Ahmet Hakan'dan Başbakan'a açık mektup
Hürriyet yazarı bugünkü köşesinden Erdoğan'a seslendi.
Ahmet Hakan, Hürriyet'teki köşesinde bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben bir açık mektup yayınladı.
Başbakan'a yargıya, savcıya, mahkemeye meydan okuyarak bu krizden çıkamayacağını belirten Hakan'ın yazısı şu şekilde:
"Başbakan’a açık mektup
SAYIN Başbakan...
- Yargıya meydan okuyarak...
- Savcıya meydan okuyarak...
- Mahkemelere meydan okuyarak...
Bu krizden çıkamazsınız.
*
Krizden çıkamayacağınız gibi memleketi de alaşağı edip batırırsınız.
Çünkü...
Başbakanların yargıyı takmadığı, savcıları azarladığı, mahkemelere sırt çevirdiği devletlere her şey denir ama “hukuk devleti” denemez.
Şunu aklınızdan çıkarmayın:
Hukuk biterse felaket başlar.
*
Sayın Başbakan...
“Ben bu yargıya, bu mahkemeye, bu savcıya çevremdeki insanları teslim etmem arkadaş” anlamına gelebilecek sözler söylemekten, davranışlar sergilemekten vazgeçin.
Çünkü bu sözler ve bu davranışlar, bu ülkenin birliğini, düzenini, temelini, adalet duygusunu, eşitlik anlayışını çok ağır biçimde dinamitliyor.
Bir arada barış içinde yaşama duygusunu yerlere çalıyor.
*
Sayın Başbakan...
- Bu ülkede genelkurmay başkanları bu yargıya teslim oldu, bu yargının verdiği kararlara uymak zorunda kaldı, bu yargının verdiği kararlar doğrultusunda hapislerde yatıyor.
- Bu ülkede “dokunulmaz” sanılan generaller bu yargının verdiği kararlar doğrultusunda müebbet üstüne müebbet aldılar, Silivri zindanında yatıyorlar.
- Bu ülkenin gazetecileri bu yargı tarafından yargılandı, bu yargı tarafından hapislere atıldı.
- Bu ülkenin belediye başkanları, siyasetçileri yargılandı, bileklerine plastik kelepçeler takıldı, aylardır hapislerde yatıyor.
Soruyorum:
Bu insanların, sizin çevrenizdeki insanlardan ne farkı var Sayın Başbakan?
Onlar söz konusu olduğu zaman “Gidin yargılanın, bir şeyiniz yoksa neden çekiniyorsunuz kardeşim, adalete güvenin” demiştiniz.
Fakat sıra sizin partililerinize ve çevrenize gelince...
“Olmaz” diyorsunuz, savcı azarlıyorsunuz, direnişe geçiyorsunuz.
Oysa yargı aynı yargı, mahkeme aynı mahkeme, hatta savcı bile aynı savcı.
Yani “paralel devlet” ise aynı “paralel devlet”."
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.