'Gazetecilik suç değil, çözümdür'
'Basın Özgürlüğü Zirvesi' İstanbul’da toplandı...
Gazetecilerin tutuksuz yargılanması ve habere özgürlük sağlanması için bir imza kampanyası başlatan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın İş, Haber Sen ve Basın Enstitüsü Derneği bir basın toplantısı düzenledi. Yabancı basın meslek örgütleri temsilcilerinin de tam destek verdiği toplantıda “habere özgürlük çağrısı” tekrar edildi.
Toplantıya Avrupa Gazeteciler Federasyonu, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Uluslararası Basın Enstitüsü Derneği, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Gazetecileri Koruma Komitesi, Uluslararası Pen, Etik Gazeteciler Ağı, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi temsilcileri katıldı.
TGC BAŞKAN OLCAYTO: SONUNA KADAR GAZETECİLİK
TGC Konferans Salonu’nda yapılan basın toplantısında konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, “Gazetecinin ilk görevi barıştan yana olmaktır. Meslek örgütleri olarak omuz omuza verdik. Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için birlikteliğimizi sürdüreceğiz” dedi. TGC Başkanı Olcayto şöyle devam etti:
“Türkiye’de yalnız gazeteciler değil, aydınlar, akademisyenler de zor günlerden geçiyor. Demokrasinin olmazsa olmazı dediğimiz, halkın bilgi alma hakkı olan basın özgürlüğünün en ufak izine Türkiye’de rastlamak mümkün değil. Nedenleri çok derinde. Türkiye’de halen 30 meslektaşımız tutuklu. Bazılarının iddianameleri halen hazırlanmadı. Uzun tutukluluklar halen sürüyor. Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasını izleyeceğiz. Tüm meslek örgütleri adliyede olacağız.Türkiye’debasın dayanışma halinde değil. Pek çok meslektaşımız nefret suçunu işleyecek tarzda haberler yapıyor. Muhalif gazetecileri suçluyorlar. Gazetelerinde, ekranlarında açıkça yargısız infaz yapıyorlar. Gazeteciler olarak; sonuna kadar gazeteciliğin evrensel hak ve özgürlüklerini koruyacağız. Ayakta dimdik durmaya devam edeceğiz. Ölümlere de alışmayacağız. Ölümlere alışmayı da reddediyoruz. Savaşı da reddediyoruz.”
TGS BAŞKANI UĞUR GÜÇ: YÜZLERCE GAZETECİ BİNLERCE DAVADA YARGILANIYOR
Toplantıda konuşan Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Uğur Güç, ise “Bugün 33 gazeteci cezaevinde, yüzlerce gazeteci binlerce davada yargılanıyor. Gazeteciler, terör örgütü üyeliği, terör örgütü propagandası, cumhurbaşkanına hakaret iddiaları ile suçlanıyor” diye konuştu. Uğur Güç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gazetecilik, basın özgürlüğü ve diğer tüm insani değerler açısından Erdem Gül ve Can Dündar’ın yargılandığı dava Türkiye’de tarihsel bir önem taşımakta.
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın yerel mahkemenin elini rahatlatacağını umuyorum. Bu davanın beraatle sonuçlanması hem basın özgürlüğünün önünü açacak hem de hukuk sisteminin bağımsızlığını koruduğunu bizlere gösterecektir. Bu arada biliyorsunuz hukuk iktidarın gölgesinde. Can Dündar Erdem Gül davasında savcı değiştirildi. Mahkemeye müdahale kabul edilemez. Eğer bu iki gazeteci tutuklanırsa hukukun çiğnendiği tescillenmiş olacak. Türkiye’de biat etmeyen gazeteciler Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanıyor. İktidar kayyumlarla medyada kontrolü ele alıyor. Çalışanlar işten atılıyor. Sonra da bu medya kuruluşları kapatılıyor. Savcı talimatıyla televizyonlar uydudan çıkarılıyor. Tüm bunlarla haber alma hakkı engelleniyor. Bu davanın sonunda adaletin sağlanacağı, üyelerimizin beraati ile sonuçlanacağını umuyorum.”
ANKARA GAZETECİLER CEMİYETİ GENEL SEKRETERİ GÜRTUNA: “MESLEKTAŞLARIMIZIN YANINDA OLACAĞIZ”
Ankara Gazeteciler Cemiyeti Genel Sek. ve GÖP Dönem Sözcüsü Ümit Gürtuna, şunları dile getirdi:
“Bugün geldiğimiz noktada, cezaevindeki meslektaşlarımızı defalarca Adalet Bakanlığı’na başvurmamıza rağmen ziyaret edemiyoruz. Gerçekten görevlerini yapan Erdem Gül ve Can Dündar’ın duruşmasında meslektaşları olarak yanlarına olacağız. Gazetecilik meslek örgütleri olarak meslektaşlarımızla dayanışmayı sonuna kadar sürdüreceğiz. Geri adım atmayacağız.”
FARUK EREN: DEMOKRASİ CAN ÇEKİŞİYOR
DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, gazetecilerin büyük baskı olduğuna dikkat çekti:
“Meslektaşlarımın dile getirdiği sorunlara ek olarak dün yaşadığımız iki konuya dikkat çekeceğim. Cizre’de haber yapmak için sahada bulunan bir gazeteci ve kameraman polisler tarafından çevrilerek ‘Haber yaparken bizden izin alacaksınız. Yanınıza polis vereceğiz’ denildi. Öte yanında Cumhurbaşkanının basın toplantısında basın toplantısında gazetecilere tek tek hangi soruyu soracağı soruldu. Zarrap hakkında sorulacak soruya izin verilmedi. Böyle gazetecilik yapmak zorunda bırakılıyoruz. Yasalar hiçe sayılarak ilçe ilçe sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor. İnterneti ve telefon erişimi, haberleşme kesiliyor. Çatışma bölgelerinde neler yaşandığını bilmiyoruz. Çünkü bölgeden gazeteciler çıkarıldılar. Gazeteciler yaralanıyor, darp ediliyor. Erdem Gül, Can Dündar, Refik Tekin ve birçok gazeteci arkadaşımız yaptığı gibi halka doğruları anlatmaya devam edeceğiz”
HABER SEN 5. NOLU ŞUBE BAŞKANI ENGİN BAŞÇI: GAZETECİ GAZETECİNİN KURDU OLDU
Haber-Sen İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Engin Başçı, toplumun kaplumbağa sendromu yaşadığını belirtirken örgütlenmenin önemine dikkat çekti:
“Türkiye gerçekten çok tuhaf bir zamanı yaşıyor. Bu ülke insanı, aklını yitirmiş durumda. Can Dündar ve Erdem Gül gibi gazetecilik faaliyetini yerine getirenlerin casus olarak nitelendirildiği dönemi yaşıyoruz. Meslektaşlarımız inanmış gibi görünerek casusluk faaliyeti olduğunu yazabiliyor. ‘Gazeteci gazetecinin kurdudur’ denilen dönemi yaşıyoruz. Birbirimizi yok etmeye çalıştığımız dönemi yaşıyoruz. Biz halkın haber alma hakkı adına bu işi yapıyoruz. Bize vurulacak zincir halka vurulacak zincirdir. Sendikalı olmak zorundayız. Sendika, en büyük güvencemizdir. Biz bunu kendi ellerimizle yok ettik. Yok ettiğimiz güvencelere, tekrar sıkı sıkı sarılmak zorundayız. Özgürlüğümüz buradan geçiyor.”
BASIN ENSTİTÜSÜ DERNEĞİ BAŞKANI KADRİ GÜRSEL: GAZETECİLERİN TUTUKLANMALARI TRAJEDİYDİ
Basın Enstitüsü Der. Bşk. ve IPI Türkiye Temsilcisi Kadri Gürsel, konuşmasında şu noktalara vurgu yaptı:
“Gazetecilerin tutuklamaları trajediydi. Trajediyi komediye dönüştürmeye çalışıyorlar. Bir çılgınlık komedisi yapılmak istenen. Bu çılgınlık ülkemizde barışı, özgürlüğü ve ülkeyi rehin aldı, yok etmekte. Buna karşı dayanışmadan başka çaremiz yok. Dayanışmayı bütün alanlarda göstermemiz lazım. Ulusal ve uluslararası ölçekte dayanışmamız lazım. Dünyanın belli başlı basın özgürlüğü savunucusu gazetecilik meslek örgütleri 2015’ten itibaren çok ağır ölümcül duruma gelen basın özgürlüğünü savunmak için bir koalisyon kurdu. Dünya tarihinde ilk kez bunu Türkiye başardı. Hemen bütün uluslararası meslek kuruluşları, Türkiye için bir araya gelerek koaliasyonda yer aldılar. Daha sonra ortaklaşa eylemler yaptılar. Ortak basın açıklamaları yapmaya devam ediyorlar.”
AVRUPA GAZETECİLER FEDERASYONU YÖNETİM KURULU ÜYESİ BARRY WHİTE: KORKU İÇİMİZE KOYDUĞUMUZ CEZAEVİDİR
Avrupa Gazeteciler Federasyonu ve Uluslararası Gazetecilik Federasyonu adına konuşan Barry White,
“9 ülkede 320 bin gazeteciyi temsil eden bir meslek örgütüyüz. Uluslararası dayanışma üzerine çalışıyoruz. Basın özgürlüğü ve özgür bir basının çalışma koşullarını savunmak için mücadele veriyoruz” dedi ve ekledi:
“Asıl konumuz sendikal mücadele. Herhangi bir siyasi bir faaliyetimiz ve çizgimiz yok. Demokrasi ve basın özgürlüğünü bütün her yere yaymak için mücadele veriyoruz. Türkiye’deki arkadaşlarımızla beraber 20 senedir mücadele veriyoruz. Brüksel’deki gözlemcilere burada yaşananları açıkladık. Gazetecilerin hiçbir şekilde baskı altında çalışmamalarının gereğinin altını çizdik. Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasının önemini belirttik. İlgili temsilciliklere mektuplar yazıyoruz. 12 Şubat’ta İngiltere Dışişleri Bakanı’na mektup yazdım. Cevabı dün bize ulaştı. Basın özgürlüğünün önemine dikkat çekiyor. Gazeteciliğin suç olmaktan çıkması, gazetecilerin serbest bir şekilde mesleklerini yapabilmeleri için mücadele etmeye devam edeceğiz. Korku kullanılarak sansür uygulanmaya çalışıyor. Korkuyu içimize koyduğumuz cezaevi olarak görebiliriz.”
ULUSLARARASI PEN ADINA KONUŞAN ELİSABETH OLİN: YAZMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ HEP SAVUNACAĞIZ
Uluslararası PEN adına konuşan Elisabeth Olin, ifade özgürlüğünün önemine işaret etti:
“İfade özgürlüğü demokratik toplumun en temel özgürlüklerinden bir tanesidir. Kamuoyunu korumanın yolu ifade özgürlüğünden geçer. Can Dündar ve Erdem Gül, rollerini tam anlamıyla yerine getirdiler. İşlerini yaptıkları için bu tatsız deneyimi yaşadılar. Gazetecilerle biz omuz omuza duracağız. Dünyanın en önemli yazar örgütlerinden birisiyiz. Ben de yazarım. Meslektaşlarımızın da yazma özgürlüğünü sonuna kadar savunacağız.“
MICHELLE TRIMBORN: CUMHURBAŞKANINA HAKARET MADDESİ YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILSIN
Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi’nden Michelle Trimborn, “Tüm dünyada ifade özgürlüğünü takip ediyoruz. Medya özgürlüğünü ihlal, sadece bir mesleği hedef alan değil, demokrasiyi hedef alan bir ihlaldir” diye konuştu. Trimborn şöyle devam etti:
“Türkiye’de tekrarlanan tacizler, medyanın karşılaştığı baskılar sadece medya ile sınırlı sonuçlar doğurmaz. Oto sansüre varacak şekilde toplumu susturmaya yönelik boyut kazanabilir. Can Dündar ve Erdem Gül ile birlikte çok dikkat çekmeyen, kişilere de destek veriyoruz. Bu kişilere hukuki destek sağlamakla birlikte Almanya’da tehdit ortamından uzaklaşmak isteyen gazetecilere barınma ihtiyacı da sağlamış durumdayız. Sonuçta, Türkiye hükümetini medya özgürlüğüne dair meselelerde AİHM kararlarına saygı duymaya çağırıyoruz. Cumhurbaşkanı’na hakareti düzenleyen TCK’nın 299. maddesinin kaldırılmasını talep ediyoruz.”
CHRISTOPHE DELOIRE: GAZETECİLİK SUÇ DEĞİL HER ŞEYİN ÇÖZÜMÜDÜR
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Christophe Deloire, “Türkiye’de özgürlükler tehdit altında.Demokrasi tehdit altında. Türkiye gerçek bir terörle de karşı karşıya. Savcılıkların başka işi yok mu öğretim görevlilerine ve gazetecilere terörist diye işlem yapıyor. Savcının bu kadar mı boş zamanı var? “ dedi ve ekledi:
“Eğer bir ülkede siyasetçiler kamuoyuna gazetecilerin devlet sırrını yaydıklarını savunuyorlarsa bilin ki onlar yalan söylüyorlardır. Devlet başkanı gazetecileri suçluyorsa gazetecilerin yaptığı işi hedef gösteriyorsa o ülkeyi tehlike altına atıyor demektir. Eğer bir yetkili ülkenin bir bölümünde olan gerçekleri gizliyorsa ülkede araştırmacı gazetecilik koşulları tehdit ediliyorsa bilin ki toplumun geleceği de o toplumun demokrasisi de tehlike altındadır. Gazetecilik bir suç değildir. Gazetecilik her şeyin çözümüdür.”
NİNA OGNİANOVA: BÜTÜN SUÇLAMALARIN GERİ ÇEKİLMESİNİ İSTİYORUZ
Gazetecileri Koruma Komitesi’nden Nina Ognianova, ise toplantıda MİT tırları haberinin önemine vurgu yaptı:
“Can Dündar ve Erdem Gül, etkin gazetecilik yaptıkları için baskı altındalar. Yaptıkları haber sadece Türkiye değil bölgenin güvenliği açısında da önemli. Tek bir gün bile cezaevinde kalmamaları gerekirdi. Bütün suçlamaların geri çekilmesini talep ediyoruz. Sonuç ne olursa olsun meslektaşlarımızın yanında olmak için adliyede olacağız. Terör suçlaması Türkiye’de gazetecilerin yaygınlıkla karşılaştıkları bir kavram. Eleştirenler kadar herkes için kullanılabilen bir kavram ne yazık ki. Yetkililer kendilerini zora sokan dosyalar gündeme geldiğinde terör suçlamasını keyfi şekilde kullanmalarına son vermelidir.”
CAN DÜNDAR: TOPLUMA GÖZDAĞI VE GÖZBAĞI
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar,Türkiye’de topluma gözdağı ve gözbağı dayatıldığını savundu:
“Biz ise gazeteciliği savunuyoruz. Gazeteciliği savunmaya da devam edeceğiz. En kötüsü, bize karşı olanlar da gazeteciler. En kötü hakaretleri onlardan işittik. Biz meslek dayanışmasından değil, iyi ya da kötü dayanışmasından söz edebiliriz. İyi gazeteciler var. Kötü gazeteciler var. Kendi meslektaşlarına bile duyarsız hale geldiklerini görebiliyoruz. Bütün bir mesleği ve toplumu tutuklama gayreti var. Oto sansür mekanizması ve giderek yaygınlaşan bir korku imparatorluğu yaratılmaya çalışılıyor. Biz buna direnmeye gayret ediyoruz. Önemli bir davamız var. Siyasi iktidarın nasıl bir baskı uyguladığını görüyorsunuz. Vitrindeki gazeteciler olarak, içerideki gazetecilerin de sesi olacağız. Çok sorunumuz var. Ama yeni bir medyayı inşa etmenin düşüncesine başlamamız lazım.”
ERDEM GÜL: DÜŞÜNCE HAYATI TAHRİBAT ALTINDA
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül, ise konuşmasında şunları dedi:
“Eskiden de baskılar vardı. Üç aylık hapis döneminden sonra gördük ki, şimdiki o dönemlerde yaşananlardan çok daha farklı. Dibe doğru gitmiş medya düzeneği içinde hayat damarlarını bulmaya çalışıyoruz. Asıl olarak Türkiye’de medya ile birlikte düşünce hayatının da yavaş yavaş büyük bir tahribat altında olduğunu görmemiz gerekiyor. Gazetecilerin nefes almaya, özgürleşmeye ihtiyacı var. Barışa, çok sesliliğe ihtiyacımız var. Hep beraber yarından itibaren her kesimi aynı şekilde dayanışma içinde bu alanı genişletmeye doğru çaba göstermeye çağırıyorum.”
Toplantıya TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, Genel Sekreter Yardımcıları Ahmet Özdemir ve Niyazi Dalyancı,
Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı'nın Genel Sekreteri Engin Köklüçınar’ın da içinde bulunduğu 100 gazeteci katıldı.
FOTOĞRAF ALTI:
DİSK Basın –İş Başkanı Faruk Eren, EFJ –IFJ Mehmet Köksal, RSF’den Erol Önderoğlu, Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Genel Sekreteri Ümit Gürtuna, Cumhuriyet Ankara Temsilcis Erdem Gül, Gazetecileri Koruma Komitesi adına Nina Ognianova, RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, TGS Genel Başkanı Uğur Güç, TGC Başkanı Turgay Olcayto, ECPMF-Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi’nde Michelle Trimborn, Basın Enstitüsü Der. Bşk. ve IPI Türkiye Temsilcisi Kadri Gürsel, PEN Sweeden’den Elisabeth Olin, Avrupa Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Barry White, Haber Sen 5 Nolu Şube Başkanı Engin BAŞÇI, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar , TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş.