Füsun Demirel: Cinsel eğitimin acil olduğunu düşünüyorum

Usta oyuncu Füsun Demirel'den dikkat çeken açıklamalar...

Ünlü oyuncu Füsun Demirel, Ahvalnews'ten Mustafa Kılıç'ın sorularını yanıtladı. 



İşte, Demirel'in açıklamaları:



Oyuncu olmak isteyen günümüz gençleri için ünlü olmak, çok para kazanmak gibi değerler ön planda. Sizin bu işi yapmaya başladığınız dönemde hangi duygular vardı?



Farklıydık, tabi hepimiz değilse de kimilerimiz için oyunculuk mesleği idealdi.Yaşam biçimimizdi ve her şeyin önündeydi… Bu kadar değer verdiğimiz bir mesleği icra ederken, para da kazandığımız  dünyalar bizimdi. Ünlü olmak derdimiz hiç değildi… Tanındığımızda utanırdık… Biz zaten işimizi layıkıyla yapmak için çabaladık. Özel bir takdir bile  bizi utandırırdı.



Biz toplum olarak oyuncunun canlandırdığı karakterle özdeşleştiriyoruz. Kişinin oynadığı rol sistemin sevmediği biriyse o oyuncuya da mesafe koyuyoruz. Sizce bunu aşmamızın yolu nedir?



Ne yazık ki durum tam da böyle. Toplum kültür ve sanatla yeteri kadar beslenemediğinde ve televizyon kutusu insan hayatlarında bu kadar etkili olmaya devam ettiğinde, insanlar sanal ve gerçeği ayırt edememeye başlıyor.



Sanat bir kurmaca, hayal ürünüdür… Hele sanattan saymadığımız TV dizileri tam olarak kitlelerin uyku ya da keyif ilacıdır… Bunları kitlelere anlatmak yine bu eserleri yaratan,ortaya koyan kişilere ve kurumlara düşer.



Hani dizilerin jeneriği aktığında en sonda bir cümle yazar: “Bu eser hayal ürünüdür” diye.



Kültürden uzaklaştırılan toplum artık gerçek ve sanalı ayırt edemediğinde ciddi toplumsal şizofreniye varan olaylarla karşılaşıyoruz. Sorumluluk herkesin.



‘’1989 yılında, TRT kanalına çekilmiş "Kurtuluş" dizisinde Kara Fatma'yı oynamıştım. Fatma, kadın savaşçıları ile Ege'de dağlarda  düşmana karşı savaşmış bir kadındı. Bunun gibi güçlü ve mücadeleci başka bir kadın rolüne girmek istedim. bu da gençlik zamanımda bir gerilla rolüydü.‘’ bu açıklamayı bir sosyal medya lincinden sonra yapmıştınız. Bir oyuncunun bu açıklamayı yapmak zorunda kalması trajedi değil mi?



Açıklama yapmak zorunda kalması trajedi elbette. Ne yazık ki cehalet ve fesatlık; kültürü,iyiliği,doğruluğu alt etmekte.



Birbirini yok etmeye çalışan,bizden değilsen “gebermelisin” diyebilecek kadar gözü dönmüşlerin toplumu olduğumuzu kabullenmek istemiyorum.



Hayır, bu benim sevdalısı olduğum memleketimin has insanları olamaz…



Hayır, bu güzelim coğrafyamızı çamurlarıyla kirletenler, benim her zaman kendimi borçlu saydığım insanlarımdan olamaz…



Ben 34 senedir sinema, tiyatro, televizyonlarda ve kitaplar çevirerek sadece hizmet ettim…



Memleket hizmeti bu…



Roller, düşler, sanatsal yaratım süreçleri bunun parçasıydı…



O çamurlar ve saptırmalar benim yolumda engebeler oluşturdu ama yolum çok uzun…



Ölene dek devam edecek bir yolculuk bu…



Başım dik,yola devam etmekteyim.



Füsun Demirel denilince akla hep ezilenin yanında duran kadın geliyor. Bu algı sizi huzurlu kılıyor mu?



Bu algı bir gerçek. Çocuktum ve sokakta karların altında üşüyen aç kedileri beslerdim arabaların altına girip…



Adalet duygum çok erken gelişti…



Bir şeylerin ters gittiğini öğrendiğimde henüz ilkokuldaydım…



Babam varsıldı, ben ise kendimiz gibi ailelerin çocukları ile değil, yoksul işçi çocukları ile arkadaş olmayı yeğledim…



Merhamet duygusu  giderek yerini haksızlıklarla mücadele duygusuna bıraktı.



Bir röportajınızda ‘’17 yaşımda tek başıma İtalya’ya gitmem cesaret örneğidir mesela. Kendi kaderimi kendim çizdim’’ demiştiniz. Bu maceranızı anlatır mısınız? Bu dönemin gençlerini cesur buluyor musunuz?



Öyle tabii,1977 yılı ve şimdiki gibi  sıklıkla yurt dışına gidilmezdi öyle…



17 yaşında liseyi bitirip tek başına hiç bilmediğin bir ülkeye gidebilmek cesaret örneğidir…Hayat güçlü olabilmem için her şeyi hazırladı.



Şimdikiler daha imkanlı.. Cep telefonları ve her türlü internet iletişim ağı içinde… Pek çok burs imkanları var, iş imkanları var…



Yurt dışına gitmek şimdi bana çocuk oyuncağı geliyor. Ben sadece mektuplaşırdım ailemle… Bir haber almak 20 gün sürerdi. Telefon çok lükstü. Ayda yılda bir alo sesi duymak için sabahtan yazdırıp aksama kadar sıra beklerdik.



Kadınlar konusunda da oldukça hassas olduğunuz biliniyor. Bu ülkede kadınların özgürleşmesinin yolunu nasıl tanımlıyorsunuz?



Toplum ve tüm değer yargıları cinsiyetçi. Aile, dinsel öğretiler, tüm ahlaki normlar hepsi ağır cinsiyetçi. Kadınların büyük kesiminin kadınların erkekle eşit  haklarını talep etmesiyle, iktidarın kadın üzerinde kurduğu ağır tahakkümün kaldırılması için  mücadeleyle, kadınların sistematik şekilde köleleştirilmesine karşı durmakla özgürleşme için yol alınabilir. Erkek egemen bir toplumda tüm kadınların özgürleşmesi feminist karşı duruşla mümkün.



Sanatın kadın özgürlüğüne katkısı ne ölçüde  ve nasıl olur?



Sanat insanlığın özgürleşmesi için vardır. Sanatın kendisi özgür düşünce ile var olur ve sunulan  eserler de her zaman bireysel ve toplumsal tutsaklıklara  baş kaldırmıştır.



Ülkemizde ve Ortadoğu’da kadınların özgürleşmesi cinsel algıyla da ilgili diye düşünüyorum... Siz 2016’dan itibaren ‘Aşk Dersleri’ adlı oyunda bunu mercek altına almıyorsunuz. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Cinsel eğitim sorunu  ne ölçüde çözer?



Ciddi anlamda çözümler üretebilir. Cinselliği bir kenara bırakalım, organlarımızı ne kadar tanıyoruz? Adını dahi telaffuz etmeye utanıyoruz ya da yasaklanıyoruz. Oysa son derece bilimseldir bu konular. Ve Cinsel eğitimden o kadar uzaklaştırıldı ki toplum…



Ne yazık ki cinsel eğitimden uzak, kapalı nesiller yetiştiriliyor…



Cinselliği bilimsel olarak bilmek, kendi bedenini, karşı cinsin bedenini tanımak gibi pek çok başlık aslında toplumu daha barışçı, şiddetten uzak kılar. Cinsel eğitim; her türlü tecavüz, cinsel saldırı ve istismarların önüne geçmede önemli bir rol oynar. Cinsel eğitimin acil olduğunu düşünüyorum. İnsanlar ancak aşkı doğru yollardan keşfettiği oranda sağlıklı olabilecek.



Teklifleri senaryo mu yoksa yönetmen odaklı mı değerlendiriyorsunuz?



Elbette önce hikaye ve senaryo. O eğer etkilerse sonrası yönetmen ve diğer oyuncuların kim olduğuyla ilgilendim her zaman. Şanslıydım zira gelen projeler hem sinemanın büyük ustalarından geldi, hem de sinema tarihimizde mihenk taşları olacak projelerdi.


Enes Güran'ın Ses kayıtları Ortaya Çıktı Derin yırtmaçlı sahne kıyafeti olay yarattı Okan Buruk'un özel isteği Michail Antonio Narin Güran cinayeti davasında yeni gelişme! Sıcaklıklar 15 derece birden düşecek Restorandaki yangından acı haber geldi