Dövizi olanlar dikkat: 'Dolar' çakıldı, kambiyo kontrolü mü geliyor? Ziraat Bankası eski genel müdür yardımcısı Şenol Babuşçu'dan dikkat çeken değerlendirme

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) son aldığı ticari kredilerle ilgili karar sonrası piyasada deprem yaşandı. Döviz ve altın fiyatlarında sert düşüş yaşandı. Ekonomistlerden ise bu konuda uyarı geldi. Ziraat Bankası eski genel müdürü Şenol Babuşçu, 'kambiyo kontrolü' geliyor tespitinde bulunurken, bir dönem Borsa İstanbul Başkanlığı yapan Prof. Dr.İbrahim Turhan’dan ise çok çarpıcı değerlendirme geldi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu TL ticari kredilere yeni koşullar açıkladı. Buna göre döviz varlıklarının TL karşılığı 15 milyon TL'yi aşmayan şirketlere kredi kullanım durumunda döviz varlıklarını 15 milyon TL üzerine çıkarmama şartı getirildi.

15 milyon TL üzeri döviz nakdi varlığı bulunan şirketler ise bu varlığı aktifinin ya da satış hasılatının yüzde 10'unu aşması durumunda yeni nakdi TL ticari kredi kullanamayacak.

BDDK tarafından getirilen yeni düzenlemeye göre, bankalar ve finansal kuruluşlar dışındaki, bağımsız denetime tabi şirketlerin kredi başvurusu yaptıkları tarih itibarıyla yabancı para nakdi varlıklarının (altın dahil, efektif Döviz ile bankalardaki YP mevduat) Türk Lirası karşılığının 15 milyon TL'nin üzerinde olması halinde, bu şirketlerin yabancı para nakdi varlıklarının, en güncel finansal tablolarına göre aktif toplamından veya son 1 yıllık net satış hasılatından büyük olanının yüzde 10'unu aşması durumunda, söz konusu şirketlere TL cinsinden yeni bir nakdi ticari kredi kullandırılmamasına karar verildi.

Uygulama karar tarihinden sonra uygulanmak üzere, aksi yönde bir Kurul kararı alıncaya kadar geçerli olacak.

Döviz fiyatlarında gerileme

BDDK'nın bu kararından sonra döviz fiyatlarında düşüş yaşandı. Dolar ve Euro, TL karşısında yüzde 5’ten fazla değer yitirdi. Gün içerisinde 17.38 seviyesine kadar ilerleyen dolar 16.50’nin altını gördü. 18.36 seviyesine kadar çıkan Euro ise 17.40’ın altına indi. Gram altın fiyatlarında da düşüş yaşandı.

Dolar sosyal medyada trend oldu, Babuşçu 'kambiyo Kontrolü' geliyor imasında bulundu

Doların düşüşü sosyal medyada en çok konuşulanlar arasına girerken, BDDK'nın yeni kararıyla ilgili olarak Ziraat Bankası Eski Genel Müdür Yardımcısı Şenol Babuşçu'dan bomba bir iddia gündeme geldi.

Babuşçu şu paylaşımları yaptı:

BDDK “Bağımsız denetime tabi şirketlerin yabancı para(YP)nakdi varlıklarının 15 milyon TL'den fazla olması halinde, YP nakdi varlıklarının, aktif toplamından veya son 1 yıllık net satış hasılatından büyük olanının % 10'unu aşması durumunda, kredi kullandırılmamasına” karar verdi.

Birkaç adım sonra “Kambiyo Kontrolü”

GES tutmayınca şapkadan bir tavşan daha çıktı… Faiz inadı devam ettiği sürece seçime kadar daha başka tavşanlarda çıkacak…

'Paranızı sistem dışına çıkartın anlamı'

BDDK’nın bugün saat 18.00’den sonra açıkladığı 15 milyonun üstü döviz nakdi bulunan şirketlerin kredi kullanamayacağına dair karara Merkez Bankası eski başkan yardımcısı ve bir dönem Borsa İstanbul Başkanlığı yapan Prof. Dr.İbrahim Turhan’dan geldi. İbrahim Turhan, BDDK’nın son kararının, ”Paranızı sistem dışına çıkartın”anlamına geleceğini öne sürdü.

Turhan paylaşımında şunları yazdı:

“Ben akla, mantığa, sağduyuya karşı çıkıp anlamsızca faizi düşük tutma inadında devam edeceğim ama siz döviz almayacaksınız” diye açıkça söyleseniz de hepimiz rahat etsek.

Çok akıllıca… Aynen böyle devam edin!…

Nakit döviz varlığı olan şirketler bunu; -vadesi gelecek dış borçlarına karşı, -yapacakları ithalatın ödemeleri için, kur riskini yönetmek için tutuyor. Son kararla bunlara; -gelecekte yapacağınız ithalatı bir an önce erkenden yapın, -parayı sistem dışına çıkarın demiş oldular.

Kambiyo kontrolü nedir?

İktisat Sözlüğü'nde kambiyo kontrolü şöyle tanımlanıyor:

Zayıf paralı ülkelerin serbest döviz rejimini bırakarak döviz alım satımını devlet eliyle yapmaları demektir. Bu şekilde, para değerinin belirli bir seviyede tutulması mümkün olabilmektedir. Ödemeler dengesi devamlı açık veren ülkelerde dövize olan talep fazladır, buna karşılık döviz arzı yetersizdir. Kambiyo kontrolüne başvuran ülkeler, döviz talebini daraltmak ve döviz arzını genişletmek gayesiyle, bütün döviz arzına el koymakta ve döviz taleplerini bizzat kendi karşılamaktadır. Kambiyo kontrolünün tatbik edildiği ülkelerde paranın resmî değeri ile bilfiil sahip olduğu satınalma gücü arasında daima bir fark olduğu görülmektedir. Kambiyo kontrolünü uzun yıllar tatbik etmiş ülkelerde çeşitli güçlükler ortaya çıkmıştır. Devletin döviz talebini kısması ülkede ticarî ve sosyal ihtiyaçların tatmin edilmemesini, yani ülkede iktisadî sıkıntıyı doğurur. Dışarıya döviz kaçırılması ve döviz karaborsası bu ülkelerde olağandır. Kambiyo kontrolü resmî ile özel sektör arasında eşitsizlik yaratır. Resmî ihtiyaçlar ferdin ve piyasanın talebine tercih edilir. Ayrıca kambiyo kontrolü, hatalı ve verimsiz yatırımlara zemin hazırlaması bakımından da sakıncalıdır.

Ekonomist Mahfi Eğilmez, kambiyo rejimiyle ilgili 6 Mayıs'ta şu bilgilendirmeyi yapmıştı.

Kambiyo Rejimi ve Türkiye Uygulaması

Son günlerde tartışmaların odak merkezinde yer alan kambiyo rejimi farklı anlamlarda kullanılsa da aslında döviz kuru rejimleri olarak bilinen ve bu blogda sıklıkla değinilen bir konu. Buna karşılık Türkiye’de 1980’lere kadar uygulanan kapalı sisteme kambiyo sistemi adı verildiği için kambiyo terimine atıfta bulunulduğunda sermaye hareketlerinin kısıtlanması, dövizin denetlenmesi gibi geçmişte geçerli olan yaklaşımlarla ilişkilendiriliyor.

Kambiyo, asıl olarak ticarette kullanılan bir terimdir: (1) Para yerine geçen ve bir alacağı temsil eden ve adına kambiyo senetleri denilen belgelerin değiş tokuş edilmesi. Türk Ticaret Kanununda kambiyo senetleri poliçe, bono ve çek olarak sıralanmıştır. (2) yabancı bir ülkedeki bir alacağın tahsil edilmesi, bir borcun ödenmesi ya da bir yabancı ülkeden toplanan para ya da para yerine geçen taşınabilir değerlerin başka bir yere aktarılması için yapılan işlem. Bu iki anlamı dışında ekonomi alanında da yeni bir anlam kazanmıştır: (3) Kambiyo sözcüğü ekonomide döviz ve efektif anlamlarında kullanılır. Döviz, dar anlamda yabancı parayı temsil eden belgeler ve hesaplar, efektif ise nakit olarak bulundurulan ve merkez bankası tarafından alış ve satışı yapılan yabancı para anlamında kullanılır. Bu çerçevede bir ülke parasının, başka ülkelerin parasına dönüştürülmesiyle ilgili işlemlere kambiyo işlemi veya döviz işlemi denir. 

İki ülke parasının değiştirilmesi için örneğin 1 USD = 14,9 TL gibi bir eşitlik kullanılması gerekiyor. Bu değişimi sağlayan ve kısaca kur dediğimiz eşitliğin uzun adı kambiyo kuru ya da döviz kurudur. Eskiden yabancı paralarla ilişkiyi tanımlamakta kambiyo ve kambiyo kuru terimleri çok daha fazla kullanılırdı günümüzde onun yerine döviz ve döviz kuru terimleri kullanılır olmuştur.

Kambiyo rejimi denildiğinde anlaşılan konu sermaye hareketlerinin durumuyla ilgili düzenlemeler ve döviz kurlarının nasıl belirleneceği meselesidir. Sermaye hareketleri denildiğinde kastedilen şey bir ülkeye doğrudan yabancı sermaye yatırımı, portföy yatırımı (borsaya yatırım gibi) ya da borç şeklinde girecek ve geri çıkacak olan yabancı paralar ve parayla ifade edilen ödeme araçlarına nasıl bir rejim uygulanacağı konusudur. Bu konuda iki farklı rejim vardır: (1) Sermaye hareketleri denetim altındaysa ya da daha açık ifadeyle yabancı para ve yabancı paraya dayalı kaynakların ülkeye giriş ve çıkışı kısıtlanmış ve yabancı para alım satımı denetim altındaysa buna kambiyo kontrol rejimi ya da kontrollü kambiyo rejimi adı veriliyor. Bu rejim altında ülkeye yabancı para girişi ve ülkeden yabancı para çıkışı devletin denetimine ve iznine tabi durumdadır. (2) Sermaye hareketleri serbest bırakılmışsa (buna da serbest kambiyo rejimi deniyor) ülkeye girecek ve ülkeden çıkacak yabancı paralar ve döviz alım satımı, kara para denetimi gibi konular dışında, denetime tabi değildir.   

Sermaye hareketlerinin denetime tabi tutulduğu kambiyo kontrol rejimine genellikle sabit döviz kuru yöntemi eşlik eder. Bu yöntemde merkez bankası yabancı paralara karşı ulusal paranın paritesini (eşitlik kurunu) belirler ve bunu savunur. Eğer belirlenen bu kur bir süre sonra gerçek durumu yansıtmaz hale gelirse o zaman devalüasyon (ya da revalüasyon) yapılarak kurun yeni değeri belirlenir. Bir başka deyişle bu yöntemde kur, piyasada arz ve talebe göre değil, merkez bankası tarafından belirlenir.

Sermaye hareketlerinin serbest olduğu serbest kambiyo rejiminde dalgalı döviz kuru yöntemi geçerlidir. Bu yöntemde ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değerini bir otoritenin belirlemesine gerek yoktur, döviz kurları tıpkı diğer malların fiyatları gibi piyasada arz ve talebe göre belirlenir ve yine arz ve talebin durumuna göre sürekli değişim gösterir.  

Türkiye’de Kambiyo Rejimi ve Yansımaları

Türkiye, 1980’lere gelene kadar 1930 tarihinde yürürlüğe girmiş olan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanun çerçevesinde yönetime büyük yetki tanıyan bir sistemle sıkı bir kambiyo kontrol rejimi uyguladı. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte dünyada Büyük Depresyon denilen kriz egemendi. Büyük Depresyon sonrasında da kambiyo rejimi bu kanun çerçevesinde uygulanmaya devam etti. 1980’lerin ortalarına doğru döviz kurlarının piyasada arz ve talep kurallarına göre belirlenmesi yöntemine geçilmekle birlikte bir yandan da müdahale söz konusu olmaya devam etti. O tarihlerde dünyada egemen olan yöntem de aşağı yukarı aynıydı. Buna müdahaleli dalgalı kur rejimi (dirty float) deniyor. Türkiye, 1990 yılında IMF Ana sözleşmesinin 8’inci maddesindeki koşulları tamamlayarak bu yarı denetimli rejimden sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığı serbest kambiyo rejimine geçti ve Türk Lirası konvertibl hale geldi. Böylece yurt içinde yerleşik olan kişi ve kuruluşların yurt içindeki bankalarda yabancı para üzerinden hesap açabilmeleri, bankaların yabancı para üzerinden kredi verebilmesi, ülkeye döviz giriş çıkışı serbest bırakılmış oldu.    

Günümüzde Türkiye serbest kambiyo rejimi içinde olmasına karşın çeşitli alt düzenlemelerle kur denetimi yapmaktadır. Bu alt düzenlemeler arasında döviz alım satımına vergi uygulanması, kur korumalı mevduat hesapları, ihracat gelirlerinin belirli bir yüzdesinin merkez bankasına satılması zorunluluğu, piyasada fiyat (kur) oluşumuna merkez bankası ve kamu bankaları eliyle döviz satışı yapılarak sürekli müdahale edilmesi gibi uygulamalar yer almaktadır. Son dönemde bu uygulamalara bakılarak Türkiye’nin kambiyo kontrol rejimine (piyasada kapalı kambiyo rejimi ifadesi de kullanılıyor) döneceği yönünde görüşler öne sürülüyor ve bu görüşler de siyasal iktidar tarafından yalanlanıyor. Yukarıda değindiğimiz uygulamalar, kambiyo kontrol rejimine kesin bir dönüşü göstermese de yarı kontrollü bir kambiyo rejimine girildiğini gösteriyor.

İmkânsız Üçlü Tezi Türkiye’de Çalışmıyor mu?

Günümüzdeki tartışmalardan birisi de imkânsız üçlü ya da üçlü açmaz denilen olgunun Türkiye’de çalışıp çalışmadığı meselesidir. İmkânsız üçlü, en basit anlatımıyla; sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ortamda sabit döviz kuru ve bağımsız para politikası uygulamasının bir arada var olamayacağını öne süren bir tezdir. Bu tezi daha anlaşılabilir bir biçimde şöyle ifade edebiliriz: Sermaye hareketleri serbest bırakılmışsa, kur ve faiz aynı anda kontrol edilemez, böyle bir ortamda ya ikisini de serbest bırakmak ya da ikisinden birini kontrol etmek söz konusu olabilir. Günümüzde Türkiye’de sermaye hareketleri serbest, döviz kurları ve faizler piyasada belirlenir görünse de merkez bankası hem faizi hem de kuru kontrol etmeye çalışıyor. Faizi kontrol ederken piyasa faizinin çok altında bir politika faizi belirliyor ve bankaları bu düşük faizle fonluyor. Ne var ki merkez bankasının faizi düşük tutması kredi faizlerinin bu faiz oranının üç katına yakın oluşmasını engelleyemiyor. Dolayısıyla faiz kontrolü yarı kontrol gibi bir etki yapabiliyor. Merkez bankası bir yandan da döviz satışı yaparak döviz kurunu belirli bir düzeyde tutmaya çalışıyor. Kur korumalı mevduat hesapları aracılığıyla gelen dövizlere ve ihracatla elde edilen döviz gelirlerinin yüzde kırkının merkez bankasına satılması zorunluluğuna karşılık merkez bankası rezervlerinin erimesi bize piyasaya döviz satışı yoluyla müdahale edilmeye devam edildiğini açıkça gösteriyor. Türkiye kur kontrolünü swap işlemleriyle elde ettiği rezervlerini kullanarak yaptığı için şimdilik bir sorun çıkmıyor. Faizi, merkez bankası aracılığıyla denetlese ve bankalara baskı yapılsa da piyasada faiz oluşumu yine de serbest olarak yürüyor. Ayrıca kur koruması adı altında ek faiz ödenerek ortaya çıkabilecek faiz  - kur çelişkisi de kısmen engelleniyor. Öte yandan Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımı ve borçlanma gibi dış kaynaklar da eski düzeyde girmiyor. Giren yabancı paralar daha çok merkez bankasının yabancı merkez bankaları ve fonlarla yaptığı swap anlaşmalarıyla geliyor. Dolayısıyla bu tür kontroller tam anlamıyla bir kontrolden çok yarı kontrol gibi etki yapıyor ve imkânsız üçlüde öngörülen sorunları çıkartmıyor. Bu uygulamada sorun, swap anlaşmalarının sürdürülememesi halinde ortaya çıkar.

Kuşkusuz burada konu ettiğimiz sorunlar piyasa açısından ortaya çıkabilecek sorunlardır. Yoksa kur korumalı mevduat uygulamasının Hazine’ye getirdiği ağır yük bütçe açısından, swap anlaşmalarıyla sağlanan fonlar da geri ödeme yükümlülükleri açısından ciddi sorunlara yol açacak hamlelerdir.   

Türkiye, sorunlarıyla yüzleşerek onları kalıcı biçimde çözmek yerine sürekli geçici çözümlerle ileriye erteleyerek daha da büyütmektedir.

A101 26 Aralık Perşembe aktüel kataloğu yayımlandı Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında