10 Ekim Ankara Gar Katliamı. 24. duruşmada esas hakkında mütalaa verildi: Mağdur avukatları dönemin Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya hakkında suç duyurusunda bulundu
10 Ekim Ankara Katliamı Davası’nın 24’üncü duruşmasında esas hakkında mütalaa verildi. Dava dosyasına insanlığa karşı suçtan uzman raporu da girerken, savcılık esas hakkındaki mütalaasında sanık Erman Ekinci hakkında ''insanlığa karşı suç"tan ceza istemeyerek, "anayasal düzenin ortadan kaldırmaktan" ceza talep etti. Mağdurların avukatı İlke Işık, dönemin Gaziantep Valisi şimdinin İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.
10 Ekim Ankara Katliamı Davası’nın 24’üncü duruşmasında esas hakkında mütalaa verildi. Dava dosyasına insanlığa karşı suçtan uzman raporu da girdi. Savcılık esas hakkındaki mütalaasında sanık Erman Ekici ''insanlığa karşı suç"tan ceza istemeyerek, anayasal düzenin ortadan kaldırmaktan ceza talep etti. Mağdurların avukatları tarafından ise 10 Ekim katliamında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nün ihmali olduğu ve sanık Yakup Şahin hakkında verilen teknik takip kararının mahkemeden ‘'kaçırıldığı'’ iddiasında bulunularak, "Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, 10 Ekim Ankara Katliamı’nı izlemekle yetinmiştir. Gaziantep Emniyeti hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz” denildi. Avukat İlke Işık, dönemin Gaziantep Emniyet Müdürlüğü yetkilileri ve dönemin Gaziantep Valisi, şu anda İçişleri Bakanı olan Ali Yerlikaya hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.
104 KİŞİ HAYATINI KAYBETMİŞTİ
Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015’te IŞİD’in canlı bombalarıyla 104 kişinin katledilmesine ilişkin davanın 24’üncü duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Duruşmayı İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, Emek Partisi (EMEP), CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ile milletvekilleri Ali Gökçek, Rıfat Nalbantoğlu, Aliye Timisi Ersever, Türkan Elçi, Nurhayat Altaca ve Ayça Taşkent, DEM Parti milletvekilleri Hüseyin Olan, Ferit Cihanyaşar, EMEP Milletvekili Sevda Karaca izledi. Duruşmada 10 Ekim Gar Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin yakınlarının isimleri ''katılan'' olarak okunduktan sonra Mahkeme Başkanı, yakalama kararının firari sanıklar bulunamadığı için infaz edilemediğini bildirerek, avukatların taleplerine geçti.
Avukat Senem Doğanoğlu, “İnsanlığa karşı suç yönünden hukuki uzman mütalaasını sunma doğrultusunda Dr. Barış Işık’ın dinlenmesini talep ediyoruz” dedi. Mahkeme Başkanı, Dr. Barış Işık’ın mütalaasını dinlemeyi reddederek, 13 sayfalık raporun okunmasına karar verdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı uzman raporunu okudu.
Avukat İlke Işık, dönemin Gaziantep Emniyet Müdürlüğü yetkilileri ve dönemin Gaziantep Valisi şimdinin İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.
"iNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLEMİŞLERDİR”
Söz konusu uzman raporunda, “Sivil nüfus saldırılarda asli hedeftir. Dava konusunda mağdurların savaşan statüsünde olmadığı açıktır. Sanıklar öldürme hedefini amaçlamış ve bunu gerçekleştirmiştir. Olayda sistematiklik unsurunun gerçekleştiği kanaatindeyiz. Sivas Katliamı davasında da insanlığa karşı suç işlendiği gibi burada ayrıca farklı olarak burada sistematiklik unsuru da gerçekleşmiştir. IŞİD bu saldırıyı belirli bir düşünceye sahip olan insanlara karşı gerçekleştirmiştir. Kendinden olmayan insanları katlederek insanlığa karşı suç işlemişlerdir'' tespiti yer aldı.
Duruşmada esas hakkındaki mütaalasını veren Cumhuriyet Savcısı, 11 kişi hakkında ''öldürmeye teşebbüs'' nedeniyle beraat istenildi. Erman Ekici hakkında ise 101 kez ''kasten öldürmeden'' mahkumiyet, 397 kez ''öldürmeye teşebbüsten ve anayasal düzeni'' ihlalden mahkumiyet istedi.
''BU DAVA BU İDDİANAME İŞE YÜRÜTÜLEMEZ''
''Mütalaadan önce bize gelen bilgiler hakkında söz verilmesini bekliyorduk'' diyen avukat Erkan Ünüvar ''Hala deliller toplanmadı. Yargılanmanın bu aşamasında esas hakkında mütalaa verilmesi uygun değil. Biz elimize yeni ulaşan belgeleri sunacağız. Savcılık ısrarda eski mütalaayı esas almış. 8 yıldır söylüyoruz, bu dava bu iddianame ile yürütülemez. Dosyaya yeni gelen bütün delilleri yok saymaktır bu. Siz de hüküm kuramazsınız bu doğrultuda. Kovuşturulmanın genişletilmesine yönelik talebimiz de var'' dedi ve şunları söyledi:
''Geçen celse sanıklardan Yakup Şahin hakkında bomba malzemesi temin etmesi hakkında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nün görevini yapmamasına ilişkin bilgi sorulmasını istemiştik. Bunu reddetmiştiniz. 10 Ekim Ankara Katliamı’ndan önce Yakup Şahin bomba malzemesi aldı, Nizip Emniyeti bunu bildirdi Gaziantep Emniyeti’ne. 8 yıldır biz Yakup Şahin’in olaydan önce 2017’de duruşmaların başında Yakup Şahin ifadesinde 'amonyum nitrat satın almak istediğimi ve satıcının şüphelenerek vermediğini' ifade etti. Satıcının ihbarının bulunup bulunmadığının sorulmasını istedik o dönemde dikkate alınmadı bu talebimiz. Daha sonrasında 2018 yılında tutuklu sanıklar bakımından karar verildi, dosya istinaf aşamasına geçti. İstinaf aşamasındayken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terörle Suçlar Masası’na 9 klasörlük dosya bırakılmış ve bu dosya Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderiliyor. 30 Eylül tarihinde Yakup Şahin ve Hüseyin Tunç hakkında bir ihbar var. Nizip Emniyeti bu kişileri hemen buluyor ve Gaziantep Emniyeti’ne ‘bu kişinin örgüt bağlantılarını araştırın’ diye bir yazı yazıyor. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü ise sonrasında 2 Ekim’de 5.10.2015 tarihinde Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden iletişime müdahale tedbir kararı talep ediyor, katliamdan 3 gün öncede Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi ise telefon dinleme kararı veriliyor. Gaziantep Emniyeti bunun dışında hiçbir şey yapmıyor.
BU GÜNE KADAR BİLGİ VERMEDİLER
Ama biz bu Yakup Şahin hakkındaki iletişime müdahale tedbir kararını bile bugüne kadar öğrenememiştik çünkü Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bugüne kadar hiç bilgi vermemişti. Bunun anlamı şudur Yakup Şahin katliama giderken polisin teknik takibine alınmıştır. Bugüne kadar bu gerçek Emniyet tarafından, savcılık tarafından, siyasiler tarafından gizlenmiştir. Bu katliamın aslında polis gözetimi altında yapıldığı anlamına gelir. Bu gerçek o zaman ortaya konulsaydı devletin sorumluluğu da tartışılacaktı. Kamu görevlileri kendi görevlerini yapmadıkları halde üstüne delilleri karartarak ayrıca suç işlemişlerdir, görevlerini yapmadıklarının kamuoyunda tartışılmaması için görevinizi yapmadığınız için bir nevi bu katliam gerçekleşmiş oluyor. Burada yargılanan IŞİD’lilerin tek başına bu katliamı gerçekleştirmesi söz konusu değildir. Kamu görevlilerinin bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir bu katliam. Katliam gerçekten adım adım izleniyor. Oysa Emniyet’in ya da devletin görevi katliamı önlemektir. Katliamı izleyip bu katliamı IŞİD’liler gerçekleştirdi demek değildir.
''BU KATLİAMI İZLEMEKLE YETİNMİŞTİR''
Bizim yeni delillere ulaşmamız sürekli engelleniyor çünkü bu gerçeklerin ortaya çıkması istenilmiyor. Şu aşamada ortaya çıkan gerçek çok açık. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, 10 Ekim Ankara Katliamı’nı izlemekle yetinmiştir. Emniyet Müdürlüğü bu katliamı izlemiştir. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ndeki personeller hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum. Dolayısıyla yeni bir delil ortaya çıkmış ve bunu değerlendirilmesi gerekir.
''ARTIK BİZİM TALEPLERİMİZİ REDDETMEYİN''
Başbakan başta olmak üzere dönemin yetkilileri art arda açıklama yaptılar kamu görevlilerinin sorumluluğu olmadığına dair. O dönem istihbarat zaafiyeti de tartışılıyordu. O dönem Ahmet Davutoğlu bazı açıklamalar yapmıştı. 'Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin listesi var….' Biz canlı bombaları biliyoruz ama müdahale etmiyoruz demek istiyordu. İşte bunun delilini bugün ortaya koyuyoruz. O dönemki tartışmalar göz önüne alındığında kastedilenin bu olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla delilleri gizleme, karartma pratiği hala devam ediyor. Artık bizim taleplerimizi lütfen reddetmeyin. Her bir dayanağımızın dayanağı var.
''BU DAVADA HİÇ İSMİ GEÇMEYEN SORUMLU İNSANLAR VAR''
Katliamdan hemen sonra ön inceleme raporu düzenlenmişti. O müfettiş raporunda Yakup Şahin’in telefonlarının emniyet tarafından dinlendiğine dair yazışmalar var. İletişime Müdahale Tedbir kararlarını getirtmek istemiştik ancak mahkemeniz reddetmişti. Şimdi ortaya çıkmış oldu. Haziran 2022’de Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, ‘Yakup Şahin hakkında herhangi bir iletişime müdahale tedbir kararı yoktur’ diyor. Yine Gaziantep Emniyet Müdürlüğü İçişleri Bakanlığı talep edince 'evet vardır' diyor. Mahkemenize verilmeyen bir evrak Emniyetin müfettişi isteyince veriliyor. Yani aynı kurum Gaziantep Emniyeti, mahkemenize yalan söylüyor ve mahkemenizi yanıltmaya çalışıyor. Gaziantep Emniyeti hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Katliamdan önce veya sonra polisin teknik takibe aldığı 3 kişinin isimlerini bilmiyoruz, 8 yıl geçti. Gaziantep İhbar Dosyası da geldiğine göre bu 3 kişinin isimlerini öğrenmek istiyoruz. Belki de bu davada hiç ismi geçmeyen ve katliamdan sorumlu olan insanlar vardır. Artık bu delilleri tartışmamız lazım. O yüzden Müfettiş Ön İnceleme Raporu’nda yer alan 3 kişinin isimlerinin bildirilmesi için Emniyet’e yazı yazılmasını istiyoruz.
''BURADAKİ AİLELERE 8 YIL SONRA BİR ADALET BORCUNUZ VAR''
İstihbarat raporlarının neler olduğu, o raporlarda neler yazdığı çok önemli. O dönem gerekli ihtiyaçlar doğrultusunda kamu görevlilerini işin içine sokulmadan esas alınan bir mütalaa bu dosyada esas alınamaz. Gerçeklere ulaşma yönünde bir yargılama yapmanızı bekliyorum. Buradaki ailelere 8 yıl sonra bir adalet borcunuz var. IŞİD’lileri ağır cezalara vererek bu dosyayı kapatırız diyemezsiniz. Tüm sanıklar hakkında düzenlenmiş tüm istihbarat raporlarının bu dosyaya gelmesi lazım. Devleti ve kamu görevlileri yargılamayalım diye bir şey söz konusu olamaz. Suçluysa onlar da yargılanmalı. Bu yüzden bu dosyaların dosyaya girmesini talep ediyoruz.''