AA muhabirinin ölümle tehdit edilmesine tepki yağdı!
AA muhabiri Şaşmaz'ın ABD polisince gözaltına alınıp ölümle tehdit edilmesine Türkiye ve dünya çapında tepkiler büyüyor.
Medya-İş Genel Başkanı Gürsel Eser, Ferguson'da, göstericilerle polisin çatışmasını haber yapmak isteyen basın mensuplarına, polis tarafından uygulanan kötü muameleyi ve şiddeti kınadıklarını bildirdi.
Eser, yaptığı yazılı açıklamada, Getty Images fotomuhabiri Scott Olson, Alman gazeteciler Ansgar Graw ve Frank Herrmann, Washington Post muhabiri Wesley Lowery, Huffington Post muhabiri Ryan J. Reilly ve bir El Cezire çalışanının gözaltına alınıp bırakılmasının ardından, çok daha sert bir muameleye Medya-İş üyesi ve Anadolu Ajansı muhabiri Bilgin Şaşmaz'ın maruz kaldığını belirtti.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatınca uyarılan Amerikan makamlarının, polisin hak, hukuk tanımaz müdahalelerini engellemek için hiçbir tedbir almadığını ifade eden Eser, Şaşmaz'ın görevini yaptığı sırada ölümle tehdit edildiğini, üzerine çullanılarak kelepçelendiğini, gözaltına alınarak 5 saat hücrede tutulduğunu hatırlattı.
Eser, Ferguson'da, göstericilerle polisin çatışmasını haberleştirmek isteyen basın mensuplarına polis tarafından uygulanan kötü muamele ve şiddeti kınadı.
Basın mensuplarını, çatıştığı göstericilerden ayırmanın ve korumanın, hukuk devletinin aygıtı polis gücünün temel yükümlülüğü olduğunun altını çizen Eser, Amerikan polisinin, göstericilere karşı olan hıncını adeta gazetecilerden çıkardığını, böylesi olayların, özgürlükler ülkesi olmakla övünen ABD'de yaşanmasının utanç verici olduğunu ifade etti.
Eser, "Basın özgürlükleri başta olmak üzere tüm dünyaya hak hukuk dersi veren ABD makamları, Ferguson'da eylemcileri bahane ederek açıkça medyanın haber alma özgürlüğünü gasp etmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Şaşmaz’a yönelik çirkin muameleye verilen tepkiler neticesinde ilgili polis memurunun açığa alındığının öğrenildiğini belirten Eser, "Medya-İş olarak ilgililer hakkındaki soruşturma sürecini takip etmeye devam edeceğiz" ifadesini kullandı.
Eser, ABD makamlarının, görevleri sırasında kötü muameleye maruz kalan tüm medya mensuplarından özür dilemesini, maddi ve manevi zararları karşılamasını, benzer olayların yaşanmayacağı konusunda taahhütte bulunmasını istedi.
Ferguson’da birkaç yüz göstericiye karşı koymak adına gazetecileri sindirmeye, olay yerinden uzaklaştırmaya ve kendi yöntemleriyle cezalandırmaya çalışan Amerikan polisinin fiziksel ve psikolojik şiddeti karşısında, gerek uluslararası gerek ABD'deki basın meslek örgütlerini daha aktif olmaya davet eden Eser, "Olaylarda basın mensuplarına karşı takınılan kaba, dayatmacı ve hukuksuz tavrı şiddetle kınıyoruz" görüşüne ver verdi.
Öte yandan Irak’ta terör örgütü IŞİD tarafından Amerikalı gazeteci James Foley’in vahşice katledildiği görüntülerin tüm dünyayı sarstığını belirten Eser, şunları kaydetti:
"Foley’in barbarca katledilmesi, sadece basına yapılan bir saldırı değil insani değerlere, İslam inancının ulvi esaslarına da yöneltilmiş hakarettir. Sapkın inançlarını eylemlerine alet eden katilleri esefle kınıyoruz."
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Üstün
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Ferguson'daki olayları takip sırasında başta Anadolu Ajansı muhabiri olmak üzere onlarca gazetecinin gözaltına alındığını belirterek, "Hiç kimse basın özgürlüğü kutsaldır lafı etmesin. ABD, komşularına ve demokratik ülkelere laf ederken, başkalarına akıl verirken bin düşünüp, bir laf edecektir. Çünkü bu sınavdan kalmıştır" dedi.
AK Parti Sakarya Milletvekili de olan Üstün, ABD'de siyahi bir gencin polis tarafından öldürülmesini ve AA muhabiri Bilgin Şaşmaz'ın, buna ilişkin olayları takibi sırasında polis tarafından tehdit edilerek, gözaltına alınmasını değerlendirdi.
Üstün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'nin St. Louis kentinin Ferguson semtindeki olayların ve benzer olayların, her demokratik ülkede olabileceğini belirtti.
Olaylar olduktan sonra verilen tepkilere bakılması gerektiğini ifade eden Üstün, ABD'nin çok telaşlanarak, orduyu sisteme müdahale ettirdiğini söyledi. Üstün, "Demek ki başkalarına sürekli laf eden, akıl veren bir devlet, demokrasi, ufacık bir şey karşısında telaşlanıyor ve ordusunu sistem içine sokabiliyor. O zaman Türkiye ve dünyanın başka ülkelerinde olan olaylara, fazlaca laf etmeye artık bunların bir yetkisi, akıl verme, hocalık yapma gibi bir durumu olamayacaktır" dedi.
Bu olayda ABD'nin basın mensuplarına karşı davranışını da gördüklerini ifade eden Üstün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de basın mensupları, polisin yanına kadar girer, gözaltı varsa takip eder, arabaya kadar götürür, tam bir basın özgürlüğü. Bir bakıyorsunuz başta Anadolu Ajansı muhabiri olmak üzere onlarca gazeteciyi gözaltına almışlar. Bir bant çekiyor, bu banttan buraya geçtin diye anında gözaltına alınıyor. O zaman hiç kimse basın özgürlüğü kutsaldır lafı etmesin. Siz eğer bir olay karşısında, bu olayla ilgili karar almışsanız, diğer özgürlükleri bir kenara bırakabiliyorsunuz. O zaman dünyaya karşı basın özgürlüğünden dem vurmayacaksınız. Bundan sonra ABD, komşularına ve demokratik ülkelere laf ederken, başkalarına akıl verirken bin düşünüp, bir laf edecektir. Çünkü bu sınavdan kalmıştır, bu sınavı geçememiştir. Aşırı telaş içine düşmüştür. Orduyu devreye sokacak kadar telaşlanmış ve kontrolü kaybetmiştir. Demokrasi havarisi CNN'nin tutumunu da gördük, olayları çarpıttığı için halk CNN'e de isyan ediyor. "
Üstün, olayların, polisin siyahi bir vatandaşı öldürmesinden sonra çıktığına işaret ederek, bu ve benzeri olayların, aslında ABD'de olağan olduğunu belirtti. Üstün, "Belki ilk kez canına tak ettikleri için böyle bir eylem başlattılar" dedi.
ABD'de siyahi ve göçmenlere karşı ön yargı bulunduğunu kaydeden Üstün, polisi gördükten sonra kesin teslimiyet istendiğini, "elimi aşağı indireyim, arabadan ineyim, yanlış bir hareket yapayım" lüksünün bulunmadığını aksi halde polisin anında alından vurduğunu söyledi. Üstün, şunları kaydetti:
"Hele hele bu siyahi ve göçmen ise polis adeta bu hareketi bekler, yapın da canınıza okuyayım diye düşünür. Bunlar öteden beri var. Bu olaylar filmlere konu olur, Avrupa'da anlatılır. Polisin, ABD'de ne kadar acımasız ve orantısız güç kullandığı artık efsaneleşmiştir. Bu insan haklarına uygun değildir, onların kanunlarına bile uygun değil. ABD polisinin efsaneleşmiş ama kötü şöhreti olan bir yetkisi var ya da yetkisi olduğu kabul ediliyor. Bu kanunlarda yazsa bile yanlış. ABD ilk kez bunu sorgulayan durumla karşı karşıya. Bu olaylar karşısında ne yapacağını bilemedi hemen orduyu devreye soktu. Acaba ABD'de ihtilal mi oldu yoksa demokrasiden mi vazgeçti? Bu görüntü onu gösteriyor. 'Türkiye'deki olaylar, Türk demokrasisi açısından bizi endişelendiriyor' diyorlar. ABD'nin bu bu tutumu, ABD demokrasisi açısından bizi endişelendiriyor. Bundan sonra ABD'ye, siyahi ve göçmenlere karşı tutumundan, ayırımcı eylemlerinden dolayı, basına karşı tutumundan dolayı daha fazla baskı gelecektir."
Uluslararası Basın Enstitüsü'nden tepki
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Kıdemli Basın Özgürlüğü Danışmanı Steven M. Ellis, Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Bilgin Şaşmaz'ın ABD polisi tarafından Ferguson'daki olaylar sırasında darp edilmesi ve gözaltına alınmasının "kabul edilemez" olduğunu söyledi.
Ellis, AA’ya yaptığı açıklamada, ABD'nin, basın özgürlüğüne saygı göstermesi beklenen rejimlere kötü örnek olduğunu söyledi.
ABD'nin genel olarak ifade özgürlüğünün kalesi olarak anıldığını ve anayasasında yapılan ilk değişiklikle basın özgürlüğü konusunda referans noktası olarak anıldığını belirten Ellis, şunları söyledi:
"Ferguson'da gördüğümüz görüntüler, bazı makamların bu standartlara bağlılıklarını sorgulamamaktadır. Aynı zamanda maalesef dünya genelindeki bazı rejimlerin, gazetecilerin haber yapma ve kamuoyunu bilgilendirme haklarını zayıflatmasına neden olabilecektir."
ABD'de silahsız siyahi Michael Brown'ın (18) polis tarafından öldürülmesi sonrası olayların patlak verdiği Missouri eyaletinin St. Louis kentinde Ferguson mahallesi yakınlarında göstericilerle polisin çatışmasını görüntüleyen AA muhabiri Bilgin Şaşmaz, dün polisin sert müdahalesine maruz kalmıştı.
Polis tarafından önce ölümle tehdit edilen Şaşmaz'a, yüzüne ve sırtına bastırılarak kelepçe takılmıştı. AA muhabiri Şaşmaz, 5 saat hücrede tutulduktan sonra serbest bırakılmıştı.
Daha sonra açığa alınan polis memuru, Şaşmaz'a silah doğrultarak, kendisini bir daha görüntülemesi halinde AA muhabirini öldürmekle tehdit etmişti. Çevredeki gazetecilere de ''kaldır ellerini'' ve ''geri çekil'' diyerek silahını doğrultmaya devam eden polis memuru meslektaşları tarafından olay yerinden uzaklaştırılmıştı. (AA)