Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan Türkiye hakkında hazırlanan raporlara tepki: Terör örgütlerinin görüşlerini raporlarına koyuyorlar
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Avrupa Birliği'nden ve Avrupa Konseyi'nden Türkiye'yle ilgili hazırlanan raporlara ilişkin, "Terör örgütlerinin görüşlerini, raporlarına koyuyorlar" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ önceki gün Yozgat Personel Eğitim Merkezi'nin açılışının ardından yargı muhabirlerinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Van'da yaptığı konuşmaların hatırlatılması üzerine Bozdağ, "Yozgat'a gelince 'Kandil'i başlarına yıkacağız' dedi. Van'a gidince 'Katılın bana herkesi serbest bırakacağım' noktasında bir açıklamaya evirildi. Şimdi yani bir yerde söylediğiniz lafı muhataplarınıza göre başka yerde değiştirmemek lazım. Tavsiyem inşallah bunu düzeltir. İkincisi, yargı bağımsızdır Türkiye'de. Tarafsızdır. Hiç kimse yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili yargı mensuplarına emir ve talimat veremez. Şimdi diyor ki bir yandan, 'Yargı bağımsızdır bağımsız olmalıdır. Kimse yargıya karışmamalıdır.' Sonra da 'Ben serbest bırakacağım' diyor. Ben şimdi merak ediyorum, ağır ceza reisi mi Sayın Kılıçdaroğlu? Yoksa istinaf daire başkanı mı? Bu davaların görüldüğü mahkemede görevi mi var? Nasıl serbest bırakacak? Onu mahkeme yapacak. Şimdi de başka yerlere gidiyor, memurları tehdit ediyor. Ama bu tehdit dilinin sahibi acaba iktidar eline geçse, Türkiye'de bugün demokratik ortam, hukuk devleti, ifade hürriyeti nasıl olur? İşin doğrusu açıklamalara bakınca endişe etmemek elde değil" ifadelerini kullandı. Bozdağ'ın diğer konularda yaptığı açıklamalar şu şekilde:
'SİYASALLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILAN DAVALAR ÜZERİNDEN TÜRK YARGISI HAKKINDA KİMSE KARNE NOTU VEREMEZ'
"Türkiye'de hakimler ve savcılar milyonlarca işe bakıyorlar. Şöyle bakarsanız iki elin parmağını geçmeyecek dava üzerinden koca Türkiye'yi mahkum eden sonuçlar ortaya konuluyor. Bu doğru değil. Türkiye'de milyonlarca hukuk ihtilafı var, milyonlarca ceza davası var. Bunların üzerinden baktığınızda 2-3 tane şey üzerinden siyasallaştırılmaya çalışan dava üzerinden Türk yargısı hakkında kimse karne notu veremez. Vermeye de hakkı yoktur. Fedakarca karar veriyorlar, yargılama yapıyorlar, evlerde dosya okuyorlar, gece-gündüz çalışıyorlar hakikaten. Çok zor şartlarda çalışıyorlar. O yüzden de ben bütün hakim ve savcılarımızı çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum. Herkesi de temiz bir dille hakim ve savcılarımız hakkında konuşmaya davet ediyorum. Kararlarını eleştirsinler. Çünkü kararlar eleştirilebilir. Ama kararı verenlere saygı içinde bir dil kullanmaları herkesin hayrınadır."
'OBJEKTİF OLMALARINI SÖYLEDİM'
"Avrupa Birliği'nden ve Avrupa Konseyi'nden Türkiye'yle ilgili rapor hazırlayanlar var. Ziyaretimize gelenler var. Geçen en son ziyarette ben söyledim, 'Bizim cezaevlerimizde şu kadar insan var. Ama siz sadece bir kişi hakkında benden bilgi istiyorsunuz. Bir kişi yani. Onun dışında 315 bin civarında insan var. Neden' diye sordum? Cevap veremedi. 'Bize gelen bu' dedi. İleri bir cevap veremedi. Türkiye'de baktığınız zaman hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve benzeri konular üzerindeki tartışmaların esasında Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği üzerinden de bir taraftarlığı olduğunu çok net görüyoruz. Ben onları bu noktada herkesin hak ve hukuku konusunda aynı hassasiyet içinde olmalarını, objektif olmalarını her konuda Türkiye'ye ilişkin bir değerlendirme yapılıyorsa diğer bütün tutuklu ve hükümlülerle ilgili de aynı davranmalarını, adil ve objektif olmalarını hep beklediğimi söyledim. Yüzlerine de söyledim. Her defasında da söylüyorum."
'KES, KOPYALA, YAPIŞTIR RAPORLAR’
"Maalesef mesela bazı raporlarda şunu yapıyorlar. Terör örgütlerinin görüşlerini, raporlarına koyuyorlar. Sonra da 'Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı'yla başka hangi kurumlar varsa onlarla da görüştük' diye rapora yazıyor. Ama rapora bir bakıyorsun, yani ya FETÖ'nün ya PKK'nın ya DHKP-C'nin görüşleri Avrupa'dan gelen rapora aynen yansımış. Adalet Bakanlığı'nın görüşleri hiç yok. Bizi sadece raporun meşruiyetini arttırmak için kullanıyorlar. Ama adil, objektif bir şekilde maalesef Türkiye hakkında raporlar vermiyor. Türkiye hakkında verilecek bir raporu daha verilmeden ben size cümle söyleyebilecek hale geldiğimi söylerim. Çünkü hangi yerden alıyorlar o metinleri biliyoruz. Alt alta koyup kopya kes, yapıştır, birtakım kavramları değiştir. Al sana rapor. O zaman bize karşı objektif davranmalılar. Yani terör örgütlerinin görüşlerinin altına birtakım uluslararası örgütlerin mührünü koyunca Türkiye onu kimden geldiğini bilemeyecek bir ülke değildir. Biz bunu görüyoruz ve muhataplarımıza da bunu söylüyoruz. Mesela geldi birisi dedi ki 'Sizin bir cezaevinde şöyle bir işkence var.' Peki dedim hangi cezaevi? Söylemedi. Hangi kişi tutuklu veya hükümlü? Onu da söylemedi. Terör örgütlerinin, görüşlerinin altına imza koyan bir rapor olduğunda kimse kusura bakmasın. Bizim ona kıymet vermemiz söz konusu olamaz."
'HİÇBİR TALEBİMİZE OLUMLU CEVAP VERMEDİLER'
- İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği başvuruları?
"Türkiye'nin şu anda Finlandiya'dan 6 PKK'lı, 6 FETÖ'cü teröristin iadesi talebi oldu. İsveç'ten de 10 FETÖ'cü, 11 PKK'lı olmak üzere 21 teröristin iade talebi oldu. Toplam iki ülkeden 33 teröristin iadesini talep etti. Ama bugüne kadar her iki ülke de bu iadeli taleplerini olumlu vermediler. Üstüne üstlük, İsveç'te polisin kontrolünde de PKK'lılar, FETÖ'cüler, diğer terör örgütleri, her türlü terör eylemini orada yapıyorlar. İsveç resmi makamları bu terör örgütlerinin kimi üyeleri ile resmi dairelerinde görüşmeler yapabiliyorlar. Terör örgütlerini koruyan, kollayan adeta bir kuluçka yuvası durumundalar. Sadece eğitim, finans, dil, her türlü desteği sınırsız veriyorlar. Hukuki anlamda maalesef ne Finlandiya'yla, ne İsveç'le bugüne kadar herhangi bir yardımlaşmamız, dayanışmamız olmadı. Hiçbir talebimize olumlu cevap vermediler. Vereceklerini de şu an görünür gerçeklik göstermiyor. Geçen görüştüler. İbrahim Kalın başkanlığında. İsveç yapımı silahlar gösterildiğinde inanmıyorlar. Bu silahların hepsi üzerindeki yazılar, markalar, işaretlerin hepsi orijinal İsveç malı. Buna rağmen kabul etmiyor. Yani bu FETÖ'cü pilotlardan bomba atan parmak izi, elinde var görüntüsü var, o da kabul etmiyordu. Yani bunlarınki de biraz ona benziyor."
'TEDBİR ALMAK DEVLETLERİN VAZİFESİDİR'
- Muhalefet partilerinin KHK'lılarla ilgili açıklamaları?
"KHK'lılarla ilgili birtakım değerlendirmeleri şu anda muhalefet partilerinden yapmayan kaldı mı? Bilmiyorum herhalde hepsi bir değerlendirme yaptılar. Onlara dönük vaatlerde bulundular. Bunun cevabını onlara sormakta fayda görüyorum. İşte onlardan istemekte fayda var. Çünkü onlar bunu yapacaklarını söylüyorlar. Her devlet kendini koruyacaktır. İçerisinde ihanet eden, farklı davrananlar varsa onlara karşı da tedbir almak devletlerin vazifesidir, anayasal görevdir. Türkiye'nin yaptığı da budur. Bu noktada her türlü dediğim gibi Meclis denetimi, Anayasa Mahkemesi denetimi, siyasi denetim, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyon denetimi, yargı denetimi, hepsini açtık. Biz yaptıklarımızdan eminiz. Eğer orada bir eksiklik, yanlış varsa zaten bu denetimlerden birinden döner, dönenler de şimdiye kadar görevlerine zaten iade edildiler. Bütün bu denetimlerden sonra haklarında iade kararı çıkmayanlarla ilgili tabii yapacak bir şey yok. Türkiye bir hukuk devletidir."
'MAHKEME KASTA BAKACAK'
"Stokçuluk 240'ta, 'Yani bile isteye elinde olan bir mal ve hizmeti sunmaktan kaçınması.' Dolu. Satmıyor. Yani adamın diyelim büyük bir mağazası var, deposu var. O depoda tutan mallar değil. Tezgahlara, raflara koymak için tuttuğu mallar değil tabii. Bu, rafa koymuyor, tezgaha koymuyor ve dolayısıyla saklıyor, fiyatları yükseltmeye çalışıyor. Fiyatlar yükselince de oradan getirip satıyor. Bir defa böyle bir mal ve hizmet sunmayarak, mal ve hizmet açığı çıkmasına yol açıyor. O da otomatikmen fiyatları tetikliyor. Bu, kötü niyetli olan kişilere karşı bir düzenleme. Öbürü ise bir mal, hizmet ya da işçi ücretlerinin fahiş bir şekilde artmasını sağlamak için manipülasyon yapıyor. Yani çok gerçekle ilgisi olmayan bir takım şeyler yayıyor, işte 'Bitti, mesela ayçiçek yağı bitecek' diyor. Elindeki ayçiçek yağlarını yüksek fiyattan satıyor. Sonra bir hafta sonra da ayçiçek yağları iniyor aşağıya. Şimdi bu hesap yapıyor, başka bir şey yapıyor. Yani amacı sadece fiyatları arttırmak için yapıyor bunu. Onu kim tayin edecek? Mahkeme tayin edecek, kasta bakacak. Yani bunu yapan herkes suçlu olmayacak. Yani şartları varsa onu mahkeme tayin edecek. Bu konuda kimin karar vereceği konusunda bir sorun yok. Çünkü ceza işi olduğu için soruşturmayı gerektiren bir konu. Savcı, usul hukukuna göre işlem yapacak. Mahkeme de dava açıldığı takdirde kanunlara göre yargılama yapacak."
- Açık cezaevlerindeki Kovid-19 izinleri?
"Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak biz 2 ay daha bunu uzattık. Resmi Gazete'de kanun yayımlandı. Bundan sonra da Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak biz bunu uzatmaya devam edeceğiz. Sağlık Bakanlığı bu konuda 'artık uzatmaya ihtiyaç yok' derse o zaman biz ona göre karar vereceğiz. Dolayısıyla bu konu şu anda pandemi tedbirlerinin gevşetilmesiyle doğrudan ilgili değil pandeminin bitmesiyle ilgili bir konu. Sağlık Bakanlığı 'Pandemi bitmiştir. Artık bu konuda herhangi bir şey kalmamıştır' dediği zaman, tabii uygulama ona göre değerlendirilecektir. Ama şu ana kadar Sağlık Bakanlığından öyle bir açıklama yok. Yakın gelecekte de öyle bir açıklama gözükmüyor. Benim gördüğüm kadarıyla. Çok azaldı. İnşallah hiç kalmaz. Hiç kalmadığı zaman zaten ona göre değerlendirme yapılır."
- Muhalefet partilerinin seçim güvenliği tartışmaları?
"Seçim güvenliği konusunda Türkiye'de ne bugün, ne dün hiçbir sıkıntı yaşanmamıştır. Türkiye'nin en güvenli yaptığı işlerden birisi seçim işidir. Seçimde kim ki, 'Herhangi bir parti hile yaptı, yapıyor' diyorsa, ya seçim mevzuatını bilmiyordur, ya seçim uygulamalarını bilmiyordur. Örneğin, Türkiye'de bugün 194 binden fazla sandık var. Her sandığın başında o ilçede veya ilde vekil çıkarmış ve teşkilatı olan 5 partinin temsilcisi bulunuyor, bir de kamu görevlisi bulunuyor 6 kişi bulunuyor. Geliyor, imza atıyor onların huzurunda. Kimlik kontrolü yapılıyor, onların huzurunda. Oy pusulası veriliyor, onların huzurunda. Mühür veriliyor, onların huzurunda. 6 kişi. Şu anda sandığa bakarsanız bunlardan ikisi Cumhur İttifakı, geri kalanları, Millet İttifakını oluşturanlar oluşturuyor. Çoğunluk onlarda. Seçimlerde hile yapılmasına bizim seçim sistemimiz izin vermiyor. Bir bu. İki, herkese seçim sonucunda tutanak veriliyor. Seçim güvenliğiyle ilgili konuşanlar bana şunu hatırlatıyor; Bunu çok net söyleyeyim, seçimi kaybetmeyi anladıkları zaman muhalefette olanlar seçim güvenliği konuşması başlatıyorlar."