'Başka canlıların düşünme ve yaşama özgürlüğüne değer vermeyen kitaplarımızı okumasın'
Yayın dünyasına geçtiğimiz nisan ayında adım atan Ayrıksı Kitap'ın kurucusu Özkan Özdem, Medyatava'dan Canan Kaya'nın sorularını yanıtladı...
Ülkece yoğun siyaset gündemine odaklandığımız şu günlerde, edebiyat dünyasında 'çok güzel' bir gelişme yaşandı... Artan kağıt fiyatlarına rağmen ayakta durmaya çalışan yayın dünyasına yeni bir nefes, yeni bir ses olmak için kurulan "Ayrıksı Kitap" geçtiğimiz nisan ayında ilk kitabını okurla buluşturdu.
Yalnızca yayınevi kimliğiyle değil, Edip Cansever’in “Biz aykırıya, ayrıntıya, ayrıksıya, azınlığa tutkunuz” dizelerinden esinlenen ve emekçiye değer veren felsefesiyle de yola çıkan Ayrıksı Kitap, okuru kitapları gösterişli kapaklarından dolayı değil, kitap olduğu için sevmeye davet ediyor.
Peki Ayrıksı'da ne tür kitaplar olacak ve sınırları neler?
Kurucusu Özkan Özdem, Medyatava'dan Canan Kaya'ya konuştu...
Öncelikle yayınevinizin tanımlayışınızdan bahsedelim. Neden Ayrıksı?
Önce “ayrıksı” kelimesini tanımlasak iyi olur diye düşünüyorum. Türk Dil Kurumu, ayrıksı için “Alışılagelmiş töre ve davranışlara aykırı olan, eksantrik,” demiş. Herkesle aynı havayı solumamız, kocaman galakside bir nokta büyüklüğünde olan bir gezegende doğmuş olmamız gibi nedenler, bizi herkesle aynı düşünmeye itmemeli. Dünya dedikleri bu küçük gezegenin üzerinde yaşamış en büyük yazarlardan biri olan Haruki Murakami’ye göre, sadece herkesin okuduğu kitapları okursak, sadece herkesin düşündüğü şeyleri düşünebiliriz. Biz, işte tam olarak bu nedenle bugüne kadar herkesin okuduklarından farklı olanları okumaya gayret ettik. Bundandır ayrıksılığımız. Ayrıca yayınevimizin ismini belirlerken Edip Cansever’in “aykırıya, ayrıntıya, ayrıksıya, azınlığa” tutkunuz dizelerinden esinlendik. Ayrıksı olanı en iyi tanımlayan dizeler bunlar. Tarih boyu ayrıksı olan aykırı olmuş ve bu yüzden başı da belaya girmiş. Önce kabul edilmemiş, görmezden gelinmiş, tecrit edilmiş. Ya da bir ayrıntı olarak hapsedilmiş. Azınlık kalmış. Kendi zamanında sahiplenilmemiş. Ya çok sonradan değeri bilinmiş ya da saklanılmış. Biz ayrıksı olana kendi zamanında değer veren bir yayıneviyiz.
Ayrıksı’nın bir sınırı olacak mı?
Ayrıksı Kitap’ın bir sınırı yok aslında çünkü ayrıksılığın özünde sınır yok ama elbette ki imkânlar belirleyici olacaktır. Şimdilik sınırımızı çizen tek şey daha yeni ve imkânlarımızın sınırlı olması. Ancak imkânlarımızı genişlettiğimiz her adımda ayrıksı çizgimizin sınırı da genişleyecektir. Örneğin ilk yıllarda yayım dünyasında ne yazık ki çok kısıtlı bir yer alan öykü ve şiir kategorilerine listemizde yer veremeyeceğiz. Ancak ilerleyen yıllarda planımızda bu türleri beslemek, bu türlerin okurlarla buluşacağı imkânları yaratmak var.
Bir sınırımız yok dedik ama aslında şöyle de bir sınırımız var. Ayrıksı Kitap’ı anlayabilmek için bunu açıklamakta fayda var. “Okumaya değer” mottosuyla bu yola çıktık ve bu yolda okumaya değer veren okurların yaşamsal bazı noktalarda hassas davranması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıksı bir okur profilini büyütme hedefimiz var. Aslında sınırımız okur kitlemizde. Bir ayrıksı okuru okumaya değer verdiği gibi yaşama, başka canlılara, başka düşüncelere değer vermeli ve artık genel bir eğilim aldığı için meşrulaşan ama aslında ayrıksı olanı tecrit eden tutumlardan kendini uzak tutmalı. Örneğin, çok basit bir örnek verelim: Okumaya değer veren bir ayrıksı okuru acil durumlar dışında trafikte emniyet şeridine giremez. Aslında kimse girmemeli ama bu durum öyle bir hal aldı ki herkes emniyet şeridine istediği gibi girmeyi kendine hak görüyor ve aslında şimdi emniyet şeridine girmeyen ayrıksı oldu. Bizim kitaplarımız bu ayrıksılar için. Bunu net olarak koyuyoruz. Her kitabımızın ilk sayfasında ayrıksı bir notumuz var. Bu notta ayrıksı okuru tanımlayan notlar olacak. Yayınevimizi tanımlayan ayrıksı okurların kendisi olacaktır. İlk kitabımızın ilk sayfasında “Başkalarının ve başka canlıların düşünme ve yaşama özgürlüğüne değer vermeyen bu kitabı okumasın. Okumaya değer veren bir ayrıksı okuru aynı zamanda yaşamaya da değer verir” dedik. Her kitabımızda bu not değişecek. Örneğin bir sonraki kitabımızda bir ayrıksı okurun çevreye, doğaya karşı tutumuna dönük bir mesaj olabilir. Başka bir kitapta çocuk istismarına dönük tutumunu net olarak koyan bir mesaj olabilir. Tüm bunları söyledikten sonra sanırım en büyük sınırımız kitlemiz olacaktır demek doğru olur.
Ayrılsı Kitap’ta ne tür kitaplar okuyacağız?
Ayrıksı Kitap’ta bu yıl on kitap yayımlayacağız. İlk kitabımız bizi hayatta yaşadığımız sorunlar karşısında felsefeye yönlendiren ve hayatımıza başka türlü bakmamızı sağlayan Sen Çözemezsen Kant Çözer kitabıydı. Bu kitabımızdan sonra özellikle 2000’li yıllardan sonra yavaş yavaş edebiyat dünyasına sızan, “bizarro yazın” adıyla bilinen, bizim “uçuk yazın” dediğimiz bir ayrıksı bir türü okurlarla buluşturacağız. “Uçuk yazın” olarak adlandırdığımız türde absürd bir anlatım bekliyor bizleri. Kendini saçma, uçuk olarak resmetmekten çekinmeyen bir tür. Bu türde bu yıl iki kitap yayınlayacağız. Ayrıca polisiye edebiyatın kült serilerinden olan Martin Beck serisini de yeniden okurlarla buluşturuyoruz. İskandinav polisiyesinin en önemli eserlerinden biri olan, sayısız polisiye yazarına ilham olmuş Martin Beck polisiyesini okurlarımızın severek okuyacağını düşünüyoruz. Büyük şirketlerin kirli yüzünü ortaya çıkaran No Logo kitabı da Ayrıksı Kitap’la yeniden kitapçılarda olacak. Alia Trabuco Zeran’ın Man Booker Ödülü’ne aday kitabı The Remainder gibi edebiyat kategorisinde kitaplarımız olacak.
Bildiğim kadarıyla kitap türlerini de ayrı bir şekilde sınıflandırıyorsunuz?
Klasik sınıflandırmanın haricinde kendi listemiz için oluşturduğumuz ayrı bir sınıflandırma da var. Okurun okuyacağı kitabı tanımlamasına yardımcı olan bir sınıflandırma. Örneğin ilk kitabımızın sınıfı: Bana öyle bir kitap verin ki hayata başka bakayım. Hayata başka bakmayı gösteren kitaplar bu sınıflandırma altında toplanacak.
Türkiye kriz döneminden geçiyor. Yayıncılık sektörü de bundan etkilenenler arasında. Bu dönem de yayınevi açma cesaretinizi tebrik ederim. Peki bunu da ayrıksılık olarak tanımlayabilir miyiz?
Bu soruyu biz de sıkça kendimize soruyoruz. Ayrıksılıkla delilik arasında gidip geliyoruz ama aslında bizi kitabın ve okumanın temel ihtiyaçlardan biri olarak görülmediği bir ülkede, sayfalarının açılmasındansa vitrin gibi sergilenmesinin tercih edildiği bir yerde, simidin en az bir buçuk liradan satıldığı bir dünyada yayıncılığa girişen bir grup deli olarak anılmaktansa kitap tutkunu bir grup ayrıksı olarak tanımlanmayı tercih ederiz.