Cumhuriyet gazetesi davasında ikinci duruşma başladı!
Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin tutuklu bulunduğu davanın 2. duruşması bugün saat 10.18'de başladı.
Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin tutuklu bulunduğu davanın 2. duruşması bugün görülüyor.
Duruşma sonunda Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Yayın Danışmanı ve yazar Kadri Gürsel ve muhabir Ahmet Şık'ın tahliye talepleri bir kez daha değerlendirilecek.
Duruşmada 158 gündür tutuklu bulunan muhasebe çalışanı Emre İper de savunma yapacak.
Bir önceki duruşmada okur temsilcisi Güray Öz, yazar Hakan Kara, çizer Musa Kart, Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör ve yönetici Önder Çelik tahliye edilmişti.
İşte, mahkeme salonunda yaşananlar:
12:46-Eski Cumhuriyet Vakfı Yöneticisi İnan Kıraç'ın tanık olarak dinlenmesine başlandı.
12:45-Akın Atalay: Görev Vakfı, Aydınlık gazetesi, Ulusal Kanal'ın sahibi midir?
Pamukoğlu: Görev Vakfı bu kuruluşların çatı kurtuluşudur ben de başkanıyım. Aday gösterildiğim seçimde seçimin hukuka aykırı olduğunu tarihe not düşmek için yaptım. Cumhuriyet'teki misyonumu tamamladım.
Mahkeme Başkanı: Mahkeme Başkanı: Yanıt vermeyebilirsiniz.
Akın Atalay: Atalay: Kesinleşmiş değil.
Mustafa Pamukoğlu: İkisi de değildir. Benim şikayet dilekçem kendi imzamla Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne verdiğim dilekçem var. Şikayet aşamasından itibaren bu soruları sormanız doğru değil. Dava sonuçlandığına, usulsüz olduğuna dair yargı kararı olduktan sonra...
Akın Atalay: Dosyaya da yansıdığı gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün tüm klasörleri geldi. O toplantıyla ilgili iki şikayet dilekçesi var. Biri el yazısıyla, diğeri bilgisayar çıktısı. Her iki dilekçe de isimsiz ihbar dilekçeleridir. Olabilir. Acaba tanığın verdiğini söylediği şikayet dilekçesi bunlardan hangisidir?
Mustafa Pamukoğlu: İzin verirseniz cevap vermeyeyim. İlgili ve uzmanlarla tartıştık.
Akın Atalay: Savcılıktaki bilgi alma tutanağında şöyle bir ifadesi var: "İtiraz dilekçesi doğru mudur? kim tarafından verileceği tartışması nedeniyle vakfın denetçisi sıfatıyla yaptım" diyor. Bu beyana göre bu tartışmayı kimlerle yürüttü?
Sanıklardan Akın Atalay: 2008'den sonra İcra Kurulu Başkanı ile yaşanan anlaşmazlık nedeniyle gazetenin mali müşavirliği sona erdi.
Mustafa Pamukoğlu: 2001-2013 arasında Vakıf ve şirketin mali müşavirliğini yaptım. Benim de aday olduğum seçimlerle ilgili Vakıf senedine aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz ettik, dava açtık.
Mahkeme Başkanı: İnan Kıraç'ın oyunun geçersiz sayıldığı oylama hakkında neler biliyorsunuz?
Aydınlık Yazarı Mustafa Pamukoğlu tanık olarak dinleniyor.
12:34- Şükran Soner: Yine aynı şey yaşanıyor. İster askeri olsun ister sivil darbe davalarında bir kurgu var. Tek kriteri vardı, Cumhuriyetle olan bağımız. Kendisi gidiyordu, bir boşluk olacaktı bunun doldurulması gerekiyordu.
Mahkeme Başkanı: İlhan Selçuk'u rahmetle anıyoruz. İlhan Selçuk sizi vakfa davet ederken kriteri var mıydı?
Şükran Soner: Vakıf gazetenin iflas etmesinin önüne geçilmek için Yunus Nadi'nin "Atatürk'ün gazetesini kapatmam" diyerek kurdurduğu bir oluşum. İlhan Selçuk 12 Mart'ta ağır işkence gördü orada yıkılmadı ama Silivri'de yıkıldı. İlhan Selçuk'u siz bir terör örgütü kurgulamasında bir numaralı sanık haline getirirseniz... İlhan Selçuk yaşamadığı yıkımı o dönem yaşadı.
12:31-Mahkeme Başkanı: Gazetecilere tanık olarak soru yöneltmek tehlike bir durum.
12:30-Şükran Soner:Uzunca bir ömür Cumhuriyet geçmişiyle baktığımda, ister askeri ister sivil darbe olaylarında gazetecilik yaptım. Vakıfla ilgili söyleyeceklerim olabilir ama terörle ilgili hayır.
Mahkeme Başkanı: Burada sanıklar terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım ve kasıtlı olarak vakfı mali zarara uğratmakla yargılanıyorlar. Neler söyleyeceksiniz?
12:20-Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Şükran Soner'in tanık olarak dinlenmesine geçildi.
12:13-Nail İnal: Senenin büyük kısmını İstanbul'da geçirdiğimden dolayı bir katkım olmayacağını düşündüğümden tekrar vakıf yönetimine aday olmadım. Atıldığım toplantılarda tek gündem maddesi mali sorun. Reklamın artırılması önemli, tasarruf önemli. Personel sayısı da görüşülmüştür.
12:11- Miyase İlknur: Ya ben getiriyorum, bazen de onlar bana bir öneri getiriyor. Haberin girip girmeyeceği, hangi sayfada gireceği yazı işleri toplantısında konuşulur. "İlhan Tanır gelmesin" demedim, Ayşe Yıldırım'la ilgili sorulara "Bilmiyorum" yanıtını verdim.
12:10-Mahkeme Başkanı: Gazetenizde uygulama nasıl? Siz eski bir muhabirsiniz. Bir haberi getirdiğinizde nasıl bir yöntem izleniyor?
12:00-Miyase İlknur: Ben öyle bir şey demedim olup olmadığını bilmediğimi, Haberdar'da çalıştığını bildiğimi söyledim. İfadedeki beyanlar arka arkaya sorulmuş 5-6 sorunun birleştirilmesi "MİT haberi neden Cumhuriyet'e verildi" dedi. "Başka nereye gidecek. Yandaşa mı gidecek" dedim. Ayşe Yıldırım ile ilgili "Hangi kanalla Kandil'e gitti" diye sordu, bilmediğimi, o alanda haber yapanlar hangi kanalla gidiyorsa öyle gitmiş olabileceğini söyledim. "Kendi mi gitti, gazete yönetimi mi gönderdi" dedi, kendi önermiş de olabileceğini, kendisine bildirilmiş de olabileceğini söyledim.
Mahkeme Başkanı:Onunla çalışmak istemediğinizi söylemediniz mi?
Miyase İlknur: Savcı bana sorduğunda Tanır'ın FETÖ'cü
Mahkeme Başkanı: İlhan Tanır'ın bu gazetede olmasını tercih etmediğinizi söylemişsiniz
Miyase İlknur: Duyumlar tahribata ve erozyona da uğrar. Savcı, icra kurulu ne zaman kuruldu diye sordu. Vakıf konusu benim alanım dışında olduğu için ne zaman kurulduğunu, yetki alanını bilemem. Yıldız'ın yönetiminin son dönemlerinde kuruldu.
Mahkeme Başkanı: Duyum ve yorumlar tanıklığın önemli unsuru.
Miyase İlknur: Ben zoraki bir tanığım çünkü kendi isteğimde gitmedim. İki kez çağrıldım. Telefonla çağrıldığımda tanıklık yapmayacağımı, gazetede yöneticilik sıfatımın olmadığını, vereceğim bilgilerim duyum ya da yorum olacağını ve hukuki delil olmayacağını zabıt katibine söyledim. Sonra celp geldi. Ben sadece haberlerim olduğu zaman yazı işleri toplantısına çıkan biriyim. Bilgilerim duyum ve yorumlarım. Bunun işe yarayacağını düşünmüyorum.
11:46:Nevzat Tüfekçioğlu'ndan sonra Cumhuriyet çalışanı Miyase İlknur tanık olarak çağrıldı.
Nevzat Tüfekçioğlu: : Olmamıştı. Bu aşamada Orhan Erinç söz alarak "Kıdem tazminatları şirketten ödendi daha sonra Vakıf tarafından bu meblağ şirkete hibe edildi" dedi.
Savcı: Alev Coşkun'un İnan Kıraç'ın oyunun geçersiz sayılmasıyla ilgili itirazı olmuştu. Şehir dışında olup da oyunu böyle kullanmak isteyen başka örnek olmuş muydu?
11:45- Nevzat Tüfekçioğlu: 20-30 kişi oldu. Kıdem tazminatları zararına artması pahasına şirket gelirinden karşılandı.
Mahkeme Başkanı: Daha sonra işten çıkarma oldu mu? Elden çıkarılan arsa ve bina ile ilgili bilginiz var mı?
11:44-Nevzat Tüfekçioğlu: İfademe bir ekleyeceğim yok. Sorunuz var mı?
Mahkeme Başkanı: (ifadesini hatırlarak) "Mali durumun düzeltilmesi için gerekli tedbirlerin alınmamış olması istifamızda etkili olmuştur" ifadenizi açıklar mısınız?
Nevzat Tüfekçioğlu: Gazetenin basıldığı şirket iki yıl üst üste iflas etmişti. Basılan gazetelerin iadesi çoktu. Bazı ekonomik tedbirler alınması gerekiyordu ama alınmadı. "Personel çıkarmak için kıdem tazminatı ödemek.
11:43- Aykut Küçükkaya'nın sorgusu tamamlandı Cumhuriyet Vakfı Eski Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Tüfekçioğlu tanık olarak dinleniyor.
11:40: Aykut Küçükkaya: Muhabirlerimin her gün şikayetleri olur. Muhabirlerimizin devamlı dinamik olması için onları motive ederim. Onda da herkes çok iyi olduğumu bilir. Bir muhabirimizin bir başlığı beğenmemesi onun şahsi kanaati. Ama bu yazı işlerine bildirildi mi? Kısmına gelince, olabilir ya da olmayabilir. Benim önümden her gün yüze yakın haber geçer. Muhabirlerin özellikle 1. sayfa için. Başlıkla ilgili bir problemi olamaz.
Savcı: Ali Açar ifadesinde bu başlıkla ilgili rahatsızlık duyduğunu ve size söylediğini, sizin de bunu yönetime ileteceğinizi söylemiş Bunu hatırlıyor musunuz?
Aykut Küçükkaya: Başlıklar yazı işleri masasında tartışılır. "Eksik Demokrasi" başlığını GYY atmıştır, ya da yazı işleri müdürü atmıştır. Bir muhabirin haber başlığı ile ilgili sorgulanması abes bir durum.
Mahkeme Başkanı: Eksik Demokrasi" başlığını GYY attı demişsiniz.
Aykut Küçükkaya: Sabuncu, Yıldız döneminde yayın koordinatörü GYY'den sonra gelen bir yer. İddianamede bu ayrıntıya yer verilmemiş. Savcı Sabuncu'nun attığı tweetleri gösterdi, tarihlerini hatırlayamıyorum. Yaklaşık olarak 5 yıl önce atılan bu tweetleri sorarak "Ne düşünüyorsunuz" dedi. "Sabuncu'nun kendi kanaatidir" dedim. "Siz ne düşünüyorsunuz" dedi. Taraf'ın operasyon gazetesi tweetleri sorarak "Ne düşünüyorsunuz" dedi. "Sabuncu'nun kendi kanaatidir" dedim. "Siz ne düşünüyorsunuz" dedi. Taraf'ın operasyon gazetesi olduğunu Cumhuriyet'te de yazmıştık. Bu benim şahsi kanaatim, diğeri de Sabuncu'nun kendi kanaatidir.
Mahkeme Başkanı: Siz kişisel olarak Taraf'ı bir operasyon gazetesi olarak görüyorsunuz. İddianameden anladığım kadarıyla Murat Sabuncu'nun Taraf hakkındaki sözlerini eleştiriyorsunuz?
Aykut Küçükkaya: Cumhuriyet'te bir muhabirin haberi gerçekse gazeteye girer. Tabi bu yazı işlerinde tartışılır ve Genel Yayın Yönetmeni de karar verir.
Mahkeme Başkanı: Muhabirler haberi getiriyorlar. Bu haberler bir süzgeçten geçer mi? Yayın ilkemize uygun mu, değil mi diye bakılır mı? Yoksa doğrudan sayfaya girer mi?
11:35- Mahkeme Başkanı: Ayşe Yıldırım'ın Kandil röportajı ile ilgili "GYY'nin izni olmadan yapamaz" tespitiniz var.
Aykut Küçükkaya: Ben Cumhuriyet'e uygun olmadığını düşünüyordum. Ama biz buradan gazeteciliğimizi yaptık o da Amerika'dan yapmıştır. Gazeteciliği ile ilgili çekincelerim vardır. Bunu da Cumhuriyet gazetesinde açık yüreklilikle söylemişimdir. Bir yazar bu kadar.
Mahkeme Başkanı: İlhan Tanır, Can Dündar ile mi geldi?
Aykut Küçükkaya:Evet daha önce Cumhuriyet'te değildi.
Mahkeme Baykanı: İlhan Tanır'ın gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aykut Küçükkaya: Genel Yayın Yönetmlenini vakıf atar. O da kendi ekibiyle çalışmak ister. Bu çok normal bir şey. Dündar da kendi güvendiği ve eskiden beri tanıdığı ekibiyle geldi ve 1,5 yıl boyunca gazeteyi yönetti. Bu gazetecilikte çok normal bir olaydır.
Mahkeme Başkanı: Can Dündar'ın kendi ekibiyle gelmesi, dışarıdan GYY olması geleneğe uygun mu?
11:30-Aykut Küçükkaya: İçerideki arkadaşlarımızın bilmediği bir şeyi açıklamak istiyorum. 2 Ocak günü hakkında FETÖ soruşturması olan Savcı İnam tarafından çağrıldım. Hangi sıfatla çağrıldığım çağrı kağıdında yazmıyordu. Bu ifade sorgusu 2 saat sürdü. 2 saat süresince bize 100'e yakın soru yöneltildi. Ancak ne yazık ki ifade tutanağına böyle geçmedi. bu süreçte bazı yanlış anlaşılmalar olmuş olabilir. Yanlışlıklar derken, ifadeye avukatsız olarak gittik bu nedenle itirazımız dikkate alınmadı. Sorulan soruya yanıt verirken açıklama gibi yer aldı. İfade tutanağındaki bazı bölümler iddianameye alındığı için sanki soru sorulmadan böyle bir açıklama yapmışız gibi anlaşılıyor...
11:20-Eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız'dan sonra Cumhuriyet Gazetesi Haber Kordinatörü Aykut Küçükkaya tanık olarak dinleniyor.
Tora Pekin: Daha sonra iş sözleşmesi feshedildi. Neden feshedildi?
İbrahim Yıldız: Hatırlamıyorum.
Av. Tora Pekin: Sizin döneminizde Mehmet Farac iş akdi feshedilmeden gazeteden uzaklaştırılmıştı. Neden? Siz o dönem Genel Yayın Yönetmeniydiniz.
İbrahim Yıldız: Gazete binasında yer yoktu.
11:15-İbahim Yıldız: Şık eskiden de Cumhuriyet muhabiriydi. Biri işe alınırken Vakfın da fikri alınır. Savcı: Daha önce Cumhuriyet'te çalışmamış,...Cumhuriyet ekolünden gelmeyen Can Dündar Genel Yayın Yönetmeni oldu. Böyle başka bir örnek var mı? Can Dündar örneği gibi bir örnek hatırlamıyorum.
İbrahim Yıldız: Muhabirler stajyerken alınır, yetiştirilir.
Hakim: Şık, son aşamada sizin karar verdiğinizi söylemişti...
İbrahim Yıldız: Böyle bir kriter yok. Sadece Genel Yayın Yönetmeni doğal olarak üyedir.
Üye Hakim: Sizin Genel Yayın Yönetmeni olduğunuz dönemde kimler nasıl işe alınırdı?
Mahkeme Başkanı: Vakfa seçilmek ya da Vakfa girmek için örtülü olan olmayan bir gelenek var mıdır? Muhabirler, köşe yazarları girer gibi bir kriter?..
İbrahim Yıldız: Hiçbir zaman Vakıf Yönetimi müdahale etmez. Benim zamanımda da yoktur. Vakıf sadece toplantılarda Genel Yayın Yönetmeninden bilgi alır.
Mahkeme Başkanı: Muhabirlerin haberlerine müdahale edilir mi? Genel Yayın Yönetmeni ya da Vakıf bir inisiyatif alır mı? Yazı işleri değerlendirir, Genel Yayın Yönetmeni karar verir...
Mahkeme Başkanı: "Teröre terör bile diyemediler" ifadenizle ne demek istediniz? Siz 14 yıl genel yayın yönetmenliği yaptınız. İşleyişi anlatabilir misiniz? Gelen haberler haberleştirilirken nasıl bir yöntem izlenir?
İbrahim Yıldız: Ben terörün tanımını yaptım. Arkadaş böyle yazmış.
İbrahim Yıldız: Ben öyle bir şey demedim
11:15-Mahkeme Başkanı: Cumhuriyet'in çizgisinin değiştiğinden ne anlamalıyız?
11:10 -İbrahim Yıldız: Cumhuriyet savcılığında ifade vermiştim. Soracak sorunuz varsa yanıtlayabilirim. Sanıyorum bana sorulan bir soruya verdiğim yanıt üzerine röportajı yapan arkadaşın yaptığı bir yorumdur. Cumhuriyet en eski gazetedir ama ne var ki iyi bir mali yapıya ulaşamamıştır. Patronlar döneminde de, vakıf döneminde de böyleydi. Çünkü bağımsız gazetecilik derdi vardır. Gazetede bir patron olmadığı için mali bir yapılanmaya gitmemiş, vakıflaşarak Türkiye ve Avrupa'da bir öncülük göstermiştir.
Mahkeme Başkanı: "Gazete kötü yönetildi, batırıldı" şeklinde bir değerlendirmeniz var. Açar mısınız?
11:04-Tanık olarak dinlenmek üzere Cumhuriyet'in eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız çağrıldı
11:00 - Avukat Tora Pekin söz alarak savcının cuma günü mesai bitiminde dosyaya yeni bilgeler sunduğunu, son dakikada sunulan bu bilgilere karşı hazırlanmanın mümkün olmadığını söyledi.
10:57 - Mahkeme Başkanı: Bir sanığın günlük olarak ne yaptığı mahkemelerin ilgisini çeken bir şey değildir. Ama enteresan bir şekilde sizin ByLock hattınız sizin güzergâhınızı izliyor. Sizin gittiğiniz yerleri takip eden bir ByLock silsilesi var izah eder misiniz?
Emre İper: ByLock sadece bir kişide yok. Bir sürü kişide var. Burada bir kişide bu uygulama varsa buradaki IP çakışmamızdan hepimizde gösterir. Bahsi geçen HTS kayıtları iş saatleri ve güzergahı. ama HTS kayıtları da tutarsız. ByLock kayıtarı yanlış demiyorum, benim değildir diyorum. Ben sabah yola çıkıyorum, internete giriyorum. Yola çıktığımda beraberimdeki insanlarla aynı IP'yi kullanıyoruz. Benim telefonumda ByLock yok. ama HTS kayıtlarıyla buradaki bir kişide ByLock olması herkesi ByLockçu olarak gösterebilir.
10:55 - Emre İper: Beni FETÖ'den bir gün tutmanızdansa ömür boyu sorgusuz sualsiz tutmanızı tercih ederim. Utanç verici bu davadan beraatimi talep ediyorum.
10:45 - Emre İper: Gözaltında evimden alınan CD, flaş disk ve bilgisayarda da herhangi suç unsuruna rastlanmamıştır. FETÖ/PDY örgütünden hiç kimseyle irtibatlı olmadığım onlarla hiçbir organik bağım olmadığı belgelenmiştir. Sonuç olarak benden de FETÖ'cü çıkmaz. O terör örgütünden en çok zararını gören insanlardan da biriyim. Arkadaşlarım ve ailemden insanlar da onların kurdukları kumpas davalarında yargılandılar. Onların gazete binasına attırdıkları el bombaları benim çalıştığım cama geldi. Ben Cumhuriyet'te çalışmaya devam ettim. Beni FETÖ'den bir gün tutmanızdansa ömür boyu sorgusuz sualsiz tutmanızı tercih ederim. Utanç verici bu davadan beraatimi talep ediyorum.
10:38 - Emre İper: İddianameye konu olan ikinci tweetim ise 15 Temmuz gecesi saat 01:14'de yazdıklarımdır. Birincisi, ülkesini sevmeyen biri olsam "Canım ülkem" diye söz başlamaz ve ülkemizin geçirdiği zor durumları anlatmak için "Neler gördün" demezdim. İkincisi, "sanal darbeler ve oyundan darbeler" ile anlatmak istediğim aslında "darbe" olgusuna karşı olmamdır.
10:35 - Emre İper: Tweette yazmış olduğum “elbise DAR Beğenmedi” ifadesindeki “DAR” ve "beğenmedi" kelimesindeki “BE” hecesini büyük yazarak oluşturmuş olduğum "DARBE" kelimesinin 15 Temmuz darbesi ile ilişkilendirilmesi tam bir zorlamadır. Burada amaç, Sayın Davutoğlu’nun Pelikan dosyası ile medyaya da konu olan AKP başkanlığından alınma sürecine gönderme yapmaktır.
10:31 - Emre İper: Benim bir ByLock kullanıcısı olmadığım açıktır. Bu nedenle iddianamede belirtilmiş olan "mesajlaşma programını telefonuna yükleyerek sisteme dahil olmuştur" ifadesi yanlış bir ifadedir. Gerçeğe tamamen aykırıdır.
10:29 - Emre İper: Bilirkişi Koray Peksayar "Telefonda Bylock'a rastlanmadı" dedi. Emniyet raporu da "Bylock vardır" diyemiyor.
10:28 - Emre İper: Ben kaçmadım, tek delil olan telefonumu denize de atmadım. Tam aksine böyle bir şey olmadığına emin olduğum için kanıt topladım.
10:27 - Emre İper: Bylock'la ilişkilendirilen terör örgütüyle hiçbir ilişkim olmadı, telefonumda böyle bir program da yoktu
10:25 - Bylock kullandığı iddiasıyla 158 gündür tutuklu bulunan muhasebe çalışanı Emre İper savunmasına başladı.
10:23: Atatürk'ün resminin üzerinde bulunduğu bayrak güvenlik güçleri tarafından duruşmanın görüldüğü binaya alınmadı. Bunun üzerine güvenlik görevlileri ile gerginlik çıktı. Aralarında Barış Yarkadaş'ın da olduğu CHP'li vekillerin de devreye girmesi üzerine bayrak salona alındı.
10:22- Duruşma Emre İper'in savunmasıyla başlanıyor. Mahkeme başkanı seyircilerin arasında arka sıralarda oturan jandarma görevlilerinin mahkeme salonu dışına çıkmasını istedi. Mahkeme heyeti yerini aldı. Başkan: Görüyorum ki bir yer sıkıntısı var. Ama daha büyük bir salona da geçsek aynı sıkıntı. Aileler ve izleyiciler duruşma salonundaki yerlerini alıyorlar.
10:10 - Aileler ve izleyiciler duruşma salonundaki yerlerini alıyorlar.Bin kişilik duruşma salonuna sadece 90 kişinin alınmasına karar verilmesi nedeniyle salona girişler sırasında gerginlik yaşandı.
09:50-Duruşma salona girişleri tek noktadan sağlamak için jandarma kapıyı adeta ablukaya aldı. Cep telefonu, bilgisayarın alınmaıyacağı duruşmada izleyiciler kimliklerini vererek ve üst aramasındın geçirilerek salona alınacağı için girişte de uzun bir sıra oluştu.
09:40: Silivri önünde yapılacak basın açıklaması için getirilen DISK Basın İş'in dövizlere savcılık kararıyla jandarma el koydu.
09:35 - HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, duruşma öncesi gazeteciler tarafından yapılmak istenen basın açıklamasına valilik tarafından izin verilmediğini belirtti; metni "gazeteciler adına" okudu.