AK Parti'den Kılıçdaroğlu'na sert tepki: Zaten nitelikli bir siyasetçi olmadığını biliyorduk!
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik sosyal medyadan yaptığı açıklamayla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert tepki gösterdi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları üzerine, Çelik, "Zaten Kılıçdaroğlu'nun nitelikli bir siyasetçi olmadığını biliyorduk" dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaları ile Kılıçdaroğlu'na çok sert tepki gösterdi.
Çelik " Demokrasi tarihi açısından siyasi katılım oranı yüksekliği ve şeffaflığı ile çok yüksek standartlara sahip olan bir seçim gerçekleştirdik. Bu seçimin net ve tartışmasız sonucunda aziz milletimiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden Cumhurbaşkanı seçmiş ve Yüce Meclis’te çoğunluğu Cumhur İttifakı’na vermiştir. Bu gerçeği anlamayan tek kişi defalarca sandıkta hezimete uğramasına rağmen Sn Kılıçdaroğlu’dur. Dün yaptığı açıklamada yine Cumhurbaşkanımıza ve seçim sonuçlarına saldırmış. Sn Kılıçdaroğlu’nun nitelikli bir siyasetçi olmadığını biliyorduk. Yaptığı açıklamalarla zerre miktar demokrasi adabına sahip olmadığını da gördük." dedi.
"KANDİL'E TAVIR KOYAMAYAN KILIÇDAROĞLU HEZİMETLE KARŞILAŞTI "
Cumhurbaşkanlığı seçim süreci boyunca terör odağı Kandil'e karşı net bir tavır koyamayan, Kandil'den yapılan geceli gündüzlü kendisine destek açıklamalarını net bir şekilde reddedemeyen Kılıçdaroğlu, halen seçim sonuçlarının şaibeli olduğundan bahsediyor. Kılıçdaroğlu'nun söz konusu tutumuna, aziz milletimiz sandıkta gerekli cevabı vermiştir; Kılıçdaroğlu sayısını hatırlamakta zorlandığımız kez sandıkta hezimetle karşılaşmıştır.
Kılıçdaroğlu, CHP'ye gönül veren vatandaşlarımızın demokratik iradesini istismar etmeye devam ediyor. Bu iradeye saygı duymak yerine, kendi koltuğunu sağlama almak için çirkin sözlerle milli iradeye saldırıyor. CHP'ye gönül veren vatandaşlarımızın da tanıklığı ile Kılıçdaroğlu'nun gerçeklikle bağı kopmuş, siyasi tutumu demokrasi karşıtlığına dönüşmüştür.
Terör odağı Kandil'in "Cumhuriyeti yeniden kurma, siyasi özerklik, terörist başına imtiyaz"dan bahsettiği dönemde suskun kalan Kılıçdaroğlu'nun bugün söyledikleri siyaseten yok hükmündedir. Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan ise aziz milletimizin her defasında artarak yinelenen desteği ile Cumhurbaşkanı olarak milletimize hizmet etmeye, ülkemizin hak ve menfaatlerinin korunmasına liderlik etmeye devam etmektedir." dedi.
KILIÇDAROĞLU'NUN O AÇIKLAMALARI
Kılıçdaroğlu, T24'te verdiği söyleşide, seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu.
CHP Lideri, şunları söylemişti:
"Bu sonuçlar sizi tatmin etti mi diye soracak olursanız, elbette ki hayır. Ama her halükarda oyu düşen parti AK Parti, ama tartışılan parti CHP oldu. Bizim oyumuz yükseldi, ama buna rağmen beklediğimiz sonucu alamadık. Beklediğimiz sonucu alabilseydik tartışmalar farklı yöne evrilecekti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelince, Millet İttifakı olarak kazanacağımıza inanıyorduk. Sadece biz değil, Saray ve çevresi de kaybedeceğini ilk kez düşünmeye ve yazmaya başlamıştı. O kadar ki Cumhur İttifakı kazanmak için ahlaki meşruiyetin dışına çıktı ve sahte videolar ve yalanlarla iktidarını korumaya çalıştı. Ben sonuçların sağlıklı ve verilere dayalı bir analizinin bizim entelektüel camia tarafından da yeterince ele alındığını ve değerlendirildiğini düşünmüyorum.
Eğer 25 milyonu aşkın kişi demokrasi yönünde oy kullanmışsa, kutuplaşmaya karşı oy kullanmışsa, beraber ve birlikte olmaktan yana oy kullanmışsa, güçlendirilmiş parlamenter sistemden yana oy kullanmışsa, bunu başarısızlık olarak görmek doğru değil. Yani bu ülkede neredeyse her iki kişiden biri size destek verdi, oyunu demokrasiden yana kullandı. Bizim rakibimiz sadece Erdoğan değil, Erdoğan devletiyle rekabet ettik biz. Düşünün; bütün bakanlar, altlarında makam araçları ve devletin bütün olanaklarıyla alandalardı. Para, su gibi dağıtıldı... Bütün bunların hepsi, hepimizin gözleri önünde oldu. Gazetecisi de sade yurttaşı da bunun tanığıydı zaten.
Yalanlar; mesela ben, kazanan Erdoğan’ın ahlaki meşruiyetinin - yani varolan seçimin ahlaki meşruiyetinin de tartışılmasını istedim. Kimse tartışmadı. Bir insan yalan söyleyerek Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturuyorsa, bunun ahlaki meşruiyetini benden önce bu ülkenin saygın medyasının tartılması gerekirdi. Ama bu hemen hemen hiç yapılmadı, sorgulanmadı…"