3 yılda 34 mahkum ölmüştü. 12 Eylül'ün işkence merkeziydi. Diyarbakır Cezaevi müze oluyor. İşte Diyarbakır Cezaevi'nin bilinmeyenleri
Türkiye'de "işkence" denince akla ilk gelen mekanlardan biri Diyarbakır Cezaeviydi. 1972'de yapımına başlanan ve 12 Eylül Darbesinden 2 ay önce tamamlanan cezaevinde yaşanan korkunç olaylar tarihe kara bir leke olarak geçti. Türkiye'nin en modern cezaevi olarak tanıtılan ve darbeyle işkence evine dönen hapishane hayatına müze olarak devam edecek. Diyarbakır Cezaevi'nde 3 yılda 34 mahkum ölmüştü...
Nice zulme tanık olan demir parmaklıklar sonsuza kadar açıldı. Kapısına da bizzat Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından kilit vuruldu. O kilit açıldığında artık müze olarak hizmet verecek. İşkencelerle inleyen kör duvarlar ziyaretçilere karanlık zamanların korkunç anılarını fısıldayacak. Diyarbakır Cezaevinde 8 ay boyunca ağır işkenceler gören eski bir mahkûm “Hala yanından geçemiyorum, o semte gitmiyorum, yine de rüyalarımdan çıkmak bilmiyor” sözleriyle yaşadıklarını anlattı. Onun gibi genç yaşlı binlerce insan yaşadı o kâbusu 12 Eylül döneminde... Oysa ki, kamuoyuna sinema salonu, kütüphane, hamam, geniş havalandırmaları ile tanıtılmıştı. "En modern" cezaevi denilmişti...
12 Eylül Darbesi
12 Eylül 1980, sabaha karşı saat 04.00 sıralarında Türkiye radyolardan okunan "Girişilen harekâtın amacı; ülke bütünlüğünü korumak, millî birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mâni olan sebepleri ortadan kaldırmaktır…" bu bildiriyle başladı güne...
500'e yakın kişiye idam cezası
Ardından görülmemiş bir gözaltı dalgası başladı, milyonlarca kişi fişlendi, yüzbinlerce kişi sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı, 500'e yakın kişiye idam cezası verildi, 50'si idam edildi. İnşasına 1972'de başlanan Diyarbakır Cezaevi de darbeden iki ay önce tamamlanmıştı. Darbeden sonra da darbeci askerlerin yürek dayanmayan zulümlerinin merkezi haline geldi. Başlarında da binbaşı Esat Oktay Yıldıran vardı.
Mahkumlara yapmadığını bırakmadı
Yıldıran ve ekibi, lağım sularının içinde bekletmekten dışkı yedirmeye kadar mahkumlara yapmadığını bırakmadı. 1981 ve 1984 yılları arasında işkence ve ağır şartlar nedeniyle 25 kişi yaşamını yitirdi. 9 mahkûm da yaşadıklarına dayanamayıp intihar etti. Onlarca kişi de ya sakat kaldı ya da akıl sağlığını yitirdi. İşte bütün bunların yaşandığı Diyarbakır Cezaevi kırk iki yıl sonra müze olacak, bir hafıza mekânı olarak düzenlenecek, olup bitenler o günlerin geri gelmemesi için hep hatırlanacak.
Kaynak: tv100