'Cem Yılmaz’ın rakibi değil çırağı olabilirim'
Kaan Sekban, Hürriyet'ten Tülay Demir'in sorularını yanıtladı.
Kurumsal iş hayatından komedi sektörüne hızlı bir geçiş yap Kaan Sekban, Hürriyet Gazetesi'nden Tülay Demir'in sorularını yanıtladı.
Tülay DEMİR / HÜRRİYET
Cem Yılmaz’ın rakibi değil çırağı olabilirim
Kaan Bey, geçtiğimiz aylarda Cem Yılmaz size bir sürpriz yaptı, gösterinizi izlemeye geldi. Onunla da kalmadı, kuliste sizi ziyaret etti. Var mıydı öncesinden bir tanışıklığınız?
- Cem Yılmaz sosyal medyadan takip ediyormuş beni, birkaç ay önce mesaj atmıştı hatta.
Ne diye?
- “Sevgili kardeşim, çok güzel işler yapıyorsun, inşallah devam eder” diye. “Gelip seni izlemek, gülmek istiyorum” dedi. Ama bir türlü denk getiremedik, onun filmi vizyona girdi falan.
Nasıl kırıldı şeytanın bacağı?
- 23 Nisan’da doğum günüydü, kutlamak için aradım. O konuşmada “Ben ne zaman geleceğim?” diye sordu. 25 Nisan da benim doğum günümdü, aynı gün gösterim vardı. Tarihi verdim, çıkıp geldi. Hatta erken geldi, kulise uğrayıp bana destek oldu.
Tavsiyeleri ya da eleştirileri oldu mu peki? Bu işin ustası sonuçta...
- O kadar kibar bir insan ki... Hiç müdahalede bulunmak istemedi.
Siz ısrar etseydiniz görüşlerini söylemesi için, sonuçta bu fırsat her zaman yakalanmaz...
- Öyle yaptım zaten. Normalde eleştiriye kapalıyımdır ama söz konusu Cem Yılmaz olunca “Lütfen söyle” diye ısrar ettim. Israrım üzerine şunu dedi: “Çok yoğun yaşıyorsun, çok yoğun çalışıyorsun. Ne olur biraz yaptığın işin tadını çıkar. Sanki çok eğlenmiyorsun gibi geldi bana, normal hayatında da öyle. Biraz rahat ol, eğlen.”
Dinlediniz mi bari tavsiyelerini?
- Dinledim (gülüyor). Zaten ertesi gün yurtdışına çıkacaktım. 4 senedir tatil yapmıyordum, artık kendimi ödüllendirmeliydim. Atladım uçağa New York’a gittim. Ona da “Abi sözünü dinledim, tatile çıktım” diye mesaj attım. “Ulan hemen mi!” falan diye takıldı.
Anladığım kadarıyla tavsiye vermiş ama gösterinizle ilgili bir kritik yapmamış.
- Yok yapmadı, keşke yapsaydı. Ondan gelecek kritik benim için çok önemlidir.
Birçok stand-up’çı varken niye sizi seçti, sizinle tanışmak istedi dersiniz? Şahsen bunu merak ettim.
- Kendisinin çok zeki olduğunu biliyordum ama aynı zamanda çok da iyi kalpli olduğunu gördüm. Maalesef bu ülkede egolar var ya...
“Bir rakip daha” bakış açısından mı söz ediyorsunuz?
- Estağfurullah, ben ona rakip olamam, olsa olsa çırağı olabilirim. Hepimiz aslında üreten insanlarız, yüzümüzle değil ürettiğimiz işle varız.
Yani...
- Yani özgün bir şey ürettiğiniz zaman zaten birbirinize rakip olmuyorsunuz. Cem Yılmaz’ı seyreden biri “Kaan’a gitmeyeyim, Cem’e gittim zaten” demez. Bu öyle bir iş değil. Özgün olduğunuzda, kendi çizginizi koruduğunuzda birbirinize rakip olamazsınız. O da bunun farkında.
Stand-up sayesinde dost oldunuz yani, öyle mi?
- Abi-kardeş gibi olduk aslında. Gösteriye gelip, seyredip gidebilirdi de sadece. Öyle yapmadı. Şovum 20.30’da başladığı halde o 18.00’de geldi, kuliste oturdu. Bir abi gibi destek oldu. Selfie’ler, videolar çektik, ben onu anons ettim, burada doğaçlama yaptı falan. Rüya gibi bir geceydi.
Seyirciyi sürprize alıştırdınız, ne olacak şimdi?
- Valla biraz öyle oldu. Seyirci artık hep sürpriz bekliyor.
Röportajın devamını okumak için TIKLAYIN