CHP'de kurultay günü. 28 maddede değişiklik öngören tüzük değişikliği oy çokluğu ile kabul edildi

CHP’nin üç günlük kurultay süreci başladı. CHP'de muhalefet ile genel merkez arasında çekişme yaşanması bekleniyor. Parti üye ve örgütlerinin, milletvekillerinin, parti meclisi üyelerinin ve eski genel başkanların önerileriyle taslak metne son şekli verildi. tv100 yazarı Barış Yarkadaş CHP kurultayında kavga çıkaracak maddeye dikkat çekti. 28 maddede değişiklik öngören tüzük değişikliği oy çokluğu ile kabul edildi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin tüzük değişikliği çalışmaları için dün son kez tüzük komisyonu üyeleriyle bir araya geldi. Parti üye ve örgütlerinin, milletvekillerinin, parti meclisi üyelerinin ve eski genel başkanların önerileriyle taslak metne son şekli verildi. Komisyonun son halini verdiği metin saat 10.00’da ATO Congresium’da başlayacak program ile CHP delegelerinin oylarına sunulacak. 

CHP'nin "İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı'na" CHP’nin önceki dönem genel başkanları Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın katılırken, bir önceki dönem genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu katılmadı.

CHP lideri Özel, salona Öymen, Karayalçın ve Çetin’le birlikte girdi.

Özel, kurultayı yönetmesi için divan başkanı olarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Zeybek'i önerdi. Bu öneri, delegelerin oyları ile kabul edildi.

Özgür Özel, kurultayda açılış konuşmasını yaptı.

Özel, "Yerel seçimler yaklaşırken, morallerimizi ve birliğimizi bozmak isteyenler oldu. Partimizin yerel seçimlerdeki başarısızlığı üzerinden kendilerine kariyer hesabı yapmaya heves edenler oldu. Karşımızdaki iktidarın gayeleriyle paralel olan bu çabalara, ‘Bir damla alın terini damlatmamışlar ki’ her zaman karşımızda olmuş alay etmişler şimdi gelmiş CHP’li oluvermişler, diyerek o twitter kahramanlarını ve partimizi paçasından aşağıya çekmeye çalışanları o çukurda bıraktık yolumuza baktık." ifadelerini kullandı.

Özel'in sözlerinden satır başları şöyle:

"Merhaba. Memleketin dört bir yanında altı oklu bayrağı göndere çekip, orada tutanlara merhaba. 871 ilde baba ocağının kapısını açık tutanlara, 14 yıldır yaptığım gibi 10 aylık genel başkanlığımda da gittiğim her ilde, her ilçede, olağanüstü bir engel, mani yoksa örgütümüze uğradım. Girdiğim her ilçede ve il başkanlığında mutlaka önce onları yanıma çağırdım. Baba ocağını erkenden açıp çayı koyanlara, çorbayı kaynatıp bacayı tüttürenlere, birazdan gelirler deyip bizi bekleyenlere, bu örgütün emekçilerine merhaba. CHP'nin evlatlarına, Atatürk'ün askerlerine merhaba.

'TÜRKİYE'NİN BİRİNCİ PARTİSİNİN KURULTAYINI İZLEYENLERE MERHABA'

47 yıl aradan sonra belki de ilk kez şu anda Türkiye'nin birinci partisinin kurultayını ekranlardan izleyen milyonlara merhaba. Artık az değiliz, artık daha çoğuz. 31 Mart'ta partimize oy veren, umudunu bize bağlayan 4 milyondan fazla yeni seçmenimize merhaba. Rengini ay yıldızlı al bayraktan alan, siyasi partilerden değil, millettin ittifakıyla kuran aslan sosyal demokratlara, muhafazakar demokratlara, milliyetçi demokratlara, Kürt demokratlara, Türkiye'nin bütün demokratlarına, Türkiye İttifakı'na merhaba."

'CHP DEĞİŞECEK, TÜRKİYE DEĞİŞECEK'

Bundan tam bir yıl önceydi; 6 siyasi parti ittifak halinde girdiğimiz seçimlerde çok istediğimiz, çok çalıştığımız, çok hak ettiğimiz bir seçimi maalesef kaybettik. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden sonra toplumda siyasetten uzaklaşmaya ve büyük bir umutsuzluk dalgasına dönüşen bir ruh hali vardı. Gençlerin gözündeki fer sönmüştü. Büyüklerimizin omuzları düşmüştü. Yaşlılarımız Türkiye'de iktidar göremeyecek miyiz derken, gençler biz bu ülkede hayal kuramayacak mıyız, artık bu ülkede yaşayamayacak mıyız diye bizden hesap soruyordu. Oturduk, konuştuk, tartıştık. Hep birlikte bir yol açmak, yeni bir yol almak için yola çıktık. Artık hiçbir şey olmamış gibi davranamazdık ve davranmadık. Ve şunu söyledik; CHP değişecek, Türkiye değişecek. Bizim kurultaylarımız liderlerden talimat alan kurultaylar değildir. Bizim kurultaylarımız liderlere ve kadrolara talimat, görev verirler. Değişim kurultayımızın açılışını 4 Eylül'de Sivas'ta yaptık. Sivas Kongresi, Atatürk'ün tespitiyle bizim ilk kurultayımızdır. Sivas Kongresi, bizlere mandayı ve himayeyi reddetme, kurtuluşu örgütleme, bağımsızlığı ilan etme ve yeni bir ülke, yeni bir demokrasi kurma görevi vermiştir. 1972 kurultayı Bülent Ecevit'i başkan seçmiş, ona ve kadrolarına, partimizi işçilerle, üretenlerle, hak arayanlarla buluşturma, sosyal demokrasiyi iktidar yapma görevi vermişti. Bu görevi kurultaydan aldılar ve 1975'te girdikleri 4 seçimden de partimizi birinci parti olarak çıkarmayı başardılar.

'CHP KABİNESİNDE KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNE YER VERECEK'

Geçen yıl 4-5 Kasım kurultayımız ise bizlere önce yerel seçimlerde, ardından genel seçimlerde partimizi birinci yapma, iktidar yapma görevi vermiştir. Kurultayımızın hemen ardından yaş ortalaması 43 olan gençlerle tecrübeyi bir araya getirdiğimiz parti meclisimizde çalışmaya başladık. Yaş ortalaması 46 olan bir MYK oluşturduk. İki kurulda da siyaset tecrübeleri, akademik tecrübeleri ve yaşları benden yüksek fevkalade değerli isimler de vardır. Onlarla birlikte olmanın da güvenini duyuyorum. İdari MYK ve gölge kabine adıyla iki yapıdan oluşan bir MYK belirledik. Tüm bakanlıklara denk, onları takip edecek, politika üretecek bir gölge kabine oluşturduk. Gölge kabine, iktidarda bulunan partinin kabinedeki tüm bakanlarının karşısına, onları izleyecek, eleştirecek, doğru yönlendirmelerde bulunacak ve millete dönüp 'biz olsak öyle değil böyle yapardık, biz geldiğimizde yol haritamız, siyasetimiz budur' diyecek bakanlardan oluşuyor. Malum Sayın Erdoğan'ın kabinesi 17 bakan ve bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmak üzere 18 kişiden oluşuyor. Aramızda bir fark var; Sayın Erdoğan'ın 18 kişilik kabinesinde bir tek kadın vardır, aileden sorumlu bakan. AKP'deki, Türkiye'deki tüm kadın siyasilere, az da oylarını almadığı çok sayıda kadına şunu demektedir; sizi yeriniz ailedir, evdir, çocuk büyütmektir, engelliye bakmaktır. Siz dış politikadan anlamazsınız, iç işleri sizin işiniz değildir, ekonomiyi biz yöneteceğiz. Yerel yönetimlerle ilgili bir karar alınacaksa onu da biz alacağız, adliyeyi de mülkiyeyi de biz yöneteceğiz diyorlar. Ama asla ve asla unutmamamız gereken bir şey var ki; bu ülkenin kuruluş kodlarında bu yoktu. Bu olsaydı, şu anda dünyanın ileri gitmiş, demokrasisiyle övünen ülkeleri ağzına alamazken Latife Hanım'ın yanında kadın haklarının konuşulması, o ülkeler 40 yıl bekleyecekken kadına seçme seçilme hakkının tanınması ve hem toplum, hem de siyaset yaşamında kadınların önünün açılması, belki bugün ülkeyi yönetenler idrak edemez ama bu ülkenin kuruluş kodlarında, Atatürk'ün en ilerici bakış açısında vardı. Bunun bilinciyle CHP bugünkü gölge kabinesinde olduğu gibi, yarın kurulacak Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetecek kabinesinde kadın erkek eşitliğine yer verecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

'GAZZE'DEKİ ZULMÜ GÜNDEME GETİRDİK'

10 ayda 10 yurt dışı seyahatte partimizin uluslararası ilişkilerini geliştirmeye, güçlendirmeye, köklendirmeye gayret sarf ettik. İspanya'da yapılan Sosyalist Enternasyonal toplantısında başkan yardımcılığı görevine seçildim. Türkiye'de ana muhalefet partisiyiz ama yurt dışına çıktığımızda Türkiye'nin partisiyiz. Her fırsatta bunu tekrar ettim ve gereğini yaptım. Tüm yurt dışı temaslarda Türkiye'nin menfaatlerini savunduk. Gazze'deki zulmü gündeme getirdik. Siyasi akrabalarımıza İsrail zulmüne karşı Filistin'in yanında durmalarını, Filistin'i tanımalarını yazdığım mektupla bildirdim. Ayrıca gerek Alman sosyal demokratların kongresinde, gerek Avrupa Sosyalist Partisi'nin toplantılarında, gerekse yurt dışında, önümde bulduğum her kürsüde Filistin davasını savundum. Çünkü, Filistin'in haklı davasını savunmak, Yaser Arafat'la Bülent Ecevit'in kurduğu ilişki, CHP'nin 1970'lerden beri gelen tutarlı, kararlı, dirayetli tutumunu sahiplenmektir, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin davasını sahiplenmektir.

'PARTİMİZİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEYE ÇALIŞANLARI O ÇUKURDA BIRAKTIK'

Yerel seçimler yaklaşırken ve araştırmalarda partimizin ivme yakaladığı ortaya çıkmışken, morallerimizi ve birliğimizi bozmak isteyenler oldu. Sözüm bu meclisten dışarı; partimizin yerel seçimlerdeki başarısızlığı üzerinden kendilerine kariyer hesabı yapmaya heves edenler oldu. Karşımızdaki iktidarın gayeleriyle paralel olan bu çabalara 'Biz bunların hiçbirini bu örgütte görmedik ki, bir damla alın terlerini bu partiye damlatmamışlar ki, her zaman karşımızda olmuş alay etmişler, şimdi gelmiş CHP’li oluvermişler' diyerek, o klavye şövalyelerini, o Twitter kahramanlarını ve partimizi paçasından aşağı çekmeye çalışanları o çukurda bıraktık, yolumuza baktık. Bunlara karşı kulak asmadık. Ancak önümüzde iki risk vardı; iktidarın CHP ile tartışma, kavga etme, gerilme ve kutuplaşma siyasetini bir taktik ve strateji olarak sürdürdüğünü ve arttırarak devam ettirmek istediğini hep beraber gördük. Bunlara karşı kulak asmadık. Dedik ki; sizinle kavga etmeyeceğiz. Bir kavga edeceksek emekli için, emekçi için, çiftçiler için, esnaflar için, öğrenciler için, yoksullar için edeceğiz. Ama sizin suni gündeminizin peşine takılmayacak, bu seçimi yerel seçim olmaktan çıkarmayacak, bu seçimi belediye başkan adaylarımızın kendilerini ifade etmelerinin, daha önceki dönemde yaptıkları muhteşem işlerin gölgelenmesine izi vermeyecek, burada bir kavgaya girişip de yerelde bir kutuplaşma yaratarak, son derece yetenekli, pırıl pırıl belediye başkan adaylarımızın sizinkilerle kantara çıkmasından duyurduğumuz endişeyi görmezden gelmeyeceğiz dedik. Böyle yaptık ve asla ve asla onların suni gündemlerinin peşine takılmadık, hakaretlerini duymadık, hak etseler dahi cevaplarını vermedik, ya sonraya bıraktık, ya tamamen unuttuk. İkinci tehlike ise; eski dostlarımızın benzer yaklaşımları oldu. Öyle şeyler duyduk ki; orada vereceğimiz cevap, aslında oluşturmak istediğimiz Türkiye ittifakının temellerini bombalamaya yönelikti. Görmedik, duymadık; çok sıkıştığımızda cevap verdik, 'canınız sağ olsun' dedik, başka bir şey söylemedik.

'TÜRKİYE İTTİFAKI'NI HEP BİRLİKTE MEYDAN MEYDAN BÜYÜTTÜK'

Partimiz 2018, 2019, 2023 seçimlerine ittifakla gitti. 2024 seçimlerini de ittifaksız kazanamayacağımızı düşünenler çoktu. İttifak olmazsa felaket geliyor dediler. İttifakı reddeden parti olmadık ve ittifak arayışlarıyla ilgili üzerimize ne düşüyorsa yaptık, bunun milletimiz tarafından görünür olmasını da sağladık. Ama sırf ittifak yapmak için olmayacak tavizler vermedik, olmayacak tekliflere evet demedik. Bu örgütün, bu milletin veya herhangi bir belediye başkanımızın hakkını kimseye yedirmedik. Biz, ittifakın partilerle değil, milletin kendisiyle yapılması gerektiğini gördük, partilerle yapılamayacağını, bu zorlamanın sonuç almayacağını, alsa da sonunda bir felaket yaratma noktasına savrulacağını gördük. O yüzden, milletin kendisiyle yapılacak bir ittifakın çok daha iyi olacağına inandık, seçmenleri de inandırdık. Türkiye İttifakı'nı hep birlikte meydan meydan büyüttük.

GEZİ TUTUKLULARI VE EMİNE ŞENYAŞAR MESAJI

Anıtkabir’de siyasi liderlerin her biriyle, tüm bakanlarla ve Cumhurbaşkanı ile tokalaştım. Erdoğan’ı partisinde ziyaret ettim, kendisini genel merkezimizde ağırladım. Tüm liderlerle tamamlayabildiğimiz oranda görüşmeler gerçekleştirdim, görüşmeler de devam ediyor. Kurduğum her temas, her cümlede sadece halkın sorunlarını ve beklentilerini dile getirdim. 'Millet size son seçimde iktidar olma sorumluluğu verdi, o zaman emeklinin derdinin çözüm adresi budur. Asgari ücrete dört kez zam yapılabilir diyordunuz, enflasyon bu noktada temmuz zammını artık verin' dedim. 'Çiftçilerin alın terinin karşılığını verin ve ortaya koyacağınız her çözümde biz size Meclis’te destek olmaya hazırız' dedim. 'Esnafın faizlerini artırmayın, pandemiden beri gelen kredilere faiz yükseltmek nedir, esnafa bu zulüm nedir, bu işten vazgeçin' dedim. 'Enflasyon muhasebesinde inat etmeyin, boşu boşuna kazanılmamış paradan vergi almaya çalışmayın' dedim. 'Hasta hükümlü paşaları adli tıp raporlarına rağmen içeride tutmayın, onları tahliye edin' dedim. Gezi tutuklularının uğradıkları haksızlıkları birer birer anlattım. Tayfun Kahraman’ın yaptığı görüşmeden çıkışta darbe çağrısı değil, 'ağaçları kesmeyecekler, topçu kışlasını dikmeyecekler, AKM’yi yıkıp AVM yapmayacaklar, mahkeme kararını bekleyecekler, o kötü bile gelse referandum yapacaklar, artık Gezi Parkı’nı boşaltmayı takdirlerinize sunuyorum' ifadelerinden darbe çıkmayacağını söyledim. Emine Şenyaşar’a randevu verilmesini, o ananın yüreğindeki yangının hafifletilmesi gerektiğini söyledim. Ayşe Ateş’i, 'Bir siyasi parti Ankara’nın ortasında Sinan Ateş’in cenazesini yerde bırakmış olabilir ama eşi var, iki küçük kızı var, onlara randevu verin, adalet duygusunu zedelemeyin, bu millet Ayşe Ateş’i kardeşi bildi, siz de randevu verin' dedim. Vatandaşın hizmet beklediği belediyelerimizin elini kolunu bağlamaya çalışmanın bu milletten döneceğini söyledim. Tüm bu süreçleri şeffaflıkla halkımızla paylaştım. Yanımda hazır bulunan büyükelçimizin tuttuğu notları partinin kasasına, partinin kurumsal hafızasında yer almak üzere genel sekreterimize teslim ettim.

'ÖZGÜVENLE YÜRÜDÜK, YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ'

Normalleşme dediğimiz sürece önce birileri yumuşama dediler. Ancak bir süre sonra onlar da normalleşmeyi kullanmaya başladılar. Halkın bu sürece olan teveccühü tüm araştırmalarda ortaya çıktı. Çünkü normali budur. Bizi o masalarda oturtan milletin ta kendisidir. Millet, ben Türkiye'de bir denge kurdum, siz de o dengeyi kurun demiştir. Siyaset yıllardır normalinden saptığı için milletin sorunları çözümsüz kalmıştır. Bu yoksul, aç, işsiz, güvencesiz millete; biliyorum, geleceğinden endişelisin ama tehlike büyük, benim arkama geçmelisin diyen basit siyaset bozulmuştur. Oyu bana vermelisin çünkü bayrağı indirecekler, oyu bana vermelisin çünkü ezanı dindirecekler, oyu bana vermelisin çünkü vatanı bölecekler diyenlere, rengini ay yıldızlı al bayraktan alan Türkiye ittifakı ile ve bu ülkenin kurucu ve birinci partisi olmanın sorumluluğuyla, ne milliyetçiliğimizi ne de başka bir şeyimizi bu sonradan görmelere sorgulatmayarak, özgüvenle yürüdük, yürümeye devam edeceğiz.

'ANAYASA 'HER DOĞAN' İÇİN YAPILIR, 'ERDOĞAN' İÇİN DEĞİL'

Ancak bu süreçte iktidar tarafından ilk başlarda olumlu birtakım adımlar atmaya çalışsa da iktidar tarafında da muhalefet tarafında da normalleşmiş bir Türkiye'de kendisine yer olmayacağını düşünenlerin bazı adımları süreci akamete uğratmıştır. Yapılan görüşmeler ne AKP ile ittifak görüşmesi ne de Cumhur ittifakına iltisak görüşmesidir. Böyle bir tutum içinde ne biz oluruz, ne de siyasi rakiplerimizin böyle bir isteği olduğunu da düşünmüyorum. Çeşitli toplantılarda, bu ülkenin yeni bir anayasaya ihtiyacı var diyenlere; evet var ama mevcut anayasaya uyarsanız, yeni anayasayı konuşabilirseniz. Ama bundan daha 6 yıl önce, her doğana yapılması gerekirken Erdoğan'a yapılan anayasaya bugün Erdoğan bile uymuyorsa, o yeni anayasayı yapacak yeni bir meclis, ona güçlü irade koyan, kuvvetler ayrılığına inanan güçlü bir yönetici iradeye ihtiyaç var. Onun da zamanı CHP iktidarıdır. Yarın bir sihirli değnek bu iktidarın başına değerse, yarın sabahtan itibaren bütün AİHM kararlarına, AYM kararlarına uyarlarsa, kuvvetler ayrılığını, başta yürütmenin meclis üzerindeki ve yargı üzerindeki tahakkümünü ortadan kaldırırlarsa, bu konuda geçmişteki hatalarını telafi eder, yeni yanlışlar yapmazlarsa, o zaman CHP yeni bir anayasa söylemine bir kez daha kulak kabartabilir.

NELER OLDU?

Barış Yarkadaş, tv100'deki köşe yazısında, CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultaya katılmayacağını belirtti. Yarkadaş'ın dediği gibi Kılıçdaroğlu kurultaya katılmadı.

Yarkadaş, kurultayda en önemli tartışmanın “ön seçim” maddesinde yaşanmasının beklendiğini aktardı.

Barış Yarkadaş'ın yazısı şöyle:

"Taslakta, milletvekilliği için dönem şartı, 27. Dönem baz alınarak gündeme getiriliyor. Yani; 2018’de seçilen bir vekil için bu İLK DÖNEM sayılacak. Böylece 2002’den beri vekillik yapanlar, 2028’de de aday olabilecek.

Taslakta “ön seçim” maddesi “örgüt denetiminde ön seçim” olarak kaldı. (52. Madde) Tüzükte en çok bu maddenin tartışma yaratması bekleniyor.

Parti içi muhalefet, vereceği önergelerle bu maddeyi “hakim huzurunda üyeye dayalı ön seçim” haline getirmeye çalışacak.

Genel merkez ise tartışmalara hazırlıklı. İtirazlar gelse bile maddeleri geçireceklerini düşünüyorlar.

Bir grup milletvekilinin “Taslağa ilişkin karşı görüşleri kamuoyuna açıklama fikri”nden vazgeçildi. 2018’deki hava yok…"

***

BASINA KAPALI OLACAK

Sonrasında tüzüğün delegeler tarafından tartışılması, bazı maddeler üzerine önerge vererek değişiklik talep edilmesi ve metnin oylanması süreci basına kapalı şekilde yapılacak. Kurultayın ikinci günü program çalışmalarına başlanacak. Bu kapsamda yarın program çalışması usulü belirlenecek. “demokrasi ve adalet”, “sosyal refah”, “kapsayıcı kalkınma” ile “dış politika ve güvenlik” ana başlıklarında kurulacak masalarda alanında uzman kişiler CHP delegeleriyle bir araya gelecek.

CHP’nin gölge kabine üyeleri ve milletvekilleri de masa çalışmalarına dahil olacak. Program çalışmasının son gününde ise CHP’nin küresel konulardaki sorunlara getirebileceği sorunlar ele alınacak. Dünyada aşırı sağın yükselişi, sosyal refah, artan eşitsizlikler, kalkınma, dış politika ve ulusal güvenlik gibi konular Sosyalist Enternasyonel’den gelecek üyelerin de katkısıyla değerlendirilecek.

CHP’nin tüzük çalışmaları kapsamında ilk taslak metin geçen hafta cuma günü partilerle paylaşılmıştı.

ÖNERGELER BEKLENİYOR

Milletvekilleri ve parti meclisi üyeleri ile yapılan toplantılarda taslak metinin en çok eleştiri alan maddeleri ön seçim yöntemleri ve genel merkeze verilen aday belirleme kontenjanı oldu.

Önseçim ve kontenjan konularında itiraz olan yerlerde ilgili kurultayda bazı delegelerin oy vermesi bekleniyor. İlk taslağa göre yönetimin milletvekili kontenjanını yüzde 5’ten 15’e çıkartmak istediğini söyleyen bazı vekiller ve PM üyeleri, “Metin bu şekliyle kurultaya gelirse genel merkez 90 vekili istediği gibi belirleyebiliyor. Hatta Siyasi Partiler Kanunu’ndaki yetkiyi kullanırsa bu sayı 120’ye çıkabilir. O zaman ön seçim yapmanın da anlamı olmaz” eleştirisini getiriyor. Belediye başkanlıklarının ve milletvekillerinin dönem sınırı için geriye dönük de olarak dönem sınırı getirilmesi, mevcut genel başkanın kendi isterse aday olması ve diğer adaylar arasında da imza kavgasını bitiren yüzde sınırlamaları gibi önerilerin parti içinde destek gördüğü söyleniyor.

28 MADEDE DEĞİŞİKLİK

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, tüzük komisyonunun son toplantısının ardından sosyal medya hesabından “Örgütlerimizin görüş ve önerileriyle şekillenen tüzük taslak metni komisyon üyelerimiz tarafından oy birliğiyle kabul edildi” paylaşımını yaptı. Toplantı sonucu önseçim ve genel merkez kontenjanıyla ilgili maddelerde ufak bir değişikliğe gidildiği öğrenildi. Bu kapsamda genel merkez kontenjanının yüzde 5’i gençlik kollarının tavsiyesine, yüzde 5’i kadın kollarına ve yüzde 5’i de Meclis grubunda ihtiyaç duyulacak meslek gruplarındaki isimlere ayrılacak. Her yöntemle yapılan önseçimin sonucuna kesin olarak uyulacağı tüzüğe de yazılacak. Buna göre; önseçim hâkim denetiminde yapılırsa genel merkez kontenjanı Siyasi Partiler Yasası’na göre yüzde 5 olacak. Örgüt denetiminde yapılırsa yüzde 15 olacak. Kontenjanın kullanımında illere göre sınırlar olacak. Böylece kontenjanın tamamının bir yerde kullanılmasının önüne geçilecek. Önseçimin detayları tüzük değişikliği yapıldıktan sonra yönetmeliklerle netleşecek ve illere göre değişecek.

28 maddede değişiklik öngören tüzük değişikliği oy çokluğu ile kabul edildi.

A101 26 Aralık Perşembe aktüel kataloğu yayımlandı Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! TIR ve yolcu otobüs çarpıştı: 18 yaralı AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem