12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü: Sadece denetlemeyle çocuk işçiliği ile mücadele edilmez
20 Kasım 1989 tarihli Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi Türkikiye 1990 yılında imzaladı ancak sadece imzada kaldı. Halen Türkiye'de binlerce çocuk okula değil her gün işe gitmek zorunda. Çocuk Hakları Avukatı Hümanist Büro Kurucu Ortağı Seda Akço Bilen çocuk işçi sorununun sadece denetlemeyle çözülemeyeceğini söylüyor.
Bugün 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü. 20 Kasım 1989 tarihli Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi Türkiye 1990’da imzaladı ama çocuk hakları sadece sözleşmede kaldı gibi görünüyor. Bu sözleşme; nerede doğduklarına, kim olduklarına, cinsiyetlerine, dinlerine ve sosyal kökenlerine bakılmaksızın bütün çocukların haklarını koruma altına alsa da yurdun her bir köşesinde haklarından mahrum binlerce çocuk var ve onlar okula değil her gün işe gitmek zorunda bırakılıyor…
NEREDEYSE YÜZDE 4 ARTIŞ VAR
Gerek ekonomik gerek toplumsal-sosyal darboğaz en çok da çocukları etkiliyor. Onlar okula gitmek yerine sanayiye gidiyor, ayakkabı boyuyor ya da kağıt topluyorlar. Hanehalkı İşgücü Araştırması 2023 yılı sonuçlarına göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı %22,1 iken bu oran önceki yıl %18,7 idi. Yani neredeyse her 100 çocuktan 4’ü bir yılda okul yerine işe gitmeye başladı. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde ise, %32,2’sini erkek çocuklar %11,5’ini kız çocukların oluşturduğu görüldü.
Çocuk Hakları Avukatı Hümanist Büro Kurucu Ortağı Seda Akço Bilen deprem ve ekonomik krizler gibi hayatı olumsuz etkileyen koşulların çocuk işçilğine her zaman zemin hazırladığını bu nedenle çocuk işçiliğiyle mücadelenin yürütülüş biçimiyle ilgili problem olduğunu söyledi. “Sadece denetim yapmak mücadele biçiminde yetersiz kalır” diye ekleyen Seda Akço Bilen şöyle devam etti:
“NEDEN OLAN KOŞULLARI İYİLEŞTİRİN”
“Denetimin yanında çocuk işçiliğine zemin yaratan koşulları iyileştirmezseniz eğer bu sorunu çözmek mümkün olmaz. Çünkü denetim bir alana yoğunlaştığında basınç oluşturursunuz ve çocuk işçiliği başka bir zeminde genişlemeye devam edecek. Çocuğu o alanda değil başka bir alanda çalışırken göreceksiniz veyahut görmediniz, bir iş kazasında göreceksiniz. Bu nedenle denetleme başlı başına bir çözüm sunmaz diyoruz. Yapılması gereken çocukların çalışmasına neden olan koşulları iyileştirmektir. Ailelere verilecek maddi destekler, çalışma saatlerini iyileştirme, eğitim destekleri, asgari ücret düzenlemesi, bakım destekleri gibi destekler çocukların eğitim hayatında kalmasını kolaylaştıracaktır.”
“İŞSİZ KALAN AİLELERİN ÇOCUKLARI EĞİTİM HAYATINDA NASIL KALACAK?”
“Örneğin bir bölgede bir fabrika kapatıldığında ilk önce sorulması gereken “Bu ailelerin çocukları eğitim hayatını nasıl sürdürecek?” sorusu olmalı. Bu soru, çözümün de cevabı. Burada aileye çocuğun eğitimde kalması için bir kaynak sunmak gerekiyor aksi halde aile kalıcı bir iş bulana dek çocuğun çalışmasının önü açılabilir, bu ve benzeri durumlar çocukların iş hayatına itilmesinde tetikleyici olumsuz durumlardır ve bu koşullar iyileştirilmediği müddetçe gerçek anlamda mücadele etmek söz konusu olmayacaktır.”
Nagihan Alan Yiğit