Deprem önceden tahmin edilebilir mi? Prof. Dr. Okan Tüysüz tartışmalara noktayı koydu
Prof. Dr. Okan Tüysüz depremler nedeniyle Japonya ile Kuzey Amerika'nın yer yıl 10-12 cm birbirine yaklaştığını kaydetti. Tüysüz deprem ve volkanik patlamaları hatırlatarak dünyanın yaşayan bir varlık olduğunu söyledi. Türkiye'deki depremlerin iki büyük fay hattından kaynaklandığını ifade etti, fayların nereden geçtiğini açıkladı. Tüysüz "Deprem önceden tahmin edilebilir mi?" tartışmalarına da noktayı koydu.
Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz İstanbul'da özel bir üniversitede düzenlenen ‘’Deprem ve Türkiye’’ seminerinde önemli açıklamalarda bulundu.
"HER YIL 10-12 CM BİRBİRİNE YAKLAŞIYOR"
Dünyanın tek parça olmadığını ve levhalardan oluştuğunu belirten Tüysüz "Levhalar, alttan gelen hamurumsu malzemenin etkisiyle farklı yönlere zorlanmaktadır. Dünya üzerinde 7 büyük ve çok sayıda küçük levha bulunmaktadır. Örneğin, Afrika'nın kenarında yaşayan bir kişi ile Güney Amerika'nın bir kenarında yaşayan bir kişi, net olarak ölçüldüğünde senede yaklaşık olarak birbirlerinden 10 cm kadar uzaklaşmaktadırlar. Benzer şekilde, Japonya'da yaşayan bir kişi ile Kuzey Amerika'da yaşayan bir kişi de senede 10-12 cm kadar birbirlerine yaklaşmaktadırlar. Ancak, insan gözüyle yılda 10 cm veya yılda milimetre cinsinden bu hareketleri görmek mümkün değildir." dedi.
"DÜNYA CANSIZ BİR VARLIK DEĞİL"
Prof. Dr. Okan Tüysüz, dünyanın yüzeyinin cansız bir nesne olmadığını vurgulayarak şunları söyledi: "Volkanlar aniden püskürmeye başlar, birkaç gün veya birkaç ay boyunca faaliyet gösterir ve sonra durur. Bu, çok hızlı bir harekettir. Yer yüzeyinin altından gelen lavın yüzeye çıkarak katılaşıp taşlaştığını gözlemleyebiliriz. Depremler ise bazen saniyeler içinde, bazen de dakikalar içinde meydana gelir. Yer yüzeyinin bir parçasını alır ve başka bir yöne iterek aniden ortaya çıkar, ardından yavaş yavaş yatışır ve kaybolur. Bu iki hızlı olay, dünyanın cansız olmadığını, yaşayan bir varlık olduğunu ve bu yaşayan varlığın yavaşça hareket ettiğini, zaman zaman deprem veya volkan gibi hızlı olaylarla sonuçlandığını göstermektedir."
"DEPREMLER DOĞAL OLAYLARDIR"
Prof. Dr. Okan Tüysüz, levha hareketlerinin kayalara uyguladığı stresin bir bölümüne karşılık gelen bir yamulma oluştuğunda, bu yamulmanın zamanla artarak kırılmaya neden olduğunu açıkladı. "Bu kırılma sonucunda iki fay bloğu oluşur. Bu oluşan kırıklara fay denir ve bu mekanizmaya deprem denir. Bir fay oluştuktan sonra, iki blok birbirine sürtünerek duracaktır. Gelecekteki depremler, bu sürtünme kuvvetinin aşılmasıyla gerçekleşecektir. Bu nedenle, depremler genellikle aynı yerlerde tekrarlanır. Yani bir yerde deprem meydana geldiyse, gelecekte de aynı bölgede deprem olması muhtemeldir. " şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'DEKİ İKİ BÜYÜK FAYI AÇIKLADI
Türkiye'deki depremlerin iki büyük fay hattından kaynaklandığını ifade eden Tüysüz "Türkiye'deki depremlere baktığımızda, Türkiye'yi etkileyen iki büyük fayın olduğunu görürüz" diyen TÜYSÜZ, şunları söyledi: "Bunlardan bir tanesi en güneyde Kızıl Deniz'de başlar ve Doğu Anadolu Fayı'na (EAFZ) kadar uzanır. Bu fay, Bingöl Karlı Ovası'ndan başlayarak, Karadeniz'e paralel bir şekilde Niksar, Erzincan, Tosya, Çankırı, Çerkeş'i geçerek Marmara Denizi'ne ve Edremit Körfezi'ne uzanır. Toplamda 1600 km boyunca uzanan bu faylar önemlidir."
Ege ve İç Anadolu Bölgesi'nde kısa fay hatlarının da bulunduğunu kaydeden Tüysüz "Bütün bunlar, Anadolu'da depremlerin neden oluştuğunun cevaplarıdır. Eğer bir bölgede aktif bir fay varsa, orada deprem olur. Bu bölgede geçmişte depremler meydana gelmiştir ve gelecekte de olacaktır" açıklamasında bulundu.
"DEPREMLERİN ÖNCEDEN BİLİNMESİ MÜMKÜN DEĞİL"
Tüysüz, depremler konusunda bilinmeyenlerin hala çok fazla olduğunu belirterek şunları söyledi: "Depremlerin, faylar tarafından oluşturulduğunu biliyoruz ve bu fayların boyutları 10 km'den 500 km'ye kadar ulaşabilir. Ülkemiz için bu fayların derinliği genellikle 7 ile 15 km arasındadır. Dünya genelinde daha derin faylar da bulunmaktadır, ancak bu derinlikteki sıcaklık, basınç, fay düzlemlerinin sürtünme şekli, fayın geometrisi, kaya davranışı, geçmişte biriktirilen stres miktarı ve etkili olan kuvvetler gibi birçok faktörü tam olarak bilmiyoruz. Sadece dolaylı tahminlerde bulunabiliyoruz. Bu nedenle, depremler konusundaki bilgilerimiz henüz çok sınırlıdır. Bu durum sadece ülkemiz için değil, dünya genelinde de geçerlidir. Depremin önceden bilinmesi mümkün değildir. Her depremde yeni şeyler öğreniyoruz ve her öğrendiğimiz bilgiyi deprem tehlike haritasına yansıtıyoruz. Şu anda yeni bir harita için çalışmalar devam ediyor ve muhtemelen 2025 yılında yeni bir deprem tehlike haritası yayınlanacak.’’