Aileler yeni doğan bebeklerini terk etmeye başladı. İşte Hollanda'nın yetim bebek odaları...

Hollanda’daki “yetim bebek odaları” uygulaması gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Hastanelerde, istenmeyen bebek sahibi olan ya da bebeğine bakamayacak durumdaki çaresiz annelerin çocuklarını bırakabileceği “yetim odalarının” sayısı ürkütüyor. Türkiye de ise son zamanlarda yeni doğan bebeklerin çöpe ve dışarı atılması vakları yaşanıyor.

Hollanda’nın başkenti Amsterdam ve ülkenin ikinci büyük kenti Rotterdam’daki tıp fakültesi hastanelerinde açılan iki ayrı “yetim odası” ile Hollanda genelinde kimsesiz çocukların bırakıldığı oda sayısı 13’e ulaştı.

Savunmasız kadınlara gebelik ve annelik sürecinde destek olmayı amaçlayan Beschermde Wieg (Korunmuş Beşik) adlı vakıf, bu sayının daha da arttırılmasını amaçlıyor.

Bu uygulama, çöp konteyneri, kafe tuvaleti ya da sokağa terkedilmiş bebek vakalarını önlemek amacıyla Beschermde Wieg tarafından geliştirildi. Hükümetin de desteğiyle ilk kez 2016 yılında, ülkenin kuzeyindeki Groningen kenti hastanesinde ilk yetim odası açıldı.

Daha sonra birçok kentteki hastanede benzer bir uygulama hayata geçirildi.

Amsterdam, Rotterdam Papandrecht, Middelburg, Oudenbosch ve Den Helder’in de aralarında olduğu kentlerdeki 13 ayrı hastanede bu odalar bulunuyor.

Vakfa göre kimsesizler odası, tecavüz, aile içi ilişki ya da herhangi bir nedenden dolayı istemeden hamile kalan kadınlar için “son çare” olarak planlandı.

Bir anne istemediği ya da bakamayacak durumda olduğu bebeğini bırakmak için hastanedeki yetimler odasına girdiğinde kapı otomatik olarak kapanıyor.

O sırada, görevli hemşireye odanın kullanıldığına dair bir sinyal gönderiliyor.

Anne, kimseyle muhatap olmadan bebeğini odadaki beşiğe koyup oradan ayrılabiliyor.

Ya da bebeğiyle iletişimini sürdürmek isterse, dahili telefon aracılığıyla görevli personelle iletişime geçip, bilgilerini verebiliyor.

Kimsesiz bebek bu süreçte koruyucu aile yanına veriliyor. Üç ay sonra anneyle iletişime geçilerek, çocuğunu istemediğinden emin olup olmadığı soruluyor.

Anne kararını değiştirmezse, bebek, Çocuk Koruma Kurumu tarafından uygun bir adaya evlatlık veriliyor.

Eğer anne isterse, yılda bir kez çocuğu ve onun yeni ailesiyle bir araya gelebiliyor.

Hastanelerde, bebeği 5-10 dakika içinde odadan alacak ebeler, 24 saat boyunca görev yapıyor.

'ANNENİN SIRRI DA ÇOCUĞU GİBİ BİZDE GÜVENDE'

Yetim odaları, çaresiz anneler tarafından yılda en az iki kez kullanılıyor.

Eğer anne üç ay sonra bebeğini bırakmaktan vazgeçerse, ikisinin birlikte yaşayabileceği bir ortam sağlanması için vakıf devreye giriyor.

Bu özellikle evsiz ya da sosyal açıdan korumasız kadınların yaşadığı bir sorun.

Christine takma adıyla Hollandalı kamu yayıncısı NOS’a konuşan bir kadın, evsizken hamile kaldığını belirterek, çocuğunu hastanelerdeki yetim odasına bırakmayı düşündüğünü söylüyor.

Hollandalı kadın, "Çocuğunuz için en iyisini istiyorsunuz ama bu mümkün değilse, o zaman ne yapacaksınız?" diyor.

Linda dergisine konuşan Beschermde Wieg’in müdürü Kitty Nusteling’e göre yetim odaları, anneler için en son çare.

Vakıf olarak, odaların boş kalmasını ve annelerin çocuğunu elinde tutmasından yana olduklarını belirten Nusteling, “Ama yine de her hastanede böyle bir oda olsun istiyoruz. Anneler böylece kendilerini yalnız hissetmiyorlar. Odalar tabuyu yıkıyor. Annenin sırrı da çocuğu gibi bizde güvende” diye konuştu.

Zor durumdaki anne adayları için 24 saat hizmet veren bir acil durum hattı oluşturduklarını belirten Nusteling şunları söyledi:

“Kadınların durumlarının iyileştirilmesine aktif olarak katkıda bulunuyoruz. Örneğin, birisi istismarcı bir ilişki içerisindeyse, onun bu ilişkiden kaçmasına yardımcı olabiliyoruz. Birisi uzun vadeli yoksulluktan muzdaripse, eğitim alıp bu durumdan kurtulması için bir plan yapıyoruz. Bu bebeklerin güvenli olmayan yerlerde bırakılmasını önlüyor.”

Vakıf, her yıl yaklaşık iki bin kadına yardım ediyor. Bu sayede Christine de, artık hamileyken terk etmeyi düşündüğü çocuğuyla aynı evde yaşıyor.

Vakıf, kadınlara yardım ederken asla kimseyi yargılamadıklarının altını çiziyor.

Nusteling, “Kadınlar güvensiz bir ortamda bulunuyor ya da etraflarında onları destekleyecek bir ağ yok. Tecavüzleri, namus cinayetlerini, ensestleri görüyoruz; gerçekten çok kötü şeyler” diyor.

Türkiye'de ise yeni doğan bebeklerin çöpe, cami avlusuna ve hastane bahçelerine bırakılması vakaları çokça yaşanmaya başladı. Bazı olaylarda küçücük bebekler hayatlarını kaybediyor.

Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem Narin Güran cinayetine ilişkin kritik bilgi İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında