Asgari ücrete yılda 3 defa zam mı geliyor? 2023 asgari ücret zammıyla ilgili 3 farklı hesaplama yöntemi. Yeni asgari ücret için bu senaryolar konuşuluyor

Asgari ücret görüşmeleri yakında başlayacak, Asgari Ücret Tespit Komisyonu bir araya gelerek milyonlarca çalışanın asgari ücret rakamını belirleyecek. İşte yeni asgari ücret rakamıyla ilgili ekonomim.com yazarı Zafer Özcivan'dan 3 farklı senaryo geldi. İşte yeni asgari ücretle ilgili hesaplama yöntemi...

Ekonomim.com'dan Zafer Özcivan'ın 'asgari ücret beklentileri' başlıklı yazısı

İçinde bulunduğumuz enflasyonist ortamdan en çok olumsuz şekilde etkilenen, hayat pahalılığı ile mücadele eden, alım gücü her geçen gün düşen ve dolayısıyla geçim sıkıntısı çeken kesim asgari ücretli ve emeklilerdir.

Bugüne kadar yapılan geriye dönük enflasyon oranı baz alınarak yapılan asgari ücret zamları çok kısa sürede, sürekli yükselen enflasyon nedeniyle eriyip gitmiştir. Konu hakkında optimal çözüm bulunması için hükümet yeklileri tarafından uzun süredir çalışmalar yapılmaktadır. Sık sık yetkililer tarafından bu yılbaşında vatandaşların enflasyon karşısında ezdirilmeyeceği, tatmin edici bir oranda zam yapılacağı da dile getirilmekte hatta sistem değişikliğine gidileceği de vurgulanmaktadır.

2016 yılına kadar asgari ücrete yılda iki defa olmak üzere zam yapılmaktaydı ve ikinci zam oranı da (yıl ortasında) birinci zamla birlikte kamuoyu ile paylaşılmaktaydı. Ancak devam eden yıllarda yılda iki defa zam yapılmasından vazgeçilerek yılda bir defa yılbaşında zam yapılması uygulaması başlatılmıştı. 2022 yılı eylül ayında yeni ekonomik modelin bir gereği olarak düşük faiz uygulamasının başlamasıyla birlikte döviz kurlarının artması ve enflasyonun sürekli olarak yükselme eğilimine girmesi, asgari ücretin yetersizliği konusunu gündeme getirmişti.

Bildiğiniz gibi 2021 yılı TÜFE enflasyon oranı TÜİK tarafında %36.08 olarak verildi ve bu oran baz alınarak bu yıl başında asgari ücrete %50 gibi büyük oranda zam yapılmıştı ve ilk defa enflasyonun üzerinde zam yapıldığı için ilgili kesim tarafından memnuniyetle karşılanmıştı. Fakat bu memnuniyet ocak ayında yaşanan %13 enflasyon nedeniyle uzun sürmedi ve asgari ücretli ve emekliler daha ilk maaşlarını almadan yapılan zam enflasyon karşısında eriyip gitti ve tekrar geçim sıkıntısı baş gösterdi.

2022 yılının devam eden aylarında da enflasyon yüksek seyretmesini sürdürünce, yılın ortasında da ek zam yapıldı ve 4 bin 253 TL olan asgari ücret, net 5500 TL olarak uygulanmaya başladı. Böylece yılda tek zam formülünden vazgeçilerek iki zam sistemi uygulanmış oldu. Yani 2021 yılı sonundan itibaren asgari ücret %95 oranında yükseldi.

Şimdiye kadar yapılan zam oranları (özellikle bu yıl) geriye dönük altı aylık enflasyon oranı baz alınarak verildi. Hâlbuki önümüzdeki altı aylık enflasyon eklenerek verilme imkânı olsa belki enflasyondan etkilenme oranı azalabilirdi.

Yılsonuna yaklaştığımız şu günlerde yazılı ve görsel basında asgari ücret hakkında tartışmalar, tahminler konusu gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Burada unutmamamız gereken bir konu da asgari ücretin işverene maliyetidir. Bu günkü koşullarda asgari ücretin net rakamının %44’ü kadar işverene ek maliyet söz konusudur. Bildiğiniz gibi asgari ücret devlet tarafından değil, özel sektör tarafından ödenmektedir.

Çalışan nüfusun yaklaşık yüzde kırkı asgari ücretle yaşam savaşı verdiği gerçeği göz önüne alındığında ise işverenlerin de bunu karşılayabilme imkânı da dikkate alınmak zorundadır. İlk akla gelen özel sektörün üretim maliyetlerine göre zam yapabilir tezi ortaya atılabilir. Ancak teoride böyle gözükse de uygulamada bu son derece zordur.

Çünkü özel sektör temsilcileri zam yapma konusunda birçok etkeni dikkate almak zorundadır. Zaten arz ve talep kanununa göre fiyat, alıcı ve satıcının birleştiği noktada belirlenir. Yani piyasanın kabulü, rakiplerin tutumu öne çıkar ve üreticiler bunları dikkate almak zorunda olduklarından istedikleri gibi fiyat arttırma yoluna gidemezler.

Asgari ücretli veya dar gelirlilerin sorunlarının çözülmesi için en önemli yol, millî gelirden aldıkları payın yükseltilmesidir. Bunun için milli gelirin yükselmesi, fert başına düşen milli gelirin çoğalması ve adil şekilde dağıtılması gerekir ki bunun da çözümü üretim artışının sağlanmasıdır. Ülkemizde milli gelirin dağılımı konusunda belli bir kesimin yüksek, toplumun çoğunluğunun da düşük seviyede pay aldığı ortadadır. Dolayısıyla öncelikle gelir dağılımının daha adaletli şekilde yapılması önemlidir.

Yüksek enflasyonun düşürüleceği hakkında bugüne kadar birkaç kez tarih verilmesine rağmen bir türlü düşüşü göremedik. Önümüzdeki yılbaşından itibaren baz etkisiyle de olsa enflasyonun düşme eğilimine gireceği Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati tarafından birkaç kez kamuoyu ile paylaşıldı ama veriler enflasyonun düşeceğini uzun vadeli göstermektedir.

Çünkü TÜİK tarafından açıklanan ekim ayı ÜFE %151, TÜFE %85.5 arasında iki kat a yakın açık mevcuttur. Bunun anlamı üretim girdi maliyetlerinin artması ve artan maliyetlerin tüketici fiyatlarına yansımamış olmasıdır. Artan üretim maliyetleri en kısa sürede fiyatlara yansıtılması zorunlu bir durumdur.

Önümüzdeki yıl asgari ücretin ne olabileceği konusunda birkaç alternatif öngörülebilir;

- Yılda en az üç defa enflasyon oranı baz alınarak asgari ücretin yeniden değerlendirilmesi

- Asgari ücrete yapılacak zam oranı için geçen döneme ilaveten önümüzdeki dönemin de hesaplanarak zam oranının belirlenmesi

- Asgari ücretin her ay TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranına göre güncellenmesi. (Bazı belediyeler su parası konusunda bu sistemi uygulamaktadır).

Asgari ücrete uygulanacak sistem sadece asgari ücretlileri değil, özel sektörde daha yüksek maaşla çalışan kesimi de ilgilendirecek, onlar da yeni sisteme göre ücret artışı alacaklardır.

Bir başka konu da yükselen asgari ücret maliyetleri karşısında özellikle küçük işletmelerin işçi çıkarma yoluna gidebileceğidir. Konuya bu açıdan baktığımızda ise küçük ve büyük işletme ayrımı yapılabilir mi sorusunun cevabını aramak gerekir. Ayrıca asgari ücret bölgesel anlamda da farklı oluşturulabilir. Çünkü büyük kentlerde yaşam maliyeti ile diğer bölgelerde yaşam maliyetinin farklı olduğu aşikârdır. Eşel mobil sistemi de hükümetin çalışmaları arasındadır.

Aralık ayında hükümet yetkilileri ile işçi temsilcilerinin toplantıları başlayacak ve umarım en verimli sonuca ulaşabileceklerdir.

Yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere Avrupa ülkeleri arasında asgari ücret düzeyinde sondan ikinci sıradayız. Bir başka yünden ele aldığımızda ise Avrupa ülkelerinde çalışan nüfusun %10 kadarı asgari ücret almasına rağmen bizde bu oran %40 civarındadır. Buradan anlaşılacağı üzere asgari ücret normal ücret düzeyine gelmiştir.

Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Wanda Nara Siyah Tangasıyla Meydan Okudu! Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Şakir Paşa Ailesi'ndeki yatak sahneleri alev aldı! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem Narin Güran cinayetine ilişkin kritik bilgi