Antalya'da Dolu Kadehi Ters Tut fırtınası esti
Uğurhan Özay ve Mürsel Oğulcan Ava tarafından 2014 senesinde kurulan yerli alternatif sahnenin popüler isimlerinden Dolu Kadehi Ters Tut yeni albümleri "Ölüm Dansı"nın Türkiye turnesi kapsamında önceki akşam Antalya Açık Hava sahnesindeydi.
Uzun bir aradan sonra canlı izleme fırsatı bulduğum ekibi 2017 yılından beri yakından takip ediyorum. Sahneye ilk çıktıkları günlerdeki heyecanlarını koruyan ikili sahnelerini Dilan Balkay'in da aralarında bulunduğu renkli bir ekip ve ışık şovlarıyla zenginleştirmeyi ihmal etmiyor. Son olarak geçtiğimiz sene İstanbul'da Küçükçiftlik Park sahnesinde izlediğim ekip deplasmanda da en az evdeki kadar yüksek enerjili ve önceki gün başka bir şehirden gelmiş olmanın yorgunluğunu bir an olsun bile seyircisine hissettirmedi. Üstelik 2 saate yakın arasız performansıyla da göz doldurdu.
Komşular Hırsız Var!
"Neyin Nesi", "Aldattın Mı?", "Yapma N'olursun", "Gitme" gibi hitlerini amfi tiyatroyu dolduran binlerce genç hayranı ile birlikte söyleyen topluluk yeni albümleri "Ölüm Dansı"ndan da şarkılar seslendirdi. Albüm çıkalı 1 aydan az bir süre olmasına rağmen gençlerin şarkıları şimdiden ezberlenmişti. "Ol Bana Razı", "Olabilirdik" ve "Gelme Aklıma" yeni albümden en çok eşlik edilen parçalar oldu. Ancak büyük coşkuyu ve alkışı günümüz gençliğinin halet-i ruhiyesini de çok iyi ifade eden "Yarısı Yok" aldı. Nasıl olmasın şu sözlere bakar mısınız;
"Komşular hırsız var, güpegündüz evimi soydular. Uyandım ve bakakaldım, memleketin yarısı yok"
Dilan Balkay'dan yeni şarkı ve etkileyici video klip
Bu arada solo kariyerine emin adımlarla devam eden Dilan Balkay yeni teklisi Bile İsteye'yi şu şahane klip eşliğinde yayınladı. Göz atmadan geçmeyin derim. Yerli sahnedeki bu işbirliklerine bayılıyorum. Sektör bile olamayan müzik dünyamızda küçük hırslar ve egolar yerine böyle birleşerek büyümek gibisi yok. Yaşlı Amca'ya katılan Deniz Tekin de bu akımın güzel bir örneğini oluşturdu.
Ergen olmak ve fanlık üzerine
Bu mesleğe başlamadan daha ortaokul ve lise yıllarında çok sıkı bir müzik dinleyicisiydim. O zamanlar bizi muazzam besleyen Roll, Blue Jean gibi altın değerinde dergilerimiz ve bir dolu fanzin vardı. Fan olmak, sevdiğin grubun posterini odana asmak, kasetlerini çekmek modaydı. Bir de sevdiğimiz bir grupla konser sonrası tanışırsak dünyalar bizim olur, heyecandan iki kelam edemesek bile yıllar yılı o anıyı kalbimizin en özel yerinde saklardık. Gazeteci olduktan sonra da ne zaman hayranı olduğum bir ekiple kuliste denk gelsem ayrı bir saygı duruşunda bulunurum. Bu çocukluk yıllarından gelme bir alışkanlık.
MFÖ'nün tevazusu
Misal geçtiğimiz yıllarda MFÖ'nün konser sonrası kulisinde bulunma fırsatı yakalamıştım. Kendime kuytu bir köşe bulup oturdum. Birkaç dakika sonra hala rahmetli demeye dilimin varmadığı büyük usta Özkan Uğur geldi. Tabii hemen ayağa fırladım. "Otur kızım, kalmak olur mu hiç", dedi. Hemen ardından da bir başka usta Fuat Güner gelip karşıma oturdu. Heyecandan konuşamayacak haldeydim ki rahatlıkları, samimiyetleri ile öyle bir rahatlattılar ki beni birkaç dakika sonra birbirimizi kedilerimizden konuşurken bulmuştuk. Tabii birkaç profesyonel soru sorma şansım da oldu. Dünyanın en mutlu insanı olarak midemde kelebeklerle yanlarından ayrıldım. Peki bu hikayeyi neden anlattım. Büyük grup olmanın sırrı işte bu büyük tevazudan geçiyor bana kalırsa. DKTT'yi sahnede ilk izlediğimde Uğurhan'ın vokalleri bana MFÖ'den Özkan Uğur'a hatırlatmış, tüylerim diken diken olmuştu. Umarım bu ekip de böyle uzun soluklu olur diye içimden geçirdiğimi hatırlıyorum.
Teoman Bey, kızım sizin hayranınız
Lisedeyken bir Teoman konserine gitmiştik. Konserden sonra tanışmak için ölüyoruz. Babam da müzisyen olduğu için kızım Teoman'ın kaldığı oteli öğrendim gelin burda tanışın dedi. Bir heyecan koştuk. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar lobide bir ileri iki geri volta atarken artık umudu kesip bir ara yüzümü yıkamak için tuvalete gittim. Bir çıktım ki annem Teoman'ı bizden önce yakalamış, ekibiyle sohbet ediyorlar. Dilimi yutmuş bir şekilde yanlarına geldim, annem Teoman'a "Teoman bey kızım sizin büyük hayranınız" dedi. Evet öyle diyebildim. Bu anı da hayat boyu unutulmazlarım arasına girdi. Yıllar sonra bunu Teoman'ın kendisine anlattığımda, yarı alaycı bir gülümsemeyle "Sen o kadar küçük müydün yaa" diye cevap verdi. İleride anılarımı yazarsam baş köşe anılarımdan biri hiç şüphesiz bu olacak.
Rap'ten Rock'a +1
Özetle 12-16 yaş aralığındaki fanlık gerçekten başka bir boyut oluyor. Zaten müzisyenler de o kitleyi arkalarına aldı mı sırtları yere gelmiyor. O bileti ailelelerine aldırmak için kah harçlık biriktiyor hatta bazen uzun yol tura bile çıkıyorlar. 19 yaşındaki kuzenim Can da birkaç sene önce sıkı bir rap dinleyicisiydi. Tüm yaşıtları gibi:) Bir süre önce bana gelip DKTT'i dinlemeye başladığını söyleyince içime su serpildi. Oh dedim, kurtardık çocuğu rap'ten rock'a bir dinleyici daha kazandırdık. Üstüne bir de Linkin Park'ı keşfedince tamam dedim olay bitmiştir.
Hayal kırıklığı ve eve dönüş
İşin şakası bir yana pandemiden beri grupla tanıştırma sözüm var kendisine. Çünkü o yaşlarda ne kadar kıymetli olduğunu kendimden biliyorum. Sonunda geçen akşamki Antalya konserlerini yakaladık. Konserden sonra kulis sözü de almama rağmen nedendir bilinmez bir türlü fırsatını bulamadık. Can bir umut sahne toplanana kadar beklemeyi ihmal etmedi. Biraz buruk biraz hüzünlü eve dönerken olsun Gizem abla izlemek de güzeldi diyebildi. Bu hayal kırıklığını ömür boyu hatırlayacağını biliyorum. Ona İstanbul'da başka bir sevdiği grup seçmesini ve onunla tanıştırma sözü verdim.
Hür doğdum hür yaşarım
İptal edilen konserleri, festivalleri düşündükçe dün akşam evlerine hala o mutlulukla dönebilen binlerce gencin ne kadar mutlu uyuyacağını düşünmek bile yetiyor aslında. Her konser çıkışı ya bu son olursa diye yüreğim ağzımda dönüyorum eve. Ne kadar şanslı bir çocukluk ve gençlik geçirdiğimizi ömründe hiç festivale gitme şansı olmayan gençleri düşündükçe kahroluyorum. Ama bugün bu karanlık olasılıkları konuşma günü değil "Filenin Sultanları"nı kutlama günü İlkin Aydın'ın maç sonrası TRT mikrofonlarına söylediği gibi "Hür doğdum, hür yaşarım"