Dink cinayeti soruşturmasında ortaya çıkan yeni delilleri nasıl yorumladı?
Medyatava, Yetvart Danzikyan'a sordu!
2007 yılında katledilen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturmada kamu görevlilerin ihmali olup olmadığıyla ilgili çok önemli bilgilere ulaşıldı.
Soruşturma kapsamında geçtiğimiz hafta gündeme gelen İstanbul İl Jandarma İstihbarat görevlilerinin olay günü gazete binası çevresinde olduğu yönündeki iddialar, dün Milliyet'ten Tolga Şardan'ın haberiyle doğrulanmış oldu. Buna göre, cinayetin işlendiği gün Ogün Samast'ı 6 kamu görevlisinin takip ettiği ortaya çıktı.
Şardan'ın haberinde, ayrıca cinayet günü Samast'ın telefon kulübesinden 3 kez arama yaptığı ve cinayet sonrası olay yerine yakın baz istasyonlarının başka yere taşındığı bilgisi de yer aldı. Haberde dikkat çeken bir diğer detay ise Trabzon'da askerlik yapan bir kişinin üzerine 180 ayrı telefon hattı alınması ve bu hatlar aracılığıyla görüşme yapılması oldu.
Medyatava, aradan 9 yıl geçmesine rağmen hâlâ aydınlatılamayan Dink cinayeti soruşturmasında, kamu görevlilerin ihmalini ortaya çıkaran bu yeni delilleri Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan'a sordu.
MT: Hrant Dink cinayeti soruşturmasında kamu görevlililerin ihmalini ortaya çıkaran yeni delilleri nasıl yorumluyorsunuz? Bundan sonraki süreçte iddianamenin seyri nasıl olur?
Yetvart Danzikyan: Milliyet'te çıkan haberi geçen hafta açığa çıkan bilgilerin devamı gibi düşünebiliriz. Çünkü hatırlayacak olursanız Başsavcılık, savcı Gökalp Kökçü'nün kamu görevlilerine dair hazırladığı iddianameyi iade etmişti. İade ederken de birkaç gerekçe öne sürmüştü. Bu gerekçelerin içinde İstanbul İl Jandarma İstihbarat elemanlarının olay günü gazete çevresinde olduğuna dair bir beyanı da vardı Başsavcının... Yani Başsavcılık, aslında ilk kez İstanbul İl Jandarma'nın da işin içinde olduğunu resmi olarak beyan etmiş oldu. Biz bunu önceki hafta zaten öğrenmiştik.
Aslına bakarsanız bu çok kritik bir gelişme. Çünkü Trabzon İl Jandarma Müdürlüğü'nün olayla ilgili olduğu bilinmekteydi ancak İstanbul İl Jandarma İstihbarat'ın olay günü orada olduğu sadece şüphe olarak vardı. Bu durum ilk kez Başsavcı tarafından açıklanmış oldu. İlk adım bu oldu. İkinci adım da Milliyet'ten Tolga Şardan'ın dün yayınladığı haberde geçen kritik gelişmelerdi. Orada da İstanbul İl Jandarma İstihbarat'ın hangi detaylarla olay günü orada olduğu öğrenilmiş oldu.
Tabii daha başka bilgiler de öğrenmiş olduk. Baz istasyonlarının yerinin değiştirilmesi, o jandarma elemanlarının kendi aralarında yaptıkları konuşmalar, Trabzon'da askerlik yapan bir kişi üzerinden 180 ayrı telefon hattı alınması ve bu hatlar üzerinden konuşmalar yapılması gibi kritik bilgiler öğrenmiş olduk. Bugün de bunlar devam etti. 25 kamu görevlisi hakkında hazırladığı iddianameyle beraber zannediyorum devlet içindeki kanatlar ellerinde ne varsa bu bilgileri ortaya dökmeye başladılar. Bu iddianame Başsavcılık tarafından engellenmeyip devreye girerse başka yeni bilgilere de ulaşacağız diye düşünüyorum.
Başsavcılık 25 kamu görevlisiyle ilgili iddianameyi iade etti biliyorsunuz. Dolayısıyla Dink ailesi avukatları bu konuda biraz şüpheciler. İddianameden bazı isimlerin çıkartılması istendiği yönünde iddiaların gündeme gelmesi avukatların kafasında soru işareti oluşturdu. Engin Dinç, Ahmet İlhan Güner ve Reşat Altay'ın aralarında olduğu üç ismin iddianameden çıkarılması istendiği yönünde bilgiler var. Tabii bu üç isim dosyadan ayrılırsa, iddianame biraz sakatlanmış olacak. Bir de böyle bir fasıl var... O fasılın da nasıl ilerleyeceğini şu an bilemiyoruz.
Bu noktada Başsavcının iddianamedeki tavrının ne olacağı önemli. Eğer iddianameyi biraz daha geciktirme gibi bir tutum içerisinde olurlarsa, herhalde soruşturma biraz yavaşlamış olacak gibi gözüküyor. Ama öteki taraftan da başka yeni bilgiler ortaya çıkıyor...
Dediğim gibi, iddianamenin tamamlanmış olması sanıyorum devlet içindeki yeni bilgilerin açığa çıkmasına neden olmuş gözüküyor. O açıdan temkinli bir bir umut içindeyiz.
Canan Kaya / Medyatava
canankaya@medyatava.com