Bir Sergen Yalçın'ın oynadığı reklama bakın, bir Mustafa Denizli'nin... Şampiyon takımın hocasına kılıktan kılığa girmek yakışmadı... Cengiz Semercioğlu yazdı...
Cengiz Semercioğlu bugün; Sergen Yalçın'ın bellboy olduğu reklam filmini... Ali Erbaş'ın yeniden Diyanet İşleri Başkanı olarak atanmasını... Prof. Dr. Celal Şengör'ün kız öğrencisine yaptığı tacizi yazdı...
Beşiktaş’ın hocasına bu reklam yakışmaz
Sen Beşiktaş’ı şampiyon yap…
Şampiyonlar Ligi’nde takımın başında sahaya çık, Milli Takım hocası olarak adın geçsin…
Oynadığın maçla ilgili ciddi ciddi analizler yap, sonra devre arasında bellboy’u canlandırdığın reklam filmin yayınlansın…
Ne anladım ben bu işten!..
Sergen Yalçın’ın kısa bir süre önce yayınlanmaya başlayan Coin Para reklam serisinden bahsediyorum.
Bir reklamda beyaz yakalı…
Bir reklamda emekli…
Bir reklamda bellboy oluyor Beşiktaş’ın hocası…
Tamam Sergen’i ilk gençliğinden beri tanıyoruz. Hep eğlenceli, her zaman hayatla, kendisiyle, yeri geldiğinde futbolla dalgasını geçen, esprili biri oldu…
Dizilerde, reklam filmlerinde, tv şovlarında neler neler yaptı geçmişte. Kılıktan kılığa girdiği halleri de oldu…
Ama onların hepsi geçmişteydi…
Şimdi artık 50 yaşını devirmiş, Beşiktaş’ı şampiyon yapmış, gelecekte Milli Takım’ın başında göreceğimiz hocasın sen…
Ne gerek var bu reklam filmine… Yılmaz Vural değilsin ki… Bellboy kıyafeti giyip köpeğin peşinde koşmalar, emekli amca rollerine girmeler.
Sergen kendisini oynasa hiçbir sorun kalmayacak ama kılıktan kılığa girmesi Beşiktaş’ın başındaki şampiyon bir hocaya yakışmıyor. Her önüne gelen reklam filmi senaryosuna evet dememeli Sergen.
Yorumcu Sergen Yalçın bu reklamı çekse itiraz etmeyeceğim… Ama sen Beşiktaş’ın hocasısın, o koltuğun bir ağırlığı var.
Bakın Mustafa Denizli de, Gilette reklamında oynuyor, bildiğimiz Mustafa Denizli…
Mustafa hoca o reklamda bir karış sakalla ekrana gelip traş olabilirdi ama yapmıyor. Reklam Mustafa Denizli’yi yüceltiyor, diğerinde ise Sergen Yalçın Coin Para’yı yüceltiyor.
Peki sorarım; Sergen Yalçın markası mı daha büyük, Coin Para markası mı?.. Hangisinin hangisine ihtiyacı var?
İlkinin büyük olduğunu Sergen’e birilerinin hatırlatması, Sergen’in de bu işleri bırakması lazım artık…
* * *
Yeniden Ali Erbaş…
Sizce en çok okunan gazete hangisi? Hürriyet mi, Sözcü mü, Sabah mı, Milliyet mi, Cumhuriyet mi?..
Söyleyeyim; Hiç biri…
Bugün Türkiye’de en çok okunan, her gün beklenen, acaba bugün ne olmuş diye merakla bakılan gazete Resmi Gazete’dir…
Her gece saat 24.00 civarı yayınlanıyor. Biz de her gece 24.00 civarı merakla bakıyoruz…
Acaba bu gece Cumhurbaşkanı hangi kararnameleri imzaladı, kimi nereye atadı?..
Yarın sabah nasıl bir Türkiye’ye uyanacağız diye…
Dün gece de Ali Erbaş’ı Diyanet İşleri Başkanlığı’na yeniden atadı Cumhurbaşkanı.
Şaşırdık mı? Hayır…
Karidesten midyeye, günaydından tünaydına ne kadar gereksiz tartışmaların göbeğinde kalsa da Ali Erbaş’ın değişmesini kimse beklemiyordu zaten.
Erbaş yeniden atandığını gece öğrenir öğrenmez yaptığı paylaşımda;
“Anayasamızın “toplumu din konusunda aydınlatma” görevini verdiği Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Başkanı olarak bu ulvî göreve bizi yeniden atama takdirinde bulunan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyorum” dedi…
Anayasanın verdiği görev tanımını ne de güzel hatırlattı…
Farkındaysanız, “Toplumu din konusunda aydınlatma” diyor Sayın Erbaş…
“Toplumu din konusunda gereksiz yere tartıştırma… Diyanet’i siyasete alet etme” falan demiyor…
Umarım bu döneminiz daha az tartışma çıkardığınız, gereksiz polemiklerin göbeğinde kalmadığınız, kurslarda-vakıflarda çocukların yaşadığı tacizi-tecavüzü, intiharı-ölümü görmezden gelmediğiniz bir dönem olur…
* * *
Celal Şengör’ün densizliği
Biz erkek evladımızı; “Aman sınıfınızdaki kız arkadaşlarınıza düzgün davranın, orasını burasını çekiştirmeyin, rahatsız etmeyin” diye yetiştirirken…
Kız evladımıza; “Aman erkek arkadaşlarınızın densizliğine, nobranlığına sessiz kalmayın, kızın itiraz edin” derken…
Koskoca profesör kalkmış bir kız öğrencisine yaptığı çirkinliği ballandıra ballandıra anlatıyor…
Prof. Dr. Celal Şengör’ü bir kız öğrencisi o kadar kızmıştır ki, kızın eteğini kaldırıp kıçına tokat atmış…
Vallahi de çüşünüz Celal Hoca, billahi de çüşünüz!!!!
Bir de çıkmış bunu pişkin pişkin anlatıyor.
Şimdi sorsak, “Ben onu baba şefkatiyle yaptım” der muhtemelen.
Çünkü öğrenciye “Baban bunu yaptı mı” diye sormuş, “Babam bile bana böyle bir şey yapmadı" cevabını alınca da, "Hah... Eksik kalmış. Şimdi tamamlandı" demiş Celal Şengör…
Vay be ne büyük hayat dersi vermişsin Hocam…
10 derste vermeyeceğinizi, bir popoya tokatla anlatmışsınız!
Hiç lami cimi yok:
Bu tacizdir, bu terbiyesizliktir, elle sarkıntılıktır, cinsel istismardır.
Koskoca profesörün bir öğrencisine yapması ise rezaletin daniskasıdır.
Cengiz Semercioğlu / 17 Eylül 2021 @MedyaTava