FETÖ'den ihraç edilen hakimler göreve iade edilmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Danıştay’ın kararı tartışmalı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'nde konuştu. Önemli mesajlar veren Erdoğan, "Adalet sisteminde reformları devam ettiriyoruz" dedi. Erdoğan ayrıca, FETÖ'den ihraç edilen 380 hakim ve savcıya göreve iade kararı veren Danıştay'la ilgili de konuştu. "Danıştay'ın karartı tartışmalı ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yüksek yargı kurumları arasındaki tartışmalarda taraf değil, hakem olma rolümüzü hala muhafaza ediyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:

Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura töreni vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bugünkü kura törenimizle görev yerleri belli olacak 148 hakimimizi ve cumhuriyet savcımızı tebrik ediyor kendilerine başarılar diliyorum. Artık sayıları 24 bine çıkan hakim ve savcılarımız ülkemizin dört bir yanında milletimiz adına adaleti tesis etmenin mücadelesini veriyor. Her şeyden önce adalet içinde yaşadığımız evrenin ruhudur. Şayet bu ruhu kaybedersek diğer hiçbir şeyin anlamı kalmaz. Nitekim insanlık tarihine baktığımızda adalet temelinde yükselen toplumların güvenlik ve refah içinde yaşadığını, adaletin kaybolduğu toplumların da kısa sürede yıkılıp gittiğini görürüz. Bunun için bizim medeniyetimizde devlet yönetiminde adaletin önemine bilhassa vurgu yapılır. Zaten medeniyet dediğimiz olgu da ancak adaletin bulunduğu yerde ortaya çıkabilir ve gelişebilir.

Eskiler adalet olunca yiğitliğe gerek kalmaz derler. Sizler devlet ve toplum hayatı bakımından işte böylesine hayati bir görevi yerine getirmek üzere seçilmiş, eğitilmiş, görevlendirilmiş kişilersiniz. Türk milleti adına karar verme mesuliyeti gibi bir vazifeyi inşallah alnınızın akıyla yerine getireceksiniz. Vazifenizi icra ederken hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalmaya itina göstermenizin altını özellikle çizmek istiyorum. Türkiye geçmişte adaleti sağlaması gereken kurumların başka güçlerin emrine girmesinin yol açtığı sancıların bedelini ağır ödemiş bir ülkedir. Adaletin gücü yerine güçlünün adaletinin hakim olduğu olağanüstü dönemler milletimizin hafızasında çok derin izler bıraktı. Travmalara sebep oldu, vatandaşın devlete olan itımatına telafisi imkansız zararlar verdi.

Cumhuriyet tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma atılımlarına imza atarken adalet sistemimizi güçlendirmeyi dört temel önceliğimizden biri olarak belirledik. Ülkemizi sağlık, eğitim ve güvenlikle birlikte adalet üzerinde yükseltme sözüyle milletimizin huzuruna çıktık. Bir yandan anayasamızda ve temel kanunlarımızda gereken düzenlemeleri meclisimizle birlikte hayata geçirmek, diğer yandan adalet teşkilatımızı güçlendirmek için zorlu bir mücadele yürüttük. Bir dönem tek parti faşizminin, bir dönem vesayetin, bir dönüm FETÖ'nün güdümüne giren adalet teşkilatımızı yeniden milletimiz adına karar veren bir güç haline getirmek için çok uğraştık. Hep birlikte 28 Şubat döneminde yargı desteği ile post modern darbe yapıldığına da 17-25 Aralık'ta ve 15 Temmuz'da yargı desteği ile darbe teşebbüsünde bulunulduğuna da şahit olmadık mı?

ADALET SİSTEMİNDE REFORMLARI DEVAM ETTİRİYORUZ

Yargımızın da hala çözüm bekleyen sorunları sıkıntıları vardır. Bunların bir kısmı Anayasa'da yapılması gereken değişikliklerle ilgilidir. Bir kısmı da eski alışkanlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede adalet altyapımızı geliştirmek için başlattığımız reformları devam ettiriyoruz.

İlk adımları 8. Yargı paketi ile atmaya başladık. Ancak çalışılması gereken daha pek çok husus olduğunun farkındayız. Günün değil geleceğin ihtiyaçlarını da karşılayacak bir anayasa gerekliliğini dile getiriyoruz. Eğer bu konuda TBMM'de bir mutabakata varırsak zaten çözüme kavuşmuş oluyoruz. Amacımız bu gereksiz ve yargıya zarar verecek tartışmalardan bir an önce kurtarmalıdır.

Yargıya dahil her tartışmada sokağı adres gösterilmesi siyasi kurumun asli görevini inkar etmek demektir. Biz ülkenin ve milletin her meselesi gibi yargının içindeki sıkıntıları da çözmenin de görev bilincinde olduğumuzu bilerek hareket ediyoruz.

Yüksek yargı kurumlarımızın Anayasa’da belirtilen tanımlarında belirsizlik söz konusudur. Bu kurumlarımız arasında eskiden beri bir hiyerarşi yaşandığını biliyoruz. Vazife tanımlarıyla konumları belirlenen yüksek yargı kurumlarımız arasındaki sorunu gidermeliyiz.

Anayasamıza göre her birinin görev alanı farklı olan yüksek yargı kurumlarımız arasındaki ihtilafı gidermek mecburiyetindeyiz. Danıştay'ın kararı tartışmalı. 

A101 26 Aralık Perşembe aktüel kataloğu yayımlandı Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında