Dolar ve Euro'da korkutan öngörü... Ünlü ekonomist dövizdeki asıl patlama için tarih verdi... 21 Ekim'de Dolar ve Euro ne olur?
Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu'nun eylül ayında faizleri yüzde 18'e çekmesinin yankıları sürerken, piyasada Dolar ve Euro üzerinde de hareketlilik yaşandı yükseliş başladı. Peki bundan sonra ne olacak? Merkez Bankası faiz indirmeye devam edecek mi? Dolar ve Euro ne kadar artacak. Cumhuriyet gazetesi yazarı Erdal Sağlam bununla ilgili korkutan bir açıklama yaptı ve döviz kurlarının asıl sıçramayı yapacağı tarihi açıkladı. İşte o öngörü...
Merkez Bankası 23 Eylül 2021 tarihindeki toplantıda fazi indirme kararı almış ve faizleri yüzde 18'e çekmişti.
Bu karardan sonra döviz fiyatları da yükselişe geçmişti.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun bir sonraki toplantısı 21 Ekim 2021...
İşte bütün gözlerin çevrildiği tarih bu...
Merkez Bankası bu tarihte faiz indirmeye devam edecek mi? Bununla ilgili bir yazı yazan Erdal Sağlam'ın tespitleri şöyle:
Erdal Sağlam'ın Cumhuriyet gazetesindeki yazısı şöyle:
Bu iktidar artık enflasyonu ve kurları toparlayamaz
Eylülde düşeceği söylenen enflasyon artmaya devam etti. Eylül sonunda yüzde 19.58’e ulaşan yıllık enflasyonun bundan sonra yüzde 20 bandında dolaşacağı da kesinleşti diyebiliriz.
Artan yıllık enflasyon nedeniyle negatif reel faiz oranı büyürken, bir süredir yukarı giden dolar kuru 40 kuruş civarında arttı. Merkez Bankası’nın ekim toplantısında faiz indirimlerine devam etmesi beklentisi korunurken kurlardaki asıl sıçramanın faiz kararından sonra yaşanması muhtemel.
Özet olarak: İktidarın bile bile uyguladığı yanlış ekonomi ve para politikaları sonucu, hem kurlarda hem de enflasyonda ipin ucunu elinden kaçırdığını artık rahatlıkla söyleyebiliriz. Bundan sonra alacağı kararlara bağlı olacak ama enflasyon ve kur seviyesinin artmaya devam edeceği da aşikâr.
Bu kötü gidişin geri çevrilmesi için ise iktidarın gerçekten radikal adımlar atıp yapısal tedbirlere yönelmesi, bağımsız merkez bankası gibi radikal kurumsal tedbirler alması gerekecek. Seçimin yaklaştığı, iç ve dış siyasi sorunların büyüdüğü bir iklimde iktidarın bu kararları alıp uygulaması ise imkânsız.
Bu çerçevede mevcut iktidarın, seçim ne zaman yapılırsa yapılsın, ekonomide ipleri yeniden ele alabilmesi, kurlardaki ve enflasyondaki bu trendi durdurabilmesi, ekonomiyi toparlamasının pek bir imkânı kalmamış gözüküyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre ağustos sonunda yüzde 19.25 olan yıllık enflasyon eylül sonunda yüzde 19.58’e yükseldi. İşin Merkez Bankası açısından ilginç tarafı ise artık odaklanacağını söylediği enerji, gıda tütün ve alkollü ve alkolsüz içecekler ve altını dışarıda tutan, C çekirdek enflasyonu da yeniden artışa geçti ve yüzde 16.48’e ulaştı. Enflasyon dağılımına bakıldığında 2021 yılındaki en geniş yayılımı gösterdiğini, toplam 415 ürünün 318’inde fiyat artışları saptandığını da söylemek gerekiyor.
Hız kesmesine rağmen, üretici fiyatlarındaki artışın da devam ettiği, yıllık yüzde 43.96 oranına çıktığını görüyoruz. Artan ve bundan sonra da artması beklenen kurlar, küresel tedarik zincirleri ve emtia fiyatlarındaki sıkıntılar, üretici fiyatlarındaki artışın devam edeceğini gösteriyor. Bu da aynı zamanda, kaçınılmaz geçişkenliği nedeniyle, tüketici fiyatlarındaki artışın devam edeceğini gösteren bir unsur oluyor.
Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 28.79 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 23.27 ile ev eşyası ve yüzde 23.27 ile lokanta ve oteller oldu. Gıda fiyatlarındaki yüksek artışa rağmen artık durulacağına dair bir işaret görülemiyor. Tarla üretiminden seraya geçişin ekim ayıyla birlikte başladığı, başta gübre olmak üzere girdi fiyatlarındaki artışın devam ettiği göz önüne alınırsa, gıda fiyatlarındaki artışın özellikle kış aylarında iyice yükselmesi beklenebilir.
TANZİM SATIŞ ÇARESİZLİĞİ
Geçen eylül ayında artışın yüksek olduğu gruplar ise sırasıyla, yüzde 5.15 ile eğitim, yüzde 3.33 ile ev eşyası ve yüzde 2.34 ile konut oldu. Bu noktada okullar açılmasına rağmen TÜİK endeksinde giyimin düşüş kaydetmesi tartışma konusu oldu. Eğer eylüle yansımadıysa mutlaka ekim ayında bunun etkisinin görüleceği söylenebilir. Ancak bağımsız enflasyon endeksi açıklayan ENAG’nin giyim fiyatlarının aylık yüzde 4’ün üzerinde artış saptadığını söyleyelim. Bu da TÜİK’in rakamlarına olan güven tartışmasını alevlendiren bir detay.
Peki, yıl sonuna kadar enflasyon oranları düşer mi?
Geçen ekim ve kasım aylarında yüzde 2’nin üzerinde kaydedilen artışlar nedeniyle, bu yıl aynı dönemde enflasyonun gerileyeceği söyleniyor. Ancak artık kimse bunun garantisini veremeyecek. Kurlardaki son artışların endekslere yansımadığı gözlenirken, kur geçişkenliğinin ekimden itibaren görülmesi bekleniyor. Buna küresel emtia fiyatlarındaki artışın devam etmesi eklenebilir.
Bunun yanında gıda fiyatlarında artışın yaşanacağı bir döneme giriyoruz.
Enerji fiyatlarındaki küresel artışların da artık içerideki fiyatlara yansıdığına şahit oluyoruz. Kamunun vergi fedakârlığında sona gelmesi nedeniyle LPG’de geçen hafta 71 kuruş zam yapıldı, benzin ve motorinde vergi payının sonuna gelindi. Dolayısıyla ekimden itibaren tüm akaryakıt ürünlerinde, bu arada doğalgaz ve elektrikte tüketiciye yansıyan zamlar görülebilir. Endekste önemli paya sahip, sigara fiyatlarına dün zam geldiğini de unutmayalım.
Özetle; önümüzdeki iki ayda baz etkisinin yıllık enflasyona olumlu katkı yapıp yapamayacağı tartışmalı hale geldi.
Peki, hükümet ne yapacak?
Hükümetin yapması gereken; başta faiz artışı olmak üzere güven veren kararlar almak ama bu beklenmiyor. Aksine bundan sonra da 1’er puanlık faiz indirimlerinin devam edeceği beklentisi hâkim. Eğer indirim devam etmezse amaçlanan “kredi faizlerinde indirim” mümkün gözükmüyor.
Tabi bir de tarım satış kooperatifi mağazalarının sayısının artırılması var..
Mevcut haliyle bile zarar eden bu mağazalar bin tane daha açıldığında belli ki daha büyük zarar edecek, bu zararı da doğal olarak Hazine yani halk üstlenecek.
Tanzim satış örneğini hortlatmanın bir çaresizlik göstergesi olduğu açık.