Cumhuriyet Gazetesi'nden nasıl koptuğunu anlattı
Gazeteyle yolları ayrılan Mustafa Sönmez, sürecin detaylarını anlattı.
Son dönemde Cumhuriyet gazetesi yönetimini yoğun biçimde eleştiren ekonomist Mustafa Sönmez’e, gazete yönetimi tarafından köşe yazılarına son verildiği bildirilmişti. Mustafa Sönmez “Atilla Güner’le Akşam Postası” programı canlı yayınına katılarak bu süreçte yaşananları RS FM’e anlattı.
Mustafa Sönmez: Ben tabii dört yıldır haftada dört gün yazıyordum az da değil o köşede. Köşemde hiçbir gün şunu yazdın, bunu yazdın ya da şöyle yaz, böyle yaz diye en ufak bir telkin, en ufak bir sansür söz konusu olmadı onun da hakkını teslim edelim ilkönce. Ama Cumhuriyet biliyorsun bir ortak miras, bir kurum. Dolayısıyla orada yazmamızın da orayı tercih etmemizin de bir gerekçesi, nedeni var. İnsan istiyor ki Cumhuriyet bugün Cumhuriyet‘in ötesinde bir şey olsun. Bu kadar nüfus arttı, ülkemizde okur sayısı arttı ama Cumhuriyet yıllardır 50 bin tirajda patinaj yapıp duruyor. 40 yaşın altında bir nüfus Cumhuriyet okumuyor. Cumhuriyet’in geleneksel bildik bir okurunun önemli bir kısmı Cumhuriyet’i terk etmiş.
Şimdi böyle bir genel fotoğrafın içersinde istediğin kadar mutlu ol, yaz bu olmuyor. Kafanı şöyle kaldırıp baktığında şu gazete niye satmıyor, niye daha geniş kitlelere ulaşmıyor. Üstelik medyanın bu kadar iktidarında ona muhtaç olan patronların kontrolüne girdiği bir dönemde Cumhuriyet’in gürül gürül akması lazım, büyümesi lazım ama bunu göremeyince insan tabi rahatsız oluyor.
Ben bunu bir iki defa köşemde dile getirdim. “Gazete niye böyle, niye bizim satışlarımız böyle, niye bir sıçrama bir atılım yapamıyoruz, habercilik yapamıyoruz” diye. Buna dair yazılarım biraz üst üste gelince, şimdi bir de bu sıçramayı yapamayınca gazetenin hakikaten ekonomik olarak da zorluklara giriyor, insanlara üç yıldır zam yapılmıyor. Gazete 1 liraya satıldığı halde okuruna tam istediğini veremiyor. Şimdi bu eleştirileri yapınca birileri rahatsız oldu gazetede ve bu gazeteyi yöneten insanların bir kısmında. Bu eleştirilere tahammül edemeyenlere haliyle bazı şeyler üst üste geldi.. Bende bunun üzerine biraz daha eleştiri dozunu yükseltip “O zaman kardeşim yapamıyorsanız bırakın biz gelip yapalım. Benim sizin yaptığınızdan daha ileriye gazeteyi götürebilecek projelerim, niyetlerim var” deyip bunu gazetenin karar mercii olan vakıfa bir model olarak teklif ettim. Bu arada tabi Twitter sosyal medya üstün den de ben bütün bunları gizli kapaklı yapmak istemiyorum, okura da duyurmak istiyorum, çalışanlara da duyurmak istiyorum. Çünkü bunlar gazetenin Cumhuriyet gibi bir mirasın çok önemli iki bileşeni. Bunlarla paylaşmayacağız da kiminle paylaşacağız? Bunun en iyi teknolojik olarak bize sunulan imkanı sosyal medya. Ben bunları hep Twitter üzerinden açıkça hem eleştirilerimi yaptım hem mesajlarımı verdim. Buna tabi alışık olmayanlar bunu bir tür “kol kırılır, yen içinde kalır” işte bunu niye böyle yaptın gibi bir gerekçeyle üstlerine alındılar. Biraz da tansiyon yükseldi. Sonra bana iş akdinin feshedildiği bildirildi. Yani artık gerisini kendileri bilir.
Atilla Güner: Durum budur öyleyse ama bundan sonra yine bir mecrada yazılarınız da olacak, o konuda şüphe yok herhalde.
Mustafa Sönmez: Tabii, mutlaka. Üniversite son sınıftayken elime kalemi aldığımı da Abdi İpekçi Milliyet’te bastı o yazımı. Kaç yıl oldu? 35 yıl oldu yazıyorum. Hala daha yazacak çok şey var, yürüyecek çok yolum var. Bu ayakkabı ayağımı sıktı diye işten vazgeçecek değilim. Daha ayağıma uygun bir ayakkabıyla yürümeye devam…