Ali Sabancı Galatasaray'a başkan mı olacak? Murat Ülker sordu

I- ÇOCUKLUK VE GENÇLİK YILLARI

İşte o röportaj...

1- Çocukluğunuzdan başlayabilir miyiz? Bugün olduğunuz “birey”e ya da “ben”e dönüşme hikayen nasıl başladı; nasıl bir aile ortamı eşlik etti?

Geçmişe baktığımda 10 yaşında ailece yurtdışına, Almanya’ya gitmemiz benim için büyük şans oldu. Babam rahmetli Şevket bey, kardeşlerinin ilkönce mektep okuyan, yüksek tahsili olanıydı. Babam holdingin dış işlerine bakardı. Böylece evde Türkçe, dışarıda Almanca ile başlayan 16 yıllık yurt dışı serüvenim İngiltere ve Boston, New York yani ABD’de devam etti.

O uçağa bindiğim andan itibaren ben artık Sabancı ailesinin oğlu olmaktan çıkmış, Sabancı olmuştum. Bu ne demek, mesela burada rezervasyon yapmana gerek olmuyor, orada ise soyadın ne diyorlar kodluyorsun. Bu insanda mütevazılığın bir kalite değil norm olduğunu ortaya çıkarıyor. Mütevazılığın meziyet değil gerekli olduğunun anlaşılması lazım. Size de diyorlar, ne kadar mütevazısınız halbuki bu sizin içinizde.

2- Sabancı Ailesi’nde en çok etkilendiğin kişi kimdi, neden?

Benim kutup yıldızım babam, idealleştirilmiş bir figür değil, onun her şeyiyle mükemmel olduğunu söylemiyorum çünkü onun da insan olduğunu biliyorum. Bu da onun bana bir öğretisidir. Ailenin dördüncü çocuğu benim babam, ilk üniversite mezunu o olmuş. Erol ve Özdemir amcam da ondan sonra Tarsus Amerikan’da sonra da Manchester’da okuyorlar.

Babam çok meraklı bir insandı, köşesine çekilip oturmazdı hiç. Almanya’da bir Alman, İngiltere’de bir İngiliz gibi yaşamamı sağladı. Herhangi bir ayrıcalığım yoktu yani. Halbuki öncesinde Adana’da çok korunaklı, sanki bir fanusta yaşıyorduk. Aşçının bile yardımcısı olan bir evdeydik. Sonra Almanya’da gündüzleri gelen bir yardımcının olduğu, akşam ailece bir arada kaldığımız daha yalın bir hayata geçtik. Bunlar ben büyürken üzerimde çok etkili olan şeylerdi.

3- ABD’de ekonomi, siyasal ve uluslararası finans alanında hem lisans hem yüksek lisans eğitimi aldın. Arada Morgan Stanley &Co Inc. Şirketinde finansal analizci olarak 2 yıl çalıştın. Ardından Akbank’ta çalışmaya başladın.1997’de Sabancı Holding’de yeni projeler bölümünün başına geçtin ve Haziran 2001 tarihinde Strateji ve İş geliştirme Grup Başkanlığı’na getirildin. Bu süreç seni Sabancı Holding üst yönetime hazırlayan bir kariyer programı mıydı? Neydi hayallerin, neler düşünüyor, neler yapmak istiyordun? Farklı fikirlerin var mıydı?

Almanya ve tüm bu yurt dışı süreçlerinden sonra 26 yaşında Türkiye’ye döndükten sonra: Ben geri döndüm diye Türkiye şanslı diye düşünüyordum. Tabii burada 26 yaşındaki Ali’den bahsediyorum.

Annemin ailesi Sapmaz, babam Sabancı yani iyi ailelerden geliyorum, eğitimim çok iyi, çok iyi global iş tecrübelerim var Morgan Stanley’de çalışmışım, bir vukuatım da yok…

“Ve buna rağmen Ali döndü vayy” denecek sanıyorum, gençlik tabii. Kimseye bir şey demiyorum tabii ama zihniyetim buydu.

Herhalde Sabancı grubu beni başa getirir, akranlarıma falan bakıyorum, kuzenlerime onlar Türkiye’de yaşamış etmiş, benim yaşam ve iş deneyimim onlarda yok. Babamla holdingde konuşuyorlar, ben bekliyorum ki bir yerde CEO’luk veya benzeri teklif edilecek bana. Babam geldi, “Akbank’ın Bahçekapı şubesinde çalışacaksın.” dedi. Ben diyorum içimden Bahçekapı neresi?!

Beni gerçekten de Bahçekapı şubesine uzman olarak atadılar. Ülkedeki ilk finans master’ı olan uzman olabilirim. O zaman bankacılıkta bugünkü bilinç ve teknoloji yoktu tabii. Ama önemli bir şubeydi, hatta hatırlıyorum sizin aile hesabınız vardı orada.

Kol düğmeleriyle gittim ilk gün, bu Wall Street’te normdu. Ben tevdiat departmanında veznedeyim. Ama mesela, her akşam kasa yapılır, fazla ya da eksik çıkması durumunda cebinden de ödeyemezsin, sırayla o günkü tüm müşterileri ararsın.

Babama neden diye sordum; “16 yıldır burada değilsin, burayı bilmiyorsun. Paranın hangi şartlarda kazanıldığını bilmiyorsun, istersen Sabancı Holding’e hemen gelirsin, asistanın ve afili odan da olur ama cam bir fanusta sınırlı kalırsın.” dedi.

O zaman para cephede kazanılıyor, anladım ben.

Ben iki yıl şubede çalıştım hatta bir defa Topkapı fabrikanıza geldim, babanıza kredi pazarlamak için. Siz var mıydınız hatırlamıyorum 1996 yılı olmalı.

Kuzeniniz Faruk Berksan bizimle çalışırdı. Onu daha sık görürdüm. Ama sizle tanışmadım.

Ben sizle ne zaman tanıştım onu da hatırlıyorum; Aziz Köseoğlu, ablamın ilk eşi, aracılığıyla bir iş denemeniz olmuştu, orada tanışmıştık.

Aziz Abi dedi ki, 2004 öncesinden bahsediyorum, Murat, hala hafta sonları yeni ürün tadar. Bu nabzı tutabilmek demek.


Kerem Demirbay ayrılık için izin istedi Ece Gürel olayında tanık konuştu: Çığlığı duyuldu Ali Sabancı ile Vuslat Doğan Sabancı boşanıyor! Vehbi Koç'u ağlatan tek kişi! Ece Gürel'in eşi o soruyu ilk kez cevapladı Makyajsız halini gören herkes aynı şeyi söyledi!