Dolar kıtlaşacak, kur yukarıya gidecek dedi ve tarih verdi. Merkez Bankası faiz kararı sonrası döviz tırmandı, enflasyon patladı. Ünlü ekonomistten korkutan açıklama geldi: ABD faiz artıracak tıpkı mallar gibi dolar da kıtlaşacak...

Merkez bankası peş peşe faiz indirimi yaptı ve bundan sonra da faiz indirimine yönelik kararların devam edeceği yönünde sinyal verdi. Özelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki açıklamaları sonrasında piyasada yaşanan hareketlilik de sürüyor. Zam üstüne zamlar gelirken, piyasada bazı ürünler de stokçuluk yüzünden bulunamıyor, ya da tek tek satılıyor. Ünlü ekonomist ekonomiyle ilgili çok karamsar bir tablo çizdi ve bundan sonra ne olacağını açıkladı: Dolar kıtlaşacak, kur yukarı çıkacak ve...

Yeniçağ gazetesinden Evren Devrim Zelyut'un yazısı

AKP için ekonomide çıkış yok!

Erdoğan Katar'a gitti, haydi hayırlısı. Dünkü yazımızda detaylı bir şekilde bu ziyaretin gerekçesini ve olası sonuçlarını irdeledik. Neticede taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini söyledik. Ancak ekonomide reform sürecini kaçırarak, yani tarım ve sanayide ülkenin dış bağını koparmadan, rezerv biriktirmenin imkânsız olduğunu anlamak için, Türkiye'nin daha kaç kere çakılması gerekiyor?

Çin'den swap denilen ödünç para geldi işler düzelmedi. Geçmişte Katar'dan geldi, şimdi yine gelecek, işler yine düzelmeyecek çünkü üretimde dış girdiye bağlı sanayi modeli hâlâ aynı yerde duruyor. Bunun üzerine defalarca kez söylediğimiz tarım sistemimizin çökmüş olması da enflasyonumuzu yukarıya doğru taşımaya devam ediyor.

Sorunlar ve bunların çözümleri belliyken peki, Sayın Cumhurbaşkanımız bakın ne diyor: Stokçuluk yapanlar var, dinimizde de bu durum haram. Otomotiv sektöründe bile stokçuluk yapılıyor. Gıdadaki stokçuluk yenilir yutulur değil. Cezası da çok düşük. Ben talimatı verdim zora sokacak yaptırımları devreye sokacağız. Stokçuluk yapan bedelini ağır ödeyecek.

İnsanlar neden stokçuluk yapar? Eğer üretilen mal miktarı sınırlı ise. Peki stokçuluğu çözmek için her deponun başına bir polis mi dikeceğiz. Bugün Türk ekonomisindeki sorun üretim miktarının toplumun talebini doyuracak şekilde bol ve kaliteli olmamasıdır. O zaman ekonomiden sorumlu kişilerin birinci görevi üretim miktarının artırılması değil midir? Hangi devlet stokçuları polis ya da askerle dize getirmiş? Ekonomide milyonlarca tüketici, yüzbinlerce aracı ve üretici var. Bunların başına polis dikerek ekonomi mi yönetilir?

Bakın burada sorun çok net: AKP yönetimi koca bir algı yanılmasıdır. 2008 Krizi'nden sonra ABD Merkez Bankası FED'in, 2009-2015 yılları arasında bastığı yaklaşık 4 trilyon doların dünyaya yayılması sayesinde, Türkiye'ye de giren sermaye, kuru düşürmüştür. Bu dolar bolluğu AKP sayesinde olmamıştır. Bu sırada Türk çiftçisinin üretimi pahalı bulunarak milyonlarca çiftçi toprağından koparılarak şehirlere sürülmüş, 'nasıl olsa bizim dolarımız var, yurt dışından daha ucuza tarımsal ürün ithal ederiz' denilmiştir. Hatırlayın maliyetlerden yakınan çiftçiye 'Ananı da al git' diye söylenmedi mi?

Sanayide ise yarı mamul, ham madde üretimine yönelmek, dev tesisler kurmak, Türk sanayisinin dışa bağını koparmak yerine, yurda giren milyarlarca dolar inşaat sektörüne aktarılmış, bahsettiğimiz dönemde saman alevi misali ekonomide canlılık yaşanmıştır. Ancak betonla, dışarıdan gelen girdi ile ekonomi bir yere kadar döner. 2013'den sonra Amerika bastığı dolarları faiz artırarak geri çekince, Türkiye'de kur artmaya başlamış, AKP'nin bu dahiyane modeli çöküşe geçmişti.

Her durgunlukta faizi indirip inşaatı canlandırma taktiği ise 128 milyar dolar rezerv bitince iflas etti. Çünkü enflasyonu düşürmeden faizi indirince artan kura eskiden Merkez Bankası rezervi ile basılıyordu. Kur artmayınca da vatandaş Erdoğan'ı bir ekonomi dehası sanıyordu. Ancak vere vere rezerv bitince, şimdi takke düştü kel gözüktü. Bu nedenle Erdoğan, sıcak para bulmak zorunda diyoruz.

Ancak konuyu dağıtmayalım: Türkiye'de Erdoğan'ın modeli ile üretim bitmiştir. Şimdi azalan üretim nedeni ile oluşan kıtlıklar ve fiyat artışlarına karşı tüccarı suçlamak son derece yanlış, basit bir algı oyunudur.

Tarihte her devlet üretimden koptuğu an kıtlıkla karşılaşır ve mallar piyasadan çekilir. Sizin burada benim suçum yok, suçlu tüccar diyeceğinize üretim miktarını artırıp, varsa o stokçuları mal arzı ile boğmanız gerekir.

Mal arzının artırılması da ancak tarım ve sanayideki reformlarla olur. Erdoğan bu reformların şimdi yapılsa en az 4 yıl sonra döneceğini bildiği için, kısa sürede seçmen karşısında zor duruma düşmemek için yine birilerini suçluyor.

Aynı taktiği Merkez Bankası da sıklıkla yapıyor. O da enflasyonun düşmediğini gördüğünde dönüp küresel gelişmelere suçu yıkıyor.

Üretici fiyatları dış girdi bağı nedeni ile %54,62 arttı ama bu işi AKP yapmamış gibi son raporunda bakın ne diyor: Bu dönemde emtia fiyatlarında süregelen olumsuz seyir, tedarik zincirlerinde artarak devam eden aksamalar ve Türk lirasındaki gelişmelerle birlikte üretici fiyatlarında enerji ve ara malları başta olmak üzere genele yayılan artışlar görülmüştür.

Hükümet bağımsız bir sanayi kurmak yerine yirmi yıl boyunca inşaat işlerinden gelen tatlı parayı istiflerse, dışarıdan gelecek bir şoka karşı son beş yıldır kendisine yapılan uyarılara kulağını tıkarsa, işte bir salgında ya da ticaret savaşında ekonomik krize böyle hazırlıksız yakalanır ve çöküşe geçer. Bugün AKP ve Erdoğan için kolay bir çıkış yoktur. Enflasyon yükselmeye devam edecek ve bunun siyasi maliyetine de seçimlerde katlanacaklardır.

Size son bir şey daha söyleyeyim: Amerika faizi artırdığı zaman tıpkı mallar gibi dolar da daha fazla kıtlaşacak. Fiyatı yani kur yukarı gidecek. Bundan kaçış artık yok.

Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Wanda Nara Siyah Tangasıyla Meydan Okudu! Şakir Paşa Ailesi'ndeki yatak sahneleri alev aldı! Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem