Agos'dan Başbakan Erdoğan'a yanıt: 'Allah affetsin'
Agos, Erdoğan'ın sözlerini manşetine taşıdı.
Agos gazetesi bu hafta çıkan sayısının manşetine Başbakan ve Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'ın katıldığı bir TV programında söylediği 'Bana Gürcü diyenler oldu. Daha çirkin ifadelerele afedersiniz Ermeni diyenler oldu. Ben Türk'üm, bu kadar basit' sözlerini taşıdı.
'Allah Affetsin' başlığıyla çıkan gazete manşet yazısında şu ifadelere yer verdi.
Bu da oldu. cumhurbaşkanı adayı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk olduğunu söylemek kendisine yetmemiş olacak ki, Ermeni olmadığını yüzünde bir tiksinti ifadesiyle açıkladı.
Bu ülkede yaşayan hepimiz çok şanslıyız belki de. Sıkılmaya imkân yok. Her daim bir “daha ötesi” ile karşılaşma, hiddet ile nefret sarkacından paya düşen özgün tanımlamalarla şenlenme fırsatımız var. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na Alevi, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'a Zaza olduğunu ilan etmesini buyuran Başbakan Erdoğan, sözün sonunu şöyle getirdi: “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Benim için neler söylediler. Çıktılar bir tanesi aynı zihniyet. 'Gürcü’dür' diyen oldu. Çıktı bir tanesi afedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu. Ben dedemden, babamdan öğrendiğim Türküm. Herkes istediği yöne çekiyor.”
Bu, “Çok daha çirkin şeyler”i, biz Meral Akşener’in bakanlığı döneminde sarf ettiği “Ermeni dölü”nden ve başka benzer hakaretlerden anımsıyoruz. Başbakan bu ifadeleriyle Ermenileri değil, bu kem sözleri çirkin bulduğunu kast ettiğini söyleyerek kendisini savunsa bile, bu, onun vebalini azaltmaz. Zira “Afedersiniz” kalıbının etnik kimliklerle buluşması garabetinde yaşadığımız ilk örnek bu değil. Başbakan Erdoğan, 10 Haziran 2011’de kendisi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili çok sayıda kitap yazıldığını ifade ederek, "Bu kitaplar içerisinde ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz, ne affedersiniz Rumluğumuz, hiçbir şeyimiz kalmadı" demişti.
Malum, iş küfre geldiğinde söz meclisten dışarı mahiyetinde “Afedersiniz” denir. Belli ki Başbakan için Rumluk ve dahi Ermenilik büyük küfür. İhtimal, bu ilham eşliğinde dilimize, “Allah Ermeni’ni versin”, “Ermeni oğlu Ermeni” gibi yeni katkılar da olacaktır.
Öte yandan, Başbakan’ın etnik kökeni, her ne hikmetse, ortama göre değişiklik gösterecek kadar esnek. Nitekim 11 Ağustos 2004’te, Gürcistan gezisi sırasında, “Ben de Gürcü'yüm, ailemiz Batum'dan Rize'ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir” demişti. Şimdi, seçim arifesinde milliyetçi oyların cazibesine kapılarak, Gürcü olmayı, hele hele Ermeniliğe yakıştırılmayı zül saydı belli ki.
Elbette hiçbir etnik kimlik bir başına gurur ya da utanç vesilesi değil. Böylesi genellemeler ancak ırkçı anlayışın ürünü olabilir. Biz çok iyi biliyoruz ki, sayıları yaklaşık elli bin olarak tahmin edilen Türkiye Ermenileri dışında, soyunda Ermenilik olan binlerce insan yaşıyor bu topraklarda. Gerek o azalış, gerekse gizli Ermenilik hali, bu ülkeye 1915 Ermeni Soykırımı’nın acı mirası.
Diyeceğimiz o ki, affedecek çok başka şeyler var Ermeniler nezdinde. Ama bizlerden af da, özür dileyen de yok. Aksine, ayrımcılığın dili, günbegün artırıyor sırtımızdaki yükü. Başbakan Ermeniliği çirkin bulunca, “Afedersiniz”, beyaz berelerini takmaya dünden hazır birileri de Agos’u gönül rahatlığıyla tehdit ediyor işte.
Kuran’ın Hucurat Suresi’nde bir ayet, “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da, birbirinizi tanıyasınız diye milletlere ve kabilelere ayırdık” der. Acaba Başbakan, sözlerinin hangi değerleri çiğnediğinin farkında mı?
Ne diyelim: Allah taksiratını affetsin.