'En Kötü Filmler' arasında gösterilen Türk filmi İngilizce dublajıyla ABD'de vizyona giriyor
"Dünyayı Kurtaran Adam" filmi İngilizce dublaj yapılarak ABD'de seyirci ille buluşacak.
Yeşilçam'da kısa sürede filmler çektiği için "jet rejisör" olarak tanınan Çetin İnanç'ın, dünyanın en kötü filmleri arasında gösterilerek kült bir yapım haline dönüşen "Dünyayı Kurtaran Adam"ı, yeni müzikleri ve İngilizce dublajıyla California'da yeniden vizyona girecek.
Türk sinemasına kazandırdığı 150'den fazla filmle adını yapımcı, yönetmen, senarist olarak Yeşilçam'a adeta kazıyan İnanç, yıllar sonra yeniden gündeme gelen filmini, Amerika macerasını ve yeni projelerini AA muhabirine anlattı.
Dünyayı Kurtaran Adam, ABD’de nasıl tanındı?
Türk filmleri ABD'de marketlerde bile satılıyor. Ben de 2000 yılında ABD’ye ilk gittiğimde Dünyayı Kurtaran Adam ile Kara Şimşek'i gördüm, 20 dolardan satılıyordu, hemen aldım. Bizim Dünyayı Kurtaran Adam dışarıda da büyük yankı uyandırdı 'kült film', 'en kötü film' olarak. Hatta en kötü yönetmen seçilen İtalyan Ed Wood ile görüşmüştüm. Şimdi, Dünyayı Kurtadan Adam'a İngilizce dublaj ve müzik yapmışlar. 29 Ekim'de California'da birkaç sinemada gösterilecek. Ben de ne oluyor, bu filmleri kim almış kim satmış diye birilerini aradım, haberim yoktu ama bir taraftan da hoşuma gidiyor, neticede benim filmim oynayacak Amerika'da.
Amerikalılar bu filmde ne buldu da 30 yılın ardından gösterime giriyor?
Yaklaşık on yıl önce oğlumun Colombia Üniversitesi'nde sinema okuyan arkadaşları beni bir panele davet etmişti. Bu biraz absürt bir film, ama o panelde Amerikalılar ne sordu biliyor musunuz, 'Çetin Bey, bu filmde başka filmlerden alınan parçaları kullanmışsınız, bunu nasıl akıl ettiniz' Yani bunu nasıl yarattığınızı soruyorlar, ‘hırsızlık yaptın’ demiyorlar. Bizde ise bu filmin münakaşası yapılırken ilk sordukları Star Wars’tan alınan parça. Amerikalı ise bunun nasıl akledildiğini soruyor, onun için orada ilginç bu film. Onlar seyredip 'Vay Türk'e bak, oradan buradan almış, filmi yapmış' diyorlar.
Nasıl akıl ettiniz?
Hep yokluktan. Ağaçtan uzay gemileri yaptık bir fırtına geldi aldı götürdü, bir daha yapma imkanımız yok. Ne yapsak diye düşünürken stüdyosunu kullandığımız Kunt Tulgar'ın arşivine baktık, birazı oradan, bir de Star Wars’ın kopyasını aldık, gece stüdyoda bize göre bastık. Eğer ben bilinmeyen bir filmden alsam bunun da tartışması olmazdı. Ben en bilinen filmi aldım ki bu filme cesaret edecek adam önce bunları yapmayı düşünsün, parayla yapılacak işler bunlar. Şimdi teknoloji gelişti, uzay gemisi de yaparsın, erkeği kadın da yaparsın, bir kişiyi bin kişi de yaparsın. O zaman bu imkanlar yoktu, biz yokluktan yaptık. Yerli filmci dedin mi yaratıcı olacaksın, olmayanı olduracaksın.
Dünyayı Kurtaran Adam'da başka hangi filmlerden alıntılar var?
O filmde 10'dan fazla fimden alıntı parça var. Bazıları yabancı, bazıları da benim önceki filmlerimden. Mesela, Örümcek Kadın, Yusuf ile Züleyha, Bilal-i Habeş'i filmlerinden parçalar var. Cüneyt Arkın kavga ederken bombalar patlar ya o sahne de ismini hatırlayamadığım bir Hint filmindendi. Ama bunu başkaları da yapıyordu, bizim yaptığımızı ise herkes diline dolamış.
Filminizin "En kötü film"lerden biri olarak anılması sizi üzüyor mu?
Kötü film neye göre? İçinde insani motifler var ve bunlar insanları duygulandırıyor, niye kötü olsun. Kaldı ki film kötü de olabilir herkesin zevki farklı ama Cüneyt Arkın'ın eforunu gördünüz mü? Bir oyuncu, ne olursa olsun, bu kadar isteyerek, emek sarfederek çekebilir mi o kadar uzun kavga sahnelerini o sevgi olmasa. Ben bunu anlatamıyorum. Oscar alan bir oyuncuya da verilebiliyor "en kötü" ödülü. Hiç üzülmem ben. Ben film yaptım, kült oldu. 30 sene önceki başbakan kimdi kimse hatırlamaz ama benim filmim 30 yılın ardından hala yayınlanıyor.
Yeşilçam'ın sansürlü yıllarında ne yaptınız?
Sansürden çıkmış 154 filmim var, 10-15 tane de sansürde kaldı. Bir filminiz sansürde kalsa, biri de gişe yapmasa zaten piyasada bir daha iş yapamazdınız. Ben de sansürden geçmek için kendimce bazı yollar bulmuştum. Mesela, "Bu film Meksika'da geçmektedir" yazmıştım bir filmde. Meksika'da geçen bir filme Türkiye'de ceza verrmeye gerek yoktu. 70'li yıllardan sonra da, "Bu filmdekiler gerçek değildir, roller hayal mahsulüdür" yazıyordum.
Türk sinemasının geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi özgürlük var çok iyi film yapmaları lazım. Para da buluyorlar ama dünyaya açılamıyorlarsa milyon dolarlar gelmiyorsa demek ki kimse bir şey yapılmıyor. Biz hep Amerika'yı örnek aldık. Amerikalı dünyayı ilgilendiren film yapıyor, biz ise hala kendimizle uğraşıyoruz. Mesela son zamanlarda birkaç film izledim, adamlar benim hikayemi yapmışlar, ben zaten bunu yaşıyorum. Hayalimin üstündeki adamı, olayı anlatmak lazım halbuki. Mesela ödül alan bir filmi 8 bin kişi izlemiş. Benim için Recep İvedik filmini yapan Şahan Gökbakar çok daha başarılı, 4 milyon kişi izlemiş, bitti. Önemli olan daha çok kişiye ulaşması.
Yeni projeleriniz var mı?
İki projem var, "İnsan" ve "Genetik". İnsan nereden geldi, nereye gidecek? Bir kişi bunu kendi içinden çözmüşse bu kişinin hayatta yapacağı şeyler insan üstü olur. "İnsan", maddi dünyanın dışında manevi dünyanın en zengin adamının hikayesi. Çok felsefi bir şey ama bu "aptal filmler"i yapan Çetin İnanç bir de neler yapabilir, onu göstermek istiyorum. "Genetik" de öyle. Dünyada 6 kişide acımasızlık hastalığı var, kurşun girse canı yanmıyor. Aynı hastalıktan muzdarip olanlar bir araya gelip genlerini kullanarak bambaşka bir nesil oluşturmaya çalışıyorlar. Böyle bir kurgu, ama bunun için çok para lazım.
Ne kadar gerekiyor?
On milyon dolarlık bir bütçe. ABD'de yatırım yapacak bazı kişilerle 4-5 milyon dolar için konuştuk ama gerisini de benim bulmam lazım.