Ahmet Şık 435, Murat Sabuncu 496 gün sonra yeniden Cumhuriyet'te!
Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Murat Sabuncu ve gazetenin muhabiri Ahmet Şık, dün akşam tahliye edilmelerinin ardından bugün gazete binasına geldi.
Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin gazetenin yayın politikası suçlama konusu edilerek yargılandığı davanın altıncı duruşmasında mahkeme Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve muhabir Ahmet Şık'ın tahliyesi; İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın tutukluluğunun devamı kararının gölgesinde kaldı...
Tahliye kararından sonra geç saatlerde Murat Sabuncu ve Ahmet Şık Silivri Cezaevi'nden serbest bırakıldı. İki isim bugün Cumhuriyet gazetesinin Şişli'deki merkezine geldi. Murat Sabuncu 496, Ahmet Şık ise 435 gün sonra yeniden gazetelerine dönmenin buruk da olsa sevincini yaşadı.
Videoyu izlemek için TIKLAYIN...
Murat Sabuncu: Biz çıktık diye bu zulüm bitmiş değil
"Bu medya geleneğinin son halkası bizleriz. Bu medya şunu yaptı, bu medya grubu bunu yaptı yerine daha kendi gazetemiz, kandi arkadaşlarımızla bu gazeteyi nereye götürebiliriz bunun hayalini kuruyoruz.Cezaevinde de Akın Atalay'la Mustafa Kemal Güngör' Ahmet Şık'la bunun hayalini kuruyorduk. Ama esas tartıştığımız konu Türkiye'deki bağımsız yayıncılık, Cumhuriyet gazetesi üzerindeki yayıncılığı daha nasıl büyütürüz konusundaydı.Bir sorun olduğu çok aşikar ama şu da gözüküyor; bağımsız medyaya ihtiyaç var. Bu ihtiyaç için de biz bugüne kadar, daha da ileri nasıl götürürüz diye kafamızı yorduk.
Biz Türkiye'de ne ilk hedefiz ama umarım son hedef oluruz. Türkiye'deki fikir ve düşünce özgürlüğü biz çıktık diye bu zulüm bitmiş değil.İçeride hala çok sayıda gazeteci var.Tutuklu hak savunucuları var. Onun için biz bundan sonrası için de sadece kendi hakkımız ve hukukumuz için değil, Türkiye'deki bütün haksızlığa uğramış, mahalle ayırımı yapmadan hepsi için bir gazeteciliği yayıncılığı hayata geçireceğiz. Seçimler geliyor, herkesin hakkı hukuku için bu yayıncılığı büyük bir özveri ile yapmaya çalışacağız."
"Tutuklanırken de ortada hukuki bir karar yoktu, serbest kalırken de yoktu. Siyaset karar verdi tuıtuklanmamıza ve serbest bırakılmamıza. Bir kere herkez şunu bir kez görmeli.Türkiye bir hukuk devleti değil.En büyük Türk yalanı, Türkiye'Nin bir hukuk devleti olduğu ve yargının bağımsız olduğu... Türkiye'de hiç kimsenin, iktidar yanlıları da dahil olmak üzere, ne hukuki güvencesi var ne de can güvenliği. Bunun ayırdına vararak herkesin pozisyonunu alması gerekiyor.Medyanın bu kadar kolay teslim olmasının en baş aktörü olarak gazetecileri görüyorum. Bu kadar örgütsüz oldukları için, mesleğin onuruna, ahlakına sahip çıkmadıkları için. Medyanın susturulması demek toplumun susturulması demektir.
Bir kenara çekilmiş,izleyen ve kendisini kurtaracak kitleye seslenmek istiyorum;Ben sessizliğin bir sesi olduğuna inanıyorum. Ben o sesi duymak istiyorum.Herkes kulak kabartıyor 'Ahmet Ne dicek, Murat ne diyecek,Cemal ne yapacak, Ayşe hanım ne diyecek? Ben de merak ediyorum, bu beklenti içindeki adamlar e yapacak, ne söyleyecek. Çünkü bu artık bir varlık yokluk savaşı. Bundan sonra çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakacapğımızla ilgili bir savaş. Medyanın şu andaki hali de bunun en önemli cephesi.
Bu süreç Türkiye'de gücü tek başına eline geçirmiş bir iktidarın ne kadar tehlikeli olduğunu da bize kanıtladı, ve aynı zamanda bağımsız, herkese eşit mesafede durmayı başarabilen bir medya organının da ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi."
Akın Atalay'a doğum günü sürprizi
Cumhuriyet gazetesi çalışanları ve Akın Atalay'ın eşi Adalet Dinamit'in de katıldığı programda Ahmet Şık ve Murat Sabuncu'nun konuşmasının ardından, doğum günü olan Akın Atalay için pasta kesildi. Programda Yönetim Kurulu üyesi Erdal Atabek de bir konuşma yaptı.