Fuat Uğur’dan Fehmi Koru’ya Sözcü tepkisi!
Sözcü gazetesine yönelik soruşturmada savcının tanık listesinde olan Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, diğer bir savcı tanığı Fehmi Koru'ya sert sözlerle yüklendi.
Sözcü gazetesine 19 Mayıs 2017’de başlatılan operasyonunun ardından açılan davanın ikinci duruşması önceki gün yapıldı. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada FETÖ’yle uzun yıllar kol kola yürüyen Fehmi Koru tanık sıfatıyla ifade verdi. Koru, davanın ana delili olan ve 2010 yılında Yeni Şafak’ta kaleme aldığı “SÖZCÜ cemaat projesidir” yazısı için “Espriydi. Hiçbir temeli yoktu. Komploculuk yaptım. Bugün belki de gerçek payı olmayabileceği hissine kapıldım” dedi.
Koru’nun yazdığı bir yazı nedeniyle Sözcü’nün sahibi Burak Akbay hakkında yakalamaya dönük gözaltı kararı çıkarıldı. Gazetenin muhabiri Gökmen Ulu 167 gün hapis yattı. İnternet sorumlusu Mediha Olgun 120 gün cezaevinde kaldı. Gökmen Ulu ve Mediha Olgun hakkındaki adli kontrol şartlarının kaldırılması talebi de reddedildi. Duruşma 30 Mayıs’a ertelendi.
Gazeteyle ilgili yazısı nedeniyle tepki toplayan Fehmi Koru’ya bir tepki de davanın diğer bir tanığı Fuat Uğur’dan geldi. Sözcü’ye yönelik ağır suçlamaların Koru’nun yazıları nedeniyle oluşturulduğunu hatırlatan Uğur “Şimdi anlıyorum ki onun yazısı ve ifadelerinden yola çıkılarak hazırlanan bu tuhaf iddianameyle açılan dava ile âdeta hukuk dışı skandal bir infazın dolgu malzemesi yapılacaktık.” dedi.
İşte, Uğur’un bugünkü yazısından ilgili bölüm;
“Sözcü gazetesinin FETÖ ile iltisakı konusundaki davanın iddianamesi, gazetenin sahibi Burak Akbay'ın FETÖ (o zamanki adıyla Cemaat) okullarında okuduğu ve onların evlerinde kaldığı iddiasındaki bir yazıdan yola çıkılarak hazırlandı.
O yazının sahibi Fehmi Koru'ydu ve Taha Kıvanç müstear adıyla kalem oynatıyordu. Üstelik soruşturma kapsamında çağrılı olarak gittiği savcılıkta “Burak Akbay cemaat evlerinde kalıyordu” diyerek, bu iddiasında ısrarcı olmuştu.
Davanın iddianamesi, dediğim gibi onun yazısından yola çıkılarak hazırlandı, içine Sözcü'nün hakikaten son derece problemli, FETÖ taktik ve propaganda yöntemlerini andıran haberleri de eklendi.
Eh bir de tanıklar gerekiyordu “FETÖ iltisakını kanıtlamak” için. Bulunamamış olacak ki Sözcü'yü haberlerinden dolayı zaman zaman sertçe eleştiren gazeteciler çağrıldı; bendenizle birlikte Cem Küçük, Ersoy Dede ve Hüseyin Gülerce.
Sanırım “Bu adamlar esip gürlediğine göre kesin bu gazetenin FETÖ iltisakına dair bilgiye de sahiptirler” diye düşünülmüştü. Oysa eleştiri kanıt anlamına gelmiyordu.
Biz duruşmalara gittik ve ifadelerimizi verdik. Zaten biliniyor ne dediğimiz. Merak edenler için hem duruşma öncesi, hem sonrası yayınlanan iki yazımda olayın safahatı ve konuya ilişkin değerlendirmelerim var.(*)
Bu iddianamenin yazılmasının asıl sebebi olan Fehmi Koru ise kendisine tebligat gelmediğini belirterek uzun süre tanıklık yapmadı mahkemede. Ama nihayet önceki gün çıktı hâkimin karşısına. Ve Burak Akbay'ın cemaat okullarında okuduğu ve onların evlerinde (ışık evlerinde) kaldığı yolundaki yazısıyla savcılığa verdiği ifadeye ilişkin bakın ne dedi:
“Orada da anlattığım gibi bir gezi sırasında Ertuğrul Akbay’ın bana aktardığı, oğlunun o sırada İsviçre'de öğrenci olduğu ve güzel insanlarla tanışarak vatana millete dinî hassasiyetlere sahip bir insan olarak yetiştiği şeklinde aklımda kalan bir cümlesi olmuştu… Yazımda o dönemde o kanaate sahip olduğum için o yöne işaret edecek bir cümle kurdum. O zaman FETÖ yoktu, ‘güzel insanlar' ifadelerini ben cemaat olarak yorumladım”
Ne güzel değil mi? Baba Akbay ile konuşmuş ve “güzel insanlar” sözünden onun Cemaatçileri kastettiği sonucunu çıkarıp bunu köşesinde “Burak Akbay cemaatçilerin okulunda okudu, onların evlerinde kaldı” deyip Sözcü'yü de Cemaat'in kurdurduğunu yazmış. Böyle HİSSETMİŞ kendisi. Hisler çok mühim tabii.
Dahası var, hâkim, hisli Fehmi Bey'e savcılık ifadesinde “Burak Akbay'ın İsviçre'de cemaate ait bir evde kaldığı” iddiasında ısrar ettiğini hatırlatınca “İfademde öyle bir şey geçiyorsa bu yanlış” demiş.
Fehmi Koru, Zaman gazetesinde yıllarca yazarlık ve yönetmenlik yapmış bir isim. FETÖ ile çok yakın ilişkileri olan ve hatta bu müktesebatı FETÖ'nün 7 Şubat MİT darbesi sonrası Pensilvanya'ya gidip “güzel insan” Fetullah Gülen adlı terör elebaşından dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e “his dolu” mektup getirecek kadar eski ve köklü olan bir isim.
İnsan işittiklerine ve okuduklarına inanamıyor.
Fehmi Koru'nun önceki günkü duruşmada söylediklerinden sonra fena oldum.
Şimdi anlıyorum ki onun yazısı ve ifadelerinden yola çıkılarak hazırlanan bu tuhaf iddianameyle açılan dava ile âdeta hukuk dışı skandal bir infazın dolgu malzemesi yapılacaktık.
Tayyip Erdoğan'ın basın danışmanlığından Erdoğan düşmanlığına evrilen, Hürriyet'in kullanıp da kirli bir mendil gibi kapı önüne bıraktığı Akif Beki'nin aşağıdaki sözlerinden ne demek istediğim anlaşılır:
“Savcılar artık bunlara güvenilip iddianame yazılmayacağını umarım anlamışlardır”
Demek ki Akif Beki'ye göre savcılar kanıtlara göre değil, gazetecilerin eleştirilerine göre iddianame hazırlamalılar. İlginç bir hukuk anlayışı.
Kimi kalın kafalılar için eleştiri kanıt anlamına geliyor olmalı.
Sözün bittiği yer.
Akif Beki Cem Küçük kendisini eleştirdiğinde İbrahim Kalın Ağabey'ini devreye sokup rica minnet arattırması da galiba bu “özgün hukuk anlayışı” nın sonucu.
Aşağıda linklerini eklediğim, (Daha önce Sözcü davası iddianamesini eleştiren yazıları) savcılık ifademden ve duruşma sonrasında yayınlanan yazılarım ders niteliğinde olmalı ama biliyorum ki anlattıklarım içki masalarının mütedeyyin görünümlü sahtekârları için değil."