin Özdemir ile Kozanlı Ömer lakaplı Osman Özdil arasında yaşanan iktidar kavgası olduğu iddialarını dile getirdim. http://www.sabah.com. tr/ Yazarlar/yukselir/2012/03/14/hanefiavci -neden-serbest-degil."
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.
Öte yandan gazetenin diğer yazarı Rasim Ozan Kütahyalı da Gülen'e açık mektup yazdı. Kütahyalı'nın yazısı şu şekilde:
"Hocaefendi'ye açık mektup (2)
Muhterem Hocam geçen hafta size yazdığım mektuptan sonra bir hafta beklemeyi tercih ettim. Hükümet-Hizmet meselesine dair hiç yorum yapmadım. Gerçi ben hiç yorum yapmadığım halde yapacağım yorumları engellemek maksadıyla tuhaf işler yapan arkadaşlar oldu. Ortalık durulur, ortam bir nebze normalleşir diye umut ettim. Fakat hiçbir şey değişmediği gibi anormalleşme süreci hızlanarak artmaya devam etti.
Dahası anormalleşme süreci absürtleşmeye döndü. Özellikle bazı süreçleri doğrudan bilen biri olarak Hizmet cephesinde yazılanlara ve söylenenlere hayretin de ötesinde duygularla bakıyorum. İlk mektubumda yazdığım gibi ben hâlâ sizin bu çılgınlık halini tek sözünüzle bitirecek kudrette olduğunuza inanıyorum.
***
Muhterem Hocam 2004'ten ama özellikle de 2007'den sonra Hizmet mensuplarının bürokraside özellikle de Emniyet ve Yargı'da ne kadar kritik yerlere getirildiğini herkes biliyor artık. Hele yargıdaki Hizmet mensuplarını eski rejimin Askerci-
Kemalist HSYK'sından korumak için Başbakan Erdoğan'ın neler yaptığını en iyi siz biliyorsunuz. Şayet Başbakan'ın iradesi olmasa, HSYK'yı Adalet Bakanı ve müsteşarının varlığıyla kilitlemese, defalarca o arkadaşlar görevden ihraç edilir ve avukatlık bile yapamaz hale gelirlerdi. Erdoğan hep kritik konumlarda olan savcılara ve hâkimlere sahip çıktı."
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.