Doları patlatacak kararı açıkladı. Merkez Bankası bunu yapacak. Merkez Bankası'nın ne zaman faiz indireceğini açıkladı tarih verdi. Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş'tan flaş iddia
Merkez Bankası 18 Ağustos 2022 günü sürpriz bir şekilde faiz indirimi yapmış ve faizleri yüzde 13 seviyesine çekmişti. Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş bununla ilgili bir yazı yazdı ve Merkez Bankası'nın faiz konusunda bundan sonra ne yapacağını açıkladı. Aktaş, ayrıca çalışanlara ek zam yapılıp yapılmayacağı konusunda bir tahminde bulundu. İşte o yazı...
Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş'ın "Bakılması gereken büyük resim, o da seçim!" başlıklı yazısı
✔ Politika faizinin indirilmesi ve kredi kullanımına ilişkin kararlar, bir yıl önce eylülde başlatılan seçime dönük uygulamaların bir parçası.
✔ Maliye Bakanı Nebati'nin dediği gibi artık hiçbir önemi kalmayan politika faizi muhtemeldir ki en az iki kez daha düşürülecek ve aralıkla ocaktaki enflasyon düşüşleri bu faiz indirimiyle açıklanacak.
Futbola meraklı olanların maçlarda sık sık tanık oldukları bir görüntü vardır. Hakem yalnızca iki üç futbolcu arasında itiş kakış varsa yanlarına gelir ve onları yatıştırmaya çalışır. Ama bu itiş kakışa çok sayıda futbolcu karışmışsa hakem uzaklaşır ve olan bitenin tümünü görmeye çalışır. Artık ağaca, yani birkaç futbolcuya değil; ormana, yani tüm futbolculara bakma zamanıdır.
Politika faizinin perşembe günü bir puan indirilmesi de, Merkez Bankası’nın kredilerle ilgili olarak ertesi gün uygulamaya koyduğu kararlar da ağaçtır. Oysa bakmamız gereken kocaman bir orman var. O orman da seçimdir.
Aslında çok açık sözlü bir ekonomi yönetimi olduğunu kabul etmek gerekir. Daha önce dile getirilenlere bakılınca da son yapılanların eleştirilecek bir yönü yok sayılır.
Geçen aralıkta KKM icat edilmeden önce adeta çaba gösterilerek döviz yukarı çekildikten sonra yaşanan hızlı düşüş sonrası Maliye Bakanı Nebati "Küçük tasarruf sahibi zarar etti” demedi mi? Bu bir itiraf değil mi?
Yine Maliye Bakanı “Biz büyümeyi enflasyona tercih ettik” demedi mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan da önceliklerinin büyümeyi artırmak, yatırımları sürdürmek ve istihdam olduğunu birkaç kez dile getirmedi mi? Bunları elde etmek uğruna enflasyonun bir anlamda sineye çekildiği ifade edilmedi mi?
Dolayısıyla geçen hafta sonuna sıkıştırılan kararlar da bu çerçevede atılmış son adımlardır. Son adımlar derken, devamı gelmeyecek anlamında söylemiyorum, hiç kuşkunuz olmasın seçime kadar yeni yeni adımlar atılacaktır.
Bir taşla çok kuş!
Ekonomi yönetimi son kararlarla bir taşla birkaç kuş vurmayı hedefl iyor. Örneğin, Merkez Bankası’nın cuma günü açıkladığı kararlar için bir gün önce faiz indirmek şart mıydı? Hiç değildi!
Ama bir kere bu yapılanların büyük bir önlem paketi gibi görünmesi, öyle algılanması isteniyor, ikincisi de faiz indirimiyle başka bir kuş hedef alınıyor.
Cuma günkü kararlarla bankalara söylenen özetle şu:
“Yüksek faizle kredi vermeyeceksiniz, verirseniz sopa hazır, sizi cezalandırırım. Ayrıca Hazine’yi fonlamayı ihmal etmeyin, bozuşuruz! Suratınızı o kadar da asmayın, bakın bir açık kapı var; vatandaşa, yani memura, işçiye, emekliye kredi kullandırdığınızda (kullanabilirlerse eğer) istediğiniz faizi uygulayın.”
Cuma günkü kararın özü bu, açıkça söylenmeyen ise şu:
“Ekonominin çarkları seçime kadar ne pahasına olursa olsun dönecek; bankalar zaten bu yıl şimdiye kadar çok kar etmişti, bunu da biz sağlamıştık, o kadar destek olduk, hadi şimdi faturayı paylaşalım.”
Ama durun bitmedi. Dedim ya seçime kadar yeni yeni kararlar görmemiz çok muhtemel.
Bankalara hem köstek, hem destek
Bir kez daha soralım; politika faizi yüzde 14’ten yüzde 13’e çekilmese ertesi günkü kredi sınırlamasına dönük kararlar eksik mi kalırdı ya da hiç alınamaz mıydı?
Kredi kararları pekala alınabilirdi değil mi...
Öyleyse faiz niye indirildi?
Sonuçta her karar bir tercihtir. Kredilerle ilgili karar nasıl bir sonuç doğuracak; nasıl bir maliyet çıkacak, daha da önemlisi bu maliyetin tümü bankalara mı yıkılacak yani?
Tabii ki değil...
Bankalara ticari kredi faizleri için bir anlamda faiz tavanı getirildi ama diğer yandan da maliyetleri düşürülmüş oldu.
Merkez Bankası tarafından daha düşük faizle fonlanacak olan bankalar, ayrıca kur korumalı mevduat hesaplarına daha düşük faiz ödeyecek. Hatırlatalım; KKM hesaplarında faiz tavanı politika faizi + 3 puan. Dolayısıyla daha önce yüzde 17 olan faiz şimdi yüzde 16’ya indi.
Faiz indirildiği için kur daha da artış gösterebileceği için kur artışı ile faiz arasındaki makas daha da açılacak ve böylece Hazine’nin yükü daha da artacak.
Örneğin, daha önce herhangi bir çeyrekte kur artışı yüzde 20, buna göre bankanın ödediği faiz 4.25, Hazine'nin ödediği kur farkı 15.75 idi. Şimdi belki de faiz indiği için kur artışı yüzde 22 olacak, bu sefer banka 4 ödeyecek, Hazine'nin yükü 18'e çıkacak.
Fonlama ve KKM faizinin düşmüş olması yeterli bulunmaz ve bankalar getirilen faiz tavanı içinde kalacak şekilde kredi açmaya razı gelmezse ne olacak? Kredi hacminde daralma ya da müşteri seçiminde kılı kırk yarma.
İster misiniz kredi hacmi daralsın. Böyle bir gelişme olursa ona da çare bulunur, karar almak dediğiniz de nedir ki!
Nebati haklı çıktı; politika faizinin önemi kalmadı
Faizin düşürülmesi, kurun artması... Ta geçen yıldan bu yana enflasyonu yukarı çeken en büyük zincirleme reaksiyon.
Ne yani geçen yıl faiz indirimine başlanırken bunun kuru ve enflasyonu tırmandıracağı bilinmiyor muydu? Sahi bunun nas ile açıklanmasını inandırıcı bulmuş muydunuz? Bu soruya evet diyebiliyorsanız, o zaman hangi oranın nas sınırı dışında kaldığına ve bunu kimin kararlaştırdığına da bir yanıtınız olmalı.
Nas, kılıf olarak kullanıldı, hepsi bu!
Yine kullanılacak; çünkü öyle görünüyor ki önümüzdeki dönemde faiz daha da aşağı çekilecek.
Ama hakkını teslim edelim; Maliye Bakanı Nebati bu konuda kesin haklı çıktı. Ne demişti Nebati:
“Politika faizini önemsizleştirdik.”
Haklı, politika faizinin yüzde 14 olmasıyla 13 ya da daha düşük olması arasında ekonomiye etki yönüyle çok fark var mı artık; yok!
Ama düşük faizin söylem ve etkileme gücü olarak çok büyük etkisi var ve bu kullanılacak.
En az iki faiz indirimi daha...
Muhtemeldir ki en geç aralık ayında bir faiz indirimi daha gelecek. Bunu ocak ayında bir indirim daha izleyebilir. Aralık ve ocak olarak tahmin ettiğim indirimler daha da öne çekilebilir.
3 Şubat 2023 Cuma günü yapılacak konuşmayı şimdiden şuraya bırakalım:
“Faiz indikçe enflasyonun da ineceğini söylemedik mi, söyledik. Bize burun kıvıranlar oldu. Sonuç! İşte bakın iki aydır enflasyon nasıl iniyor. Önümüzdeki dönemde faizi aşağı çekmeye devam edeceğiz ve enflasyonun daha da gerilediğini hep birlikte göreceğiz.”
Aralık ayındaki yüzde 13.58’lik ve ocaktaki yüzde 11.10’luk enflasyon gözetilerek faiz indirimi yapılacak ve bu oranların devreden çıkmasıyla yıllık enflasyonda yaşanacak gerileme işte bu faiz indirimlerinin sonucu gibi anlatılacak.
Bu faiz indirimleri ve bu indirimler sayesindeymiş gibi gösterilecek enflasyon düşüşü “satılmadan, kullanılmadan” erken seçime gitmek... Böyle bir avantaj malzeme yapılmadan erken seçime gidilir mi? İşte bu yüzden ilkbahardan önce bir seçime hiç ama hiç ihtimal vermiyorum.
"Enflasyon mu, ek zam yaparız!"
Enflasyonun artık ikinci planda kaldığını herkes biliyor. Çarklar dönsün, tek amaç bu. Enflasyon da zaten bu çarkların dönmesini sağlayan dişlileri yağlayan bir etki yapıyor.
Enflasyon ücretlileri eziyor mu, onun da çaresi var!
Bir kere enflasyon farkı verildi mi, insanlar ilk anda refaha kavuştukları algısıyla bir süre idare ediyor.
Enflasyon farkı alamayan asgari ücretliler mi, onlara da yıl ortasında ek artış verildi. Sonbaharda bir artış daha verilmesinin önünde nasıl bir engel var ki? “İşletmeler bunu kaldıramaz” demeyin, onun çaresi de bulunur, kısmen bulunuyor bile...
Kaynağı elinde bulunduran hiçbir engel tanımaz, her sorunun üstesinden gelebilir. Hele bir de şimdiki gibi enflasyonu tümüyle göze almışsa ve hele hele seçimi kazanmak için gözünü tümüyle karartmışsa...