Fatih Altaylı: AK Parti'de değer verdiğim isimlerden biri 'Bizim cenahın İmamoğlu ile ilgili yaptıklarından rahatsızım' dedi
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, AK Parti içinde değer verdiği isimlerden biriyle telefonda yaptığı görüşmeyi köşe yazısına taşıdı.
Fatih Altaylı, Habertürk'te "Vicdan" başlığıyla yayımlanan yazısında "AK Parti içinden değer verdiğim isimlerden biri aradı sabahın erken saatlerinde. Gece Habertürk’teki Ekrem İmamoğlu’nun konuk olduğu programı izlemiş. ‘Fatihciğim bu partiye ne kadar bağlı olduğumu, uzun yıllardır tanıdığım Reis’e asla kötülük gelsin istemeyeceğimi bilirsin’ diye girdi söze" ifadesini kullandı.
Altaylı şöyle devam etti:
"Bu giriş üzerine gardımı almaya hazırlandım.
Benim eleştirel yazılarımı konu edecek ve sitem edecek diye düşündüm açıkçası.
AK Parti’nin eleştiriye en açık isimlerinden biri olduğunu, her şeyi açık açık konuşabilmeye devam ettiğiniz ender AK Partililerden biri olduğunu bildiğim halde, beklentim bu idi.
Ancak beni ters köşeye yatırdı.
‘Bak sevgili dostum, biz bu partiyi kurarken ve bu parti için gecemizi gündüzümüze katıp çalışırken, tek bir şeyimiz var. Vicdanımız. Vicdansızlığa karşı çıktık biz. Ama bugün bakıyorum eleştirdiğimiz ne var ise aynısını, hatta beterini yapıyoruz.’
Şaşırdım ve konunun Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı program ile bağlantısının ne olduğunu merak etmeye başladım.
‘Ne oldu, sen de Ekrem İmamoğlu’na mı oy vermeye karar verdin’ dedim.
‘Yok yok. Her şeye rağmen bazen elim gitmese de partime oy vermeye devam ediyorum ama Ekrem Bey’e yapılanlar vicdanımı yaralıyor’ dedi.
‘YSK kararı mı?’ dedim.
‘Hayır, YSK kararı YSK’nın vicdanıdır. Beni rahatsız etmez. Ben bizim cenahın Ekrem İmamoğlu ile ilgili yaptıklarından rahatsızım’ dedi.
Akşam programda Ekrem İmamoğlu'nun sözlerinin kesilip biçilerek, İstanbul’u bazı terör örgütleri ile birlikte yönetecekmiş gibi gösteren bir video hazırlanmasından şikayet etmişti.
‘O videoyu hazırlayan hanımefendinin kim olduğunu bütün İstanbul teşkilatı biliyor. Ve çok ayıp ediyorlar. Bu videoyu hazırlayan E.K hanım. İl örgütüne bir şekilde girdi. Hatta bir ara Tanıtım ve Medya İlişkileri Başkanlığında görevlendirildi. Tepki üzerine oradan alındı fakat ilde görevi sürüyor. Şunu bil ki, bu Pelikan taktikleri partide ciddi rahatsızlık yaratıyor.’
‘Engelleyin o zaman’ dedim.
‘Engelleyemiyoruz. Çok çirkin işler yapıyorlar. Eskiden, Milli Görüş döneminde bize yapılanların daha beterini şimdi bunlar yapıyor. Bunun vebali var’ dedi.
Siyasi yelpazenin her tarafında hâlâ vicdan sahibi siyasetçilerin olması belki iyice dibe vurmamızı engelliyor.
Onlar da gidince halimiz iyice harap anlaşılan.
ÇOK OLMAYAN ADAMLARDAN BİRİ
Bazı futbolcular vardır, hangi formayı giyerse giysin, isterse en ezeli ve ebedi rakibinizde oynasın onları seversiniz, onlara saygı duyarsınız.
Bunlardan biri de Fenerbahçe’nin bana göre unutulmazlarından biri Şükrü Birant. Gençler hatırlar mı bilmiyorum Birant’ı.
Belki Fenerbahçe TV’de katıldığı programlardan biraz bilirler ama centilmenlerin sporcu olabildiği dönemlerin tipik bir adamıydı Birant.
İyi eğitimli, janti, zarafet dolu bir futbolcu idi.
Bir yandan da tatlı bir alemci tarafı vardı ama o tarafı da çok şık bir biçimde götürürdü.
Hatırladığım, Fenerbahçe’deki futbolculuk kariyeri boyunca tek bir sarı kart bile görmemiş olmasıydı.
Şahane bir adamdı anlayacağınız.
Rakip takımın koyu bir taraftarı olmama rağmen, çocuk yaşımda Şükrü Birant’a hayranlık duyardım.
O Birant şimdi yoğun bakımda imiş.
Birkaç gün önce ciddi bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılan Birant’ın hayati tehlikesinin sürdüğünü öğrendim.
Tüm sporseverlerin, özellikle de Fenerbahçe taraftarlarının Birant’a pozitif dileklerini yollamalarını, dua etmelerini istiyorum.
Böyle spor adamlarından çok yok çünkü.
KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM
Anket manket yapılıyor.
Yapılsın bir itirazım yok elbet.
Ama anketlerden öte gördüğüm bir şey var.
AK Parti durduk yerde kendisine bir ‘rakip’ yarattı.
Geçen gün bir arkadaşım bir video yollamış WhatsApp’tan.
Açtım izledim.
Orta Karadeniz’in bir köyünde 100 yaşında bir nine, ailenin gençleri ile sohbet ediyor.
Gençlere Ekrem İmamoğlu’nu övüyor. Hakkının yendiğinden söz ediyor.
Geçen yılın sonuna kadar pek kimsenin adını bilmediği İstanbul’un bir banliyö belediye başkanı, Karadeniz’in köyünde, 100 yaşındaki bir kadının aklına girdiyse eğer, bu o belediye başkanının başarısı kadar, rakiplerinin de başarısızlığı demektir.
Hele hele o kişi mensubu olduğu partinin kimliğinin de önüne geçip ‘Ekrem’ ya da ‘İmamoğlu’ olarak anılmaya başlamışsa, rakipleri açısından sıkıntı büyüktür.
Siyasette bu şekilde öne çıkan son kişinin kim olduğunu hatırladığınız zaman, bir musibetin bin itirazdan daha hayırlı olduğunu anlamıştır herhalde iktidar.
Ama geç olmuştur muhtemelen.
YASAL SONUÇ
Sabahattin Önkibar’a saldıranlar da serbest.
Beklenen sonuç.
Niye böyle oluyor?
Basit.
Bu ülkede kanun böyle.
Bırak tekme tokadı, silahlı saldırıda bile böyle sonuçlanıyor olaylar.
Vatandaş için de böyle, gazeteci için de böyle.
Peki aksi mümkün mü?
Tabii ki, mümkün.
Savcı olayı basit saldırıdan çıkarıp, halkı kin ve düşmanlığa tahrik maksadıyla ve ülkede kaos ve kargaşayı hedefleyen bir girişim olarak nitelendirirse ve bu yönde bir taleple mahkemeye sevk ederse belki mahkemeler tutuklanma kararı verir.
Ama aksi takdirde ister gazeteci döv, ister siyasetçi, ister sade vatandaş.
Serbest kalırsın.
Yasa karşısında fark yok çünkü.
CESARET
Çok basit Ahmet Kardeşim.
Çok basit.
Seni dövenler, senin kanalında program konuğu oldu.
Başka söze gerek var mı?"