Elif Şafak'ın kaleminden Gezi Parkı olayları, The Guardian’da
Taksim Gezi Parkı direnişiyle başlayan olaylara, İngiliz gazetesi geniş yer verdi.
Türkiye’de yaşanan ve dünya basını tarafından da yakından takip edilen “Gezi Parkı Olayları” yazar Elif Şafak’ın kaleminden ünlü İngiliz gazetesi The Guardian’da yer buldu.
Gazetede yer alan makalede Şafak, bir oturma eylemi ile başlayan olayların nasıl geliştiği ve dünyanın en ünlü microbloğu kabul edilen Twitter’da #occupygezi etiketiyle paylaşılan içeriklerin yarattığı etkiyi özetleyerek sözlerine başlıyor.
Yazının dikkat çekici bölümünü ise Elif Şafak’ın tansiyonun yükselmesinde etkili olduğuna inandığı üç yapısal problemi sıraladığı kısım oluşturuyor. İlk olarak Türkiye’nin sağlam ve donanımlı bir muhalefet partisinden yoksun olduğuna dikkat çeken yazar, bu önemli eksikliğin insanların görüşlerini ve tepkilerini kanalize
edebilecekleri alternatif bir kanal bulamamalarına sebep olduğunu vurguluyor.
İkinci olarak ise, liyakat ve şeffaflık konusundaki eksikliklerin insanların politik rejime olan güveninin azalmasına yol açtığını vurguluyor ve hükümetin insanların
yaşam tarzına müdahale ettiği ve toplumu yukarıdan aşağıya şekillendirmeye çalıştığı yönündeki korkuları tetiklediği olayları sıralıyor: Alkol satışındaki kısıtlamalar, Ankara metrosunda yolcuların kamuya açık yerde öpüşmemeleri konusunda yapılan uyarılar.
Yazar üçüncü yapısal problemi açıklarken hükümeti ordunun rolünü sadece askeri meselelerle sınırlamakta etkili olup bu anlamda demokrasiye katkı sağlarken, düşünce ve basın özgürlüğünü korumakta yetersiz kaldığının altını çiziyor.
Pek çok eleştirel sesin bir kenara itilerek medyanın çeşitliliğini yitirildiğine ve otosansürün yaygınlığına da dikkat çeken Şafak yazısında, yazar ve sanatçıların hala yorumları yüzünden mahkemeye çıkarılıp milli ve dini değerleri aşağılamakla suçlandıklarını da belirtiyor.
Yazar, makaleyi Türkiye’nin kendi içindeki iktidar aşırılıklarını dengeleyecek mekanizmalara sahip olduğunun ancak bu başarılamazsa gösterilerin radikal grupların eline geçmesi ve şiddete dönüşmesi tehlikesi olduğuyla ilgili endişesini paylaşıyor ve Abdullah Gül’in bu bağlamda gerçekleştirdiği yapıcı açıklamaya atıfta bulunarak sonlandırıyor.