'Erkan Can ve Zafer Algöz oyuncunun özetidir'
Çok sayıda dizi filmin sanat yönetmenliğini yapan Burhan Türk, sektörle ilgili açıklamalarda bulundu.
‘Halam Geldi’, ‘Bugünün Saraylısı’, ‘Elveda Katya’, ‘Bir Ömür Yetmez’, ‘Kaybedenler Kulübü’, ‘Yengeç Oyunu’, ‘Vali’, ‘Aşk Kapıyı Çalınca’, ‘Küçük Hanımefendi’, ‘Köprü’, ‘Hacı’, ‘Yanık Koza’, ‘Nehir’, ‘Şubat Soğuğu’, ‘Lise Defteri’, ‘Keloğlan’, ‘Seni Yaşatacağım’ gibi çok sayıda dizi filmin sanat yönetmenliğini yapan Burhan Türk, Filmstudio dergisinin 4. sayısına konuk oldu.
Türk, sinema ve televizyon sektörünün ve sanat yönetmenliğinin gerçeklerini Filmstudio'ya anlattı. Röportajda ayrıca, sektörün sorunları, açmazları ve çözüm yollarının yanı sıra meslekte başarının sırları Burhan Türk’ün bakış açısından okuyucuya sunuluyor. İşte, o röportaj:
FS: Sektöre nasıl başladınız?
BURHAN TÜRK: Sektöre ilk olarak 2002 yılında tiyatrolarda dekor uygulaması yaparak başladım. Daha sonra klip, reklam ve akabinde dizi sektörü ile devam ettim. Uzun zamandır sadece sinema filmleriyle devam ediyorum.
SEKTÖR OLMASI GEREKTİĞİ YERE GİDİYOR
FS: Eskiden sanat yönetmeni diye bir kavram yoktu, bu ihtiyaç neden kaynaklandı?
BURHAN TÜRK: Sektörün olması gerektiği yere gidiyor olmasından kaynaklandı. Kostüm sorumlusu da yoktu. Oyuncuların kendi gardropları vardı, hangi rolü oynuyorlarsa ona uygun kıyafetleri kendileri getiriyorlardı. Set ekibi; sanatın, kostümün ve birçok departmanın işini yapıyordu. Sektör geliştikçe branşlaşmalar oluştu.
GÖRSEL OLAN HER ŞEY SANAT YÖNETMENİNİN ELİNDEN GEÇMELİ
FS: Sanat yönetmeni kimdir? Ne iş yapar? Ne iş yapmalı?
BURHAN TÜRK: Görsel olan her şeyin sanat yönetmeninin elinden geçmesi gerekiyor. Yönetmenin müdahale edeceği konular dışında kadraj içerisine giren her şey; kostüm, saç, makyaj, dekor, aksesuar tamamen sanat yönetmeninin elinden geçmeli ama Türkiye’de böyle uygulanmıyor. Makyajı yönetmen söyler, öyle yapılır diye biliyorlar, oysa ki bunların hepsi yönetmene bir yüktür ve üzerinden ne kadar yük alınırsa o kadar keyifli işler ortaya koyar. Görüntü yönetmeni de daha iyi ve olmasını hayal ettiği gibi resimler elde edebilir.
ARKA EKİP DAHA ÇOK ÇALIŞIR, OYUNCU ŞİKÂYET EDER
FS: Oyuncular çalışma saatlerinin uzunluğundan şikayetçiler. Siz de şikayetçi misiniz? İşinizde yaşadığınız zorluklar ve sorunlar neler?
BURHAN TÜRK: Arka ekip daha çok çalışıyor ama oyuncular daha şikayetçi, bu büyük bir dert. Oyuncuda ego olması gereken bir kavram, ama dozajını iyi ayarlamak lazım. Görüntü yönetmenine, sanat yönetmenine, senariste hiç alakasız biri müdahale edebiliyor. Rütbesi ve yaşı büyük olan oyuncu diğerine karışabiliyor. Bence en büyük sorunumuz profesyonel çalışamamamız.
Onun dışında bizim her şeyimiz var. Yabancı ülkelerde de iş yaptım, teknik teçhizat olarak birçok ülkeden öndeyiz. Daha önde olduğumuz dublaj gibi konuları zaten herkes bilir. Ama bizde bundan daha fazlası var. Setlerde birim şefleriyle ya da işin profesyonelleriyle sözleşme imzalayıp her şeye mutabık kalınıp işe başlanıyor ama alman gereken bilgiyi almak yerine hükmetmek tercih ediliyor, en ters giden bu bence. Bir birim şefiyle bir proje için anlaşmışsan ona ihtiyacın var demektir o zaman doğru olan şey o departmanı o kişiye yani ustasına teslim etmektir.
DİZİ SAYISI ÇOĞALMADI, RAYINA OTURDU
FS: Dizi sayılarının artması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
BURHAN TÜRK: Dizi sayısı çoğalmadı. 2007-2008 yıllarında daha çoktu. Krizle beraber azaldı, şimdi tekrar rayına oturmaya başladı.
KOMEDİ FİLMLERİNDE SANATA FAZLA ÖNEM VERİLMİYOR
FS: Türkiye’de yapılan dizi ve filmlerde sanat gücü en zayıf olan tür sizce hangisi?
BURHAN TÜRK: Korku filmlerinde bütçeden dolayı çok teferruata giremesek de biraz iş yapılıyor. Komedi filmlerimiz, genelde çizgi altı komedi filmleri olduğundan sanata çok fazla önem verilmiyor.
FS: Sanatsal anlamda en beğendiğiniz filmler hangileri? Çalıştığınız filmlerden en fazla keyif aldığınız hangisiydi?
BURHAN TÜRK: Tabiki; Yüzüklerin Efendisi, hem görsel hem sanatsal anlamda beğendiğim film. En keyif aldığım iş “Kaybedenler Kulübü”.
TÜRKİYE’DE SİNEMA ÇEKMEK CESARET İŞİ
FS: Sektörün içinden biri olarak dizi ve film sektörünü nasıl buluyorsunuz?
BURHAN TÜRK: Sinema sektörünü çok iyi buluyorum. Sinemamız altın çağını yaşamaya başladı. Biz öyle bir ülkeyiz ki her gün bir şeyler çıkıyor. Hiçbir şeyi planlayamıyorsunuz. Bir sinema filminin vizyona gireceği gün derbi maçı var mı? O gün özel bir gün mü? Politik durumlar çıkıyor. Böyle bir ülkede sinema çekmek cesaret işi.
FS: İzlemekten keyif aldığınız oyuncular kimler?
BURHAN TÜRK: Erkan Can, Zafer Algöz; onlar oyunculuğun gayet net özetidir. Bizde Kurtlar Vadisi’nden mezun olduysan bütün hayatın öyle geçiyor, tersi roller almıyorlar. Öyle bir hakkın yok ki senin. Kadir İnanır’ın kalkıp da Komser Şekspir’de kadın kıyafetleriyle oynadığı ülkede yeni nesil böyle şeyleri göze alamıyor.
GÖRÜNTÜDE SON SÖZÜ IŞIK SÖYLER
FS: Sanatsal açıdan en beğendiğiniz diziler hangileri?
BURHAN TÜRK: Muhteşem Yüzyıl ile Kurt Seyit ve Şura’nın sanatını çok beğeniyorum. Dönem işi olduğu için sanat departmanı daha ağırlıklı olarak görülüyor, halbuki öyle değil. Çok güzel yapsanız bile son sözü ışık söyler. Eğer ışık ekibi onu satamazsa berbat bir iş çıkar ortaya. Ne yaparsanız yapın en sonu ışık ve kameradan geçiyor, zincirleme gidiyor.
Leyla ile Mecnun dizisinin sanat ekibine saygı duymak gerekiyor. Her bölüm bambaşka bir dünyaya giriyorlar. Bence çok iyi bir iş çıkartmışlar.
BİZ BU İŞİ AMERİKA GİBİ YAPAMIYORUZ
FS: Bir film izlediğinizde sanat yönetmenliğini kimin yaptığını tahmin edebiliyor musunuz?
BURHAN TÜRK: Evet, kullanılan ürünlerden anlıyorum. Biz bu işi Amerika’daki gibi yapamıyoruz. Belli bir bütçe hazırlanıp da sanat bölümü tasarım yapıp gidip o malzemeleri ürettiremiyor. O maliyetlere gücümüz yok bizim. Her sanat yönetmeninin arasının iyi olduğu ve yıllardır sponsor olarak çalıştığı firmalar vardır. Genelde aynı ürünleri kullanıyordur, bu çok belli ediyor durumu.
AMERİKA İLE ARAMIZDA SADECE İMKAN FARKI VAR
FS: Amerika ile boy ölçüşebilecek dizilerimiz ve oyuncularımız var mı?
BURHAN TÜRK: Oyuncularımız var. Amerika’nın kültürünü bütün dünya kabul etti. Hollywood bizim gibi bu işe 1990’lı yıllardan sonra başlamadı. Siyah beyaz dönemlerden beri bize ve bütün dünyaya film satıyor. Kendi kültürünü bize anlattı. Hepimiz noeli, şükran gününü biliyoruz. Tüm dünya onlara ait her şeyi bilir ve kolayca kabullenir. Birçok şeyi onlardan öğrendik.
Amerika için bütün dünyaya filmlerini satmak çok kolay, alt yapıları hazır. Bizim dil olarak hareketlerimizi, şeklimizi, giyinişimizi, hiçbir şeyimizi dünya bilmiyor, sadece yakın kültürler biliyor.
FS: Amerika’daki dizi ve filmlerdeki sanat ile bizim uygulamalarımızı kıyaslar mısınız?
BURHAN TÜRK: Geride değiliz, maddi güçten dolayı birçok şey uygulanamıyor o kadar. Amerika’daki sanat yönetmenleriyle, görüntü yönetmenleriyle buradakilerin çok büyük bir farkı yok, sadece imkan farkı var.
SANAT YÖNETMENİNİN BÜNYESİ DAYANIKLI OLMALI
FS: Sanat yönetmenliği yapmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler?
BURHAN TÜRK: Sektörün dışındaki herkes, duyduklarından haberlerde izlediklerinden zorlukları biliyor. Kadın erkek fark etmez, sanat yönetmeninin bünyesi dayanıklı olmalı. Kaygı verici bir cümle ama doğrusu bu. Okulu bitirdiğinde birçok kişiye destek verdim; “ dediğinizde haklıymışsınız ben üniversitede kalacağım” deyip giden çok oldu.