AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklama yaptı... FLAŞ! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kripto talimatı
AK Parti MYK toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenleyen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı'na hakaret iddiasıyla tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş'a yönelik sert sözlerle tepki gösterdi. Kripto paralar ve blok zincirler konusunun da MYK'da gündeme geldiğini belirten Çelik, "Sayın Genel Başkanımız, bu konuların hukuki alt yapısının çalışılmasıyla ilgili de talimatlar vermiştir, ilgili birimlerimize" dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iç ve dış gelişmelere ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yaptığını söyleyen Çelik, "En kapsamlı değerlendirmelerden bir tanesi, tek bir başkanlığımızın sunumu vardı, o sunum da bizim bu son teknolojik gelişmelerle ilgili olarak çeşitli konuları ele aldığımız Ömer İleri Başkanımızın gerçekleştirdiği sunumdu. Sunumda dijitalin siyasetinden, son zamanlarda sıkça konuşulan metaverse kavramına kadar çok geniş bir çerçevede MYK'mız bu konuyu ele aldı. 'Dijitalin siyaseti' diyoruz, 'dijital siyaset' demiyoruz. Bunun sebebi, dijital gelişmeleri pek çok siyasi parti; kendi parti bünyesinde içerisinde kullanıyor. Dijitalin, dijital mecraların siyasette kullanılması çok güçlü bir boyut oluşturdu, siyaset için" diye konuştu.
Çelik, dijitalin siyasetinin topluma ve insanlık hayatına etkisi üzerine kapsamlı değerlendirmeleri olduğunu belirterek, "Bu yeni boyutlarla birlikte de yeni tehditlerin bir şekilde ortaya çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla nasıl bir değerlendirme yapmak lazım ki dijitalin siyasetinin arkasındaki bu tehditlere karşı ülkemizin hazırlıklı olması, insanımızın ve toplumumuzun korunması aynı zamanda da burada ortaya çıkan fırsatlarla ilgili olarak da önümüze gelen bu fırsatların gençler başta olmak üzere toplumumuza mal edilmesi konusunda hukuki çerçevenin, siyasi çerçevenin, farkındalığın nasıl oluşturulacağına dair son derece kapsamlı bir değerlendirme sürecini yapmak durumundayız" dedi.
Türkiye'nin yeni gelişmeler konusunda bir tüketici değil, güçlü bir oyuncu olmasını sağlamaya çalıştıklarını belirten Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında, yakın zamanda bir forum düzenlenecek. Sayın Cumhurbaşkanımız buraya katılmayı ve bir konuşma yapmayı uygun buldu. Forum partimizde gerçekleştirildiğinde hem bu bahsettiğimiz kavramların teknolojik boyutları hem felsefi boyutları, hem siyasi boyutları, hem ekonomik boyutları kapsamlı bir şekilde ele alınacak. Bu konuda da partimiz bir öncülük yaparak hem bunların kazanımları konusunda hem de bunların getirdiği yeni riskler, yönetilmesi gereken alanlar, tehditler konusunda hem toplumumuzda hem ülkemizde hem insanlığın geri kalanında bir farkındalık oluşturmak için öncülük gerçekleştirecek" diye konuştu.
Kripto para konusunda talimat verdi
Kripto paralar ve blok zincirler konusunun da MYK'da gündeme geldiğini belirten Çelik, "Doğrudan ekonomik hayatı, insanların hayatını etkileyen bir sürü konu var. Bütün bu konular ele alındığı zaman görülecektir ki bunların getirileri kadar, aynı zamanda ortaya çıkardığı birtakım tehditler de söz konusudur. Bütün bunların hukuken de düzenlenmesi gerekiyor. Sayın Genel Başkanımız, bu konuların hukuki alt yapısının çalışılmasıyla ilgili de talimatlar vermiştir, ilgili birimlerimize" dedi.
Kılıçdaroğlu'na iklim değişikliği bakanlığı tepkisi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günlerde katıldığı bir etkinlikte gençlere ‘İklim değişikliği bakanlığı kuracağız’ dediğini anımsatan Çelik, "Bu artık bizi şaşırtmıyor. Yani en azından bir partinin genel başkanının daha kaliteli bilgilerle, daha sağlam bilgilerle kamuoyu önünde çıkması gerekir. Siyasetle dil sürçmesi ve unutkanlık olabiliyor. Ama hazırlık yapılmış bir toplantıda ve iklim değişikliği bakanlığından bahsedilmesi tabii çok şaşırtıcı olmuştur. Çünkü Türkiye'de İklim Değişikliği Bakanlığı Cumhurbaşkanımızın imzaladığı kararname ile zaten kurulmuştur" ifadelerini kullandı.
Ukrayna-Rusya gerilimi
Çelik, Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan krize ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yürüttüğü diplomasi trafiğinin herkes tarafından görüldüğünü belirten Çelik, "Bu çerçevede Cumhurbaşkanımızın verdiği mesajların dünyada güçlü bir şekilde karşılık ve yankı bulduğunu ifade etmek isterim. Pek çok kesim sadece krizin bir tarafına seslenebilirken, bir tek Türkiye krizin iki tarafına da yani hem Ukrayna tarafında hem Rusya tarafında olumlu karşılanan mesajları ve iradeyi ortaya koyabiliyor. Zaman zaman Türkiye'nin izole olduğuyla ilgili, Türkiye'nin dış politikada etkisiz olduğu ile ilgili bu temelsiz yaklaşımlara verilebilecek en güçlü cevaplardan biri budur. Haftalardır dünya Ukrayna krizini konuşuyor, Ukrayna merkezli krizi konuşuyor. Dünyanın en önemli ülkeleri, sadece bu krizin bir tarafına hitap edebilen, krizin her iki tarafının da memnuniyetle karşıladığı bir yaklaşım ortaya koyabiliyor" ifadelerini kullandı.
Karadeniz'de yeni bir çatışma istemediklerini söyleyen Çelik, "Bu savaşların geride bırakılması iradesinin Cumhurbaşkanımız tarafından dillendirilmesi fevkalade önemlidir. Yeni bir krizi, yeni bir savaşı bölgemiz hiçbir şekilde kaldıramayacaktır. Allah korusun bu bir domino taşı etkisiyle başka krizleri de etkileyecektir. Ama bu çerçevede herkesin bilmesi gereken bir şey de Türkiye'nin ortaya koyduğu barışçıl rolün diplomatik müzakereye öne çıkaran rolüdür" dedi.
Sedef Kabaş'ın sözlerine tepki
Ömer Çelik, dünyanın çeşitli yerlerinde aşırı sağcıların, faşistlerin, Türkiye ve İslam düşmanlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı ürettiği nefret suçunu ve nefret siyasetini Türkiye'nin içerisinde de son zamanlarda sıkça görmeye başladıklarını söyleyerek, "En son gazeteci sıfatı taşıyan Sedef Kabaş adlı kişinin yaptığı şey, hiçbir şekilde kabul edilemeyecek, ahlaksız bir davranış biçimidir. Cumhurbaşkanımızın şahsına, Cumhurbaşkanlığı makamına dönük o ifadelerin kullanılması başlı başına bir ahlak yoksunluğu, bir pespayeliktir. Bunun hiçbir şekilde fikir hürriyeti ile ifade hürriyeti ile bir ilgisi yoktur. Eğer birisi buna 'fikir hürriyeti' ya da 'ifade hürriyeti' diyorsa milletin evi olan, seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın millete hizmet mekanı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne birisinin edepsizce 'ahır' demesini meşru gören birisi varsa ifade hürriyetinden hiçbir şey anlamamıştır. Bu millete hakarettir, milli iradeye hakarettir. Milletin verdiği oylara, seçtiği Cumhurbaşkanlığı makamına hakarettir. Devlet başkanlığına, devletin başına hakarettir" ifadelerini kullandı.
Hakaretle muhalefetin birbirine karıştırılmaması gerektiğine işaret eden Çelik, "Cumhurbaşkanımıza karşı söylenen bu sözleri, meşru görenlere şunu sormalıyız; aynı sözler sizin siyasi liderinize söylense, sizin benimsediğiniz siyasi partinin genel merkezine söylense, çalıştığı kuruma söylense, bulunduğunuz çalışma ortamlarına söylense, bunu kabul eder misiniz? Bu asla kabul edilemeyecek, kabul edenin gerçekten ifade hürriyetinden, fikir hürriyetinden hiçbir şey anlamadığını gösteren bir davranıştır" dedi.
AK Parti'nin bu konulardaki hukuki ve siyasi olarak mücadelesini kararlı biçimde sürdüreceğini belirten Çelik, "Hakaret siyasetine de nefret siyasetine de asla geçit vermeyeceğiz. Ama burada herkesin bilmesi gereken bir şey var. Bu şekilde nefret suçlarının bu kadar kolay işlenebilmesi aslında nefret siyasetinin himayesi yüzünden oluyor. Birileri nefret siyaseti vasıtasıyla bunları himaye etmeseler, bunların arkasına siyasi irade koymasalar, bu olaylar gerçekleştiğinde kınamak yerine siyasi şemsiye oluşturmasalar aslında bu nefret söylemi daha da gerilemiş olacak. Ama nefret siyaseti, nefret söylemine sponsorluk yaptığı için maalesef bunlarla karşı karşıya kalınabiliyor" diye konuştu.
CHP'nin önerisine tepki
Çelik, CHP'nin 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçunun kanundan çıkarılmasına yönelik teklif verdiğinin anımsatılarak bu konu hakkındaki düşüncesinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:
"CHP, dikkatli bir şekilde, nefret söylemine karşı bir davranış geliştirebilseydi o zaman ben bu konuyu tartışırdım. Yani demokrasilerde devlet başkanlarına dönük olarak böyle bir şeyin kaldırılması, kaldırılmaması gibi bir yaklaşımın ne manaya gelebileceği ile ilgili. Fakat ortada bir durum var. Bu Cumhurbaşkanlığı makamına hakareti sistematik bir hale getirmek, seçilmiş cumhurbaşkanının meşruiyetine sürekli olarak gölge düşürmeye çalışmak, Avrupa'daki birtakım faşistlerin, Avrupa'daki birtakım aşırı sağcıların, Türk ve İslam düşmanlarının, Türkiye düşmanlarının söylemini kullanarak onları tercüme ederek kes, kopyala, yapıştır usulüyle Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'na saldırmak bunların içerisinde sistematik hale gelmiş bir durum olduğu için aslında yapmaya çalıştıkları şeyin herhangi bir şekilde ifade hürriyetini genişletmek ya da fikir hürriyetini genişletmek kılıfı verseler de hakaret, nefret siyasetin önünü açmak olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Televizyon programında da net bir şekilde görüldü arkadaşlar."
Türkiye'de 1926'dan bu yana, dünyada da devlet başkanlarına hakaretin suç olmasını düzenleyen yasalar olduğunu belirten Çelik, "Arzu edilen nedir? Keşke bu yasanın işlemesine imkan verecek bir ortam olmasın. Birileri nefret söylemi kullanmasa, o nefret söylemine kullananlara birileri nefret siyaseti ile şemsiye oluşturmasa. O zaman bu şekilde bir meyle başvurma gibi bir şey söz konusu olmayacak. Ama sistematik olarak, yani sanki bir nefret siyaseti pandemisi oluşturmaya çalışıyorlar. Bir nefret siyaseti pandemisi ile demokrasimizi kuşatmaya çalışıyordur. İki aydır özellikle sistematik bir şekilde bir epidemi oluşturmaya çalışarak bütün bir demokratik gündemi felç etmeye çalışıyorlar. Bütün bir söylemi buraya çekmeye çalışıyor" diye konuştu.