Dolar ve Euro için çok çarpıcı iddia! Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın yeni düzenlemesi sonrasında Dolar ve Euro'yu döviz büroları mı yükseltiyor?

Merkez Bankası'nın faiz indirimine gitmesi, büyükelçiler krizi ve hemen ardından ABD Merkez Bankası FED'in varlık alımlarıyla ilgili kararı sonrası euro ve dolar cephesindeki yükseliş sürüyor. Dolar ve euro üzerindeki baskı devam ederken, ivme de yukarıya doğru kayıyor. İşte dövizdeki yükseliş ile ilgili çok çarpıcı bir yazı yazan Sözcü gazetesi yazarı Nedim Türkmen, döviz büfeleriyle ilgili alınan yeni karara değindi ve "Döviz kurunu yükseltenler döviz büroları mı?" diye sordu.

Sözcü gazetesinden Nedim Türkmen'in yazısı

Döviz kurunu yükseltenler döviz büroları mı?

Yapılan son düzenleme döviz bürolarına ağır sorumluluklar yüklemekle kalmıyor. Aynı zamanda döviz bürolarının daha fazla sistem dışına çıkmasına neden olacak ağır hükümler içeriyor…

Perşembe günü Türkiye'de faaliyette bulunan 615 adet B grubu ve 238 adet A Grubu (şubeleri ile beraber) olmak üzere toplam 853 döviz bürosu, kendileri ile ilgili 12.10.2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğ ve yönetmelik düzenlemelerinin faaliyetlerini sonlandırmalarına neden olacağına dikkat çekmek için, 15 dakika faaliyetlerini durdurdular.

FAALİYET ŞARTLARI AĞIRLAŞTIRILARAK KAPATMAYA ZORLANIYORLAR

Yapılan düzenlemelerle A grubu döviz bürolarına sermayelerini 5.000.000 TL'den 10.000.000 TL'ye, B grubu döviz bürolarına ise 1.000.000 TL'den 5.000.000 TL'ye artırma zorunluluğu getirildi. Bu sermaye tutarları son derece yüksek, dolayısıyla döviz bürolarının birçoğu bu sermaye tutarlarını karşılayamayacak. Döviz bürolarının bu tutarda bir sermayeye ihtiyacı olduğunu, kim neye göre tespit etti? Bu kadar sermaye ile çok daha kârlı işler yapmak mümkün iken; devletin kurumlarına bilgi yetiştirmekten, iş yapamayan döviz bürolarının büyük çoğunluğu faaliyete son verip, yetkisiz bu işlemleri yapacaktır.

Yapılan düzenlemelerle, mevcut döviz bürolarının hisse (pay) devirleri için gerekli olan bakanlık izni ücrete bağlandı. Öyle ki; Hazine ve Maliye Bakanlığı'na pay devri izin ücreti olarak A grubu döviz büroları 6.000.0000 TL ve B grubu döviz büroları ise 5.500.000 TL ücret ödemek zorundalar. Bu şekilde bir düzenleme döviz bürolarının değerini sıfıra indirdiği gibi, hiçbir sektör için yapılmayan bir düzenleme ile tanıştılar. Bu düzenleme, Anayasa'nın “mülkiyet hakkının korunması” ilkesine açıkça aykırıdır. Yeni tebliğ ile “yetkili müesseseler faaliyet gösterdikleri işyeri haricinde herhangi bir gayrimenkul mal edinemezler'' hükmü de getirilmiştir. Bu düzenleme de mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğuracaktır.

Döviz bürolarına, döviz bürolarının kapalı olduğu günler dahil olmak üzere; kamera kayıt sistemi zorunluluğu getirildi. Yapılan tüm işlemler kayda alınacak ve 1 yıl saklanacak. Özellikle, bulut sistemi üzerinden saklama zorunluluğu teknik imkansızlık içeriyor. Bu uygulama hiçbir sektörde bulunmazken, döviz bürolarına neden getirilmiştir?

Yeni düzenlemeler ile Türkiye 4 bölgeye ayrılmış. Bölgeler arası adres nakli işlemlerinde 1.000.000 TL'den 3.000.000 TL'ye kadar ücret talep edilecektir. Bu düzenleme ile döviz bürolarına adeta “oturun oturduğunuz yerde” denmektedir. Bu düzenleme, Anayasa ile teminat altına alınmış “çalışma hakkı”nın engellenmesidir.

Yapılan her işlemden T.C. kimlik numarası alınması, kayıt dışılığı artıracaktır. T.C. kimlik numarası uygulamasında bir alt sınır belirlenmesi, kayıt dışılığın önüne geçilmesinde önemli düzenleme olacaktır. Tebliğin 15 günlük uygulamasında; T.C. kimlik numarası alınması uygulaması nedeni ile birçok vatandaş döviz alım satımını döviz bürosu yerine, merdiven altı yerlerden gerçekleştirmeyi tercih etmiştir.

Tebliğ ile yetkili müesseselerde pay sahipliği bulunmayan kişilerin, şirketi münferiden temsile yetkili kılınması yolu kapatılmıştır. Bu kişiler, ancak şirkette en az % 50 ve üzeri paya sahip hissedar veya hissedarlarla müştereken temsile yetkili kılınabilecektir.

Yapılan düzenleme, TTK 370. maddesine göre; anonim şirketler için, “Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır” hükmüne açıkça aykırıdır.

Tebliğ ile “yetkili müesseseler denetimler esnasında, denetim elemanlarının gerekli gördüğü kasa sayımı ve benzeri tüm işlemler tamamlanana kadar geçici olarak işlemlerini durdurmak ve denetim için iş yerinde gerekli düzeni sağlamak zorundadırlar'' hükmü getirildi. Bu düzenlemenin de hiçbir hukuki dayanağı olmayıp, denetim elemanlarının şov yapmalarına ve döviz bürolarını itibar ve gelir kaybetmelerine yol açacaktır.

LİSANSSIZ 4.000 DÖVİZ BÜROSU VAR

Türkiye'de, Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan lisans almadan döviz alım satımında bulunan işyeri sayısı, lisanslı döviz bürolarının tam dört katıdır (4.000). 1567 sayılı Kanun incelendiğinde; lisansız faaliyette bulunulması durumunda 50.000 TL ile 250.000 TL arasında para cezası uygulanmasının gerektiği görülecektir. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın bu tür bir denetim yapıp yapmadığını ya da kimlere ne kadar ceza kestiğini bilemiyoruz. Çünkü açıklamıyorlar.

Bu düzenlemelerden sonra, Türkiye'de lisans almadan döviz alım satımı yapanların sayısının hızla artacağını ve sistem içinde olanların da hızla sistemin dışına çıkacağını şimdiden söylememiz gerekmektedir.

GÜNLÜK 100 MİLYON DOLAR İŞLEM HACMİ İLE KURLARI KİMSE KONTROL EDEMEZ

OECD'ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF), kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu için, Türkiye'nin daha sıkı izlenmesini gerektiren gri listeye alındığını 21 Ekim 2021'de açıkladı.

FATF Başkanı Marcus Pleyer, düzenlenen basın toplantısında; gözlem listesine alınan en büyük ekonomi olan Türkiye'nin bankacılık, gayrimenkul, altın ve kıymetli taş ticareti alanındaki “ciddi gözetim ve denetim sorunlarını” gidermesi gerektiğini ifade etti.

Görüldüğü üzere; döviz bürolarına ilişkin tebliğ ve yönetmelik değişikliğinden 9 gün sonra Türkiye gri listeye alındı. Alınma nedenlerimiz arasında, döviz bürolarından bahsedilmiyor. Çok normal, bu değişiklikler ile sektör zaten bitirilmiş oldu.

Yetkili müessese sahiplerinin, bu tebliğ ve yönetmelik değişikliklerini yargıya taşımaları durumunda ne anayasa ne de kanunların yapılan düzenlemelerde dikkate alınmadığı, yapılan düzenlemelerin açıkça hukuka aykırı olması gerçeği karşısında önce “yürütmeyi durdurma'' sonrasında da düzenlemelerin iptalini sağlamaları kuvvetle muhtemeldir.

Bu 23 Belediyeye Kayyum mu Atanacak? Sosyal medya bu görüntüleri konuşuyor TÜPRAŞ'ta şiddetli patlama oldu Ünlü oyuncu yıllar sonra ortaya çıktı Bankalardan sıfır faizli kredi fırsatı! Genç kadını arabasına çekip tecavüz etmeye çalıştı