Depremzedeler nasıl oy kullanacak? Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan açıklama: YSK'nın kararı belli

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından çok sayıda depremzede bulundukları kenti terk etti. Seçimlerle ilgili önemli açıklamalar yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, depremzedelerin oy kullanmasıyla ilgili "Yeni bir kanuni düzenlemeye gerek yok. YSK'nın kararları var. Herkes bulunduğu yerde oy kullanacak ve kullandığı ile sayılacak" açıklamasını yaptı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CNN Türk'te Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Deprem nedeniyle yıkılan binalarla ilgili soruşturmalar ile ilgili açıklama yapan Bakan Bozdağ, 171 şüpheli ile ilgili tutuklama kararı çıkarıldığını bildirdi. Bozdağ, "Tutuklu 171 kişiden 78'i müteahhit, 64'ü yapı sorumlusu, 11'i yapı sahibi." ifadelerini kullandı.

"HERKES BULUNDUĞU YERDE OY KULLANACAK VE KULLANDIĞI İLE SAYILACAK"
Bakan Bozdağ "depremzedeler nasıl oy kullanacak?" sorusuna "Kimin nerede nasıl oy kullanacağı kanunumuzda açık açık yazıyor. Onun için yeni bir kanuni düzenlemeye gerek yok. YSK'nın daha önce aldığı kararlar var. Herkes meskun olduğu yerde oyunu kullanacak. Seçim listeleri askıya çıktığında itirazı varsa edecek ona göre oy kullanacak. Herkes bulunduğu yerde oy kullanacak ve kullandığı ile sayılacak. Yasalarımızda kural bu. Geçmişte alınan kararlar bu. Mükerrer oy kullanma ihtimali yok. Deprem bölgesinde sandıkların nereye kurulacağına YSK karar verecek. YSK öyle bir karar verdiğinde orada da kurulabilir" ifadelerini kullandı.

Bakan Bozdağ'ın açıklamalarından satır başları:

"SORUMLULAR AYRI AYRI İNCELENİYOR"
Yaşanan deprem felaketi içimizi acıttı. Pek çok hikayeyi kötü bir şekilde sonuçlandırdı. Elbette ki yaşandığı gün sıcağı sıcağına bakanlarımız bölgeye hareket etti. Ben de Diyarbakır'a hareket ettim. Gerekli çalışmaları yapmak için yoğun mesai yaptık. Herkes hesabın sorulmasını istiyor. Ben de herkes gibi yapılanların hesabının verilmesinden yanayım. Cumhuriyet Savcıları duruma el koydu. Resen soruşturmalar başlatıldı. Yoğun bir mesai içerisine girildi. Bölgede pek çok cumhuriyet savcısını görevlendirdik. 7/24 çalışmak durumunda kaldılar. Deprem soruşturma ön büroları oluşturuldu. Bu büroların yaptığı çalışmalar neticesinde, 573 şüpheli hakkında işlem yapıldı. 171 kişi hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. 77 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Şüpheli için rakam verme şansımız yok. Ölen 11 kişi var. İfadeleri alınan 62 kişi var. Ölümün olduğu binaların sorumluları ayrı ayrı inceleniyor.

171 KİŞİ TUTUKLANDI

Tutuklu ve adli işlem yapanların dağılımı şöyle: Tutuklu 171 kişiden 78'i Müteahhit, 64'ünün yapı sorumlusu olduğunu görüyoruz. Binada değişiklik yapan 18 kişi var. Hakkında adli kontrol verilene baktığımızda 70 müteahhit, yapı sorumlusu 78, yapı sahibi 21 ve binada değişiklik yapan 28 kişi var. Tüm sorumlular bu soruşturmaların kapsamındadır. Herhangi yıkılan bir binada sorumluluğu olan kim varsa, hakkında yapılması gereken her türlü işlem yapılacaktır. Adalet tecelli edecektir. Binaların yaşlarına baktığımız zaman çoğu eski tarihli binalar. Kamu görevlileri hakkında gerekiyorsa, Soruşturma olacaktır. Kimin ne kadar sorumluluğu varsa, yapılanlardan sorumlu olacaktır. Buradaki katkısı tespit edilecek buna göre bir değerlendirme yapılacak.Kolon kesme sadece eski binalarda değil. Eğer yeni yapılan binada kolon kesilmişse onda da aynı. Diyarbakır'da 411 insanımız hayatını kaybetti. Bu binaların hepsinin altında işletmeler var. Bunlarla ilgili iddialara var. Bunlarla ilgili soruşturmalar yapılıyor. Bunun sorumlularıyla ilgili işlem yapılacaktır. Kullanıcıların yaptığı imara aykırı değişiklikler var mı yok mu ona da bakılacak.

"SAVCILARIMIZ 7/24 BÖLGEDE ÇALIŞIYOR"
Şimdi bu konularda bizim meclislerime bakarsanız, her konuda muhalefet eden partilerin bu konuda nasıl birlikte hareket ettiklerini görme imkanı var. Belki Anayasal düzeyde böyle bir düzenleme yapıldığı takdirde kalıcı olabilir. 'İmar affı çıkarılamaz' düzenlemesini veya imarla ilgili suçlarda cezalar affa gidilemez bir düzenlemeyi tartışmakta elbette fayda var. Partiler bu konuda farklı eleştiriler yapsa bu konuda kolay bir araya gelebiliyor. Böyle bir değişiklikte fayda var. Yaşadığımız bu tecrübeler de bu konuların Türkiye'nin artık gündemine gelmemesi gerektiğini gösteriyor. Delillerin toplanması büyük bir titizlikle çalışılıyor. 7/24 savcılarımız bölgede çalışıyor. 1877 Adalet Bakanlığı'ndan yardımcı personelle beraber bölgede 4 bin 789 kişiyi görevlendirdik. Kimliklerin tespiti nüfusa işlenmesi son derece önemli. Bu açıdan adli tıp görevleri önemli bir görev ifa ettiler.

"659 BİLİRKİŞİ FAALİYET YÜRÜTÜYOR"
Vatandaşlarımız DNA verdiyse, hızlıca en erken 5 saatte sonuç alınıyor. Ama bazen bu yetmeyebiliyor. Minimum 5 saat, azami 3 gün içeresinde bu DNA verileri üzerinden ölen kişiye dair bir raporlama yapılıyor. Eğer onların yakınları müracaat etmişse, referans numuneler alınmışsa ve incelenmişse bunlar eşleştiriliyor. Sonra bunlar ailelerine teslim ediliyor. Parmak izi alınarak da bu yapılabiliyor. Böyle de kimliklerin tespiti yapılabiliyor. Şuanda da bu konuda yoğun mesai yapılıyor. Büyük ölçüde tamamlandı. Geriye kalanların birkaç gün içerisinde biteceğini tahmin ediyoruz. Referans numuneler geldikçe, geriye kalanlar da yapılacaktır. Yakınlarını kaybedenlerin referans numune vermesi gerekiyor. Bu konuda da çağrı yapmış olayım. Her enkazla ilgili bilirkişi incelemesi yapılıyor. Her enkaz önce bilirkişi heyeti inceleme yapıldıktan sonra kaldırılıyor. Toplamda 659 bilirkişi bölgede faaliyet yürütüyor. 

"DELİLLERİN KARARTILMASI MÜMKÜN DEĞİL"
Bölge sınırlamasını da kota sınırlamasını da kaldırdık. 81 ilden bilirkişi gönderdik. Adana, Diyarbakır, Urfa Gaziantep ve Kilis'te tamamlandı. 3 ilimizde yoğunluk devam ediyor. 6 bin 177 binada bilirkişi incelemesi tamamlandı. Delillerin karartılması mümkün değil. Savcılık delilleri resen topluyor. Vatandaşın başvuru yapmasına gerek yok. Vatandaşlarımız şahitlik edebilir. İnsanlarımızın öldüğü ya da yaralandığı binalarla ilgili delillerin toplanması resen yapılıyor. Eğer ölüm ya da yaralanma yoksa delil tespiti için başvuru yapmak gerekiyor. Ağır, orta hasarlı binalara dair vatandaşlarımız itirazını yapabilir. Her yerin ilgili mahkemeleri var. Soruşturmayı yapacak savcılıklar belli. Yargılamaları hangi mahkemelerin yapacağı belli. Bölgeden görev yapan savcıların depreme muhatap olduğu için başsavcımızın başkanlığı adına biz Türkiye'nin değişik yerlerinden pek çok savcıyı görevlendirdik. Çünkü çok bina yıkıldı. Her bina ayrı bir dava söz konusu olacağı için ilave cumhuriyet savcısına ihtiyaç olacaktır. Bundan sonra da gerekli yerlere görevlendirilecektir.

"BU DAVALAR KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ YAVAŞLATTI"
Bu konu Türkiye'nin en önemli konularından bir tanesi. Artık Türkiye'nin tartışmaması gereken konularından bir konu bu. 2015-23 arasında açılan dava sayısına baktığımızda bile, bu rakam çok fazla. Bu yıllar arasında 7 bin 97 tane kentsel dönüşüm davası açılmış. Deprem bölgesine, İstanbul, Ankara, Kocaeli'yi de dahil ettim bunlara. 5 bin 713 tanesi deprem bölgesi ile bu 3 ilde açılan davalar. İstanbul'a baktığımız 5 bin 120 dava sadece İstanbul'da açılmış. Bu davalar kentsel dönüşümü yavaşlattı. 2012'de çıkan yasa nedeniyle atılması gereken adımlar maalesef atılamadı. Belediyelerin, STK'ların ve kişilerin açtığı davalar var. Bunlar bedel ödenmesine neden oldu. Dava edilmesi hususunda yasaların tekrar gözden geçirilmesinde fayda var. Karar alınıyor ama davalar 4-5 yıl sürüyor. O zaman da siz kentsel dönüşümü yapamıyorsunuz. Herkes şapkasını önüne koymalı ve düşünmeli. Biz de bu davalarla ilgili bir çalışma yapıyoruz. Anayasa'ya uygun biçimde neler yapılabilir ona bakıyoruz. Kentsel dönüşümü 'rantsal dönüşüm' diye takdim etmek, siyasi rekabetin konusun haline getirmek, millete haksızlıktır. Kentsel dönüşüm milletin de devletin de hayrınadır."

A101 26 Aralık Perşembe aktüel kataloğu yayımlandı Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında