Altılı Masa dağıldı! Meral Akşener açıkladı. Akşener'den Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'na çağrı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün partisinin Genel İdare Kurulu'nda yapılacak toplantının ardından bir basın açıklaması geçekleştirdi. Akşener burada masanın dağıldığını ilan etti. Akşener Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'na seslenerek iki belediye başkanını 'Ateşten gömleği giymeniz gerekiyor" diyerek göreve çağırdı.

Kaynak: ANKA

Altılı Masa'nın dünkü aday belirleme toplantısının ardından özellikle İYİ Parti'deki hareketlilik dikkatleri çekmişti. Dünkü toplantının ardından İYİ Parti Genel Merkezi'ne geçen Akşener, kurmayları ile bir toplantı yapmıştı.

Akşener, İYİ Parti Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısı sonrasında açıklama yaptı. Akşener, şunları söyledi:

“İYİ PARTİ ÖLÜM VE SITMA ARASINDA BİR TERCİHE ZORLANMIŞTIR”

“Geldiğimiz noktada İYİ Parti bir kıskaca alınmış, bir dayatmaya mecbur bırakılmış; tıpkı 20 yıldır Türk milletine yapıldığı gibi ölüm ve sıtma arasında bir tercihe zorlanmıştır. Elbette buna boyun eğmeyecektir. Sağduyusunu azme çevirecek, kişisel ikbal hesapları için üretilmiş devşirme bir siyasetin ‘hınk’ deyicisi olmayacaktır.

Ben ve arkadaşlarım ülkemizin 20 yılını harap eden ucube bir zihniyete karşı ilk günden beri aynı yerde, aynı inançla, aynı kararlılıkla duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz. Nasıl ki 2002 yılında milletin aleyhine plan yapanların karşısında durduksa, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Nasıl ki 2010 yılında milletin istikbaline kastedenlerin karşısında durduk bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Nasıl ki 2015 yılında milletin canına kıyanların karşısında durduk bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Nasıl ki 2017 yılında milletin kaderini tek bir kişinin iki dudağı arasına mahkûm etmek isteyenlerin karşısında durduk bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Nasıl ki 2018 yılında milletimizi iki yumruk arasına sıkıştırıp birlik ve beraberliğinden etmeye çalışanların karşısında durduk, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Nasıl ki 2019 yılında milletin iradesine ipotek koymaya çalışanların karşısında durduk bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Nasıl ki 2020 yılında milletin tercihlerini ‘ceketimi assam seçilirim’ diyerek hiçe sayanların karşısında durduk, bütün Anadolu’yu gezdik bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz.

“MİLLETİN SESİNİ BASTIRAN DEĞİL, O SESİ DUYURAN OLACAĞIMIZA SÖZ VERDİK”

2023 yılında yani Cumhuriyetimizin yeni asrında, milletimiz Cumhuriyetimizin yıpratılan değerleri için tarumar edilen demokrasimiz için, pranga vurulan hürriyetimiz için bir büyük mücadele verirken ‘ceketimi assam aday ederim’ diyenlerin karşısında da dimdik duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz. Bizim seçimimiz dünde belliydi bugün de belli. Bizim yolumuz dünde aynıydı bugün de aynı. Karşımıza kim dikilirse dikilsin, önümüze kim çıkarsa çıksın bizim itirazımız bizim mücadelemiz dünde aynıydı bugün de aynı. Çünkü biz milletimize bir söz verdik. Milletin sesini bastıran değil, o sesi duyuran olacağımıza söz verdik. Milletin iradesinden korkan değil, o iradeden güç alan olacağımıza söz verdik. Milletin taleplerini hiçe sayan değil o talepleri gerçekleştiren olacağımıza söz verdik. Bu bizim kurtuluş felsefemizdir, bu bizim partimizin kuruluş felsefesidir.

“BUGÜNLERE DAYATMALARA DİRENEREK GELDİK”

Bugünlere dayatmalara direnerek geldik. Biz bugünlere kirli pazarlıkları reddederek geldik. Biz bugünlere alışılmış yenilgilere karşı çıkarak geldik. Nitekim bu doğrultuda siyasetimizin merkezine milletimizi alıp, memleketimizi il il, ilçe ilçe, karış karış gezdik. Milletimizin dert ve isteklerini hem iktidara yönelik şikayetlerini hem de bizden yani muhalefetten beklentilerini dinledik. Nasıl ki dinlediğimiz dertleri, istekleri ve şikayetleri not edip milletimizin sesini iktidara duyurduysak aynı zamanda bizden yani muhalefetten olan beklentileri de duyurmak ve karşılamak için yılmadan, yorulmadan çalıştık.

“5 SİYASİ PARTİ TEK BİR İSMİ DİLE GETİREREK SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞI YÖNÜNDE GÖRÜŞLERİNİ BEYAN ETTİLER”

Biz İYİ Parti olarak demokrasiye olan inancımız gereği her daim ortak aklın ışığında sorunları ve çözümleri konuşabilmeyi hem çağın hem de aklın bir gereği olarak gördük. Bu sebeple de geçtiğimiz sene milletimizin ve memleketimizin ihtiyaçlarını düşünerek 5 siyasi partiyle birlikte çok önemli bir adım attık. Tüm farklılıklarımıza rağmen Türkiye için ortak dertlerimize ve bu dertlerin çözümüne yönelik önerilerimize dair, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa değişikliği teklifi ve ortak politikalar metni gibi birçok önemli konuda mutabakat sağladık. Ve dün gerçekleşen toplantıda nihayet ortak cumhurbaşkanı adayının kim olacağını tartıştık. Bu doğrultuda 5 siyasi parti tek bir ismi dile getirerek Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı yönünde görüşlerini beyan ettiler. Biz de İYİ Parti olarak üç yılı aşkın bir süredir sokaklarda, dükkanlarda ve meydanlarda sıklıkla duyduğumuz, milletimizin yoğun bir teveccüh gösterdiğine hemen her yerde şahit olduğumuz ve yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında da uzun süredir Sayın Erdoğan’a karşı açık ara kazandığını gördüğümüz iki ismin adaylığı konusunda görüşümüzü beyan ettik.

“İKİ İSMİN ADAYLIĞI KONUSUNDA GÖRÜŞ BEYAN ETTİK; MANSUR YAVAŞ VE EKREM İMAMOĞLU”

Bu iki isim Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’ydu. Bununda yanında aday belirleme sürecinin sağlıklı yönetilmesi için her bir siyasi partinin ayrı ayrı belirleyeceği araştırma şirketlerinin yapacakları çalışmalar ışığında ortak cumhurbaşkanı adayının veriye dayalı rasyonel ve objektif bir usulle belirlenmesini de önerdik. Ancak maalesef ve maalesef bu görüş ve önerilerimiz masadaki paydaşlar tarafından kesin bir dille reddedildi. Yani milletimizin haklı beklentilerini masanın kararlarına yansıtma çabamız reddedildi. Altılı Masa’nın son toplantısında bir tırnak içi anlayışa varıldı. Bu vesileyle anlamış olduk ki şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki kişisel ajandalar uğruna mübah sayılan kuyruklu yalanlar milletin kazandığı bir büyük hakikate tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki yenilgi yenilgi büyüyen küçük hesaplar 85 milyonun kazandığı kutlu bir zafere tercih edilmiştir.

“TEK BİR ADAYIN TASDİKİ İÇİN ÇALIŞAN BİR NOTER MASASINA DÖNÜŞMÜŞTÜR”

Biz İYİ Parti’yi bunun için kurmadık. Kurulduğumuz günden bugüne kadar bir kez bile ‘önce ben’, ‘önce İYİ Parti’ demedik. Önce millet, önce memleket demekten asla vazgeçmedik. Bir kez bile milletimize verdiğimiz sözden dönmedik. Yeri geldi parti çıkarlarımızı göz ardı edip milletimiz için fedakarlık ettik. Yeri geldi şahsi hedeflerimizi kenara itip milletimiz için feragat ettik. Yeri geldi siyasi hesapları reddedip milletimiz için inat ettik. Hakarete uğradık dişimizi sıktık, iftiraya uğradık göğüs gerdik. Linç edildik yıkılmadık. Bıkmadan, usanmadan, vazgeçmeden konuştuk, anlattık, dinlettik, gösterdik. Ancak ne yazık ki olmadı, olamadı. Üzülerek söylüyorum ki geldiğimiz son noktada dün itibariyle Altılı Masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir. Milletimizin ortak iyiliği için iyi niyetle oturduğumuz bu masa artık potansiyel adayların tartışabildiği bir ortak akıl platformu olmaktan çıkmış, tüm alternatiflerin kara listeye alınarak tek bir adayın tasdiki için çalışan bir noter masasına dönüşmüştür.

“NE BİR KUMAR MASASINDA NE DE BİR NOTER MASASINDA OLMAYACAĞIZ”

Geçtiğimiz bir yıllık süreçte ülkemizde demokrasinin yeniden inşası için oldukça önemli bulduğumuz çok kıymetli imzalar attık. Dolayısıyla biz ne olursa olsun imzamızın ve milletimize verdiğimiz her sözün arkasındayız. Ancak ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olmayacağız. 85 milyonun geleceğini kişilerin tahakkümüne teslim edip tehlikeye atmayacağız. Cumhuriyetimizin yeni asrını göz göre göre hiç etmeyeceğiz. Milletimizin kazanma ümidini yok etmeyeceğiz. Türk devletinin varlığını, Türk milletinin iradesini bir kişinin iki dudağı arasına bırakmayacağız. Ülkemizi sadece kriz yöneten bir ucube sisteme mahkum etmeyeceğiz. İlk gün olduğu gibi bugün de inatla ve ısrarla ben değil biz demeye devam edeceğiz. Millet iradesine uzanan elleri çekecek tüm dayatmaları yıkacak ve milletimizin sesini tüm Türkiye’ye duyuracağız.

“MANSUR YAVAŞ’A VE EKREM İMAMOĞLU’NA BİR ÇAĞRIDA BULUNMAK İSTİYORUM”

Sayın Mansur Yavaş’a ve Sayın Ekrem İmamoğlu’na bir çağrıda bulunmak istiyorum. Değerli başkanlarım siz bu milletin iradesiyle seçildiniz. Üzerinize atılan tüm iftiralardan alnınızın akıyla çıktınız. Tüm engellemelere rağmen çok çalıştınız. Görevinizi en iyi şekilde yaptınız. Milletimizi enkazın altında bile yalnız bırakmadınız. Ne mutlu size ki milletimiz gayretlerinizi gördü ve yanınızda durdu. Milletimiz samimiyetinizi anladı başının üstünde taşıdı, milletimiz sizi sevdi bağrına bastı ve bugün de çok kritik bir kırılmanın eşiğinde sizi göreve çağırıyor. Tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi bugün de vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlike altındayken, kurumlarımız yıpratılıp içleri boşaltılırken, devletimizin itibarı ciddiyeti ve hafızası her gün birer birer yok edilirken yüz yıl önce olduğu gibi bugün de saray hükümeti üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyip milletimizi yokluğa mahkum ederken. Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de milletimiz istiklalini yine kendi azim ve kararına bağlamıştır. Size de ateşten bir gömlek giymeyi vazife kılmıştır.

“BU ÇAĞRININ SAHİBİ MİLLETTİR”

Bu vazife cumhuriyetimizin yeni asrının şafağında yepyeni bir sayfa açma vazifesidir. Bu vazife sadece bir dayatmayı değil, topyekun bir dayatmacılığı yıkma vazifesidir. Bu vazife sadece bir kişiyi değil kendi milletten büyük gören çirkin bir zihniyeti yenme vazifesidir. Bu vazife sadece bir seçimi değil geleceğimizin tüm seçimlerini kazanma vazifesidir. Bu vazife milletin sesini duyma vazifesidir. Bu vazife millet iradesini yeniden hakim kılma vazifesidir. Bu vazife milletin hakkını millete teslim etme vazifesidir. Bu vazife Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Atatürk’ümüzün muasır medeniyetler hedefine ulaşma vazifesidir. Nasıl ki bundan yüz yıl önce aynı vazife şanlı bir iradeyi tüm engelleri aşıp Samsun’a çıkarttıysa yüz yıl sonra bugün de bu vazife prangalardan sıyrılıp milletin sinesine varmayı emretmektedir. Hiç şüphemiz yok ki bu vazife reddedilemez bir vazifedir, görmezden gelinemez bir vazifedir. Çünkü bu çağrının sahibi millettir. Çünkü bu sözün sahibi millettir. Çünkü bu karar milletindir.

Bu saatten sonra bizlere düşen bir seçim yapmaktır. Ya ışıl ışıl bir güneşin altında dimdik duracağız ya da uzayan gölgelerde kaybolacağız. Ya şanlı bir mücadelede milyonlarla yürüyeceğiz ya da trajik bir hikayede figüranlık yapacağız. Ya tarih yazacağız ya da tarih olacağız. İnanıyorum ki hep birlikte tarih yazacağız.”

Son halini gören herkes aynı yorumu yaptı Narin Güran cinayeti davasında yeni gelişme! Okan Buruk'un özel isteği Michail Antonio Restorandaki yangından acı haber geldi Narin Güran cinayetinde 3 kişi daha evdeymiş Komutan askerlere cinsel saldırıda bulunmuştu...