Doları olan ve KKM'de parası olanlar dikkat. Herkes bu bu yazıyı okuyacak. Doların neden patladığını tek tek anlattı. Ünlü ekonomist Alaattin Aktaş döviz tahmini yaptı ve doların nasıl düşürüleceğini açıkladı
Ünlü ekonomist Alaattin Aktaş'tan dövizle ilgili çok dikkat çeken bir yazı geldi. Aktaş, doların neden arttığını halkın anlayacağı bir şekilde çok sade açıkladı ve bundan sonra ne olacağını söyledi. Aktaş, dolara olan talebin nasıl düşürüleceğini tek tek anlattı ve çok ilginç bir döviz tahmini yaptı.
Ekonomim.com'dan Alaattin Aktaş'ın "Hadi gelin döviz tahmini yapalım..." başlıklı yazısı
Yok yok; tahmin yapalım dedimse bundan “Döviz şu tarihte şuraya ulaşır” ya da “Şu düzey tepe noktasıdır, sonra geriler" gibi bir anlam çıkarılmasın. Yazılarımı izleyen okurlarım bilir ki dövizle ilgili olarak şimdiye kadar hiçbir zaman hem tarih, hem düzey vererek bir tahmin yapmadım, bunu yapamam da zaten.
Buradaki tahminden kastım, dövizin 14 Mayıs’tan sonra seçimi kazanacak ittifaka göre ne olabileceği konusunda kafa yormak; hepsi bu.
Hep 14 Mayıs sonrasına odaklanarak tahmin yürütmeye çalışıyoruz ama bu tarihe kadar da çok şey değişebilir, onu da göz ardı etmemek gerek. Ama şimdilik 14 Mayıs’a kadar böyle gidileceğini varsayalım.
Döviz niye artışı zorluyor?
Temel soru bu; sahi döviz niye artma yönünde baskı yapıyor?
Merkez Bankası’nın reel efektif döviz kuru endeksine bakıyoruz; Türk parası hiç de öyle değerli değil. (Ekonomi 10 Nisan 2023)
Hatta tam tersine TÜFE bazlı hesaplamaya göre TL çok değersiz bir düzeyde.
Türk parası, ÜFE bazlı endekse göre ise ne değerli, ne değersiz konumda.
Eğer bizim fiyat endekslerimiz doğruyu göstermekten uzaksa böyle bir sonuç çıkabilir. Hem hangi tarihi baz alarak hesaplama yaptığınıza göre de farklı sonuçlar elde edebilirsiniz.
Ayrıca Türk parasının reel değerini görmek için yalnızca bu endekse bakmak da yetmez.
Kaldı ki bir de piyasanın gerçeği var.
Sonuçta kağıt üstünde ne yazdığı pek de önemli değil ve kur artışı beklentisi çok baskın. Zaten öyle olmasa geçen yıldan başlayarak dövizi tutma uğruna olmadık kararlar alınır mıydı?
Peki kim ne yapar?
Cumhurbaşkanı seçimini ittifaklardan biri kazanacak, başka olasılık zaten yok.
Ama ittifaklardan biri iki seçimi de mi kazanacak; birini biri, diğerini biri mi?
Yani Cumhurbaşkanlığı bir ittifakta, Meclis çoğunluğu diğerinde mi olacak?
Ya da Mecliste iki ittifak da çoğunluk elde edemeyecek mi?
Cumhurbaşkanı seçimi ilk turda mı bitecek, ikinci tura mı kalacak?
Bütün bunlar belirsizliğin 14 Mayıs’ta sona ermeyebileceğinin işaretleri.
Ama varsayalım 14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı seçimini kazanan ittifak Meclis çoğunluğunu da aldı.
Peki hangi ittifak bu başarıyı elde ederse ne olur?
Önce sebep ortadan kaldırılmalı
Dövizin artacağını beklemeyen neredeyse yok. Merkez Bankası’nın kasası zaten yıllardır ekside, şimdi elde fiziki döviz de pek kalmadı. Tencerenin dibini sıyırıyoruz adeta! Her yerde, her kahvede, her sohbette döviz konuşuluyor.
Gelin ekonomiyle ilgisi pek olmayan ya da yokmuş gibi görünen birinin bilgilenme çabasıyla sorduklarına kulak verelim:
* Dövizi artmaya zorlayan en temel sebep ne sence?
Çok basit, döviz arzı talebi karşılayacak düzeyde değil.
* Peki döviz arzı niye az ya da talep niye fazla?
Yurt dışından kaynak girişi adeta yok gibi de ondan.
* Ya talebin nedeni?
* Beklenti çok arttı, herkes kur artacak diye bekliyor. Hele bir ara mevduat faizi çok düşüktü, tasarruf sahipleri kendilerini enflasyondan koruyabilmek için dövize yöneldi. Bir de ithalat için, borç ödemek için, yatırım için dövize ihtiyaç duyan şirketlerin talebi var.
* Doğru, bizim işyerinde herkes maaş aldı mı, dövize koşuyor.
* Şu durumda ne yapmak gerekiyor? Hadi ben söyleyeyim... Önce bu sebepler olabildiğince yavaş yavaş ortadan kaldırılmalı değil mi?
* Evet de nasıl?
* Bak önce döviz arzını artırmalı. Bunun için de yurt dışından kaynak bulmalı. Hemen akıllara IMF gelmesin. Türkiye'nin IMF'ye ihtiyacı yok. Türkiye "fabrika ayarları”na dönerse çok rahat döviz bulur. İyi bir Merkez Bankası yönetimi bu konuda olmazsa olmaz. Faizi öyle siyasiler belirlemeyecek, Merkez Bankası kendisi karar verecek. Bak nasıl para geliyor...
* Olur mu diyorsun?
* Hem de nasıl olur. Merkez Bankası “politika faizi” denilen ama piyasadan kopan faizi makul düzeye çekerse güven oluşur. Burada da faizin birden yüzde 40’lara, 50’lere yükseltileceği beklenmesin. Makul bir artış. Ayrıca bu faiz artışından daha fazla bir anlam taşır. Merkez Bankası’nın bağımsız çalışacağı algısı oluşur ve zamanla pekişir. Hele bir de döviz gelmeye başladı mı, kurun çok hızlı artmayacağı algısı yerleşti mi, talep kırılır; en azından azalır. Özellikle de tasarruf etmek amacıyla almak isteyenlerin talebi.
* İyi güzel diyorsun da, bunu hangi ittifak yapar peki?
* Aslında cevap sorunun içinde, sen söylüyorsun zaten.
* Nasıl?
* İki ittifaktan biri sürekli olarak “Şu anki politika aynen devam ettirilecek, faiz daha da düşürülecek” demiyor mu, diyor.
* Evet.
* Diğer ittifak ise “Merkez Bankası bağımsız olacak, yatırımcılara güven verecek politikalar uygulanacak” diyor mu, diyor.
* Doğru.
* Şimdi sen söyle; mevcut politikaları, haklı ya da haksız oldukları önemli değil, benimsemeyen, beğenmeyen, güvenilir bulmayan yabancı yatırımcı bu politikalar uygulanmaya devam edildiği sürece fikrini değiştirir ve Türkiye’ye gelir mi, döviz getirir mi?
* Haklısın, getirmez.
* Şu durumda dövizdeki artış baskısını kırmanın nasıl mümkün olacağı çok açık değil mi?
* Tamam tamam anladım, mesajı aldım.
* Güzel... Güzel...