Dumanlı ve Karaca'nın 'terör örgütüne üyelik' suçlamasıyla tutuklanması istemine ne söyledi?
Medyatava, Turgay Olcayto'ya sordu!
14 Aralık sabahı başlayan ve Türkiye gündemini sarsan medya operasyonunda, gözaltında bulunan Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca'nın ifadeleri alındı.
Dumanlı ve Karaca'nın, 'terör örgütüne üye olmak' suçlamasıyla hakim karşısına çıkacağı öğrenildi. Son olarak Karaca'nın avukatı Fikret Duran'ın Hidayet Karaca'nın tutuklanacağı yönündeki açıklamaları dikkat çekti.
Medyatava, ülke gündeminde geniş yer tutan '14 Aralık' medya operasyonunu ve gözaltındaki isimlere yönelik suçlamaları, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto'ya sordu.
MT: 14 Aralık operasyonu kapsamında, gözaltına alınan Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Televizyonu Grup Başkanı Hidayet Karaca'nın 'terör örgütüne üyelik' suçlaması gerekçesiyle ifadelerinin alınmasıyla ilgili ne söyleyeceksiniz?
Turgay Olcayto: Hukuk anlayışımıza göre yargı kararları sonuçlanana kadar her yurttaş masumiyet karinesinden ötürü suçsuz sayılır. Aşama henüz sorgu safhasındadır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak gazetecilerin özgürce haber yapabileceği, haberleri manipülasyona uğratılmadığı, halkın haber alma, bilgilenme hakkının karartılmadığı bir demokratik ortamı savunuyoruz. Bu nedenle Ekrem Dumanlı’nın, Hidayet Karaca’nın gözaltına alınmalarını düşünceyi ifade özgürlüğüne vurulan yeni bir darbe olarak niteledik. Hala da bu görüşteyiz. Gazeteciler arasında ayrım yapmak gibi bir lüksümüzün olduğunu da düşünmüyorum. Çok sesli bir toplum yaratabilmek için gazetecilere her dönemde gereksinim duyulacaktır. İktidarın son dönemdeki baskıları ne yazık ki hukukun üstünlüğünü de, adil yargı ilkesini de zedelemiştir. Siz istediğiniz kadar çok yasak koyun, istediğiniz kadar konulmuş yasalarda değişiklikler yapın uygulamalar kötü olduğu sürece her zaman ortada hukuk mağdurları olacaktır. İki gazeteci arkadaşımızın konumunu da bu bağlamda değerlendiriyoruz.
Yani uygulama konusunda büyük sıkıntılar olduğu ortada. Anlaşıldığına göre iki meslektaşımız da terör örgütüne üye olmakla suçlanıyorlar. Aynı filmin değişik bir kopyasını seyreder gibiyiz. Daha öncede yüzlerce meslektaşımız terör örgütüne üye diye yargılandılar. Sonuçta bedeller ödeyerek bugün özgürler. Gazetecilerin, aydınların, sanatçıların, üniversite gençlerinin üzerine kolayca atılı verilen terör örgütü üyesi suçlaması şimdide bir yayın grubunun Genel Yayın Müdürüne ve Yönetim Kurulu Başkanı’nın üstüne yapıştırılmak isteniyor. Bu iddiaların inandırıcılığı konusunda kuşkularımız var. Edindiğimiz haberlere göre savcının emniyete gelerek sorgulama yapmasını da usule uygun bulmuyoruz. Dolayısıyla meslektaşlarımızın tutuklanıp tutuklanmayacakları çıkarıldıkları mahkeme sonucunda belli olacaktır. Şimdiden bir şey söylemek zor ise de bundan önceki davalarda geçirilen süreçleri hatırlarsak yargı üzerindeki siyasi baskıların kararda önemli rol oynayacağını düşünebiliriz. Gazetecileri gözaltına almalar, tutuklamalar gazetecilere yönelik tehdit ve baskılar, yüzlerce gazetecinin işsiz bulunduğu bir ortamın yaratılması ile elbette Türkiye’ye dış dünyada da itibar kaybettiriyor. Yurttaşın temel hak ve özgürlüklerine saygının gösterilmediği hukukun üstünlüğünün es geçildiği bir toplum görüntüsü içinde olmak meslek örgütlerini de son derece sıkıntıya sokan bir durumdur. Bu konuda hem siyasetin hem medya patronajının hem de iktidarın çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazı basın özgürlüğüne ve düşünceyi ifade özgürlüğüne saygı göstermelerini bekliyoruz.
Canan Kaya / Medyatava
canankaya@medyatava.com