Doları durdurmak için barut bitti. Kur korumada parası olanlar dikkat. Ünlü ekonomist Alaattin Aktaş'tan dikkat çeken KKM uyarısı geldi
20 Aralık 2021'den beri uygulanan Kur Korumalı Mevduat sistemiyle ilgili çok dikkat çekici bir yazı kaleme alan ve uyarıda bulunan ünlü ekonomist Alaattin Aktaş, dövizin artık söz dinlemediğini yazdı. Kur korumalı mevduatla ilgili sürekli yeni düzenleme yapıldığını hatırlatan Aktaş, "Kur artışına karşı eldeki tek araç olan kur korumalı mevduatta düzenleme üstüne düzenleme yapılıyor ve şimdi elde tek atımlık bir barut kaldı!" açıklaması yaptı.
Ekonomim.com'dan Alaattin Aktaş'ın "KKM barutu da bitiyor, sahi geriye ne kaldı?" başlıklı yazısı
Kur korumalı mevduatla ilgili olarak geçen hafta üç gün üst üste düzenleme yapıldı. Öyle ki bir düzenlemenin sonuçlarını irdelerken bir diğeri geldi.
Önce döviz yükümlülüğü olan şirketlere bir ay vadeli KKM yapma olanağı tanındı.
Bunu çok daha önemli bir başka adım izledi. Doğrudan TL ile açılan KKM hesaplarında halen en fazla yüzde 11.5 olan tavan faiz kaldırıldı. Bankalara bu hesaplara uygulayacakları faizi serbestçe belirleme olanağı tanındı. DTH dönüşümlü KKM için faiz tavanı ocak ayı sonunda kaldırılmış ve bu kararla birlikte KKM’de hızlı bir artış başlamıştı.
Kararlar peş peşe geliyordu. “Şimdilik” son karar DTH dönüşümlü KKM’de en az üç ay olan vadenin daha aşağı çekilecek olması. Henüz en kısa vadenin ne olacağı belli değil; bunu Merkez Bankası belirleyecek.
Siz de “N’oluyor” diyor musunuz:
“Nedir bu düzenleme üstüne düzenleme, nedir bu telaş?”
Yanıt çok basit:
“N’olacak, döviz söz dinlemiyor artık!”
Sıradaki karar...
Kur artışına karşı eldeki tek araç olan kur korumalı mevduatta düzenleme üstüne düzenleme yapılıyor ve şimdi elde tek atımlık bir barut kaldı!
TL ile açılan hesaplardaki vadeyi de üç aydan aşağı çekmek.
Zaten biraz önce yazdım, DTH dönüşümlü hesaplarda vade üç ayın altına indiriliyor.
Sırada TL ile açılan hesaplar var. Ama bu “barut” hemen kullanılmayacaktır, çünkü o da kullanılırsa elde bir şey kalmayacak.
Doğrudan TL ile açılan hesaplar için de vade üç ayın altına indirildiğinde KKM ile ilgili atılabilecek adımlar bir anlamda tamamlanacak.
Bu yapıldığında gerek DTH dönüşümlü hesaplarda, gerekse doğrudan TL ile açılan hesaplarda vade üç ayın altına inmiş, faiz sınırı da kaldırılmış olacak.
Başka yapılabilecek bir şey kalmıyor.
Ya da kalmıyor gibi!
Yeni icatlar çıkarılırsa o ayrı.
Ekonomi yönetiminde çare(!) tükenmez çünkü.
Ama şimdilik yapılabileceklerin sınırına gelinmiş gibi...
Dövizin seçime kadar çok artmasını engellemeye bunlar da yetmezse ne olacak?
Bulunur bir şeyler! Hiç aklımızda olmayan yeni bir icatla, yeni bir ekonomik enstrümanla çıkılır ortaya!
Duvara sıkıştık!
İyi güzel de bütün bu yapılanlar aslında gidecek yolumuz kalmadığını, duvara sıkıştığımızı göstermiyor mu?
Tüm barutu kullanıp seçime kadar böyle idare etsek ne olacak ki?
KKM zaten yıllar yılı uygulanabilecek bir formül değil, olamaz da. Buna rağmen onun işlevi de sona ermek üzere. Şu durumda biz seçim sonrasında dövizi nasıl tutacağız, ne yapacağız?
Var mı bir formülü, bir önerisi olan!
MADEM FAİZ SERBEST OLABİLİYORDU, ÖYLEYSE 184 MİLYARI NİYE ÖDEDİK?
Kur korumalı mevduat 20 Aralık 2021 akşamı ilan edildi. Başlangıçtaki düzenlemeye göre vade en az üç ay olacaktı, faiz de politika faizi artı üç puanı geçmeyecekti. Kur bu faizden fazla artarsa aradaki fark Hazine ve Merkez Bankası’nca karşılanacaktı.
Karşılandı da... Hazine 92.5 milyarı geçen yıl, 2.1 milyarı da bu yılın ocak ve şubat aylarında olmak üzere 94.6 milyar lira kur farkı ödedi.
Merkez Bankası ise 2022 yılında toplam 89 milyar liralık ödeme yaptı. Bankanın bu yılki ödemesini henüz bilmiyoruz.
Yani şimdiye kadarki ödeme en az 183.6 milyar lira...
Bu tutar, kur artışı bankaların uyguladığı faizi geçtiği için devlet tarafından aktarıldı.
Faiz tavanı “politika faizi artı üç puan” ile sınırlandırılmamış olsaydı ve örneğin “artı üç puan” yerine “artı beş puan” denseydi ya da tavan hiç olmasaydı devletin kasasından, yani vatandaşın cebinden daha az para çıkacaktı.
“KKM’ye niye tavan faiz getirildi?”
29 Aralık 2021 tarihli yazımın başlığı böyleydi... KKM’ye tavan faiz getirmenin, kur faizden daha fazla arttığı takdirde kamuya çok büyük bir yükü olacağı belliydi. Nitekim oldu da...
O yazımda “Tavan faiz kimin lehine” diye sormuş ve şöyle devam etmiştim:
“Kur korumalı mevduata faiz tavanı getirmek kimin lehine bir durum yaratır?”
-Tasarruf sahibinin mi, hayır; çünkü tasarruf sahibi kur artışı faiz artışını geçerse kurdaki artış oranında getiri elde edecek.
-Bankaların mı, evet; çünkü faizde yüzde 17’nin (politika faizi o dönem yüzde 14 olduğu için) ötesine geçemeyen banka, faiz yükünü sınırlamış oldu, daha yüksek ödeme gerektiğinde bu Hazine tarafından yapılacak.
-Hazine’nin mi, tabii ki hayır; tam tersine Hazine’nin olası kur artışının yüksekliği karşısındaki yükü daha da artacak.
Tavan faiz olmasaydı...
Varsayalım tavan faiz yok. Bankalar kur korumalı mevduatta yüzde 14’ten az olmamak üzere diledikleri faizi uygulayabiliyor. Rekabetten dolayı da faiz yüzde 17’nin üstüne çıkmış.
Faiz yüzde 17, örneğin kur artışı yüzde 30 ise Hazine’ye binecek yük 13 puan.
Faiz yüzde 20, kur artışı yüzde 30 ise Hazine’ye binecek yük 10 puan.
Faiz yüzde 25 ise Hazine’ye binecek yük yalnızca 5 puan.
Birilerinin izah etmesini bekliyoruz. Kur artışının faizden yüksek olması durumunda Hazine’nin daha fazla ödeme yapmasına yol açacak bu tavan faizi getirmenin mantığı nedir?
Şu söylenebilir tabii ki:
“Biz faizlerin artmasını istemiyoruz, o yüzden tavan getirdik.”
Peki, kabul; öyleyse niye tüm mevduat faizine sınır getirmiyorsunuz?
Bakın bazı bankalar faizi yüzde 20’ye çekti.
Bir karar çıkarın, olsun bitsin:
“Mevduat faizi, Merkez Bankası politika faizinin en fazla 3 puan (ya da ne öngörülüyorsa) üstünde olabilir.”
Bir genellemeye gitmiyor, gidemiyor ve tutup sonuçta Hazine’ye daha yük bindirme olasılığı bulunan kur korumalı mevduat için tavan getiriyorsunuz.
Anlamak çok zor; gareziniz Hazine’ye mi yani!
YÜZDE 10'U BİLE TASARRUF EDİLSE 18 MİLYAR DEVLETTE KALACAKTI
İnsan düşünmeden edemiyor; KKM'de faiz tavanı olmasaydı acaba Hazine ve Merkez Bankası 184 milyar lira değil de ne kadar ödeme yapar, dolayısıyla ne kadar tasarruf etmek mümkün olurdu, diye...
Bu tutarı tüm veriler elde olmaksızın hesaplamak mümkün değil. Ama varsayalım yarı oranında tasarruf söz konusu olsa 92 milyar lira kamuda kalırdı.
Daha mı az olurdu tasarruf, dörtte bir örneğin, o durumda bile 46 milyar lira daha az ödenirdi.
O da mı çok, yüzde 10 tasarruf edilsin, o bile 18 milyar lira demekti!
Faize tavan getirmek ya yanlış bir karardı ya bilinçli bir tercih... Faiz yüksek olsa ve bu sayede kur artışı faizi geçmeseydi, 184 milyar lira, KKM hesabı açtıran vatandaş ve şirketlere Hazine ve Merkez Bankası tarafından değil, bankalar tarafından ödenecekti.
Vatandaş ve şirketler için ödemeyi kimin yaptığının önemi yok. Bu tercihle ödemeyi devlet yaptı. Şimdi geçilen faiz tavanını kaldırma uygulaması en başta tercih edilmiş olsaydı ödemeyi yapacak olan bankalardı.