Fatih Altaylı neden yazmadığını açıkladı: 'Tek ayak üstünde köşede bekledim'
Bir süredir yazılarına ara veren Fatih Altaylı, bugün kaleme aldığı yeni yazısında, 'Aslına bakarsanız hiç ama hiç dönme niyetim yoktu, ortam o kadar kirli ve kötü niyetli ki' dedi.
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, "Merak etmeyin, kimse bana 'Yazma' falan demedi. Kendi kendime yazmadım. Daha doğrusu kendime ceza verdim. Bir açıklama da yapmadım çünkü kendime ne kadar ceza verdiğimi bilmiyordum. Üç gün, beş gün mü, bir ay mı, müebbet mi gerçekten bir fikrim yoktu. Çünkü kendi kendime çok kızgındım” dedi.
Fatih ALTAYLI / HABERTÜRK
Tek ayak üstünde köşede bekledim
1 haftadır yazmayınca okurlardan epey bir mail ve sosyal medya mesajı geldi, “Neredesin?” diye.
Önce sağlığımı merak edenlere yanıt vereyim.
Çok şükür iyiyim.
Hem de gayet iyi.
Covid movid olmadım.
Keyfim yerinde mi?
Eh işte!
Bu ülkede bir insanın keyfi ne kadar yerinde olabilirse o kadar yerinde.
Merak etmeyin, kimse bana “Yazma” falan demedi.
Kendi kendime yazmadım.
Daha doğrusu kendime ceza verdim.
Bir açıklama da yapmadım çünkü kendime ne kadar ceza verdiğimi bilmiyordum.
Üç gün, beş gün mü, bir ay mı, müebbet mi gerçekten bir fikrim yoktu.
Çünkü kendi kendime çok kızgındım.
Cezalı bir ilkokul öğrencisi gibi evde oturup kağıtlara birkaç yüz kere şunları yazdım:
“Şerefsizlerle polemiğe girme, senin tek satırına bile layık değiller.”
“Cahillerle tartışma, sanki onlardan biriymiş gibi algılanırsın.”
“Dönme dolaplarla kavga etme, o kadar hızlı dönerler ki, yumruğunu tutturamazsın.”
“Arsızların adını köşende anma, onlar konu oldukları için sevinirler, sen utanırsın.”
“Yalancıları kale alma, başkalarının da almasına neden olabilirsin.”
Aslına bakarsanız hiç ama hiç dönme niyetim yoktu.
Ortam o kadar kirli ve kötü niyetli ki, yakınında bulunmak bile insanın içini acıtıyor.
Muhatap alınacak insan sayısı o kadar az ki, insan kendini yıldızlar arası boşlukta gibi hissediyor.
Yıllardır tanıdığını zannettiğin insanlar öylesine ucuzlatmış ki kendini, insan kendini geçmişte kazıklanmış gibi görüyor.
Ama tüm bunlara rağmen yine de yazmak lazım galiba.
Çünkü gördüm ki, kendime ceza vermeye çalışırken, aslında okurlara cezaya dönüşmüş iş.
Binlerce mail, sosyal medya mesajı.
Telefon, whatsapp…
Ve dün arayan bir genç.
“Abi her sabah yazılarını arıyoruz. Lütfen yaz. Sen farkında değilsin belki ama sayende yalnız olmadığımızı hissediyoruz. Rica ediyoruz abi. Bizi yalnız hissettirme" dedi.
Açık söyleyeyim, sözleri değil ama sözlerinin arkasında sesinde hissettiğim duygu kendime verdiğim cezayı bitirmeme neden oldu.
Ama kendi kendime yüzlerce kez yazdığım cümleler geçerli.
Yakınımda veya uzağımda, tüm haysiyetsizler artık cinsiyetinden bağımsız, cibilliyetine bağımlı, ademe mahkum.