Erdoğan, uluslararası medyayı topa tuttu: Balinalar kadar haber değeri yok!
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, uluslararası medyayı eleştirerek "Gazze'de alçakça öldürülen bebeklerin, balinalar kadar haber değeri yok" dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İnanın Filistinlilerin, uluslararası medyanın çoğunda fok balıkları kadar bile değeri yok. Gazze'de alçakça öldürülen bebeklerin, balinalar kadar bile haber değeri yok. Taksim'de vandallar şiddet eylemleri yaparken uluslararası medya oraya toplanıp saatlerce canlı yayın yapıyordu. Ukrayna'da, Mısır'da gençlerin ülkelerini tahrip eden eylemleri saatlerce, günlerce yayınlanıyordu. Taksim'de polisimiz gaz kullandı, su kullandı diye Avrupa Birliği, Avrupa ülkeleri, Batılı ülkeler bize demokrasi dersi vermeye yelteniyordu. Biber gazı için ayağa kalkan o demokratlar nerede?" dedi.
Erdoğan, Karayolları Parkı yanında düzenlenen mitingde, dayanışmanın, birliğin, hoşgörünün şehri Mardin'in bugün yine çok farklı olduğunu, kentin bir kez daha milletin adayına, milli iradeye, demokrasiye, kardeşliğe sahip çıktığını söyledi.
"Rabbim Mardin'i, bu güzel şehri, evliyanın, alimlerin, ariflerin, Ashab-ı Kiram'ın şehri Mardin'i muhafaza eylesin" ifadesini kullanan Erdoğan, "Bu vesileyle ramazan-ı şerifte, Kadir Gecesi'nde yaptığınız ibadetlerin, hayırların, duaların kabul olmasını niyaz ediyorum. Rabbim inşallah sizleri, bizleri, hep birlikte, nice bayramlara bayram havasında eriştirsin diye dua ediyorum" diye konuştu.
Ramazan Bayramı'nı bir kez daha hüzünlü, kederli, yürekleri acı içinde idrak etmek zorunda kaldıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hamdolsun Türkiye'de huzur ve güven içindeyiz. Yanı başımızda kardeşlerimiz gerçekten çok zor şartlar altında hayatta kalma mücadelesi veriyor. Irak, bayrama ağız tadıyla çıkamadı. Suriye bir kez daha bayramı acı içinde, kanla, gözyaşıyla geçirmek zorunda kaldı. Mısır, Libya aynı şekilde bayramı buruk geçirdi. En çok da Gazze, mübarek ramazan günlerinde, Ramazan Bayramı'nda dünyanın gözleri önünde bin 300 şehit verdi."
Gazze'de çok büyük bir insanlık dramı yaşandığına işaret eden Erdoğan, bölgede suyu, elektriği kestiklerini, yolları, alt yapıyı yok ettiklerini, okulları, camileri, hatta zaten imkansızlık içindeki hastaneleri dahi bombalamaya başladıklarını söyledi.
Erdoğan, "1,5 milyon nüfuslu bir şehir, dünyanın gözü önünde, insanlığın ilgisiz bakışları altında toplu halde can çekişiyor. İnanın Filistinlilerin, uluslararası medyanın çoğunda fok balıkları kadar bile değeri yok. Gazze'de alçakça öldürülen bebeklerin, balinalar kadar bile haber değeri yok" değerlendirmesinde bulundu.
Taksim'de vandallar şiddet eylemleri yaparken, uluslararası medyanın oraya toplanıp saatlerce canlı yayın yaptığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ukrayna'da, Mısır'da gençlerin ülkelerini tahrip eden eylemleri saatlerce, günlerce yayınlanıyordu. Taksim'de polisimiz gaz kullandı, su kullandı diye Avrupa Birliği, Avrupa ülkeleri, Batılı ülkeler bize demokrasi dersi vermeye yelteniyordu. Biber gazı için ayağa kalkan o demokratlar nerede? Polis su kullandı diye özgürlükten bahsedenler nerede? Sağa sola parmak sallayan, güya demokrasi, insan hakları dersleri veren o mütekebbirler nerede? Hiç sesleri çıkmıyor. Gazze'de ölen bebekleri, çocukları görmüyorlar. İstedikleri kadar sırtlarını dönsünler, istedikleri kadar görmezlikten, duymazlıktan gelsinler, o Gazzeli bebeklerin, o Gazzeli çocukların kanlı, masum yüzleri her birinin rüyasına girecek ve her birine ebediyen kabus olacaktır."
Orta Doğu'da Hitler yeniden dirilirken
"İsrail'de bir grup sokağa çıkmış, 'Yarın okul olmayacak, Gazze'de çocuk kalmayacak" diye slogan atıyor" diyen Erdoğan, "Biz, İsrail yönetimini Hitler'e benzetince beyefendiler rahatsız oluyor. Bu İsrail yönetiminin Hitler'den ne farkı var? Bu İsrail yönetiminin Naziler'den ne farkı var? Orta Doğu'da faşizm yeniden canlanırken, Orta Doğu'da Hitler yeniden dirilirken dünya bunu daha ne kadar seyredecek? Dünya harekete geçmek için daha ne kadar bekleyecek" ifadesi kullandı.
İsrail'in çıkıp utanmadan, sıkılmadan bütün dünyaya "meşru müdafaa" dediğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Bebeklerden çekinecek kadar mı korkaksınız? Çocuklardan ürkecek kadar mı korkaksınız? Ağzında emziğiyle öldürdüğünüz çocuğa karşı siz neyi müdafaa ettiniz? Yapılan meşru müdafaa değil açıkça katliamdır, soykırımdır. Biz zalimin rengine bakmaz karşısına çıkarız. Biz mazlumun rengine bakmaz sahip çıkarız. Çünkü bizim inancımız bunu emreder. Yolundan gitmekle şeref duyduğumuz Peygamberimiz Efendimiz bize bunu emrediyor. İşte Mardin burada. Türk, Kürt, Arap, Süryani bir arada, hoşgörüyle yaşıyor. Hatay'da Müslüman, Hristiyan, Musevi bir arada yaşıyor. İstanbul'da her dinden, her mezhepten vatandaşlarımız özgürce yaşıyor ve inançlarını yaşatıyor. Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Süryani'siyle, Alevi'si, Sünni'si hep birlikte tek milletiz. Çünkü biz yaratılanı yaradandan ötürü sevdik. Bu şekilde yürüdük, bu şekilde yürüyoruz."
Kimse bize antisemitist diyemez
Erdoğan, AK Parti iktidarı olarak 12 yılda herkese, her etnik gruba, her dini gruba haklarını teslim edenlerin kendileri olduğunu anlatarak, "İşte en son Mardin'de Süryani vatandaşlarımıza yıllardır mücadelesini verdikleri başta Mor Gabriel Kilisesi başta olmak üzere haklarını teslim eden yine biz olduk. Allah'a hamdolsun hiç kimse bize antisemitist diyemez. Bunu diyen kendisini bitirir" dedi.
Dışarıda kendilerini Gazze konusunda susturmaya çalışırlarken, içeride de bazılarının İsrail'in işini kolaytırmak için ellerinden geleni yaptığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tarihi vazifelerini bir kez daha yerine getiriyor, İsrail'in katliamlarını örtmek için çaba gösteriyorlar. CHP, MHP, onların ortak adayları, bunların yanında HDP, bizim Gazze konusunda takındığımız tavırdan son derece rahatsızlar. Biri çıkıyor, Suriye ve Irak'taki Türkmen kardeşlerimizi istismar ederek İsrail'e destek veriyor. Bir başkası çıkıyor Suriye'deki Kürt kardeşlerimizi istismar ederek İsrail'in işini kolaylaştırıyor. Biz Gazze için ne yapıyorsak, Irak ve Suriye'deki Türkmen kardeşlerimiz için daha fazlasını yapıyoruz. Filistin için ne yapıyorsak Suriyeli kardeşlerimiz için, oradaki Arap, Kürt, Türk kardeşlerimiz için daha fazlasını yapıyoruz. Ama biz onların güvenliğini sağlamak için kılı kırk yararak yaptıklarımızı mümkün olduğunca sessiz gerçekleştiriyoruz."
"Bunların monşer adayı günlerdir Türkmenlerden bahsediyor" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan, "Bilmiyorlar ki onlar konuştukça, onlar istismar siyaseti yaptıkça oradaki Türkmenlerin durumu riske giriyor. Bunlarda dış politika aklı, diplomasi aklı yok. Bunlar sadece koltuk derdindeler. 10 Ağustos'ta bir kez daha kaybedecekler, bu sefer koltuk sallanacak. Onun için saldırganlar, onun için aklı, izanı, iradeyi, vicdanı tatile çıkardılar" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı adayının dayatıldığını ve MHP Genel Başkanının da boyun eğerek bu adaya teslim olduğunu dile getiren Erdoğan, "Pot üstüne pot kırıyor, gaf üstüne gaf yapıyor. Ama en son öyle bir şey yaptı ki yenilir yutulur cinsten değil. Ne diyordu bu çatı aday, burası çok enteresan, 'Benim babam Mehmet Akif'in arkadaşı.' Gerçekten babası çok muhterem bir insandı, benim edindiğim bilgiler de öyle ama gel gör ki oğlu babasının izinden değil, başkalarının izinden gidiyor" değerlendirmesinde bulundu.
İstiklal Marşı'nı bile tanımayan bir adayı o fıçıya kapak yaptılar
"Babasına bu topraklarda yaşamayı adeta haram kılanların peşinden gidiyor" diyen Erdoğan, İhsanoğlu'nun İstanbul Edirnekapı Şehitliği'ni ziyaret ettiğini ve orada kitabede yazan dörtlüğü okuduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"(Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda/ Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda/ Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda), böyle bir dörtlük vardı. Kardeşlerim sonra çıktı ne dedi, 'Bu dörtlük herhalde Çanakkale Şehitleri şiirinden' dedi. Bakın unutma değil, karıştırma değil, dil sürçmesi değil, İstiklal Marşı ile Çanakkale Şehitlerine şiirini ayırt edemeyecek kadar bu ülkeye, bu topraklara, bu millete yabancı. Babasına karşı da nankör, merhum Akif'e karşı da maalesef nankör. İstiklal Marşı'nı dahi bilmeyen bu aday, CHP'ye, MHP ye bir kez daha hayırlı olsun. Şimdi ben sesleniyorum, 'Ey MHP'ye gönül veren kardeşlerim bu adama mı oy vereceksiniz?' 'Ey CHP'ye gönül veren kardeşlerim bu adama mı oy vereceksiniz?' MHP Genel Başkanı ahlaksızca, edepsizce hakaretler savuruyor. Ey Bahçeli hakaret etmeyi bırak da sen bu monşer adayı bundan sonra tabanına nasıl izah edeceksin onu söyle. Bahçeli'yi önce CHP'yle aynı fıçının içine koydular, yetmedi fıçının içine Pensilvanya'yı da koydular, yetmedi oraya bir de marjinal sol partileri koydular, yetmedi ithal, sanal, monşer bir adayı, İstiklal Marşı'nı bile tanımayan bir adayı o fıçıya kapak yaptılar."
Mardin 10 yıllar boyunca ne çektiyse CHP'den çekti
CHP ve MHP tabanının bundan sonraki süreçte İhsanoğlu'nun arkasında durmayacağına inandığını aktaran Başbakan Erdoğan, "Ben biliyorum ki Mardin'de zaten CHP'ye, MHP'ye oy yok ancak burada bir hususa daha dikkatlerinizi çekiyorum, Mardin'de inşallah Doğu ve Güneydoğu'nun CHP'si olmaya çalışan HDP adayına da oy çıkmaması lazım. Ne diyor HDP'nin adayı, 'CHP ortak aday gösterseydi ittifak yapacaktık' diyor. Şu hale bakar mısınız? Yani pazarlık sonuçlansa gelecek sizden CHP'ye oy vermenizi isteyecek. Mardin CHP'ye oy verir mi? Mardin 10 yıllar boyunca ne çektiyse CHP'den çekti, CHP zihniyetinden çekti. Ama şimdi de söylüyorum, şimdi de HDP den çekecek" diye konuştu.
Bunlar sadece tehditten anlar, yemekten, götürmekten anlar
Havaalanından gelirken yolların durumunun kötü olduğunu ve temizliğin de yapılmadığını gördüğüne değinen Başbakan Erdoğan, temizliği Yeşilli Belediyesinin yaptığını belirterek, "Nerede büyükşehir? Yok. Kardeşlerim bunlar hizmet nedir bilmez, bunlar hizmetten anlamaz, bunlar belediyecilikten anlamaz. Bunlar sadece tehditten anlar, yemekten, götürmekten anlar. Onun için zaten bu seçimlerde alabileceği herhangi bir oy yok" ifadesini kullandı.
"Sizler bu adam Kürtçü olduğu için mi oy vereceksiniz, yoksa hizmet ehline mi oy vereceksiniz?" diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, siyasi Kürtçülüğe de karşıyız, biz siyasi Türkçülüğe de karşıyız, biz tüm etnik yapı müdafaasına karşıyız. Biz, 77 milyonun partisiyiz ama bunlar maalesef bir grup etnik anlayışın partisi. Onun için de belli yerlerde varlar ama Türkiye'nin genelinde yoklar. Biz ise 81 vilayetin tamamında varız. İnşallah Mardin CHP'nin izinden yürüyen bu adaya da prim vermeyecek. Bu aday Batıda Kürt kelimesini kullanamayan, Doğuda Kürt kardeşlerimi istismar eden bu adaya inşallah tüm Doğu ve Güneydoğu'da inanıyorum ki sandıkta dersini verecek. Bu aday öyle bir aday ki terörle arasına mesafe koyamayan ama oğlu dağa zorla çıkarılmış anneleri aşağılayan bu adaya 10 Ağustos'ta ders vermesi lazım. Baktım dün bayanlarla bir toplantı yapıyor, orada da bayanlara karşı gayet güya müşfik, ya siz nasıl kadın haklarına saygınız var ya. Siz Diyarbakır'da belediyenin önünde o ağlayan, feryat eden annelerin sesini duymadınız mı? Onları belediyenin önünden kovalayan siz değil misiniz, siz kovdunuz, onların yavrularını dağa zorla kaçıran siz değil misiniz? Kardeşlerim anneler işte bunun hesabını 10 Ağustos'ta sormalısınız, sormalıyız. Abiler, babalar sormalıyız."
Yozgat Sürmelisi'ni de bağlamayla çalmasını öğrensin
Tehditlere kulak asılmaması gerektiğini belirterek, "Allah'ın verdiği canı ondan başkası alamaz bunu böyle bilelim" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Diyarbakır'da evlatları için feryat eden, dua eden, çocuklarının dağa çıkarılmasına itiraz eden annelere saygısızca hakaret eden bu adaya gereken dersi sandıkta vermelisiniz. O kadar terbiyesiz ki şu lafa bak, 'Onlar parayla satın alındılar.' Bu lafı söylüyor. Bu, ne demek ya? Bir Kürt annesi parayla satın alınıyor öyle mi? Bunu nasıl söylüyorsun. Bu, saygısızlığın daniskasıdır. Onun için buna dersi 10 Ağustos'ta vermektir. Batıda Gezici olmaktan bahseden, dans etmekten bahseden, Doğuda dil değiştiren bu aday inşallah dersini alacak. Bir de şunu söyledi, güzel bağlama çalıyormuş. Ona buradan bir tavsiyede bulunayım, Yozgat Sürmelisi'ni de bağlamayla çalmasını öğrensin. 10 Ağustos'tan sonra CHP, MHP adayını da yanına alsın 'Dersini almış da ediyor ezber' türküsünü hem çalsın hem söylesin. Hatta kendi yazdığı 'Manisa'nın Nehirleri' türküsünü de hem çalsın hem söylesin. Kardeşlerim 10 Ağustos'ta bir yanda milletin adayı var, diğer yanda statükonun, vesayetin adayları var. Bir yanda yeni Türkiye var, diğer yanda eski Türkiye var. Bir yanda Çözüm Süreci var, diğer yanda acı var, gözyaşı var, yasaklar var, baskılar var."
Erdoğan, Mardin'in cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kararını verdiğini, Mardin'de vesayete, statüko partilerine, eski düzen Türkiye partilerine ve çözüm karşıtlarına oy olmadığını söyledi.
Erdoğan, Türkiye'nin son 12 yılda her alanda çok değiştiğini ve bu değişimin devam ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"12 yıl içerinde yeni okullar, hastaneler, yollar, köprüler, barajlar inşa ettik, demokrasinin standartlarını yükselttik, özgürlükleri genişlettik. 12 yıl önce hayal gibi görünen nice meseleyi çözdük. 12 yıl önce bırakın Kürtçe konuşmayı, bırakın Arapça konuşmayı, 'Kürt' demek zulüm bahanesiydi. Ne yaptık? Mardin'e bir üniversite kurduk. Bu üniversitemizde Yaşayan Diller Enstitüsü kurduk. Kürt Dili ve Edebiyatı var, Arap Dili ve Edebiyatı var, Süryani Dili ve Edebiyatı var. Hiçbirinden çekinmedik. Bir şey olmadı, bölünmedi, parçalanmadı, Türkiye yerinde."
Tüm bunları hayata geçirdikleri için tepkilerle karşılaştıklarını ama kendilerinin kenetlendiğini ve kardeşliklerinin daha da büyüdüğünü ifade eden Erdoğan, Feqiye Teyran'ın divanının Kültür ve Turizm Bakanlığınca yayımlandığını bildirerek, "12 yıl önce bu olacak denilse, kim inanırdı?" diye sordu.
Erdoğan, Ensar Vakfı tarafından Kuran-ı Kerim'in Kürtçe mealinin ortaya çıkarıldığını belirterek, "12 yıl önce Kuran'ın Kürtçe meali basılacak denilseydi inanır mıydınız? Adım adım yasakları kaldırıyoruz, adım adım engelleri aşıyoruz. Türkiye'deki gerilim hatlarını kaldırıyor, uçurumları, hendekleri, engelleri temizliyor, 77 milyonu kuçaklaştırıyoruz. 10 Ağustos'ta cumhurbaşkanı seçildiğimde, bu reformlar adım adım devam edecek. Çözüm süreci daha bir kararlılıkla sürecek. Çözüm sürecinin karşıtları kaybetti, daha da kaybedecekler" diye konuştu.
Dinimizde takiye, yalan, iftira asla yok ama bunlarda maalesef var
Çözüm sürecinin karşısında en başta "Pensilvanya ihanet şebekesinin" olduğunu ve onların her türlü sabotaj ile her türlü ırkçı saldırıyı yaptığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlarda takiye var, bunlarda yalan var, bunlarda iftira var. Günlerdir İstanbul Adalet Sarayı'ndaki şovlarını izliyorsunuz değil mi? Hani o tuzluk milletvekilleri var. Onların orada yaptığı şovları da izliyorsunuz değil mi? Fakat siz bize destek verdiniz, yetki verdiniz. Biz size ne dedik, 'inlerine gireceğiz' dedik ve şimdi inlerine giriyoruz. Yaptıkları bütün hukuksuzlukların hesabı tek tek sorulacak. Bazı dostlarım, kardeşlerim bana diyorlar ki; 'siz cumhurbaşkanı makamına çıkacaksınız, bundan sonra bunlarla bu mücadele devam edecek mi?' Kardeşlerim, bu can bu bedende oldukça, bilesiniz ki ulusal güvenliğimizi tehdit eden bu unsurlara karşı sonuna kadar bu mücadele devam edecektir. Hiç endişeniz olmasın. Çünkü biz buralara kolay gelmedik. Bizim medeniyetimizde, bizim dinimizde takiye, yalan, iftira asla yok ama bunlarda maalesef var. Bunlar leblebi çekirdek yer gibi bunu yiyorlar. 30 Mart'ta hesapları tutmadı, inşallah 10 Ağustos'ta da tutmayacak."
"Mardin ile İstanbul'u buluşturacağız"
Erdoğan, Mardin'in sahip olduğu güzelliklere ve potansiyele rağmen uzun yıllar yokluğa ve yoksulluğa mahkum edildiğini ifade ederek, hükümet olarak yaptıkları hizmetler ve hayata geçirdikleri yatırımlarla Mardin'i yeniden ayağa kaldırdıklarını söyledi.
Hızlı trenin Karaman, Ulukışla, Mersin, Adana, Osmaniye, Gaziantep ve Şanlıurfa'yı izleyerek Nusaybin'e kadar geleceğini bildiren Erdoğan, Mardin ile İstanbul'u buluşturacaklarını dile getirdi.
Ilısu, elektrik üretiminden yılda 700 trilyon katkı sağlayacak
AK Parti hükümeti gelene kadar 79 senede Mardin'de sadece 29 kilometre bölünmüş yol yapıldığına dikkati çeken Erdoğan, kendilerinin ise 12 yılda 220 kilometre bölünmüş yol yaptıklarını bildirdi.
Hava taşımacılığında Mardin'i ihmal etmediklerini vurgulayan Erdoğan, Mardin Havalimanını yeniden ele aldıklarını ve büyüttüklerini söyledi. Havalimanına yeni bir terminal binası yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, ''İnşallah seçimlerden sonra açmak da bize nasip olur'' dedi.
Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin Mardin'in en gözde barajlarından biri olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Ilısu, Dicle nehri üzerinde yapılmış en büyük baraj ve santral olacak. Sadece elektrik enerjisi üretiminden ekonomiye yılda 700 trilyon katkı sağlayacak. Buranın toplam keşif bedeli ne biliyor musunuz? 1 milyar Avrodan fazla. 1 milyar Avro, bundan bahsediyoruz. Bu ne demek biliyor musunuz? Yaklaşık 3 katrilyon lira. Barajın inşası süratle devam ediyor. Yarıdan fazlası bitmiş durumda. İnşallah iş takvimine uygun bir şekilde tamamlayıp, Mardinimiz'e kazandıracağız. Ilısu Barajının çevresi de adeta gayet güzel şehirlerle oralarda dolanacak. O da olacak. Mardin Beyaz Su projesiyle binlerce yıllık tarihin canlı şahidi olan Mardinimiz'in suya olan hasreti de bitecek. Proje etap etap devam ediyor.''
Konuşmasında Mardin'de yapılan hastane projelerine de değinen Erdoğan, ''Bunlarla yetinmiyoruz, biz nasıl Türkiye için bir hayal kurup, bunun gerçekleşmesi için çalıştıysak, Mardin için de hayaller kurduk. Bunları gerçeğe dönüştürmenin mücadelesini verdik. Bu sevda, bu hizmet mücadelesi burada bitmeyecek, büyük bir heyecanla devam edecek. 10 Ağustos'ta sizlerin teveccühüyle cumhurbaşkanı seçilmemin ardından da bu hizmetleri, bu projeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz. Başlanmış hiç bir yatırım yarım kalmayacak, hiç bir proje akamete uğramayacak. Her birinin takipçisi bizzat şahsım olacaktır'' şeklinde konuştu.
Vatandaşlara ''mutlaka sandığa gidin'' çağrısı
Erdoğan vatandaşlara seslenerek, ''10 Ağustos'ta sizler inşallah tarih yazacaksınız ama mutlaka sandığa gidin, bu seçimde mutlaka oyunuzu kullanın. Şimdiden kullandığınız oyların, yaptığınız tercihlerin hayırlı olmasını Rabbimden diliyorum. Allah bizi millete hizmet yolundan ayırmasın, Rabbim bizi utandırmasın, mahcup etmesin. Kardeşlerim, bize Allah yeter, bize millet yeter, bize Türkiye yeter'' dedi.
Rabia işareti yaparak, ''Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bizi bölmeye çalışanlara karşı işte Rabia, cevabımız bu olacak. Milli irade, milli güç, hedef 2023'' diyen Erdoğan, ''Beraber yürüdük biz yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana herşey Mardin'i hatırlatıyor, bana her şey Türkiye'yi hatırlatıyor'' şeklinde konuştu.
Sanatçı Göğebakan'ın vefatı
''Uzun Adam'' şarkısının bestekarı Murat Göğebakan'ın vefat ettiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Ramazanın son iftarlarından bir tanesinde İstanbuldaydık, Yenikapı'da. O da hasta yatağından kalktı, bizim iftara geldi ve iftardan döndü, tekrar hastaneye, ondan sonra yoğun bakıma girdi. Bu sabah ölüm haberini aldık. Rabbim rahmet eylesin, cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Ruhuna hep birlikte Fatiha okuyalım. Yarın inşallah Cuma namazından sonra Fatih Camisi'nde cenaze namazını kılarak, vasiyeti Adana'da defin olmaktı, Adana'ya kendisini inşallah defnedeceğiz. Allah rahmet eylesin.''
Erdoğan konuşmasını ''Rabbim yar, yardımcımız olsun'' diyerek tamamladı. (AA)