Can Dündar'dan 'diktatörlük' göndermesi! 'Yeni Türkiye daha güzel bir yer'
Gazeteci-yazar, katıldığı televizyon programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Bugün TV'de 'Erkam Tufan'la Analiz' programına katılan Gazeteci-Yazar Can Dündar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'da bilinen mütedeyyin ve dindar bir tavrın bulunmadığını söyledi. Yeni Türkiye'nin eskisinden farklı olduğunu ifade eden Dündar, "Eski Türkiye çok kötü bir yerdi. Yani askeri dipçikle yönetiliyordu. Yeni Türkiye daha güzel bir yer polis copu ile yönetiliyor. Tanktan TOMA'ya geçtik. Bizim için bir şey fark etmedi. Dayak aynı dayak" dedi.
Dündar'ın programdaki açıklamaları şöyle:
'GEZİ, BENİM HAYALİMDEKİ TÜRKİYE'YDİ'
"Bir defa bütün farklılıklarımızla bir arada olabileceğimiz bir yer. Parkın ortasında Kürtler halay çekti, Türkler el çırptı, Ramazanda namaz kılındı, komünistler elele tutuşup onları rahatsız olmasınlar diye kol kanat gerdi. İstiklal caddesinde Müslümanlar oruç açtı, ateistler onlara iftariyelikler taşıdı.
Gezi gösterdi ki sandığın gücü her şeyi yapmaya yetmiyor
Sandık ayrı sokak ayrı. Neticede Gezi’de sokak belirledi. Gezide bir referandum yapılmadı park olsun mu olmasın mı diye. Halk hayır buraya yapamazsın dedi, mahkeme de destekledi ve yapılmadı. Demek ki yani sandığın gücü her şeyi yapmaya yetmiyor. Erdoğan’ın yenildiğini düşünüyorum.
Camideki doktorların 6.5 yıl hapis istemi ile yargılanıyor olması çok trajik değil mi?
Diktatör özentisi demek daha doğru. Diktatör dersek bu topluma haksızlık etmiş oluruz. Otoriter demek kesinlikle daha doğru. Bu çocukların gözünü çıkaran polislerin şu ana kadar hiçbir tahkikata uğramaması, yaralıların tedavisi için uğraşan camideki doktorların 6.5 yıl hapis istemi ile yargılanıyor olması çok trajik değil mi?
Soma'nın Türkiye'de daha ağır şeylere yol açmasını beklerdim, gezi ruhu işte bunun bir daha yapılamıyacağı Türkiye vaadidir. Soma benim için hakikaten toplumsal anlamda bir yenilginin göstergesi.
Merhametli, ölenin arkasından konuşmayan, Allah razı olsunu, Allah esirgesini, Allah rahmet eylesini telaffuz edebilen, bu kadar kin gütmeyen, ölünün arkasından saygı ifadeleri kullanan insanlar diye biliyoruz mütedeyyin insanları. Biz başbakanda hiç böyle bir insan tipi görmedik.
Güneydoğuda Kürtçe konuşma hakkımı 30 yıllık bir silahlı savaşla alabiliyorsam, cemevi hakkımı nasıl alacağım diye sorar insanlar. Güney doğu eskiden hep kan revan olurdu. İstanbul'da küçücük patlama olsa herkes panik halinde medyada falan böyle ortalık karışırdı. Şimdi iş tam tersine döndü. İstanbul kan revan, Güneydoğu'da duydunuz mu gaz atmışlar diye yayınlar yapılıyor bunlara çok gülüyorum. Çünkü bir cumhurbaşkanlığı telaşımız var. Kürtlerle iyi geçinmemiz lazım. Şu anda Kürtlerin oyu da aslında biraz şey olacağız. Bir süreç başlattık. Sürece zarar gelmemesi lazım. Seçimlere kadar Kürt halkının bugüne kadar kazanımları devletin bahşetmesi sayesinde olmadı. Silahlı mücadele sonucunda oldu. Bu silahlı mücadele bugünü hazırladı. Cümleyi böyle kurarsak ve bunu doğru sayarsak o zaman şu anlama geliyor. Hak verilmiyor böyle alınıyor. Ben gezi parkını direnerek canım pahasına 11 ölü ile alabiliyorsam, ben işte güneydoğuda Kürtçe konuşma hakkımı 30 yıllık bir silahlı savaşla alabiliyorsam, cemevi hakkımı nasıl alacağım diye sorar insanlar.
Yeni Türkiye'de bizim için bir şey fark etmedi. Dayak aynı dayak
Yeni Türkiye eskisinden bir hayli farklı. Eski Türkiye çok kötü bir yerdi. Yani askeri dipçikle yönetiliyordu. Yeni Türkiye daha güzel bir yer polis copu ile yönetiliyor. Tanktan tomaya geçtik. Bizim için bir şey fark etmedi. Dayak aynı dayak.
Ben 12 Eylülde işkence vakalarını yazarak ilk ödülümü almıştım. Askeri cezaevindeki ölüm vakalarını yazmıştım. Bunları yazabiliyormuşuz. Bugün de yazıyoruz ama ağır bedellerle ve ancak sokak duvarlarına yazabiliyoruz." (Cihan)