Dikkat! Koronavirüsü atlattıktan sonra kalp muayenesi olmayı ihmal etmeyin!
Koronavirüs geçiren hastalar kalbimde bir hasara sebep oldu mu diye endişeleniyor. Türk Kardiyoloji Derneği 29 Eylül Dünya Kalp Günü'nde kalp ve damar hastalıklarına karşı korunma konusunda uyardı. Peki koronavirüs kalbi ne kadar etkiliyor? Kalbe hasar veriyor mu? İşte koronavirüs sonrası kalp ile ilgili merak edilenler...
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat Aytekin, "Bu dönemde koronavirüs geçirmiş hastalarımız 'kalbimde hasar oluştu mu?' sorusuna cevap arıyor. Koronavirüsü ayakta geçiren kişide bu oran binde birden düşük, hastaneye yatmış kişide yüzde 25'e kadar çıkabiliyor. Hastaneye yatacak kadar ağır bir koronavirüs enfeksiyonu geçirdiyseniz kalp kontrolü yaptırın" uyarısında bulundu.
Dünya Kalp Federasyonu tarafından belirlenen 29 Eylül günü her yıl tüm dünyada Dünya Kalp Günü olarak kabul ediliyor ve bu gün kapsamında tüm dünyada kalp ve damar hastalıklarına yönelik farkındalık çalışmaları yapılıyor. Türk Kardiyoloji Derneği de bu doğrultuda Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat Aytekin‘in ev sahipliğinde ve Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu üyelerinin de katıldığı bir basın toplantısı düzenledi. Koronavirüs salgını döneminde kalp ve damar hastalıkları risklerine karşı farkındalığı artırmayı hedefleyen Türk Kardiyoloji Derneği 'Covid Kalbinizi Kırmasın' sloganıyla kalp ve damar hastalıklarına karşı korunma konusunda önerilerini açıkladı.
HER YIL 200 BİNDEN FAZLA KİŞİ KALP HASTALIĞINA YAKALANIYOR
Toplantı öncesi açıklamalarda bulunan Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat Aytekin, "Türkiye'de yaklaşık her yıl 200 binden fazla kişinin kalp hastalığına yakalandığını biliyoruz. Bu insanların zaman zaman kalp krizi geçirmeleriyle birlikte yaklaşık 300 bin kişilik popülasyonun bundan etkilendiğini biliyoruz. Bu kişilerin 3'te 1'inin ise hayatını kaybettiğini görüyoruz. Bu konudaki farkındalık çok önemli. Sağlıklı kalpler için koruyucu önlemleri çok önemli olduğunu belirtmek istiyorum. Özellikle yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, sigaradan uzak durmak, diyabet, hareketsiz yaşam, kilo artışı gibi risk faktörlerinin iyi değerlendirilmesi ve bunlardan korunması gerekiyor" dedi.
"55 DAKİKALIK SÜRE 90 DAKİKAYA ÇIKTI"
Koronavirüs pandemisinden bir yıl önce başlayan TURKMI çalışmasına dikkat çeken Prof. Dr. Vedat Aytekin, şunları söyledi:
"Buradan alınan verilere baktığımızda biz biliyoruz ki Türkiye'de ambulans sistemi çok iyi çalışıyor. Hastaların ambulansa ulaşmasında bir zorluk var. Koronavirüs döneminde bu sürenin daha da uzadığını ve hastaların yaklaşık yüzde 47'sinin hastaneye gelmediğini ve evinde kalp krizi geçirdiğini gördük. Bu konuda yalnız değiliz tüm dünya yani Avrupa ve Amerikan Kalp Derneği de aynı verinin benzerini paylaştı. Hastalar hastaneye gelmekten çekindiler ve kalp krizini evde geçirdiler. Bu tabii ki olumsuz bir tabloya neden oldu. Hastalar kendi imkanlarıyla hastaneye ulaşınca kalp girişimi yapılmadığı için altın saatler olan ilk bir saatlik süreyi aştıklarından dolayı kalp krizinde alınacak önlemler konusunda gecikmiş oldular. Örneğin öncesinde bir hasta göğüs ağrısı başladığında 55 dakikada ambulansı arıyorsa pandemi döneminde 90 dakikada aradı. Arada böyle bir farklılık oluştu."
"HASTANEYE YATMIŞ KİŞİDE KALP HASTALIĞI GÖRÜLME ORANI YÜZDE 25'LERE ÇIKIYOR"
Koronavirüs sürecinde hastalığı geçiren kişilerin 'kalbimde hasar oluştu mu?' sorusuna cevap aradığını belirten Prof. Dr. Vedat Aytekin, "Biz eskiden beri biliriz ki virüs enfeksiyonları kalp kasını hasta edebilir. Bu çok sık değildir ve düşük oranlarda olur. Koronavirüs nedeniyle kalp kasının etkilenmesinin daha fazla olduğunu biliyoruz. Bunların hepsi kalıcı değil bir kısmı geçici. Kalp kası ile birlikte kalp zarının tutulduğunu biliyoruz. Hastaneye yatmayan bir kişide koronavirüsü ayakta geçiren kişide bu oranın binde birden düşük olduğunu biliyoruz. Hastaneye yatmış kişide ise yüzde 25'e kadar bu oran çıkabiliyor. Özellikle hastaneye yatacak kadar önemsenmiş bir koronavirüs enfeksiyonu geçirdiyseniz bir kalp kontrolü yapılması doğru olur. Yoğun bakıma yatan hastaların yüzde 90'dan fazlasının aşı yaptırmayan kişilerden oluştuğunu duyuyoruz. Öncelikle kalp hastası olmamak için elinizden geleni yapın kilo verin, hareket edin, beslenmenize dikkat edin, tansiyon kontrollerinizi yapın, tansiyonunuz normal gitsin, şeker kontrollerinizi yaptırın, sigaranın yanından dahi geçmeyin" uyarısında bulundu.
AŞILANMA İLE HASTANEYE YATIŞLARDA DÜŞÜŞ GÖRÜLDÜ
Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Ertürk ise şunları söyledi:
"Son 5 aydır özellikle aşılanmanın etkisiyle hastanemize ciddi şekilde koronavirüs başvurusu yok. Hastanemizde yatan bir koronavirüs hastası yok. Aşılanma bunda çok etkili. Tüm vatandaşlarımıza aşılanmayı öneriyorum. Biz sağlıkçılar olarak kar ve zarar oranına bakarız. Aşıların yan etkileri tabii ki var ancak bunu koronavirüsün etkileri ile karşılaştırdığımızda etkisinin çok az olduğunu görüyoruz. Biz toplumun genelini korumayı hedeflediğimizden aşılanma şart. Aşılanmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Koronavirüs kalpteki etkilerine baktığımızda çoğu hastaneye yatış gerektirmiyor. Aşıya bağlı bir kalp kası iltihabı olduysa bunların çoğu hastaneye yatış gerektirmeden ayakta geçiriliyor. Şikayetler iğne batması şeklinde görülüyor. Yatış sonrası ise hastalar kısa sürede taburcu oluyor yani ağır bir hasar çoğunlukla bırakmıyor. Ben 4 doz aşı oldum. Önce bakanlığımızın önerileri doğrultusunda 2 doz inaktif aşı olduk. Koronavirüse yakalanmama rağmen çok hafif atlattım. Şu anda 2 doz da Biontech aşısı oldum."